Bağımsızlık Partisi Genel Başkanı Yener Bozkurt: Sanmayın ki Türk uyur, sanmayın ki Türk unutur!

GÜNDEM 12.12.2022 - 00:00, Güncelleme: 12.12.2022 - 00:00 4457+ kez okundu.
 

Bağımsızlık Partisi Genel Başkanı Yener Bozkurt: Sanmayın ki Türk uyur, sanmayın ki Türk unutur!

Bağımsızlık Partisi Genel Başkanı Yener Bozkurt gündemle ilgili bir açıklama yaptı.

Bağımsızlık Partisi Genel Başkanı Yener Bozkurt gündemle ilgili bir açıklama yaptı. Açıklamasında geçmişten bu güne, günümüzde  yaşanan olumsuzlukların nedenlerine değinen Yener Bozkurt ''Türk’ü tarihe gömmeye and içmiş,  dışarıdaki Vandalları ve onları yıllardır içeriden destekleyen Türk  maskesi   altında on yıllardır ekmeğini yediği bu topraklara ve bu toprağın insanlarına kin ve nefret duyan işbirlikçi hainleri uyarıyoruz'' diyerek ülkemizin sahipsiz olmadığına vurgu yaptı.   ASİL TÜRK MİLLETİ... Mensubu olmaktan gurur duyduğum Milletimi her zamanki gibi saygı ve coşkuyla selamlıyorum Bizler bıkmadan usanmadan Türk Milletinin asaletine vurgu yapıyor olsak da, her zaman  ve her yerde olduğu gibi bu asil milleti oluşturan fertler arasında da soysuzluk tanımayanlar çıkabiliyor. Genleri ihanet, kalleşlik ve haysiyetsizlik üzerine kurulu sözüm ona Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan bu hainler aramızda dün de vardılar, bu gün de varlar, yarın da olmaya devam edecekler…Evet!  Sözüm daha altı yaşında bir bebeği imam nikahıyla evlendirme kisvesi altında yıllar boyunca istismar eden hastalıklı zihinlere! Gözlerinin önünde cereyan eden bu vahşete yıllarca göz yumanlara ve bu haksızlık karşısında sessiz kalan yetkili ve yetkisiz tüm dilsiz Şeytanlara! Allah belanızı versin! Allah hepinizin bin kere belasını versin! Siz ve sizin gibi Allah yolunda ilerlediğini sananlar şunu iyi bilin ki hangi ibadeti yaparsanız yapın, hangi sevabı işlerseniz işleyin; sadece ve sadece bu ve benzeri insanlık dışı icraatlarınızla  bir çok insanımızı dinden soğutup uzaklaştırmanın, yüce dinimiz İslamiyet’e kara çalmanın günahını asla ödeyemeyeceksiniz!Bu iğrenç suç duyulduğu anda derhal harekete geçerek sorumlularını en ağır biçimde cezalandırma vazife ve yetkisine sahip adli makamlar! Size de bir çift sözümüz var…  Ülkenin gündemine oturan, tüm anne ve babaların vicdanını kanatan, aklı başında her insanın  yüreğini  parçalayan  bu rezilliğe karşı derhal reaksiyon göstermeniz gerekirken; hiçbir gözaltı ve tutuklamaya ihtiyaç duymadan kerhen açılan bu dava için 5 ay sonrasına 22 Mayısa duruşma günü verdiniz ya bravo size! Hani şarkıcı Gülşen’i şaka yollu sapık dedi diye haberin duyulduğunun ertesi günü cezaevine koymuştunuz ya! E şimdi sapıklığın daniskası tüm delilleriyle gözler önüne serilmişken; bu rezillik bizim de paydaş olduğumuz Türk Halkını alenen kin ve düşmanlığa tahrik ediyorken niye teraziniz şaşıyor?Adalet Terazisi bu kadar kolay şaşarsa ortada mülk, ortada sulh, ortada devlet kalır mı?Bu ülkede doktoru, eczacısı, öğretmeni, askeri, mali müşaviri, milletvekili ve dahi cumhurbaşkanı görevlerine yemin ederek başlarken; yine bu ülkede hukukun üstünlüğünün bir türlü sağlanamıyor olması acaba sayın hakim ve savcılarımızın kimseye yemin borcu olmamasından kaynaklanıyor olabilir mi?Adaletsizliğin en büyüğü, adil olmayıp adil gibi görünmektir ve unutulmasın ki ilahi adalette zaman aşımı yoktur! O bir gün mutlaka tecelli edecektir!ASİL MİLLETİM…Hıyanet sadece içimizden gelmiyor. Türk Milletini en kutsal değerleri,  ahlaki erdemleri ve toplumsal bileşenleri üzerinden yok etmeyi tek çözüm olarak gören ve son yarım asırlık süreçte bu doğrultuda büyük aşama kaydeden ‘’Küresel Çete’de’’ Türk Vatanı ve Türk Milletine öldürücü darbeyi indirme hazırlığında!