Başlık tamam bir de şunu ekleyelim, “fırsat kollayanlar”. 1 Nisan da neler olacak? Ne değişecek, ya da değişmeyecek? Aslında her türlü sonuçta bir şeyler değişecek, kimse normalleşme beklemesin…
Öncelikle bu seçim Türkiye’de yapılacak bir yerel seçim olmaktan çıkıp, İstanbul seçimine evrildi. Olmazsa olmaz, İstanbul seçimi ve bir de sembol olarak Üsküdar. Çünkü Erdoğan “İstanbul ve Üsküdar” diyor başkaca bir şey demiyor. Hatırlayın Cumhurbaşkanlığı seçimini Halk Kahramanı! Kılıçdaroğlu’nun önünde kazandığı akşam, otobüsün üstünden toplanan kalabalığa seslenerek “Üsküdar’ı ve İstanbul’u almalıyız” demişti.
Benim şu ana kadar gözlemim Üsküdar’da ve İstanbul’da AKP’nin işi çok kolay görünmüyor. Üsküdar’da genç bir hanımefendi, eski Şehir Hatları Genel Müdürü Sinem Dedetaş çok iddialı ve gerçekten açıklandığı andan itibaren hep sokaklarda, çarşı pazarda Üsküdar halkına kendini anlatıyor.
Yapacaklarını ve projelerini anlatıyor. Şu ana kadar bir kadın aday olarak çok başarılı bir kampanya yürütüyor. Enerjisi yüksek, güler yüzlü, sempatik. Zaten anketlerde şu an ki Belediye Başkanı Hilmi Türkmen’in önünde. Bu durum Sancaktepe, Çekmeköy, ve Beyoğlu ilçelerinde olduğu gibi Akp anketlerinde görünüyor ve basına da sızdı. Hiçbir seçim çalışmalarında olmadığı kadar poster ve pankartlarla donattılar Üsküdar’ı. Ayrıca sosyal medya reklamları ile de yoğun şekilde propaganda çalışmaları yapıyor Hilmi Türkmen. Biliyor ki seçimi kaybederse Genel Başkanı Erdoğan’a hesap verecek.
Gelelim İstanbul seçimine. Türkiye’nin gözü İstanbul’da. Ekrem İmamoğlu, hani derler ya,” yedi düvele karşı tek başına”, aynen öyle. Niçin bu kadar önemli İstanbul. Çünkü ekonomisi ve bütçesi 81 ilin dörtte biri kadar. Devasa bir bütçesi var. Son 5 yılda buradan nemalanan cemaat, vakıf ve dernekler bundan mahrum kaldı. İmamoğlu bu musluğu tamamen kapattı. İhaleleri sosyal medya üzerinden canlı yayınladı. Hatta Meclis oturumları bile canlı olarak herkes tarafından izlendi. Topal ördek yapacaklarını ilan edenler ve bu yönde çalışanlar, Meclis çoğunlukları ellerinde olduğu halde bunu başaramadılar. Kesilecek denilen sosyal yardımlar hiç olmadığı kadar yapıldı. Pandemi de İBB olmasaydı bir çok İstanbul’lu çok zor durumda kalabilirdi.
