MEHMET BEDRİ GÜLTEKİN (1953-2023) SOSYALIST CUMHURIYET PARTISI GENEL BAŞKANI
1990’dı… Rahmetli Erdal İnönü’nün Genel Başkanlığı’nda, 1983’de, CHP’nin kapatılmasından sonra kurulan ve kurucusu olmaktan övünç duyduğum, Parti’nin, İstanbul İl Yönetimi, Eğitim-Kültür-ve-Sanat Kurulu Başkanlığı, görevindeydim… Komşu İşçi Partisi Yöneticileri ile, aramızda sevgi akımı eksik olmazdı. Farklı sayılacak teknik ve meslekî birikimlerim dolayısıyla, beni, sağ olsunlar, dinlemek isterlerdi…
Bilhassa Babam ve Annem mücadelenin içinde olmuşlardı… Bense, çocukluğumdan itibaren Onlar’ın dizlerinin dibinde, mücadelenin havasını soluyarak büyümüş olsam da, neticede siyasete, üniversite öğretim üyeliğinden, davetle gelmiş olup, asıl, “erken gençliklerinden itibaren mücadelenin içinde olan, Komşu İşçi Partisi’nin Yöneticileri”ni, dinlemeye doyamazdım… Sevgili Mehmet Bedri Gültekin’le orada kucaklaşmıştım, ilk… Kırkında değildi, o zaman… Hepinizin zihninde capcanlı durduğuna inandığım, resminde olduğu gibi, çok sakin, çok sessiz görünümlü, çok alçak gönüllü, ama ağzını açtığı zaman, göğüs boşluğundan dışarıya dev gibi dolan, mıh gibi bir irade, hakkaniyetsizliğin her türlüsüne, soğukkanlılıkla gürleyecek, ancak çok insancıl bir mizaç, çıkıvermişti karşıma…
Yazar, gazeteci, siyaset bilimci ve siyasetin göbeğinde bir mücadele adamı...
Tunceli’de, on çocuklu bir annenin-babanın dördüncü evladı… O’na dönük, son görevimizi eda etmek üzere, tam bir yıl oldu, Tunceli’ye, meğer çocukluk evlerinin dibine kadar sokulduğumuzda, öğrendim ki, oradan, kilometrelerce ötedeki ilkokuluna, yürüyerek gidermiş, Çocuk Mehmet Bedri Gültekin… Bunun; demek ki, 1959-1964 arası; Munzur manzaralı, o güzelim baharlarının oduğu kadar, amansız soğuğu, yağışı, karı, kışı, tipisi, olmaz mı, hiç?
Tunceli’de Lise Öğrenimi’ni 1970’de tamaladıktan sonra, Delikanlı Mehmet Bedri Gültekin, ODTÜ’ye girer girmez, bakar mısınız, Devrimci Gençlik ya da kısa adıyla, Dev- Genç tabanındaki, Sosyalist Fikir Kulubü’ne katılıyor… Çok sürmüyor, işte 1972’de tutuklanıyor… Diyarbakır ve Mamak Cezaevleri’nde, iki yıla yakın yatıyor; daha da çok, bileniyor.
1974’te Aydınlık Gazetesi’nin, Yayın Kurulu’nda yer alıyor.
1978’de, harcından itibaren bünyesinde olduğu, Türkiye İşçi ve Köylü Partisi’nde, mücadelenin içinde oluyor… Yine çok sürmüyor, Genç Mehmet Bedri Gültekin, 1980 Müdahalesi sonrası, Kasım’da, tutuklanıyor… 1984’te, “siyaseten yasaklı olmasını getiren hüküm” sürecek olmakla beraber, özgürlüğüne kavuşuyor…
Mehmet Bedri Gültekin, cezaevinden tahliye edildiğinde, 31 yaşındadır ve o güne kadar, gençliğinin altı yılını cezaevlerinde geçirmiştir. Şu ki, arada Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne girmeyi başarmıştır ve buradan 1985’te mezun olacaktır. Yuvarlak otuz yıl sonra, 2011-2014 arası, Silivri’ye, üç yıl daha, “mecburî ikamete” alınacaktır…
1984’te cezaevinden çıkar çıkmaz, “Saçak Dergisi”nin vücut bulmasına omuz veriyor...
1987 ise, “2000'e Doğru Dergisi”nin vücut bulmasına…
Siyasî yasağının kalkmasından sonra, 1988’de Sosyalist Parti’dedir. Nedir ki, bu parti, 1992’de kapatılıyor. Sonrasında, işte İşçi Partisi kuruluyor ve Mehmet Bedri Gültekin Genel Başkan Yardımcısı oluyor… 1994’te ise, Parti Genel Sekreteri… İşçi Partisi, daha sonra Vatan Partisi olacaktır ve Mehmet Bedri, Partisi ile 2021’de, yolunu ayıracak, Soyalist Cumhuriyet Partisi’ni kuracaktır, ki, söz konusu kavşak ileride her halde derinlemesine çözümlemelere konu olacaktır.
Sayısız makaleye imza atıyor, Mehmet Bedri…
Pek çok kitap yazıyor:
Sovyet Sosyal Emperyalizmi ve Kürt Millî Meselesi, 1980.
Türkçenin Dünü ve Yarını, 1983.
Laikliğin Neresindeyiz?, 1987.
İkibinlerin Eşiğinde Kürt Sorunu, 1993.
Gelenek ve Gelişme, 1998.
(Tatar Bolşevik İhtilalci ve Müslüman Milli Komünizmin mimarı olan) Sultan Galiyev Eleştirisi, 1999.
Kürt Sorununda Türkiye’nin Çözümü, 2011.
Kürtçe Eğitim Sorunu, 2012.
Tayyip Gül ve Gülen Örgütü, 2013.
Batı Asya Birliği, Beş Ülke, Beş Deniz, 2014.
Eş Yazarı olduğu, Özelleştirme Değil Kamulaştırma, 1996, Devrimci Cumhuriyet’in Eğitim Politikaları, 1997.
Kendisini ve Omuzdaşları’nı, ulusal birliğimizi, Gazin’nin çizgisinde, öne çekerek, şöyle tanımlıyor:
- Biz, Türkiye’nin ve Türk Milleti’nin devrimcileriyiz!
Bu çerçevede, her türlü bölücü söylemi, “zorla tartıştırılan”, soylem olarak değerlendiriyor. Can-ı gönülden alkışlıyorum…
Munzur deresi manzaralı, tertemiz havalı, gök kubbeye doğru tırmanaduran tepelerin arasındaki, huzur dolu, aile köy evini, onarmış, Sevgili Mehmet Bedri Gültekin, kocaman kütüphanesini oraya taşımış…
Demeye kalmadı, hepimizi orada, hüzün içinde, kabrinin başında topladı…
Canım, nur içinde yatsın…
Meşale bizde, bir yadigârdır, bir emanettir… Onu düşürmeden, son soluğumuza kadar yol almak, görevdir…
Haydi, Yürüyelim Arkadaşlar!..
Se-si-mi-zi, yer gök, su din-le-sin, sert a-dım-lar-la, her yer in-le-sin!..