Suay Karaman
Köşe Yazarı
Suay Karaman
 

GÖRÜŞMELER

  CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın’dan görüşme talep etmiş ve 20 Kasım Çarşamba günü MİT Başkanı CHP genel merkezine gelerek, görüşme gerçekleştirilmiştir. Ülkemizin kötü gidişinin sorumlusu olan kişinin emrindeki MİT Başkanından, “özellikle yurtdışından partimize üye olmak isteyenler hakkında FETÖ veya diğer örgütlerin sızmaması için bize bilgiler verir misiniz” diye rica edilmesi ilginçtir. Kısaca CHP genel başkanı, MİT’ten partililerinin takibini, izlenmesini ve fişlenmesini talep etmektedir. Muhalefet partisi yöneticilerinin MİT yöneticileriyle görüşmesi doğaldır. Ancak görüşmede tuhaf ve anlaşılmaz isteklerin olmaması gerekir. CHP genel başkanının, MİT’ten ‘istihbarat’ desteği istemesi üzerine, ABD’deki CHP gönüllülerinden Özgür Özel’e bir çağrı yapıldı. Çağrıda şu görüşlere yer verildi: “Türkiye’de adalet başta olmak üzere tüm devlet kurumlarının tek bir kişinin iradesine teslim olduğu gerçeği ortadayken, CHP’nin yurt dışı örgütlenmeleri için Milli İstihbarat Teşkilatı’ndan destek talep etmesi, kabul edilemez bir gaflet ve hatta delalettir.  CHP’nin, AKP kontrolü altındaki bir kurumdan yardım istemesi, hem partimizin bağımsızlık ve özgürlük mücadelesine zarar verir hem de muhalefeti zayıflatır. Sayın Özel’in bu tutumu, partimizin örgütlenmesini ve yurt dışında demokrasi için mücadele eden Cumhuriyetçilerimizi bir otoriter rejimin denetimine ve müdahalesine açık hale getirmektedir.” Şimdi Dışişleri Bakanı olarak görev yapan bir önceki MİT başkanı “sekiz roket attırır savaş çıkartırım” demişti ve ortalık çalkalanmıştı. 5 Haziran 2023 tarihinde MİT Başkanlığına getirilen İbrahim Kalın, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi tarih bölümünde lisans eğitimini, Malezya Uluslararası İslam Üniversitesi'nde İslâm düşüncesi ve felsefesi alanında yüksek lisans eğitimini tamamladı. ABD’nde George Washington Üniversitesi’nde beşerî bilimler ve mukayeseli felsefe alanında ‘Molla Sadra’nın Bilgi Teorisi ve Anti-Subjektivist bir Epistemolojinin İmkânı’ başlıklı teziyle doktor unvanını aldı. WikiLeaks belgelerinde yayınlanan bilgilere göre TR306 koduyla bilinen böyle birinden CHP üyeleri için bilgi talep etmenin nasıl bir yararı olacağını zaman gösterecektir. İş bu duruma gelmişken partinin tüm yöneticileri hakkında da bilgi istenmesi gündeme getirilmelidir. 29 Kasım Cuma günü DEM partinin genel başkanları Tuncer Bakırhan ve Tülay Hatimoğulları, CHP genel merkezine gelerek Özgür Özel ile görüştüler. Görüşme sonrasında açıklama yapan Tuncer Bakırhan özetle şunları söyledi: “CHP Türkiye'nin kurucu partisidir. Çok köklü bir geçmişe geleneğe, mirasa sahip bir partidir. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunda Türkler, Kürtler, diğer halklar büyük emekler, mücadeleler verdiler. Bir ittifak oluşturdular. Zaten 1920 Mebusan Meclisi Türk-Kürt ittifakına uygun bir çeşitlilikteydi. 