Üzülerek belirmeliyim ki, adına ‘’BOP’’ denilen, görünürde dört parçalık Kürdistan üzerinden ‘’Büyük İsrail Devletini’’ kurmayı hedefleyen, nihai  hedefte  ise  ‘’Kutsal Anadolu Topraklarını’’ ele geçirerek ‘’Kadim Türklük’’ anlayışını yok etmeyi amaçlayan büyük projede sona gelmiş bulunmaktayız.Türkiye’ye, Irak, Suriye, Libya gibi açıktan giremeyeceklerini, girerlerse bunun bedelinin ağır olacağını çok iyi bilen küresel güç, doğru olanı yaparak çok uzun vadeli ve ince düşünülmüş detaylı bir planı uygulamaya soktu. Bu çerçevede bir yandan Türkiye Cumhuriyeti adına canla başla didinen iktidarlar ve bu iktidarlara hata payı tanımayan muhalefetler iş başındaymış görüntüsü verilirken; diğer yandan da uzun ince bir yolda adım adım devletin en önemli kurumlarına yerleşildi. Ölümcül yargı silahı ordumuzun komuta kademesine doğrultularak tetikler çekildi. 15 Temmuz Darbe girişimiyle bütün gücün tek kişide toplanması sağlandı. 2003 yılında imzaladığımız OTTAWA Anlaşmasıyla Türkiye’nin Güney ve Doğu sınırlarındaki mayınlar bizzat bize temizletildi. Suriyeli, Afganlı ve Pakistanlı kardeşlerimiz bu saye de burunları dahi kanamadan anavatanlarına kavuştu. Bizimle kara sınırı olmayan Etiyopya, Nijerya, Sudan, Somali gibi Afrikalı din kardeşlerimiz de unutulmadı. Onlar için de insani havayolu köprüleri kuruldu. Üzerlerinde doğru dürüst kıyafetleri ve gelir kaynakları olmayan bu insanlar yıllardır İstanbul ve Ankara başta olmak üzere bir çok il merkezinde arzı endam ediyorlar. Dokuz milyon yabancı getirilerek yumuşak işgal sağlanan ülkemizde, yurdun dört bir köşesine gözlerden uzak biçimde yerleşen on binlerce militarist unsur ise kış uykusunda kendileri için çalacak kalk borusunu bekliyor. Yetmedi, tek dünya devleti için ulus devletlerin harçlarının kırılması projesinde Türkiye Cumhuriyeti öncelikli hedef olarak  belirlenmişken ;  Ülkemizde misyonerliğin serbest bırakılmasıyla memleketin her bir vilayeti yabancı misyonerler ve ev kiliselerle doldurulmuş halde. Toprağın, dolayısıyla da vatanın değerini en çok bilen; bu teoriyi Çanakkale ve Kurtuluş Savaşında bizzat ispatlayan Türk Köyleri ve Köylüleri de unutulmadı tabii…Bu çok önemli diğer bir direnç noktasının kırılması için de gereği düşünüldü. Tarım ve hayvancılık bitirildi. Yerli tohum yasaklandı; gübre, mazot, yem fiyatları kasıtlı olarak uçuruldu. Bizim kınalı kuzularımız onların sıvıştığı topraklarda onların geleceği için can verirken; Suriyeli korkaklar şimdi İstanbul’da, Urfa’da, Kilis’te silahlarıyla poz verip konvoylarla 30’lu-40’lı gruplarla erkeklik gösterisi yapıyorlar. Türk’ün hamuruyla oynadılar. Bu günkü tepkisiz, duyarsız, itiraz etmeyen, her şeyi sineye çeken; yanlışa ve haksızlığa karşı direnmeyen, direnmeyi düşünmeyen bir kalıba soktular.Şimdi de yüzyılın rövanşı için ellerini ovuşturuyorlar ama unuttukları çok önemsiz bir nokta var. O da tarih!Şimdi buradan Türk’ü tarihe gömmeye and içmiş,  dışarıdaki Vandalları ve onları yıllardır içeriden destekleyen Türk  maskesi   altında on yıllardır ekmeğini yediği bu topraklara ve bu toprağın insanlarına kin ve nefret duyan işbirlikçi hainleri uyarıyoruz. ‘’Her şey hazır, şimdi tam zamanı ‘’ diyerek bu kutsal topraklara adım attığınız anda yeni bir öğrenme sürecine gireceksiniz. Misal; her şey bir yan, Türk’ün savaşların efendisi olmak için yaratıldığını öğreneceksiniz. Bir ordunun tüm askerlerinin nasıl olup da Mehmet adını taşıdığını öğreneceksiniz. İleri teknoloji ürünü silahlarınızın; Türk’ün kanına, Türk’ün genine nasıl olup da işlemediğine hayret edeceksiniz.Yıldızlı bir hilal uğruna ne güneşlerin battığına bir kez daha tanıklık edeceksiniz. Sanmayın ki Türk uyur, sanmayın ki Türk unutur! Türk ancak ve ancak vatanı için ulur. Ve Türk bir kez daha uluduğunda ol-Cihan yeniden kurulur. Ne Mutlu Türküm Diyene…
Bağımsızlık Partisi Genel Başkanı Yener Bozkurt gündemle ilgili bir açıklama yaptı.

