Seçim bitti, muhalefete gönül vermiş, oy vermiş insanların ağızlarını bıçak açmıyor. Omuzları düşmüş, ellerini kollarını kaldıracak gücü bulamıyorlar kendilerinde. Haber kanalları ve tartışma programları bile izlenmiyor artık. Bu umutsuzluğu uzun süredir görmemiştim. Bunun nedeni çok açık değil mi? İlk kez büyük bir kesim, seçimin kazanılacağına bu kadar inanmıştı. Haksız mıydılar, her hattı ile dibe vurmuş bir iktidarı bu şekilde gönderemezsiniz ne zaman göndereceksiniz?
Seçimin neden kazanılamadığına değinmeyeceğim, bu çok fazlasıyla konuşuldu. Kemal bey kendince kaybedilme nedenlerini çözmüşçesine önce MYK’ yı sonra da tüm danışmanlarını görevden aldı, sorun çözüldü. Bakın nasıl da umutlandık. Kemal bey ile yola devam, nasıl da ferahladık değil mi !
Kemal bey’in önce danışmanlarından başlayalım. Danışmanlara, danıştığında yanlış mı yönlendirdiler, ya da partiyi arkadan mı vurdular? Kemal beyin son ana kadar aday olmayacağını biliyorduk. Kemal bey, kendisini seçim kaybedilsin diye aday yaptıkları için mi danışmanlarını görevden aldı? Ya da seçimi kaybetmek için mi aday oldu? Bunun altını somut olarak doldurmak bugün için imkansız. Ama sormadan da geçemiyoruz, Neden aday oldu?
Aylarca gereksiz 6’lı masa toplantıları ile kamuoyunu meşgul edip, seçime hazırlık yapmak için süre bırakmadılar. Önlerindeki anketlerde, kazanacak son adayın Kemal bey olduğu görünüyordu.
Bunu herkes gibi 6’lı masanın diğer liderleri de biliyordu. Diğer iki aday rahatlıkla seçimi kazanıyordu. Hadi İmamoğlu’nun yargı sopası tepesinde olduğu sürece adaylığı risk olabilirdi.
Bunu anlayışla karşılayabiliriz. Hatta YSK eski başkanı İsas-ı rey yaparak oyunu hukuksuzca açıklamıştı. “İmamoğlu aday olsa bile, yargı karar verirse, adaylığını engelleriz” diyerek. Gelelim Mansur Yavaş’a gelen anketlerde Erdoğan karşısında en rahat kazanacak aday olarak duruyordu. Yavaş’ın bir özelliği vardı. AKP seçmeninden oy geçişini yapabiliyordu. Yani kendisi oyunu artırırken Akp’nin oyunu azaltıyordu. Herkes Yavaş’ın adaylığını beklerken herkese sürpriz oldu ve Kılıçdaroğlu’nun adaylığı kamuoyuna açıklandı.
Yaklaşık seçimden 6 ay öncesinden başlayarak Erdoğan tarafından “çık karşıma” söylemleri karşısında Kemal bey bunu niçin kabul etti acaba? Erdoğan, 14 kez seçim kaybetmiş bir adayı, karşısında neden istemesin ki? Hangi güç Kemal beyi aday yapmıştır. Kazanamayacağını bile bile…
İlk turda 14 Mayıs gecesi CHP ye veri akışı saat 01.00 itibariyle durmuştur. Gece boyunca CHP Genel Merkezi tarafından açıklama yapılamamıştır. İlk tur sonucunda tamda Akp’nin istediği sonuç ortaya çıkmıştır. Hemen barajın altında kaldılar ve 49.5 gibi bir oranla ikinci turu beklemeye başladılar. İkinci turda CHP, hala 20 bin sandığa gözlemci koyamadığını itiraf ediyorsa, burada seçmene ayıp edilmiş olmuyor mu? Neyse ki CHP’nin yaptığı hatayı seçmen yapmadı ve her şeye rağmen sandığa gitti.
AKP’nin hesapları alt üst oldu denebilir. Çünkü % 60 , % 40 düşünüyorlardı. Çok şükür bu olmadı. Bugün için halen 2 kişiden biri bu sistemin karşısında durup, “olmaz” diyor. Bu kadar olumsuzluğa rağmen, 8 ay sonra önümüzde hayati yerel seçimler var. Umutsuz seçmen nasıl tekrar umutlanabilir? Nasıl tekrar hareketlendirilebilir?
Bu durumdan, 6’lı masayı kuranın “16’lı veya 26’lı masa kurarım” demesi ile çıkılmaz . 6’lı masanın umut olmadığı herkesçe görülmüştür. Mutabakat metni tam bir faciadır. Bu metne 1921 Anayasasını esas alacak sözleri kim yazdırmıştır? 1924 Anayasasının dar bir Anayasa olduğunu CHP nasıl kabul etmiştir. Bu ihanet değil midir? Seçimin kazanılmasında % 1 faydası olmayan 4 parti, 38 milletvekili alıp çekilmiştir.
CHP yönetimi bundan memnun olmuş mudur?
Bir hamle yapmak gerekiyor. Yeniden umutları tazelemek gerekiyor. Bu sistemde Kılıçdaroğlu yaşadığı ve istediği sürece Genel Başkan olur. 81 ilin İl başkanları ortak açıklama ile Genel Başkanı destekleyen açıklamaları karşısında ne söylenebilir? Bu bana Baykal’ın kurultaylarını hatırlattı.
Anti demokratik bir uygulamanın devam ettiğini görmek ne kadar acı.. Bu sistem, ancak tüzük değişimi ile bir nebze düzeltilebilir. Özellikle Prof.Dr.Tolga Yarman’nın bu konudaki önerileri çok açıktır. Gemiyi limana salimen yanaştıracak kaptan sadece Kılıçdaroğlu’mudur. Elbette hayır. CHP’nin içerisinde bu görevi layıkıyla yönetmek için yarışacak, yurtsever lider adayları vardır.
Son sözüm, çok kritik yerel seçimlere belli ki Kılıçdaroğlu genel başkanlığında gidilecek görünüyor.. Heyecanı yeniden yükseltmek adına, yerel seçimlerden sonraya bırakılacak Kurultay için, Kılıçdaroğlu aday olmayacağını açıklamalıdır.
Yoksa büyük şehirlere ve ülkeme geçmiş olsun…
Erdal Direğin
27.06.2023