BEN TEK SİZ HEPİNİZ.

ÖZEL HABER 28.07.2023 - 19:11, Güncelleme: 28.07.2023 - 19:11 15238+ kez okundu.
 

BEN TEK SİZ HEPİNİZ.

Bağımsızlık Partisi Genel Başkanı Yener Bozkurt bir açıklama yaparak Lozan Antlaşması’nın 100.ncü yıldönümü olan 24 Temmuz 2023’de, HDP ve Yeşil Sol Parti’nin de aralarında olduğu onlarca Kürt partisi, “Lozan Antlaşması’nı tanımadıklarını belirten açıklamaya siyasi partilerin tepkisiz kalmasına dikkat çekti,

Yener Bozkurt Lozan Antlaşması’nın 100.ncü yıldönümünde HDP ve Yeşil Sol Parti’nin de aralarında olduğu onlarca Kürt partisi, “Lozan Antlaşması’nı tanımadıklarınıifade ettikleri açıklamaya siyaseten sorumlu olan herkesin tepkisiz kaldığını ifade etti. Yener Bozkurt açıklamasında şu ifadelere yer verdi: Asil Türk Milleti’nin önünde başımı gururla öne eğiyorum.   Lozan Antlaşması’nın 100.ncü yıldönümü olan 24 Temmuz 2023’de, HDP ve Yeşil Sol Parti’nin de aralarında olduğu onlarca Kürt partisi, “Lozan Antlaşması’nı tanımadıklarını, bu anlaşmayla Kürtlerin dörde bölündüğünü, Lozan’a imza atan batılı ülkelerin Kürtlerden özür dileyerek anlaşmadan çekilmesini istediklerini, kendi kaderlerini tayin haklarını elde edinceye dek mücadeleyi sürdüreceklerini” açıkladılar. Adamlar “biz kendi devletimizi kuracağız” diyorlar yani hiç evirip çevirmeden. Bu arkadaşlara yanıtımızı birazdan vereceğiz ama önce “bizim arkadaşlara” bir iki sözümüz olacak. Açıklamanın üzerinden tam dört gün geçmesine rağmen, son seçimde bu ülkenin yarıdan fazlasının oyunu alan Cumhurbaşkanı ERDOĞAN ve AKP’den, Lozan’ın mimarı Gazi Mustafa Kemal ve İsmet İNÖNÜ’nün mirasçısı CHP ve KILIÇDAROĞLU’ndan, Türk milliyetçiliğini kimselere bırakmayan MHP ve BAHÇELİ’den, Hiç uzatmayalım konunun muhatabı olan hiçbir parti, kurum, kuruluş ve kişiden çıt çıkmadı, aymazlığı görüyor musunuz? Yüz milyonlarca lira devlet desteği alan, milyonlarca üyesi bulunan, basını, medyası her türlü imkanı elinde tutan, Türkiye Cumhuriyeti’nin o anlı-şanlı partileri kafayı kuma gömüp sağıra yatarken, Oyunu durdurup kırmızı kartı göstermek, sıfır bütçeyle, bir avuç üyeyle var olma savaşı veren BAĞIMSIZLIK PARTİSİ’ne kaldı iyi mi? Hani popüler bir şarkı var “ben tek siz hepiniz” diye. Sanki bizim için yazılmış. E valla bize uyar! Söz konusu vatan ise, görev sırası bizdeyse, gerisini ikiletmeyiz bile. Ama aslında yatacak yerleri olmayan bu “bizim arkadaşların” böyle yapması bir yandan da iyi oluyor. Neden derseniz, saflar şöyle güzelce bir netleşsin, kim nerede, kimler neyin peşinde, şöyle güzelce bir çıksın ortaya. Bu asil millet, günü geldiğinde kimden neyin hesabını soracağını iyice bir bellesin. Gelelim öbür arkadaşlara. Baştan sona yalanlarla, tarihi çarpıtmalarla dolu açıklamanın detaylarına girip de vakit harcayacak değiliz. Arzu eden kolaylıkla bu açıklamaya ulaşıp kendi değerlendirmesini yapar ama yanıt hakkı için bir yerden başlamak zorundayız. Şimdi bu arkadaşlar diyorlar ki; “anlaşma öncesi kurulacak devletin Türklerin ve Kürtlerin ortak devleti olacağını söyleyen, Lozan’da Türkleri ve Kürtleri temsil ettiğini ifade eden Kemalistler, Lozan Antlaşması’nın imzalanmasından hemen sonra bütün sözlerini unutmuşlar, bu antlaşmayla varlığının resmen tanınmasını sağlayan Ankara Hükümeti, üç ay sonra 29 Ekim 1923’te Cumhuriyeti ilan etmiş, Türkiye Cumhuriyeti, Türklük temelinde, tekçi ve ırkçı bir temelde kurulmuş.” Miş, miş de muş, muş yani. İyi de uyanıklar, madem söz verilmişti hazır Gazi Hazretleri de hayatta iken, niye huzura çıkıp da 15 yıllık borcu istemediniz? “Atam sen böyle böyle demiştin ama sözünü tutmadın” deseydiniz ya. N’oldu yemedi mi? Ha bugün şartlar daha müsait diyorsanız benden size küçük bir hatırlatma. Bu işler öyle göründüğü gibi kolay değildir. Kendi kaderini belirleme hakkı dediğin, David'den, Joseph’ten, Eva’dan, Jasmin’den istenmez. Davut’u Yusuf’u, Havva’sı Yasemin’i, kadını erkeği, yaşlısı çocuğu, bir araya gelip ölümüne savaşarak, bedel ödeyerek alınır. Misal kundaktaki bebeği ağaç kovuğuna bırakıp cepheye mermi taşırsın, Elde olanı da olmayanı da askerine verirsin, aç kalırsın açıkta kalırsın, üç bardak çayı bir kuru üzüm tanesiyle içersin, Zafere yaklaşırken, tarihin yazmaktan utandığı vahşetin, mezalimin dik alasını yaşarsın. Yine de pes etmezsin, ölür de vaz geçmezsin, “ille de vatanım ille de bayrağım” der, sonunda zafere ulaşırsın. Bakın misal şimdi tam da zamanı. Hava gayet puslu tam çakal havası. İçeriden dışarıdan tüm şartlar müsait. Bir daha denemeye değer gibi.   Ne dersiniz var mısınız?   Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti, Var olsun Türk Milleti. İzlemek için
Bağımsızlık Partisi Genel Başkanı Yener Bozkurt bir açıklama yaparak Lozan Antlaşması’nın 100.ncü yıldönümü olan 24 Temmuz 2023’de, HDP ve Yeşil Sol Parti’nin de aralarında olduğu onlarca Kürt partisi, “Lozan Antlaşması’nı tanımadıklarını belirten açıklamaya siyasi partilerin tepkisiz kalmasına dikkat çekti,