1921 Anayasası da bu ittifaka uygundu. Fakat zaman içinde hem Kurucu Meclis, hem Türk-Kürt ittifakı, hem de herkesi kapsayan anlayış inkâr edildi. Reddedildi. Günümüze kadar geldi sorun ama kimse kazançlı çıkmadı. Ülkenin enerjisi ve ekonomisi yüz yıldır çözülmeyen Kürt meselesinden dolayı başka bir mecraya aktı. Emekçilere ve ülkenin alt yapısına gitmesi gereken trilyonlarca dolar heba edildi. Bu Kürt meselesinin çözümü Türkiye'nin demokratikleşmesi konusunda aslında CHP'nin çok değerli, çok kıymetli geleneğinden geldiği partilerin açıklamaları, raporları vardı. SHP'nin hazırlamış olduğu Kürt raporları buna örnektir.  Sayın Özel’in açıklamaları buna örnektir.” Bu açıklama gerçeklere ve günümüz koşullarına uygun düşmediği gibi, CHP’nin kaynaştırıcı, Kuvayı Milliyeci görüşlerine de ters bir açıklamadır. Bu açıklama Sevr’i çağrıştırmakta ve günümüz BOP sürecine katkı sağlamaya yöneliktir.  CHP genel merkezinde laik cumhuriyete ve Atatürk’e saygısızlık yapılmıştır; bu duruma CHP yöneticileri tepki vermemiştir. 1921 Teşkilatı Esasiye Kanununda hilafet, saltanat, şeriat ve eyalet vardır; işte bugün istenilen de budur. Laik ve demokratik cumhuriyeti yok etme girişimi, emperyalist odaklarca açık şekilde planlanmaktadır. CHP genel merkez yöneticileri, gerek MİT, gerekse DEM parti yöneticileriyle yapılan görüşmelerde sınıfta kalmışlardır; başarısızlıkları ve yetersizlikleri bir kez daha ortaya çıkmıştır. Yapılanlar, cumhuriyet değerlerine bağlı bir siyaset değil, mevcut rejimin değirmenine su taşıyan bir tutumdur. Emperyalizm tarafından dillendirilen ve ayrıştırıcı bir vurgu olan “Kürt sorunu” ifadesinin kullanılması, Kürt kökenli yurttaşlarımızı ötekileştirmektedir; Kürt kökenli yurttaşlarımız da ülkemizin eşit ve onurlu yurttaşlarıdır. Ülkemizde Kürt sorunu değil, Kürtçülük ve PKK terör örgütü sorunu vardır. Türkiye Cumhuriyeti ‘ayrıcalıksız yurttaşlık’ tanımı üzerine kurulmuştur ve bu tanım anayasada da yer almaktadır. Eşit yurttaşlık tanımı ise etnik ve dinsel ayrıcalık sağlamayı amaçlayan emperyalist bir projedir. Bu devlette herkesin, ayrımcılık olmadan, eşit haklara sahip yaşaması için çaba göstermeyenlerin, eşit yurttaşlık tanımına sarılanların toprak ağalarına, feodaliteye, şeyhlere ve sermaye sınıfına söz söyleyemedikleri bilinmelidir. Tuncer Bakırhan, 4 Kasım 2024 tarihinde Mardin'de kayyım protestosu için parti otobüsünün üstünde yaptığı konuşmada; “Şeyh Saitler, Seyit Rızalar ne yaptıysa, Kürtler de aynısını yapacaktır” demişti. Yani devlete karşı isyan edeceklerini söylemiştir; gerçi zaten yıllardır böyle yapmaktadırlar. Bu konuşmayı izleyen CHP yöneticilerinin bu sözlere katılmadığını açıklaması gerekirdi. Ama sessiz kalarak, tepki vermeyerek, hep birlikte DEMlenmeye başladılar. Yerel seçimlerin birinci partisi olan ve iktidar adayı olarak gösterilen partinin yöneticileri ve kadrolarının yetersizlikleri her gün başka olaylarla görülmektedir. Yapılan bu görüşmeler göstermiştir ki CHP, CHP’li olmayanların işgali altındadır. CHP'yi kurtarmadan, ülkemizi kurtarmak mümkün değildir. Bu koşullarda iş, sözde değil, özde Atatürk ilke ve devrimlerini benimseyen partililere ve seçmenlere düşmektedir. Çağdaş ve aydınlık bir Türkiye için, bizlere düşen büyük sorumluluk ve görevler bulunmaktadır. Bunun yolu da güzel ülkemiz bölünmeden, parçalanmadan harekete geçmek ve örgütlenmektir. Azim ve Karar
Ekleme Tarihi: 02 Aralık 2024 - Pazartesi
Suay Karaman

