Anadolu, dünya tarihinin gelişiminde çok önemli bir merkez olmuştur. Bu özellik, onlara sahip olan Türkiye’ye yeni bir uygarlık için büyük fırsatlar sunmaktadır.
Aslında Atatürk’ün önderliğinde başlatılan Türk Uygarlık Projesi, tarihten gelen bu olağanüstü zenginliği geleceğe taşıma, dünyanın düştüğü kaos ortamından kurtulma projesidir.
Atatürk’ün gösterdiği yol doğru yoldur, geçmişin olağanüstü zenginliklerini geleceğe taşıma misyonudur. Atatürk Türk Uygarlığının hedefini çok açık ve net biçimde göstermiştir. Diyor ki: Biz, Türk Kahramanlığına ve Türk Kültürüne dayalı Türkiye Cumhuriyetini kurduk, sizler, birlik ve beraberlik içinde ve bilimin rehberliğinde devam ettireceksiniz ve Türk Uygarlığı geleceğin medeniyet ufkunda bir Güneş gibi doğacaktır.
Türklerin, Cumhuriyeti kurarak başlattığı uygarlık, dünyada Türk Uygarlığı olarak adlandırılır ve sembolü Güneş olarak bizzat Atatürk tarafından seçilmiştir.
Çok açık ve net görüldüğü gibi, Atatürkçülerin tek bir misyonu vardır. Cumhuriyetle başlayan ve sembolü Güneş olan Uygarlığa, “Güneş Uygarlığına” sahip çıkmak, onu geliştirmek ve yüceltmektir.
Türkler bunu başardığı takdirde, dünyaya ışık tutan bir uygarlığı kurmakla kalmayacaklar, “Kaos” için sürüklenen insanlığa, barışa ve sevgiye dayalı huzurlu bir yaşama kavuşturacaklardır.
Türk milleti yüksek Uygarlık düzeyine, sahip olduğu, “on bin yıllık Uygarlık yeteneği ve becerisi, güzel sanatlara tutkusu, bilime, akla sarsılmaz inancı, bitmez tükenmez çalışkanlığı” sayesinde ulaşacaktır.
Ancak şunu unutmayalım ki bizi bu hedefe gitmekten alıkoyacak, engelleyecek bin bir güçlükle karşılaşacağız. İşte bizim esas görevimiz, engelleri aşmak, asıl hedefimize, “Güneş Uygarlığına giden yolda, durmadan, üşenmeden ilerlemektir.