Prof. Dr. Tolga Yarman
Köşe Yazarı
Prof. Dr. Tolga Yarman
 

28 ŞUBAT (1997) DAVASI’NDA HÜKÜM GİYMİŞ BULUNAN, HEPSİ DEDE OLMUŞ “EMEKLİ PAŞALARIMIZA”, BU GÜNLER DE ELBET GEÇER!

Bu satırları, vicdanen yazmaktayım. 28 Şubat 1997 davasında hüküm giymiş bulunan, hepsidede olmuş “emekli generaller” için çok beğendiğim bir yazıyı, Değerli E. TümgeneralAhmet Yavuz yazmış. Yazı başlığı şöyle: “Kumpaslar Devam Ediyor”, 23 Ekim 2021,Cumhuriyet*… Ahmet Yavuz; Mahkeme’nin; Günün Başbakanı (ki, Rahmetli’nin milliçizgisine çok saygı duyardım), Prof. Necmettin Erbakan’ın, istifası sırasında, istifa eyleminitamamen kendi takdiriyle (esas itibariyle, önceden saptandığı şekliyle başbakanlığı, koalisyonortağı öteki partinin genel başkanına devretmek üzere), gerçekleştirdiğini, üstüne basa basaifade etmesinin, hiç dikkate alınmadığı, hususunu öne çekiyor. Bir başka yazıyı, Değerli E.Tuğgeneral Haldun Solmaztürk, “28 Şubat Davası & Ortak Payda” başlığıyla, GazetePencere’de, 19 Temmuz 2021’de kaleme almış. Haldun Paşa, tankların Sincan’da sahnelediği tatbikatın, çok önceden tasarlanmış bir tatbikat olduğunu ve fakat bu konudaki sarih bilgilerin ve belgelerin, keza tanıklıkların, mahkeme tarafından katiyen dikkate alınmadığını vurguluyor.Az önce, 28 Şubat 1997 davasında hüküm giymiş bulunan, hepsi dede olmuş, “emekligeneraller”, derken, sondaki nitelemeyi “tırnak içinde” yazdım, çünkü, insanın içi çok acıyor,hiç biri hüküm dolayısıyla, artık “emekli general” değil, dede generallerin… Hepsinin apoletleri mahkeme kararı gereğince söküldü.Bir Darbe Varsa, bunun Göbeğinde Cumhurbaşkanı’nın ta Kendisi var!..Bir halt karıştırdı iseler, bin beter olsunlar!.. Ama şahsen hiç o kanaatte değilim… Bunu ifadeetmeyi, vicdan borcu telakki ediyorum… Nasıl etmem: Bir darbe varsa, göbeğinde, meşrukere meşru Cumhurbaşkanı’nın ta kendisi var!.. 28 Şubat’ta (1997) Milli Güvenlik Kurulu’na(MGK) başkanlık ettiği için var… Bu Kurul’un, saatler çeken toplantısı uzantısında aldığızehir zemberek kararlara en başta O imza koyduğu için var… Ondan önce 26 Şubat’ta (1997), İçişleri Bakanlığı’na yerel yönetimlerin bünyesinde köktendinci örgütlenmenin araştırılması istemiyle yazdığı yazı dolayısıyla var… Aynı gün ve en başta, BaşbakanErbakan'a “rejim konusunda endişelerini” anlattığı bir mektup gönderdiği için var… Darbeyaptığı savlanan ve hükümleştirilen Paşalar’ın, bu hareketlerine sessiz kalmak bir tarafa,Onlar’la, işte en başta MGK’da tam bir ittifak halinde olarak mesai birliği içinde olarak var…Nihayet Başbakan Prof. Necmettin Erbakan, yerini koalisyon ortağı öteki partinin (DYP)genel başkanına bırakmak üzere istifa ettiğinde, müstafi başbakan ve onun koalisyon ortağıbaşbakan adayını, açıkta bırakarak, yeni başbakan olarak, komşu partinin (ANAP) genelbaşkanını başbakan olarak atarken var… https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/olaylar-ve-gorusler/kumpaslar-devam-ediyor-ahmet-yavuz-1878925† https://www.gazetepencere.com/28-subat-davasi-ortak-payda/‡ MGK bildirisinde özetle, “Cumhuriyet ve rejim aleyhtarı yıkıcı ve bölücü grupların, laik ve anti-laik ayrımı iledemokratik ve sosyal hukuk devletini güçsüzleştirmeye yeltendiklerinin müşahede edildiği” belirtilerek“Anayasa ve Cumhuriyet yasalarının uygulanmasından asla taviz verilmeyeceği, dile geliyor.