Bağımsızlık Partisi Genel Başkanı Yener Bozkurt gündemle ilgili bir açıklama yaptı. Açıklamasında geçmişten bu güne, günümüzde  yaşanan olumsuzlukların nedenlerine değinen Yener Bozkurt ''Türk’ü tarihe gömmeye and içmiş,  dışarıdaki Vandalları ve onları yıllardır içeriden destekleyen Türk  maskesi   altında on yıllardır ekmeğini yediği bu topraklara ve bu toprağın insanlarına kin ve nefret duyan işbirlikçi hainleri uyarıyoruz'' diyerek ülkemizin sahipsiz olmadığına vurgu yaptı.  

b84eeabe-323a-4237-a6dd-247cc5d9713c


ASİL TÜRK MİLLETİ...

Mensubu olmaktan gurur duyduğum Milletimi her zamanki gibi saygı ve coşkuyla selamlıyorum

Bizler bıkmadan usanmadan Türk Milletinin asaletine vurgu yapıyor olsak da, her zaman  ve her yerde olduğu gibi bu asil milleti oluşturan fertler arasında da soysuzluk tanımayanlar çıkabiliyor.
Genleri ihanet, kalleşlik ve haysiyetsizlik üzerine kurulu sözüm ona Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan bu hainler aramızda dün de vardılar, bu gün de varlar, yarın da olmaya devam edecekler…
Evet!  Sözüm daha altı yaşında bir bebeği imam nikahıyla evlendirme kisvesi altında yıllar boyunca istismar eden hastalıklı zihinlere!
 Gözlerinin önünde cereyan eden bu vahşete yıllarca göz yumanlara ve bu haksızlık karşısında sessiz kalan yetkili ve yetkisiz tüm dilsiz Şeytanlara!