Yener Bozkurt Lozan Antlaşması’nın 100.ncü yıldönümünde HDP ve Yeşil Sol Parti’nin de aralarında olduğu onlarca Kürt partisi, “Lozan Antlaşması’nı tanımadıklarınıifade ettikleri açıklamaya siyaseten sorumlu olan herkesin tepkisiz kaldığını ifade etti. Yener Bozkurt açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

Asil Türk Milleti’nin önünde başımı gururla öne eğiyorum.

 

Lozan Antlaşması’nın 100.ncü yıldönümü olan 24 Temmuz 2023’de, HDP ve Yeşil Sol Parti’nin de aralarında olduğu onlarca Kürt partisi, “Lozan Antlaşması’nı tanımadıklarını, bu anlaşmayla Kürtlerin dörde bölündüğünü, Lozan’a imza atan batılı ülkelerin Kürtlerden özür dileyerek anlaşmadan çekilmesini istediklerini, kendi kaderlerini tayin haklarını elde edinceye dek mücadeleyi sürdüreceklerini” açıkladılar.

Adamlar “biz kendi devletimizi kuracağız” diyorlar yani hiç evirip çevirmeden.

Bu arkadaşlara yanıtımızı birazdan vereceğiz ama önce “bizim arkadaşlara” bir iki sözümüz olacak.