GÖRÜŞMELER

 

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın’dan görüşme talep etmiş ve 20 Kasım Çarşamba günü MİT Başkanı CHP genel merkezine gelerek, görüşme gerçekleştirilmiştir. Ülkemizin kötü gidişinin sorumlusu olan kişinin emrindeki MİT Başkanından, “özellikle yurtdışından partimize üye olmak isteyenler hakkında FETÖ veya diğer örgütlerin sızmaması için bize bilgiler verir misiniz” diye rica edilmesi ilginçtir. Kısaca CHP genel başkanı, MİT’ten partililerinin takibini, izlenmesini ve fişlenmesini talep etmektedir. Muhalefet partisi yöneticilerinin MİT yöneticileriyle görüşmesi doğaldır. Ancak görüşmede tuhaf ve anlaşılmaz isteklerin olmaması gerekir.

CHP genel başkanının, MİT’ten ‘istihbarat’ desteği istemesi üzerine, ABD’deki CHP gönüllülerinden Özgür Özel’e bir çağrı yapıldı. Çağrıda şu görüşlere yer verildi: “Türkiye’de adalet başta olmak üzere tüm devlet kurumlarının tek bir kişinin iradesine teslim olduğu gerçeği ortadayken, CHP’nin yurt dışı örgütlenmeleri için Milli İstihbarat Teşkilatı’ndan destek talep etmesi, kabul edilemez bir gaflet ve hatta delalettir.  CHP’nin, AKP kontrolü altındaki bir kurumdan yardım istemesi, hem partimizin bağımsızlık ve özgürlük mücadelesine zarar verir hem de muhalefeti zayıflatır. Sayın Özel’in bu tutumu, partimizin örgütlenmesini ve yurt dışında demokrasi için mücadele eden Cumhuriyetçilerimizi bir otoriter rejimin denetimine ve müdahalesine açık hale getirmektedir.”

Şimdi Dışişleri Bakanı olarak görev yapan bir önceki MİT başkanı “sekiz roket attırır savaş çıkartırım” demişti ve ortalık çalkalanmıştı. 5 Haziran 2023 tarihinde MİT Başkanlığına getirilen İbrahim Kalın, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi tarih bölümünde lisans eğitimini, Malezya Uluslararası İslam Üniversitesi'nde İslâm düşüncesi ve felsefesi alanında yüksek lisans eğitimini tamamladı. ABD’nde George Washington Üniversitesi’nde beşerî bilimler ve mukayeseli felsefe alanında ‘Molla Sadra’nın Bilgi Teorisi ve Anti-Subjektivist bir Epistemolojinin İmkânı’ başlıklı teziyle doktor unvanını aldı. WikiLeaks belgelerinde yayınlanan bilgilere göre TR306 koduyla bilinen böyle birinden CHP üyeleri için bilgi talep etmenin nasıl bir yararı olacağını zaman gösterecektir. İş bu duruma gelmişken partinin tüm yöneticileri hakkında da bilgi istenmesi gündeme getirilmelidir.

29 Kasım Cuma günü DEM partinin genel başkanları Tuncer Bakırhan ve Tülay Hatimoğulları, CHP genel merkezine gelerek Özgür Özel ile görüştüler. Görüşme sonrasında açıklama yapan Tuncer Bakırhan özetle şunları söyledi: “CHP Türkiye'nin kurucu partisidir. Çok köklü bir geçmişe geleneğe, mirasa sahip bir partidir. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunda Türkler, Kürtler, diğer halklar büyük emekler, mücadeleler verdiler. Bir ittifak oluşturdular. Zaten 1920 Mebusan Meclisi Türk-Kürt ittifakına uygun bir çeşitlilikteydi. 1921 Anayasası da bu ittifaka uygundu. Fakat zaman içinde hem Kurucu Meclis, hem Türk-Kürt ittifakı, hem de herkesi kapsayan anlayış inkâr edildi. Reddedildi. Günümüze kadar geldi sorun ama kimse kazançlı çıkmadı. Ülkenin enerjisi ve ekonomisi yüz yıldır çözülmeyen Kürt meselesinden dolayı başka bir mecraya aktı. Emekçilere ve ülkenin alt yapısına gitmesi gereken trilyonlarca dolar heba edildi. Bu Kürt meselesinin çözümü Türkiye'nin demokratikleşmesi konusunda aslında CHP'nin çok değerli, çok kıymetli geleneğinden geldiği partilerin açıklamaları, raporları vardı. SHP'nin hazırlamış olduğu Kürt raporları buna örnektir.  Sayın Özel’in açıklamaları buna örnektir.”

