HaticeTopçu
Köşe Yazarı
HaticeTopçu
 

Eğitimin Geleceğini Düşünmek-3

Merhaba Değerli Okurlar, Yazı dizinimize kaldığımız yerden devam ediyoruz. Eğitimin Geleceğini Düşünmek 1 ve 2. Yazılarımızda neredeyiz sorusunu yanıtlamaya çalıştık. Bulunduğumuz yer ile dünya arasındaki farkları ortaya koyduk ve bu farkların kapatılabilmesi için eğitimin rolüne değindik. Eğitimin işlevleri ve eğitim politikalarının belirlenmesi süreçleri ile devam ettik. Bugün “Yol Alabilmek” ve “Geleceğe Yönelim” başlıklarıyla yolumuza devam edeceğiz. Yol Alabilmek!   Yol alabilmek; yolu görmek, yolda yürümekle hatta yol olmakla mümkündür. Aksi başkalarının aklıyla teorideki uygulamalarla yol almak mümkün değildir. Kaldı ki dünya güç dengeleri amaçlarını eğitim politikaları üzerinden gerçekleştirmektedir. Ülkemiz eğitim sistemi de küresel ideolojilerin ve yerli işbirlikçilerinin kuşatmasıyla hızla gerici, dinci ve piyasacı bir yapıya doğru sürüklenmektedir. Bu anlayışla zaten dünyanın erişi düzeyiyle aramızda bulunan fark daha da açılmaktadır. Tüketim toplumu konumdayız. Teknolojiyi üretmeden tüketen bir ülkeyiz ve öz kaynaklarımızı değerlendirmenin çok uzağındayız. Sanayi devrimini gerçekleştirmek bir yana tarım toplumu olma özelliğimizi dahi kaybetmiş bulunmaktayız.  Anavatanı olduğumuz buğday da dahil olmak üzere neredeyse bütün tarım ürünlerini dışardan ithal eder durumdayız. Yani bırakın yol olmayı, yolu bile görmüyoruz.   Geleceğe Yönelim Bu noktada neleri yapmalıyız? konusunda bir dizi öneri sunarak başlamak istiyorum. Eğitim politikaları ithal edilmemeli, inşa edilmelidir. Ülke kaynakları harekete geçirilerek üretime ivme kazandıracak kalkınma temelli özgün eğitim modeli tasarlanmalıdır. Eğitimde her bireyin eşitçe yararlanabileceği parasız bir eğitim sistemi oluşturulmalıdır. Bu husus eğitimde adil, demokratik, halkçı, bilimsel, nitelikli ve özgün bir sisteminin oluşturulmasının ön koşuludur. Genç bir nüfusa sahip ülkemizin bu üstünlüğünün özgün ve nitelikli bir eğitimle gerçek bir güce dönüştürülmesi mümkündür. Bu bağlamda üniversiteye giden gençlerimize nitelikli bir eğitim, üniversiteye giremeyenlere de meslek kazandırmak görev edinilmelidir. Dünya ile aramızdaki farkı kapatabilmek için geleceğin mesleklerini de içine alacak şekilde meslek tanımlarının yapılması ve sistemin buna uygun yapılandırılması sağlanmalıdır. Eğitim programlarımız katma değer yaratacak alanlarla zenginleştirilmelidir. Çocuk ve gençlerimizin problem çözme, yaratıcılık, strateji oluşturma, iletişim, öğrenmeyi öğrenme, bilgi yönetimi, dijital becerilerle donatılması ve bu bağlamda yüzyılımızın erişi düzeyi ve ülke kaynaklarına uygun; Matematik, ekonomi, teknoloji, yazılım, Sanat, Spor Tarım ve hayvancılık ve benzeri liselerin sisteme dahil edilmesi, hiçbir işe yaramayan, eskimiş liseler ve/veya alan ve dalların sistemden çıkarılması sağlanmalıdır. Eğitimde niteliğin artırılabilmesi için öğretmen yetiştirme politikaları çağın erişi düzeyine uygun olarak