Dün 8 martta, “KADINLAR GÜNÜ” tüm dünyada, büyük heyecanlarla, büyük coşkularla kutlandı.
Türk kadınlarına gelince, bu coşkulu kutlamaları fazlasıyla hak ediyorlar. Çünkü kadınlarımız, erkeklerle el ele vererek, dünyanın en büyük ve en görkemli kurtuluş savaşını birlikte yaptılar. Türkiye’yi özgürlüğe kavuşturmakla kalmadılar, tüm dünya kadınlarına örnek oldular, onların da kurtuluşunun, özgürleşmesinin yolunu açtılar (1).
Türk kadınları, kurulan yeni Türk cumhuriyetinde, 2 sınıf vatandaş olmaktan kurtuldular. Kadınların, eşit vatandaşlar haline gelmesinin yolunu açtılar, özgürleşmesine öncülük ettiler.
Diyebiliriz ki, Türk Devriminin en büyük özelliklerinden birisi, KADINLAR DEVRİMİ olmasıdır. Türk kadınlarının özgürleşmesi, tüm dünyada yankılanmış, örnek olmuştur. Bu sayede tüm dünya kadınları seçme ve seçilme haklarını elde etmiş , demokrasinin vazgeçilmez unsuru haline gelmişlerdir.
Bugün, Türk Kadın Devrimi tehlikededir. Dünyanın bu en önemli Devrimini yok saymak isteyenler giderek artıyor. Tekrar, kadınları köle yapmak, eskiden olduğu gibi, kadınları yok sayan bağnazlık dönemine geri döndürmek istiyorlar. Bu sapık düşünceler nedeniyle, kadınlara saldırıların arttığı, sindirme hareketlerinin çoğaldığı maalesef gözlenmektedir.
Ama bütün bunlar boşuna çabalardır. Türk kadınlarının kazandığı sosyal ve ekonomik hakları asla geri alamazlar, elde ettikleri özgürlüklerden asla vazgeçemez, köleliği yeniden asla kabul etmezler.
Türk kadınlarının bence asıl başarısı,
Cumhuriyetle başlayan yeni Türk uygarlığına yaptığı katkılardır. Bu katkılar sayesinde Türk milleti, ortaçağın karanlık dünyasından kurtulmuş, Türk Uygarlığı çok kısa zamanda büyük ilerlemeler kaydetmiş, dünyanın en saygın ülkeleri düzeyini yakalamıştır.
Mustafa Kemal Atatürk, “Dünyadaki her şey kadının eseridir” diyerek kadınların Uygarlığı üreten yaratan kişiler olduğunu açıkça belirtmiştir. Türk Uygarlığının bundan sonraki gelişiminde, bu uygarlığı başlatanlar olarak kadınlarımıza büyük işler düşmektedir.
Umut ediyoruz ki, kadınlarına yönelen şiddete, bu şiddeti tetikleyen zihniyete ve sosyal hayatta karşılaşılan eşitsizliklere en kısa zamanda son verilecek, insanca yaşanan bir ortam yeniden kurulacaktır.
Kadınlarımıza düşen asıl görev, Cumhuriyetin ikinci yüzyılında, Atalarımızın başlattığı Türk Uygarlık Projesini ve kültürünü, erkeklerle omuz omuza vererek devam ettirmek, daha ileri götürmektir(2).
Asla, şüphemiz yoktur ki Türk kadınları, geçmişte olduğu gibi , insanlığın gelişmesine ışık tutacaklar, yaptıkları eserlerle dünyaya örnek olacaklar, geleceğin uygarlıklar ufkunda, “Bir Güneş gibi parlayacaklardır”.(3)
Doç. Dr. Çetin Göksu
........
(1). Türk kadınlarının kurtuluş savaşındaki rolleri yeteri kadar bilinmiyor. Savaşa katılan bir kaç kadınla sınırlı bir görüş var. Halbuki, kadınlar Türk Kurtuluş savaşının, görünmeyen kahramanlarıdır. Türk ordusuna kahramanlarını onlar yetiştirdi, onlar Türk ordusunun ihtiyaçlarını karşıladı. Ve yine onların verdiği moral desteği sayesinde, askerler kahramanca savaştılar.
(2).. Yeni Türk Uygarlığının hedefi bellidir. Bu hedef Mustafa Kemal Atatürk tarafından çok anlamlı şekilde ifade edilmiştir: " Türk Uygarlığı atinin yüksek medeniyet ufkunda bir GÜNEŞ gibi doğacaktır.
(3). Bizim yapmamız gereken şey bellidir, siyasal kavgalara son vermek, kadınıyla, erkeğiyle, tek vücut halinde, Güneş Uygarlığına giden çalışmaları başlatmak ve bu yolda, durmadan, yorulmadan ilerlemektir.