Nazım Hikmet Laz İsmail'e yazmıştı.
“Mesele esir düşmekte değil,
Teslim olmamakta bütün mesele.”
Temmuz'un 13'ünde öğle sıcağında yangına esir düşmüştü Mesudiye.
Ama asla teslim olmadı.
Çünkü kahraman gençleri vardı.
Rüzgar yamandı.
Alevler azgın.
Bir anda dört bir yanı sarmıştı yangın.
Kırtepe, Maşa Çukuru, Döşeme, Mezgit, Kızılbük, Damarası, Zeytincik ateş altında kalmıştı.
İşte bu gençler tam o anda çıktılar ortaya.
Hızır gibi yetiştiler.
İki yıl önce örgütlenmişlerdi, ne yapacaklarını biliyorlardı.
Ekipmanları da hazırdı.
İlk alevle birlikte koştular ormana.
Ateş karıncalarını bilir misiniz?
Doğada çalışmanın, dayanışmanın ve yardımlaşmanın en iyi örnekleridir onlar.
Hep bir telaş, bir hareket halindedirler.
Mesudiye'nin gençleri de el ele, omuz omuza, soluk soluğa ateş karıncaları gibiydiler.
Üç gün, üç gece hiç durmadılar.
Kah Kırtepe'de, kah Döşeme'de, kah Kızılbük'te.
Bir radar gibi gözlediler ormanı, bir yağmur gibi çöktüler ateşin üstüne.
Nerede bir ateş, bir duman var, oraya fırladılar.
Traktörlerle, tankerlerle tonlarca su taşıdılar.
Bir çok evi , bahçeyi, zeytinliği yanmaktan kurtardılar.
Koordinasyon merkezinden gelen ihbarları, vakit kaybetmeden değerlendirdiler.
Uykusuzluğa, yorgunluğa, zor şartlara meydan okudular.
Bir umut türküsü gibi çınladılar köyün yamaçlarında.
Umudun sesi oldular.
Bir kaç gündür yangın kahramanlarını yazıyorum bu sayfada.
Köyümüzün gençlerini özellikle sona bıraktım.
Çünkü assolistler en son çıkar.
Öyleyse şimdi büyük harflerle yazalım isimlerini.
ERMAN ŞAHİN
ERDEM DEMİRTAŞ
GÖKAY KURNAZ
MERT DENİZ
MUSTAFA ÖZDEMİR
ATALAY SELVİLİ
ARDA AYDENİZ
TUNA AYDIN
EMRE ŞAHİN
TÜRKER TÜRK
BEKİR ÖZDEMİR
MEHMET COŞAR
ERKİN DEMİREL
DOĞUŞ DEMİREL
SÜLEYMAN KAYA
YİĞİT ERTEKİN
Mesudiye'nin ateş karıncaları.
İyi ki varsınız, iyi ki sizlerleyiz.
Ne kadar alkışlasak az.
Hepinize tek tek minnetle.
]]>