yeniden yapılandırılmalıdır. Yönetici nitelikleri, hizmet öncesi ve hizmet sonrası eğitimleri çağın erişi düzeyine göre yeniden biçimlendirilmelidir. Yönetici atama ve seçimi süreçleri ehliyet ve liyakat ilkeleri esaslarına uygun olarak yürütülmelidir. Buraya kadar dünyanın erişi düzeyi içinde ülkemizin bulunduğu yeri görmeye ve o düzeye ulaşabilmenin gereklerini özetlemeye çalıştım. Şimdi gidişe bakalım. Bilgisayarların “hacklendiği” bir çağda yaşadığımızı duymuşsunuzdur. Ama bu gerçeğin olsa olsa küçük bir kısmı. Aslında insanların “hacklendiği” bir çağda yaşıyoruz(Harari, 246). İçinde yaşadığımız çağın insanlığı getirdiği yerin tespiti Yuval Noah Harari tarafından “21.Yüzyıl için 21 Ders” kitabında böyle özetlenmiş. Öyleyse bizim yukarıda önerdiğimiz çözüm önerileri böyle bir çağda gereklidir ama yeterli değildir. Çünkü çok hızlı yol alan bir dünyada yaşıyoruz ve biz o dünyaya yetişmeye çalışırken o yoluna devam ediyor. “İnsanlık eşi benzeri görülmemiş devrimlerin şafağında. Tüm eski anlattıklarımız ufalanıp gidiyor ve onların yerine geçecek yeni bir anlatı henüz ortaya çıkmadı” (Harari, 238-239). Harari dünyanın içinde bulunduğu çağın ‘Şaşkınlık Çağı’ olduğunu söylüyor, ilginç değil mi? İçinde bulunduğumuz çağın özelliklerinden biri de hayattan beklentisinin ne olduğunu bilen insanın teknolojiden yararlanması, ne beklediğini bilmeyenin ise amaçlarını teknolojinin şekillendirmesidir. Yok öyle şey diyenleriniz mi var? Sahilde, parkta, metroda, sokakta hayatının her anında akıllı telefonlarına gömülmüş insanları düşünün lütfen! DEVAM EDECEĞİZ… KAYNAKÇA Aydın, Ayhan, “Eğitim Politikaları” (2015) PegemA Akademi, Ankara Khan Salman, “Dünya Okulu” (2017) Yapı Kredi Yayınları, İstanbul Topçu, Hatice, “Eğitim Politikaları” 28 Ocak 2020 tarihli ‘Ticari Hayat Gazetesi” Köşe Yazısı, Ankara. Türk Dil Kurumu Sözlükleri, https://sozluk.gov.tr/ Harari, Yuval Noah, “21 Yüzyıl için 21 Ders” (2018), Kolektif Kitap, İstanbul Ratner, Joseph, “Günümüzde Eğitim Jhon Dewey” 2010, PegemA Akademi, Ankara. Russell, Bertrand, “Eğitim Üzerine” (1999), Say Yayınları, İstanbul. Sönmez, Veysel “Sevgi Eğitimi”(1997), Anı Yayıncılık, Ankara. Özdemir, Servet, “Eğitimde Örgütsel Yenileşme” (2000), PegemA Akademi, Ankara. Sözcü Gazetesi, Haber Eğitim: “Prof. MichioKaku, bilim dünyasındaki son gelişmeleri açıkladı!https://www.sozcu.com.tr/2016/egitim/prof-michio-kaku-bilim-dunyasindaki-son-gelismeleri-acikladi-1165903/(Alınma Tarihi: 30.11.2021). Osho, “Değişim, İnsanlık İçin En Büyük Mücadele” 2008, Butik Yayıncılık ve Kişisel Gelişim Hizmetleri Tic. Ltd, Şti, İstanbul. Dünyanın önde gelen bilim insanlarından Profesör Stephen Hawking yapay zekanın insanlığın sonunu getirebileceği uyarısında bulundu.https://www.bbc.com/turkce/haberler/2014/12/141202_hawking_yapay_zeka(Alınma Tarihi: 30.11.2021). Eğitimin Geleceğini Düşünmek 2 Eğitimin Geleceğini Düşünmek1 Medya siyaset     ya siyaset
Ekleme Tarihi: 28 Ağustos 2023 - Pazartesi
HaticeTopçu