§ https://www.haberler.com/28-subat-ta-ne-oldu-28-subat-kararlari-nelerdi-13958717-haberi/Bu davanın baş tanığı, demek ki, 1997’deki Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel’dir. Dava2013’de açılmıştır. Demirel 2015’te vefat etmiştir. Bu dava, başlangıçta, şeksiz şüphesiz birkumpas davasıdır ve gördüğüm, Rahmetli Demirel’in tanıklığına katiyen başvurulmamıştır.Buna karşılık, davada üst düzey siyasi tanıklar dinlenmiştir. Bunların biri hariç (1997’de,Cumhurbaşkanı tarafından başbakan olarak atanmayan koalisyon ortağı); hepsi, başta,Erbakan’dan sonraki başbakan (Mesut Yılmaz), askerlerin çok lehine konuşmaktadırlar.**Bu çerçevede, tanıklık yaparken, “Böyle bir davada tanık olmaktan hicap duydum, düzmecebelgelerle devlete hizmet eden komutanların rahatsız edilmesi devlet adına ayıptır”, diyenRahmetli Başbakan Mesut Yılmaz’ın (dilerim öyle değildir, ancak, işte), ifadesininkayıtlardan düşürüldüğünü okuyunca, içimin büsbütün acıdığını, saklamayacağım…Nihayette apoletleri sökülen, dede emekli generalleri; Harp Akademileri’nde; öğretim üyesiolarak, arabanın benzin parasına ancak yeten ek ders ücreti zemininde, ama benzersiz birşerefle, otuz yıl boyunca dersler vermiş olmama rağmen; orada, arızî karşılaşmalarımızdışında hemen hiç tanımam… Çoğuyla karşılaştığımı dahi hatırlamıyorum. Ne önemi var:“Doğru” bildiklerimi söylemeye devam etmeliyim.Kimdir Bu Dede, Emekli Generaller?Kimdir bu dede emekli generaller? İşte kaldıkları cezaevleriyle beraber isimleri…T.C. Adalet Bakanlığı 1 Sayılı F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü’nde(Buca, Kırıklar, İzmir) Kalanlar:Çetin DoğanÇevik BirT.C. Adalet Bakanlığı Silivri Kapalı İnfaz Kurumunda (Silivri, İstanbul) Kalanlar:Ahmet Çörekçi; 9. Kısım, Koğuş B2İlhan Kılıç: 9. Kısım, Koğuş B2Çetin Saner: 9. Kısım, Koğuş B1-01Aydan Erol: 9. Kısım, Koğuş B1-01Kenan Deniz: 9. Kısım, Koğuş B-01-03İdris Koralp: 9. Kısım, Koğuş B-01-03T.C. Adalet Bakanlığı 1 Sayılı F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumunda (Sincan/Ankara) Kalanlar:Fevzi Türkeri; Koğuş B2-6-66Yıldırım Türker: Koğuş B2-6-66Vural Avar: Koğuş B2-6-65Hakkı Kılınç: Koğuş B2-6-67Erol Özkasnak: Koğuş B2-6-67** https://tr.wikipedia.org/wiki/28_%C5%9Eubat_davas%C4%B1Suç Tasnii2000’lerin başlarında “kumpas davaları”, Silivri’de görülmemiş bir hızda, ama sonradanortaya çıkarttığımız şekliyle salak saçma bir çizgide devam ediyor…“Balyoz”dan, Havelsan’ın Efsane Genel Müdürü Sevgili Kardeşim Faruk Yarman datutuklu… Faruğa, Balyoz’un tek sivili olduğu için, “Faruk Paşa” ☺) diyordum… Askerlerdimdik durdular, Sevgili Faruk da… Onun için biz iyiydik… Neticede, Silahlı Kuvvetlerimiz,giderek milli savunma sanayiimiz, saldırı altındaydı… Bunu, taa başından itibaren görmüş veo çerçevede kendimizi toplamayı, şükür başarmıştık… Bu sebeple Silivri’ye ziyaretlerimiz,bir yas, bir üzüntü, bir elem, bir telaş içinde olmaz, tam tersine mizahî bir sevinç içindeolurdu… Ancak arada, çocuklar, çocuklarımız, tam anlamıyla helak oldular… Faruk 16 yılamahkum olduydu… Tutuklu, çakı gibi subayların yediği en az cezaydı bu!.. Müebbed hapsemahkum olanlar vardı… “Kumpas” encamında, ifşa oldu… Tutuklular ve hükümlüler beraatettiler…Bu gelişmeden canı yanan çok olacaktı… Kazı, yanmasın diye çevirmek gerekiyordu! Çünküortada, dev bir suç vardı… Ve bu suç örgütlü cürüm halinde işlenmişti… Bu sebeple, sonbaşbakan günün birinde, masum ordu mensuplarına suç tasniini (suç uydurma fiilini) devamettirmek zorunda kalmış, o arada suçun şahsi olma zaruretime ilişkin düsturu bir yana itip:“Ergenekon” bal