Millet olarak hücrelerimize kadar ayrıştık. Herkes birbirine muhalefet, ama muhalefet etmenin gerçek anlamı unutuldu…
Kapı komşunuz X partiden. Selam vermiyor, tarafına bile bakmıyorsunuz. Mahalle bakkalınız da X partiden. Alış veriş etmiyorsunuz.
Çünkü siz Y partisindensiniz. Çalıştığınız ofiste yan masada oturan arkadaşınız da X partiye oy veriyor. Mümkün olduğunca göz göze gelmemeye çalışıyor, mecbur kalmadıkça konuşmuyorsunuz. Akrabalarınızı da elediniz, sadece kendi partinize oy verenlerle görüşüyorsunuz. Siyaset kılcal damarlarınıza kadar işledi.
Tabii belki siyasi partiniz bu fedakarlıklarınıza karşılık size ufak tefek de olsa destekler de veriyor. İşler tıkırında. Bu değirmenin suyunun kesilmemesi için elinizden geleni yapıyorsunuz.
Hatta belki içinizden X partinin seçmenleri ölsün diye dua ediyorsunuz. O zaman bir tek sizin siyasi görüşünüz hakim olur, mutlu mutlu yaşarsınız. Yani siz böyle olacağına inanıyorsunuz! Sadece sizin siyasi görüşünüz, dini inancınız hakim olsun ülkede… Yok yok o da yetmez dünyada da olsun! Farklı düşünen kimse kalmasın. Farklı inanan ya da inanmayan kimse olmasın!
Sosyal medya bir ayrı alem. Gruplara bölünmüş, yapılan yorumlar evlere şenlik! Küfürler, hakaretler havada uçuşuyor. Tercihen herkes kendi siyasi görüşüne ait gruplar içinde ülke kurtarıyor. Bir kesim de düşüncesine aykırı paylaşımların altına hakaret ve küfür etmeyi iş edinmiş. Tahammülsüzlük had safhada!
Vatandaşların büyük bir bölümü ne yazık ki bu zihniyette. Siyaset bir kanser hücresi gibi toplumun her katmanına hızla yayıldı. Yaşam biçimini, davranışları kontrol eden bir duruma evrildi!
Siyasetçilere baktığınızda (bir kısmını tenzih ediyorum) ekranlarda canhıraş birbirleri ile mücadele ediyorlar. Her birine diğeri tu-kaka diyor! İş öyle bir boyuta geldi ki eski Türk filmlerinden hepimizin keyifle izlediği Tosun Paşa filminde ki Tellioğulları ve Seferoğulları savaşına benzedi.
Sonra görünen mizansenin ardına bakıyorsunuz, X partili siyasetçinin kaçak inşaatına Y partili belediye ruhsat vermiş!
Y partili siyasetçinin şirketi X partili belediye ile ticaret yapıyor. Biraz detaylandırdığınızda, ticaretin ballı- kaymaklı cinsinden olduğunu görüyorsunuz.
X partili adayın kazanması adına Y partili siyasetçilerin kendi adayı için çalışmadığına tanık oluyorsunuz.
Gazeteci olarak gelen istihbaratları biraz araştırdığımızda siyasetin ne kadar kirlendiğine tanık oluyoruz.
Şimdi değerli okurlarımıza soruyorum! Kim kaybediyor? Kim kazanıyor?
Evet siyaset tabii ki hayatımızda olacak! Fakat bizleri böylesine paramparça etmesine izin vermeyelim. Bizler böyle ayrıştıkça hep kaybeden taraf olmaya mahkum olacağız.
Siyasi gündemi takip edelim ama sadece kendi penceremizden bakmayalım. Eleştirel olalım ama sadece karşı siyasi görüş için değil! Kendi partimizi de eleştire bilelim.
Gördüğümüz yanlışları dile getirelim. Göz yummayalım. Hangi siyasi görüşü benimsiyor olursak olalım önce kendi safımızdakileri denetleyebilelim. Sırf aynı siyasi görüşü paylaşıyoruz diye diğer partinin eleştirdiğimiz yanlışlarına, kendi partililerimiz yaptığında göz yummayalım! Hele de bunu maddi çıkar veya güç sağlamak adına yapmayalım. Çünkü bu, ülkemize ve milletimize yapılan ihanetlerin en büyüğüdür.
Siz kişiliğinizi, hayatınızı bir partiye bloke ederseniz, yarın size haksızlık edildiğinde yanınızda kimseyi bulamazsınız. Arkadaşlarınızı, komşularınızı hatta öz saygınızı kaybedersiniz.
Yıllardır taraf olduğunuz siyasi parti kaybetmez emin olun buna. Ayrıştırma politikalarının hasadını yapar ve sizin gibi binlerce insan toplar yanına. Ama siz kaybeden olursunuz bu net!
Biraz daha geniş açıdan bakarsanız sadece siz mi olursunuz kaybeden ? Dostluk, kardeşlik, birlik beraberlik, komşuluk… Bizi birbirimize bağlayan manevi bağlarımızı kaybediyoruz. Ahlaki değerlerimiz yok oluyor. Kazanmak için her şey mubahtır zihniyetine tanık olarak büyüyen bir nesil geliyor. Ne kadar çok şey kaybettiğimizin farkında mısınız?
Çok seslilik her zaman en iyisidir. Farklı siyasi görüşler, farklı inançlar, farklı kültürler zenginliktir. Ve biz yüzyıllardır bu farklılıklarla beraber kardeşçe yaşadık.
Tanrı, evrende her canlıyı farklı yaratmış. Bir çiçeğin onlarca farklı rengi var. Bir kedinin birçok farklı rengi ve cinsi var. İnsanlar da öyle. Evrende bu farklılıklar büyük bir ahenkle bir arada yaşıyor. Geçmişte bunu başarmışken ne oldu da bu gün millet olarak bunu başaramıyoruz?
Bizim ayrışmamız bu topraklara yapılmış en büyük ihanettir bunu unutmayın!
30 Haziran 2020 / İbrahim BİLGİN
Özgür İfade ®️ | İstanbul’un Siyasi Gazetesi
]]>