Eğitimin Geleceğini Düşünmek-3

Merhaba Değerli Okurlar,

Yazı dizinimize kaldığımız yerden devam ediyoruz. Eğitimin Geleceğini Düşünmek 1 ve 2. Yazılarımızda neredeyiz sorusunu yanıtlamaya çalıştık. Bulunduğumuz yer ile dünya arasındaki farkları ortaya koyduk ve bu farkların kapatılabilmesi için eğitimin rolüne değindik. Eğitimin işlevleri ve eğitim politikalarının belirlenmesi süreçleri ile devam ettik. Bugün “Yol Alabilmek” ve “Geleceğe Yönelim” başlıklarıyla yolumuza devam edeceğiz.

Yol Alabilmek!

 

Yol alabilmek; yolu görmek, yolda yürümekle hatta yol olmakla mümkündür. Aksi başkalarının aklıyla teorideki uygulamalarla yol almak mümkün değildir.

Kaldı ki dünya güç dengeleri amaçlarını eğitim politikaları üzerinden gerçekleştirmektedir. Ülkemiz eğitim sistemi de küresel ideolojilerin ve yerli işbirlikçilerinin kuşatmasıyla hızla gerici, dinci ve piyasacı bir yapıya doğru sürüklenmektedir. Bu anlayışla zaten dünyanın erişi düzeyiyle aramızda bulunan fark daha da açılmaktadır.

Tüketim toplumu konumdayız. Teknolojiyi üretmeden tüketen bir ülkeyiz ve öz kaynaklarımızı değerlendirmenin çok uzağındayız. Sanayi devrimini gerçekleştirmek bir yana tarım toplumu olma özelliğimizi dahi kaybetmiş bulunmaktayız.  Anavatanı olduğumuz buğday da dahil olmak üzere neredeyse bütün tarım ürünlerini dışardan ithal eder durumdayız. Yani bırakın yol olmayı, yolu bile görmüyoruz.

 

Geleceğe Yönelim

Bu noktada neleri yapmalıyız? konusunda bir dizi öneri sunarak başlamak istiyorum.

Eğitim politikaları ithal edilmemeli, inşa edilmelidir. Ülke kaynakları harekete geçirilerek üretime ivme kazandıracak kalkınma temelli özgün eğitim modeli tasarlanmalıdır.

Eğitimde her bireyin eşitçe yararlanabileceği parasız bir eğitim sistemi oluşturulmalıdır. Bu husus eğitimde adil, demokratik, halkçı, bilimsel, nitelikli ve özgün bir sisteminin oluşturulmasının ön koşuludur.

Genç bir nüfusa sahip ülkemizin bu üstünlüğünün özgün ve nitelikli bir eğitimle gerçek bir güce dönüştürülmesi mümkündür. Bu bağlamda üniversiteye giden gençlerimize nitelikli bir eğitim, üniversiteye giremeyenlere de meslek kazandırmak görev edinilmelidir.

Dünya ile aramızdaki farkı kapatabilmek için geleceğin mesleklerini de içine alacak şekilde meslek tanımlarının yapılması ve sistemin buna uygun yapılandırılması sağlanmalıdır.

Eğitim programlarımız katma değer yaratacak alanlarla zenginleştirilmelidir. Çocuk ve gençlerimizin problem çözme, yaratıcılık, strateji oluşturma, iletişim, öğrenmeyi öğrenme, bilgi yönetimi, dijital becerilerle donatılması ve bu bağlamda yüzyılımızın erişi düzeyi ve ülke kaynaklarına uygun; Matematik, ekonomi, teknoloji, yazılım, Sanat, Spor Tarım ve hayvancılık ve benzeri liselerin sisteme dahil edilmesi, hiçbir işe yaramayan, eskimiş liseler ve/veya alan ve dalların sistemden çıkarılması sağlanmalıdır.

Eğitimde niteliğin artırılabilmesi için öğretmen yetiştirme politikaları çağın erişi düzeyine uygun olarak yeniden yapılandırılmalıdır.

Yönetici nitelikleri, hizmet öncesi ve hizmet sonrası eğitimleri çağın erişi düzeyine göre yeniden biçimlendirilmelidir. Yönetici atama ve seçimi süreçleri ehliyet ve liyakat ilkeleri esaslarına uygun olarak yürütülmelidir.

