Zehra Ünal
Köşe Yazarı
Zehra Ünal
 

19 MAYIS 1919

 İstanbul-Samsun yolculuğu öncesinde Mustafa kemal Paşa ile Padişah Vahdettin arasında geçen konuşmayı Atatürk şöyle anlatır: “Paşa, Paşa!… Şimdiye kadar devlete çok hizmet ettin! Bunların hepsi artık bu kitaba girmiştir! Bunları unutun, dedi, asıl şimdi yapacağın hizmet hepsinden daha önemli olabilir…Paşa, Paşa…Devleti kurtarabilirsin!” Atatürk, “Bu sözlerden hayrete düştüm. Acaba Vahdettin benimle içtenlikle mi konuşuyor?…O Vahdettin ki… bütün yaptıklarından pişman mı olmuştur? Aldatıldığını mı anlamıştı? Fakat, böyle bir yorum ile başka konulara girişmeyi ürkütücü saydım, kendine karşılık verdim: “Kişiliğe güveninize ve bana bunca yüz verişinize teşekkür ederim… Elimden gelen hizmeti esirgemeyeceğime lütfen güveniniz…” Atatürk bu konuşmada plânlarının sezilmiş olabileceği duygusuna kapılmıştı ama O’nu bekleyen ve O’na güvenen bir “Türk Milleti” vardı.  Şöyle de devam etmekte : İBRETLİK ANILAR… O günlere kolay gelinmediğini göstermesi açısından elzem.. BENİM VATANIM İŞTE BU TARLA.. 19 Mayıs 1919’da Samsun’a gelindi ama burası çok tekin bir yer değildi. Burada yapılacak işler bitirildikten sonra daha güvenli bir yere gidilmesi düşünüldü ve dolma tekerlekli saatte azami on dört kilometre gidebilen ikide bir bozulan Benz otomobille Havza’ya doğru yola çıkıldı. Kavak bucağına doğru tırmanan otomobil bir tarlanın kenarından geçerken hırlayarak, aksırıp, öksürerek birdenbire durdu. Mustafa Kemal’le arkadaşları inip biraz ötede çift süren yaşlı bir köylüye yaklaştılar. Mustafa Kemal selam sabahtan sonra köylüye memleketin bugün içinde yüzdüğü dertlerden söz açtı. Onun bu büyük ve öldürücü tehlikeler karşısındaki kaygı ve korku damarını deşmek istedi. Yaşlı köylü kös dinlemişe benziyordu. Duyduklarından etkilenmemiş gibiydi. Yüzü, sabanıyla devirdiği bir toprak keseği gibi heyecansız, korkusuz ve durgundu. Mustafa Kemal sözlerini sürdürerek: - Hemşeri, dedi. Düşman Samsun’a asker çıkaracak, belki buraların hepsini ele geçirecek, sense rahat rahat toprağı sürüyorsun. Köylü, en sonra paşanın verdiği sigarayı toprak renkli, çatlak ve nasırlı parmakları arasında beceriksizce tutup içmeye çalışırken şöyle karşılık verdi: - Paşa, Paşa, sen ne diyon? Biz, üç kardeştik. İki de oğul vardı. Yemen’de, Kafkas’ta, Çanakkale’de hepsi elden gitti. Ben de yarım adamım. Evde sekiz öksüz ile üç dul kalmış kadın var. Hepsi benim sabanımın ucuna bakar. Şimdi, benim vatanım da, yurdum da şu tarlanın ucu. Düşman oraya gelinceye dek benden hayır yok.  Mustafa Kemal adamın üstüne daha çok varmadı. Onun ne demek istediğini anlayacak kadar tecrübesi vardı. Adamcağıza, Allahaısmarladık diyerek yeniden çalışmaya başlayan otomobile bindi.. NOT: İbretlik anılar ikisi de. Milli mücadele dramatik durumda bir insan kaynağı ile başlamıştır. Eksik olan yalnızca savaşacak asker de değildir ne yazık ki.. Kabahatin büyük kısmı kendilerinde olmasa da halkta milli bilinç de yetersizdir. Ve önemli miktarda bir enerji de onlarda bu bilinci oluşturmak için harcanmıştır. Başta Atatürk olmak üzere bu mucizeyi başaranlara minnettarız.. Ruhları şad olsun. 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramımız kutlu olsun...  
Ekleme Tarihi: 16 Mayıs 2024 - Perşembe
Zehra Ünal