Allah belanızı versin! Allah hepinizin bin kere belasını versin!

Siz ve sizin gibi Allah yolunda ilerlediğini sananlar şunu iyi bilin ki hangi ibadeti yaparsanız yapın, hangi sevabı işlerseniz işleyin; sadece ve sadece bu ve benzeri insanlık dışı icraatlarınızla  bir çok insanımızı dinden soğutup uzaklaştırmanın, yüce dinimiz İslamiyet’e kara çalmanın günahını asla ödeyemeyeceksiniz!
Bu iğrenç suç duyulduğu anda derhal harekete geçerek sorumlularını en ağır biçimde cezalandırma vazife ve yetkisine sahip adli makamlar! Size de bir çift sözümüz var… 
Ülkenin gündemine oturan, tüm anne ve babaların vicdanını kanatan, aklı başında her insanın  yüreğini  parçalayan  bu rezilliğe karşı derhal reaksiyon göstermeniz gerekirken; hiçbir gözaltı ve tutuklamaya ihtiyaç duymadan kerhen açılan bu dava için 5 ay sonrasına 22 Mayısa duruşma günü verdiniz ya bravo size!

Hani şarkıcı Gülşen’i şaka yollu sapık dedi diye haberin duyulduğunun ertesi günü cezaevine koymuştunuz ya! E şimdi sapıklığın daniskası tüm delilleriyle gözler önüne serilmişken; bu rezillik bizim de paydaş olduğumuz Türk Halkını alenen kin ve düşmanlığa tahrik ediyorken niye teraziniz şaşıyor?
Adalet Terazisi bu kadar kolay şaşarsa ortada mülk, ortada sulh, ortada devlet kalır mı?
Bu ülkede doktoru, eczacısı, öğretmeni, askeri, mali müşaviri, milletvekili ve dahi cumhurbaşkanı görevlerine yemin ederek başlarken; yine bu ülkede hukukun üstünlüğünün bir türlü sağlanamıyor olması acaba sayın hakim ve savcılarımızın kimseye yemin borcu olmamasından kaynaklanıyor olabilir mi?
Adaletsizliğin en büyüğü, adil olmayıp adil gibi görünmektir ve unutulmasın ki ilahi adalette zaman aşımı yoktur! O bir gün mutlaka tecelli edecektir!

ASİL MİLLETİM…
Hıyanet sadece içimizden gelmiyor. Türk Milletini en kutsal değerleri,  ahlaki erdemleri ve toplumsal bileşenleri üzerinden yok etmeyi tek çözüm olarak gören ve son yarım asırlık süreçte bu doğrultuda büyük aşama kaydeden ‘’Küresel Çete’de’’ Türk Vatanı ve Türk Milletine öldürücü darbeyi indirme hazırlığında!
Üzülerek belirmeliyim ki, adına ‘’BOP’’ denilen, görünürde dört parçalık Kürdistan üzerinden ‘’Büyük İsrail Devletini’’ kurmayı hedefleyen, nihai  hedefte  ise  ‘’Kutsal Anadolu Topraklarını’’ ele geçirerek ‘’Kadim Türklük’’ anlayışını yok etmeyi amaçlayan büyük projede sona gelmiş bulunmaktayız.
Türkiye’ye, Irak, Suriye, Libya gibi açıktan giremeyeceklerini, girerlerse bunun bedelinin ağır olacağını çok iyi bilen küresel güç, doğru olanı yaparak çok uzun vadeli ve ince düşünülmüş detaylı bir planı uygulamaya soktu.

Bu çerçevede bir yandan Türkiye Cumhuriyeti adına canla başla didinen iktidarlar ve bu iktidarlara hata payı tanımayan muhalefetler iş başındaymış görüntüsü verilirken; diğer yandan da uzun ince bir yolda adım adım devletin en önemli kurumlarına yerleşildi. Ölümcül yargı silahı ordumuzun komuta kademesine doğrultularak tetikler çekildi.
15 Temmuz Darbe girişimiyle bütün gücün tek kişide toplanması sağlandı. 2003 yılında imzaladığımız OTTAWA Anlaşmasıyla Türkiye’nin Güney ve Doğu sınırlarındaki mayınlar bizzat bize temizletildi.