Buraya kadar dünyanın erişi düzeyi içinde ülkemizin bulunduğu yeri görmeye ve o düzeye ulaşabilmenin gereklerini özetlemeye çalıştım. Şimdi gidişe bakalım.

Bilgisayarların “hacklendiği” bir çağda yaşadığımızı duymuşsunuzdur. Ama bu gerçeğin olsa olsa küçük bir kısmı. Aslında insanların “hacklendiği” bir çağda yaşıyoruz(Harari, 246).

İçinde yaşadığımız çağın insanlığı getirdiği yerin tespiti Yuval Noah Harari tarafından “21.Yüzyıl için 21 Ders” kitabında böyle özetlenmiş. Öyleyse bizim yukarıda önerdiğimiz çözüm önerileri böyle bir çağda gereklidir ama yeterli değildir. Çünkü çok hızlı yol alan bir dünyada yaşıyoruz ve biz o dünyaya yetişmeye çalışırken o yoluna devam ediyor.

İnsanlık eşi benzeri görülmemiş devrimlerin şafağında. Tüm eski anlattıklarımız ufalanıp gidiyor ve onların yerine geçecek yeni bir anlatı henüz ortaya çıkmadı” (Harari, 238-239).

Harari dünyanın içinde bulunduğu çağın ‘Şaşkınlık Çağı’ olduğunu söylüyor, ilginç değil mi?

İçinde bulunduğumuz çağın özelliklerinden biri de hayattan beklentisinin ne olduğunu bilen insanın teknolojiden yararlanması, ne beklediğini bilmeyenin ise amaçlarını teknolojinin şekillendirmesidir.

Yok öyle şey diyenleriniz mi var?

Sahilde, parkta, metroda, sokakta hayatının her anında akıllı telefonlarına gömülmüş insanları düşünün lütfen!

DEVAM EDECEĞİZ…

KAYNAKÇA

  • Aydın, Ayhan, “Eğitim Politikaları” (2015) PegemA Akademi, Ankara
  • Khan Salman, “Dünya Okulu” (2017) Yapı Kredi Yayınları, İstanbul
  • Topçu, Hatice, “Eğitim Politikaları” 28 Ocak 2020 tarihli ‘Ticari Hayat Gazetesi” Köşe Yazısı, Ankara.
  • Türk Dil Kurumu Sözlükleri, https://sozluk.gov.tr/
  • Harari, Yuval Noah, “21 Yüzyıl için 21 Ders” (2018), Kolektif Kitap, İstanbul
  • Ratner, Joseph, “Günümüzde Eğitim Jhon Dewey” 2010, PegemA Akademi, Ankara.
  • Russell, Bertrand, “Eğitim Üzerine” (1999), Say Yayınları, İstanbul.
  • Sönmez, Veysel “Sevgi Eğitimi”(1997), Anı Yayıncılık, Ankara.
  • Özdemir, Servet, “Eğitimde Örgütsel Yenileşme” (2000), PegemA Akademi, Ankara.
  • Sözcü Gazetesi, Haber Eğitim: “Prof. MichioKaku, bilim dünyasındaki son gelişmeleri açıkladı!https://www.sozcu.com.tr/2016/egitim/prof-michio-kaku-bilim-dunyasindaki-son-gelismeleri-acikladi-1165903/(Alınma Tarihi: 30.11.2021).
  • Osho, “Değişim, İnsanlık İçin En Büyük Mücadele” 2008, Butik Yayıncılık ve Kişisel Gelişim Hizmetleri Tic. Ltd, Şti, İstanbul.
  • Dünyanın önde gelen bilim insanlarından Profesör Stephen Hawking yapay zekanın insanlığın sonunu getirebileceği uyarısında bulundu.https://www.bbc.com/turkce/haberler/2014/12/141202_hawking_yapay_zeka(Alınma Tarihi: 30.11.2021).

Eğitimin Geleceğini Düşünmek 2

Eğitimin Geleceğini Düşünmek1

Medya siyaset

 

 

ya siyaset

Yazıya ifade bırak !