19 MAYIS 1919

 İstanbul-Samsun yolculuğu öncesinde Mustafa kemal Paşa ile Padişah Vahdettin arasında geçen konuşmayı Atatürk şöyle anlatır: “Paşa, Paşa!… Şimdiye kadar devlete çok hizmet ettin! Bunların hepsi artık bu kitaba girmiştir! Bunları unutun, dedi, asıl şimdi yapacağın hizmet hepsinden daha önemli olabilir…Paşa, Paşa…Devleti kurtarabilirsin!” Atatürk, “Bu sözlerden hayrete düştüm. Acaba Vahdettin benimle içtenlikle mi konuşuyor?…O Vahdettin ki… bütün yaptıklarından pişman mı olmuştur? Aldatıldığını mı anlamıştı? Fakat, böyle bir yorum ile başka konulara girişmeyi ürkütücü saydım, kendine karşılık verdim: “Kişiliğe güveninize ve bana bunca yüz verişinize teşekkür ederim…

Elimden gelen hizmeti esirgemeyeceğime lütfen güveniniz…”

Atatürk bu konuşmada plânlarının sezilmiş olabileceği duygusuna kapılmıştı ama O’nu bekleyen ve O’na güvenen bir “Türk Milleti” vardı. 

Şöyle de devam etmekte :

İBRETLİK ANILAR…

O günlere kolay gelinmediğini göstermesi açısından elzem..

BENİM VATANIM İŞTE BU TARLA..

19 Mayıs 1919’da Samsun’a gelindi ama burası çok tekin bir yer değildi. Burada yapılacak işler bitirildikten sonra daha güvenli bir yere gidilmesi düşünüldü ve dolma tekerlekli saatte azami on dört kilometre gidebilen ikide bir bozulan Benz otomobille Havza’ya doğru yola çıkıldı. Kavak bucağına doğru tırmanan otomobil bir tarlanın kenarından geçerken hırlayarak, aksırıp, öksürerek birdenbire durdu. Mustafa Kemal’le arkadaşları inip biraz ötede çift süren yaşlı bir köylüye yaklaştılar. Mustafa Kemal selam sabahtan sonra köylüye memleketin bugün içinde yüzdüğü dertlerden söz açtı. Onun bu büyük ve öldürücü tehlikeler karşısındaki kaygı ve korku damarını deşmek istedi. Yaşlı köylü kös dinlemişe benziyordu. Duyduklarından etkilenmemiş gibiydi. Yüzü, sabanıyla devirdiği bir toprak keseği gibi heyecansız, korkusuz ve durgundu. Mustafa Kemal sözlerini sürdürerek:

- Hemşeri, dedi. Düşman Samsun’a asker çıkaracak, belki buraların hepsini ele geçirecek, sense rahat rahat toprağı sürüyorsun.
Köylü, en sonra paşanın verdiği sigarayı toprak renkli, çatlak ve nasırlı parmakları arasında beceriksizce tutup içmeye çalışırken şöyle karşılık verdi:
- Paşa, Paşa, sen ne diyon? Biz, üç kardeştik. İki de oğul vardı. Yemen’de, Kafkas’ta, Çanakkale’de hepsi elden gitti. Ben de yarım adamım. Evde sekiz öksüz ile üç dul kalmış kadın var. Hepsi benim sabanımın ucuna bakar. Şimdi, benim vatanım da, yurdum da şu tarlanın ucu. Düşman oraya gelinceye dek benden hayır yok. 

Mustafa Kemal adamın üstüne daha çok varmadı. Onun ne demek istediğini anlayacak kadar tecrübesi vardı. Adamcağıza, Allahaısmarladık diyerek yeniden çalışmaya başlayan otomobile bindi..

NOT: İbretlik anılar ikisi de. Milli mücadele dramatik durumda bir insan kaynağı ile başlamıştır. Eksik olan yalnızca savaşacak asker de değildir ne yazık ki.. Kabahatin büyük kısmı kendilerinde olmasa da halkta milli bilinç de yetersizdir. Ve önemli miktarda bir enerji de onlarda bu bilinci oluşturmak için harcanmıştır. Başta Atatürk olmak üzere bu mucizeyi başaranlara minnettarız.. Ruhları şad olsun.
19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramımız kutlu olsun...
 

Yazıya ifade bırak !