Suriyeli, Afganlı ve Pakistanlı kardeşlerimiz bu saye de burunları dahi kanamadan anavatanlarına kavuştu. Bizimle kara sınırı olmayan Etiyopya, Nijerya, Sudan, Somali gibi Afrikalı din kardeşlerimiz de unutulmadı. Onlar için de insani havayolu köprüleri kuruldu. Üzerlerinde doğru dürüst kıyafetleri ve gelir kaynakları olmayan bu insanlar yıllardır İstanbul ve Ankara başta olmak üzere bir çok il merkezinde arzı endam ediyorlar.

Dokuz milyon yabancı getirilerek yumuşak işgal sağlanan ülkemizde, yurdun dört bir köşesine gözlerden uzak biçimde yerleşen on binlerce militarist unsur ise kış uykusunda kendileri için çalacak kalk borusunu bekliyor.
Yetmedi, tek dünya devleti için ulus devletlerin harçlarının kırılması projesinde Türkiye Cumhuriyeti öncelikli hedef olarak  belirlenmişken ;  Ülkemizde misyonerliğin serbest bırakılmasıyla memleketin her bir vilayeti yabancı misyonerler ve ev kiliselerle doldurulmuş halde.
Toprağın, dolayısıyla da vatanın değerini en çok bilen; bu teoriyi Çanakkale ve Kurtuluş Savaşında bizzat ispatlayan Türk Köyleri ve Köylüleri de unutulmadı tabii…
Bu çok önemli diğer bir direnç noktasının kırılması için de gereği düşünüldü. Tarım ve hayvancılık bitirildi. Yerli tohum yasaklandı; gübre, mazot, yem fiyatları kasıtlı olarak uçuruldu.

Bizim kınalı kuzularımız onların sıvıştığı topraklarda onların geleceği için can verirken; Suriyeli korkaklar şimdi İstanbul’da, Urfa’da, Kilis’te silahlarıyla poz verip konvoylarla 30’lu-40’lı gruplarla erkeklik gösterisi yapıyorlar.

Türk’ün hamuruyla oynadılar. Bu günkü tepkisiz, duyarsız, itiraz etmeyen, her şeyi sineye çeken; yanlışa ve haksızlığa karşı direnmeyen, direnmeyi düşünmeyen bir kalıba soktular.
Şimdi de yüzyılın rövanşı için ellerini ovuşturuyorlar ama unuttukları çok önemsiz bir nokta var. O da tarih!

Şimdi buradan Türk’ü tarihe gömmeye and içmiş,  dışarıdaki Vandalları ve onları yıllardır içeriden destekleyen Türk  maskesi   altında on yıllardır ekmeğini yediği bu topraklara ve bu toprağın insanlarına kin ve nefret duyan işbirlikçi hainleri uyarıyoruz.

‘’Her şey hazır, şimdi tam zamanı ‘’ diyerek bu kutsal topraklara adım attığınız anda yeni bir öğrenme sürecine gireceksiniz.
Misal; her şey bir yan, Türk’ün savaşların efendisi olmak için yaratıldığını öğreneceksiniz.

Bir ordunun tüm askerlerinin nasıl olup da Mehmet adını taşıdığını öğreneceksiniz.

İleri teknoloji ürünü silahlarınızın; Türk’ün kanına, Türk’ün genine nasıl olup da işlemediğine hayret edeceksiniz.

Yıldızlı bir hilal uğruna ne güneşlerin battığına bir kez daha tanıklık edeceksiniz.

Sanmayın ki Türk uyur, sanmayın ki Türk unutur! Türk ancak ve ancak vatanı için ulur.
Ve Türk bir kez daha uluduğunda ol-Cihan yeniden kurulur.

Ne Mutlu Türküm Diyene…


Haber Detay Altı LOGO

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.