Görünen o ki ülkeyi kıyamet senaryosu bekliyor. 100 yüzyılın felaketi, vahşi sömürüsü hız kesmeden devam ediyor. Felaket tellalığı olarak algılanmasın, Ekim Kasım ayları kırılma noktasıdır.
Fitil ülkede yaşayan işgalci mülteciler tarafından ateşlenecektir. Durumlarımız iç açıcı değil, yaz aylarında insanları canından bezdiren enflasyonist baskı Sonbaharda tavan yapacak olup, evlerine meyva dahi alamayacak kitlelerin derin bir güç tarafından fitili ateşlenecektir.
Zayıf olan geniş kitlelerin örgütsüz oluşu daha doğrusu legal zeminde parlamenter sistem içindeki işbirlikci muhalefet partilerin kendilerine verilen görev gereği, kaotik süreçte hazırlıksız bir pozisyonda yakalanmalarını sağlayacaktır.
Zaman hızla daralmaktadır, ülkedeki potansiyel sığınmacı adı altındaki karanlık güruh ülkede iç savaş senaryosunda büyük bir tehlike arz etmektedir. Yurtsever kadrolar son derece dağınık ve örgütsüzdür, bu anlamda ülke ciddi bir tehlike altında olup 2023 sonbaharı adeta bir kırılma mihenk noktasıdır.
Bu ekonomik göstergelerinden ülkeyi yerel seçimlere kadar taşımayacağı gün gibi aşikardır.
Bırakın artık eti sütü tereyağını, evlerine meyva peynir zeytin götüremeyen geniş çoğunluğun fırtına öncesi sessizliği olarak adeta Sonbaharı gözetliyor.
Bu felaket tellalığı değildir, marketlerden et reyonlarının bomboş oluşu ve önümüzdeki ay belki çocuklara et alırız çaresizliği , yüksek sesle mırıldanan öfkeleri, fırtına öncesi sessizliğin temel göstergesidir.
Sonuç: işgalci sığınmacı, özellikle Afgan Taliban olduğu bilinen ve Ülkeye sadece erkeklerinin getirildiğini bildiğimizi militan yapıya yüklenen misyon ve projeyi düşünmek dahi tüyler ürpertici.
Bu sonbaharı atlatırmı kazasız belasız ülke bilinmez. Görünen o ki makro ekonomik göstergeler bu kışın Çetin geçeceği yönündedir. Zalim ve vahşi sömürüye hizmet edenler en az yoksul halk kitleleri kadar bu kaosun altında kalacaktır.
Ne demişler Azdan az çoktan çok.
Burhan Yaman.