Bu açıklama gerçeklere ve günümüz koşullarına uygun düşmediği gibi, CHP’nin kaynaştırıcı, Kuvayı Milliyeci görüşlerine de ters bir açıklamadır. Bu açıklama Sevr’i çağrıştırmakta ve günümüz BOP sürecine katkı sağlamaya yöneliktir.  CHP genel merkezinde laik cumhuriyete ve Atatürk’e saygısızlık yapılmıştır; bu duruma CHP yöneticileri tepki vermemiştir. 1921 Teşkilatı Esasiye Kanununda hilafet, saltanat, şeriat ve eyalet vardır; işte bugün istenilen de budur. Laik ve demokratik cumhuriyeti yok etme girişimi, emperyalist odaklarca açık şekilde planlanmaktadır. CHP genel merkez yöneticileri, gerek MİT, gerekse DEM parti yöneticileriyle yapılan görüşmelerde sınıfta kalmışlardır; başarısızlıkları ve yetersizlikleri bir kez daha ortaya çıkmıştır. Yapılanlar, cumhuriyet değerlerine bağlı bir siyaset değil, mevcut rejimin değirmenine su taşıyan bir tutumdur.

Emperyalizm tarafından dillendirilen ve ayrıştırıcı bir vurgu olan “Kürt sorunu” ifadesinin kullanılması, Kürt kökenli yurttaşlarımızı ötekileştirmektedir; Kürt kökenli yurttaşlarımız da ülkemizin eşit ve onurlu yurttaşlarıdır. Ülkemizde Kürt sorunu değil, Kürtçülük ve PKK terör örgütü sorunu vardır. Türkiye Cumhuriyeti ‘ayrıcalıksız yurttaşlık’ tanımı üzerine kurulmuştur ve bu tanım anayasada da yer almaktadır. Eşit yurttaşlık tanımı ise etnik ve dinsel ayrıcalık sağlamayı amaçlayan emperyalist bir projedir. Bu devlette herkesin, ayrımcılık olmadan, eşit haklara sahip yaşaması için çaba göstermeyenlerin, eşit yurttaşlık tanımına sarılanların toprak ağalarına, feodaliteye, şeyhlere ve sermaye sınıfına söz söyleyemedikleri bilinmelidir.

Tuncer Bakırhan, 4 Kasım 2024 tarihinde Mardin'de kayyım protestosu için parti otobüsünün üstünde yaptığı konuşmada; “Şeyh Saitler, Seyit Rızalar ne yaptıysa, Kürtler de aynısını yapacaktır” demişti. Yani devlete karşı isyan edeceklerini söylemiştir; gerçi zaten yıllardır böyle yapmaktadırlar. Bu konuşmayı izleyen CHP yöneticilerinin bu sözlere katılmadığını açıklaması gerekirdi. Ama sessiz kalarak, tepki vermeyerek, hep birlikte DEMlenmeye başladılar. Yerel seçimlerin birinci partisi olan ve iktidar adayı olarak gösterilen partinin yöneticileri ve kadrolarının yetersizlikleri her gün başka olaylarla görülmektedir.

Yapılan bu görüşmeler göstermiştir ki CHP, CHP’li olmayanların işgali altındadır. CHP'yi kurtarmadan, ülkemizi kurtarmak mümkün değildir. Bu koşullarda iş, sözde değil, özde Atatürk ilke ve devrimlerini benimseyen partililere ve seçmenlere düşmektedir. Çağdaş ve aydınlık bir Türkiye için, bizlere düşen büyük sorumluluk ve görevler bulunmaktadır. Bunun yolu da güzel ülkemiz bölünmeden, parçalanmadan harekete geçmek ve örgütlenmektir.

Azim ve Karar

Yazıya ifade bırak !

Diğer Yazıları

02
Aralık
25
Kasım
12
Kasım
07
Kasım
04
Kasım
28
Ekim
14
Ekim
30
Eylül
16
Eylül
26
Ağustos
19
Ağustos
12
Ağustos
22
Temmuz
15
Temmuz
08
Temmuz
24
Haziran
10
Haziran
27
Mayıs
20
Mayıs
13
Mayıs
29
Nisan
24
Nisan
08
Nisan
01
Nisan
25
Mart
11
Mart
27
Şubat
12
Şubat
06
Şubat
09
Ocak
25
Aralık
18
Aralık
12
Aralık
04
Aralık
26
Kasım
20
Kasım
07
Kasım
30
Ekim
23
Ekim
02
Ekim
28
Ağustos
30
Temmuz
18
Temmuz
10
Temmuz
04
Temmuz
19
Haziran
14
Haziran
30
Mayıs
23
Mayıs
08
Mayıs
30
Nisan
23
Nisan
20
Mart