İyi Parti Başkanı Meral hanım 180 derece dönerek İmamoğlu’nun karşısına geçti. Buna anlam yüklemek istemiyorum, nedenini sanırım herkes tahmin edebilir. İstanbul’da alacağı oy oranından sonra bunu analiz ederiz. İstanbul’da çok büyük bir oy potansiyeline sahip DEM Parti yine aday çıkardı. Bu örnekleri artırabiliriz. Cumhurbaşkanı Erdoğan her konuşmasında geçen seçim de olduğu gibi İmamoğlu’nu hedef alıyor. 2019 seçimlerinde “Sisi mi, Binali Yıldırım mı” dediğinde bu tercih geri tepmişti. Türk toplumu ve İstanbul’da yaşayanlar gelişmeleri yakından izliyorlar. Bu filmi 5 yıl önce de görmüşlerdi. İki kez kazanan İmamoğlu’nun hedefte olmasından daha doğal ne olabilir ki? Ekrem bey bundan bir süre önce “ben kiminle yarışacağımı çok iyi biliyorum” diyerek aday isminin önemli olmadığını söylemişti. Herkes tarafından bilinen bir gerçek Erdoğan tüm gücüyle İmamoğlu’nu devirmek istiyor. Çünkü, İstanbul çok önemli. Akp İstanbul adayı Murat Kurum’da gerçekten yanlış tercihti. İmar barışını savunan bir başkan adayının İstanbul depremi ile ilgili söyledikleri inandırıcı olabilir mi?
Peki buna rağmen anketlerde İmamoğlu hep önde. Bunda ekonominin çok kötü olması, emekli ve asgari ücretlinin artık neredeyse nefes alamayacak duruma gelmesi ilk sırada. Bunca sıkıntıya ve zorluğa rağmen İBB dimdik ayakta, görevini yapıyor. Sosyal belediyeciliği yapıyor.
Şimdi başlığa dönelim. Pusuda bekleyenler ve fırsat kollayanlara gelelim. 1 Nisan günü CHP büyükşehirleri kaybederse, ya da oyları düşerse neler olabilir dersiniz? 13 kez seçim kaybeden, Son Kurultay’da kaybeden Bay Kemal yine kurtarıcı olarak ortaya çıkar mı? Çıkar elbette, kendisi ve ekibi bir çalışma içinde. Ofis tutmuş çalışmaları yakından takip ediyor. Bir iddia; Tutulan ofisin kirası CHP tarafından ödeniyor. Sosyal medyada bir takım sahte hesaplar ve Televizyonlarda boy gösteren CHP’li görünen birkaç isim anlaşılıyor ki Kılıçdaroğlu’nun gidişini içlerine sindirememişler. Bu grup, CHP’li başkan adaylarının başarılı olmasını ister mi? Bunu takdirlerinize bırakıyorum.
Kazanacak iki aday varken, son anda kendisini aday ilan eden, 1921 Anayasa’sına atıf yapılan Altılı masanın mutabakatına imza koyan, 18 ada Yunanistan’a verilirken bir tek soru önergesi verdirmeyen, Helalleşme adı altında CHP’yi sağa kaydıran, Mühürsüz oy pusulaları ile rejim değiştirilirken tepki vermeyen, Dokunulmazlıkları kaldırıp meclis aritmetiğinin değişmesini sağlayan,
39 milletvekilinin CHP listelerinden seçtirip, Olası bir Anayasa Değişikliği oylamasında ne tarafa geçecekleri beli olmayan bir topluluk yaratan bir tonton dede 1 Nisanı bekliyor. Türkiye’nin kaderi ile oynadılar. Önce masadan kalkıp, 1 gün sonra masaya dönen Meral hanıma bunu kim yaptırdı. Partinin
oyu 17-19 bandındayken, bu operasyonla iyi parti 9 da kaldı. Asla kazanamayacak Erdoğan, Bay Kemal ve Meral Hanımın olağanüstü çabaları ile tekrar kazandı. Şimdi kurtarıcı olarak biri meydanda, diğeri sessiz bekleyişte. 31 Mart Türkiye siyasi tarihinin önemli virajlarından biridir. Ben atamaları beğenmedim, ben sıralamadaki yeri beğenmedim, bu adayı istemiyorum demek doğru değil, böyle düşünen bir kez daha düşünsün. Özellikle sandık görevlileri, her zamankinden daha dikkatli olmalı ki,
Atı Alan Üsküdar’ı geçmesin!
Başlarken aktardığım gibi 1Nisan’da hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Tarihi İstanbul seçimi bir dönüm noktası olacak. Karar her zamanki gibi halkımızın…
03.02.2024