Açıklamanın üzerinden tam dört gün geçmesine rağmen, son seçimde bu ülkenin yarıdan fazlasının oyunu alan Cumhurbaşkanı ERDOĞAN ve AKP’den, Lozan’ın mimarı Gazi Mustafa Kemal ve İsmet İNÖNÜ’nün mirasçısı CHP ve KILIÇDAROĞLU’ndan, Türk milliyetçiliğini kimselere bırakmayan MHP ve BAHÇELİ’den,

Hiç uzatmayalım konunun muhatabı olan hiçbir parti, kurum, kuruluş ve kişiden çıt çıkmadı, aymazlığı görüyor musunuz?

Yüz milyonlarca lira devlet desteği alan, milyonlarca üyesi bulunan, basını, medyası her türlü imkanı elinde tutan, Türkiye Cumhuriyeti’nin o anlı-şanlı partileri kafayı kuma gömüp sağıra yatarken,

Oyunu durdurup kırmızı kartı göstermek, sıfır bütçeyle, bir avuç üyeyle var olma savaşı veren BAĞIMSIZLIK PARTİSİ’ne kaldı iyi mi?

Hani popüler bir şarkı var “ben tek siz hepiniz” diye. Sanki bizim için yazılmış. E valla bize uyar! Söz konusu vatan ise, görev sırası bizdeyse, gerisini ikiletmeyiz bile.

Ama aslında yatacak yerleri olmayan bu “bizim arkadaşların” böyle yapması bir yandan da iyi oluyor. Neden derseniz, saflar şöyle güzelce bir netleşsin, kim nerede, kimler neyin peşinde, şöyle güzelce bir çıksın ortaya. Bu asil millet, günü geldiğinde kimden neyin hesabını soracağını iyice bir bellesin.

Gelelim öbür arkadaşlara. Baştan sona yalanlarla, tarihi çarpıtmalarla dolu açıklamanın detaylarına girip de vakit harcayacak değiliz.

Arzu eden kolaylıkla bu açıklamaya ulaşıp kendi değerlendirmesini yapar ama yanıt hakkı için bir yerden başlamak zorundayız.

Şimdi bu arkadaşlar diyorlar ki; “anlaşma öncesi kurulacak devletin Türklerin ve Kürtlerin ortak devleti olacağını söyleyen, Lozan’da Türkleri ve Kürtleri temsil ettiğini ifade eden Kemalistler, Lozan Antlaşması’nın imzalanmasından hemen sonra bütün sözlerini unutmuşlar, bu antlaşmayla varlığının resmen tanınmasını sağlayan Ankara Hükümeti, üç ay sonra 29 Ekim 1923’te Cumhuriyeti ilan etmiş, Türkiye Cumhuriyeti, Türklük temelinde, tekçi ve ırkçı bir temelde kurulmuş.”

Miş, miş de muş, muş yani.

İyi de uyanıklar, madem söz verilmişti hazır Gazi Hazretleri de hayatta iken, niye huzura çıkıp da 15 yıllık borcu istemediniz?

“Atam sen böyle böyle demiştin ama sözünü tutmadın” deseydiniz ya.

N’oldu yemedi mi?

Ha bugün şartlar daha müsait diyorsanız benden size küçük bir hatırlatma. Bu işler öyle göründüğü gibi kolay değildir.

Kendi kaderini belirleme hakkı dediğin, David'den, Joseph’ten, Eva’dan, Jasmin’den istenmez.

Davut’u Yusuf’u, Havva’sı Yasemin’i, kadını erkeği, yaşlısı çocuğu, bir araya gelip ölümüne savaşarak, bedel ödeyerek alınır.

Misal kundaktaki bebeği ağaç kovuğuna bırakıp cepheye mermi taşırsın, Elde olanı da olmayanı da askerine verirsin, aç kalırsın açıkta kalırsın, üç bardak çayı bir kuru üzüm tanesiyle içersin,

Zafere yaklaşırken, tarihin yazmaktan utandığı vahşetin, mezalimin dik alasını yaşarsın.

Yine de pes etmezsin, ölür de vaz geçmezsin, “ille de vatanım ille de bayrağım” der, sonunda zafere ulaşırsın.

Bakın misal şimdi tam da zamanı. Hava gayet puslu tam çakal havası. İçeriden dışarıdan tüm şartlar müsait.

Bir daha denemeye değer gibi.

 

Ne dersiniz var mısınız?

 

Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti,

Var olsun Türk Milleti.

İzlemek için

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.