gibi vardı!, deyivermişti…O evrede, kumpasın yanında durarak, masum kere masum çakı gibi askerlerimizin kanınagirerken “suç tasnii” (yani suç uydurma suçu, ki, bu suçun ceza yasasındaki karşılığı,uydurulmaya yeltenilen suça karşılık getirilmiş ceza olmaktadır), suçunu işleyen, ister siyasi,ister gazeteci zevat, “yanmaktan” kurtulmak üzere, evet işte “Ergenekon bal gibi vardı” diye,ağız birliği ederek, akıllarınca toplu savunma yapmaya geçtiler… Oysa suç, işaret ettiğimşekliyle, “şahsidir”… Soyut, “öznesiz” suç olmaz… “İsim vermeden”; suçtan böylesi sıyrılmaçabalaması; hem iddianın özneden yoksun olması, hem de ismi konmamış olmakla beraber,alabildiğine geniş bir kitleye, giderek silahlı kuvvetlerimize, yeni bir “suç tasnii” kapsamınagelmesi açısından, suç teşkil eder…N’olmuş yani, Hocam, onlardan çok var etrafta!..Kumpas’taki teknik zafiyeti yakalayıp ifşa etmemiz, Allah’a bin şükür, çok sürmemişti.Bu mücadelenin “teknik kahramanlarını” hatırlamak onurlu bir görevdir:Prof. Dr. Can Özturan (Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü)Prof. Dr. Cem Ersoy (Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü)Prof. Dr. Cem Say (Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü)Prof. Dr. Coşkun Sönmez (Yıldız Teknik Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü)Prof. Dr. Emre Harmancı (İstanbul Teknik Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü)Prof. Dr. Fatih Alagöz (Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü)Prof. Dr. Fatoş Yarman Vural(Orta Doğu Teknik Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü)Prof. Dr. Göktürk Üçoluk (Orta Doğu Teknik Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü)Prof. Dr. Lale Akarun (Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü)Prof. Dr. M. Bülent Örencik (İstanbul Teknik Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü)Prof. M. Yahya Karslıgil (Yıldız Teknik Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü)Prof. Dr. Sema F. Oktuğ (İstanbul Teknik Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü)Prof. Dr. Bülent Sankur (Boğaziçi Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü)Doç. Dr. Borahan Tümer (Marmara Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü)Öyle olunca, içeridekiler çıktılar. Cakalarından geçilmeyen ve onca uyarıya rağmen,“kumpasın muhtevasına”, iki çerez etmez teknik bilgileriyle biat etme gafletindeki, cürümortağı hakimlerden ve savcılardan başlayıp, kumpasa alet olanlar, içeriye girdiler… Allahkurtarsın!..Şu ki, biliyor musunuz, hala daha, TBMM’de, o sahte deliller nerede üretildi, kimler sahtedelil üretme ajanı olarak nere(ler)de çalıştı, bu konuda tek bir araştırma önergesi verilmişdeğildir… Valla “Yuh” olsun, konuştuklarında mangalda kül bırakmayanlara…Silivri günlerimizde, fotokopi, çektirmek üzere, Kavacık’ta bir Kırtasiye Dükkanı’ndayım…Kısacık yukarıda özetlediğim, serencamı, sorulara muhatap olunca, dilim döndüğünceetrafımdakilere anlatıyorum… O sırada birisi, “N’olmuş yani, Hocam, onlardan çok varetrafta”, deyiverdi… Yani “etraftaki”, tek niteleme bu, çok sayıdaki apoletliden beş yüztanesini, aileler acı içinde, insanlar hapiste, çocuklar pesperişan, bunlar hiç önemli değil, kellesayar gibi ve “Hepsi hepsi, şu kadarını içeri almışız”, mesele bundan ibaret olup, “Ne olmuşyani?”, demeye getirdi…Algı!Çok haksız gerçi, olsun, “algıdır” bu, ancak muhakkak üstünde durulmalıdır…Kısacası şu ki, Silahlı Kuvvetler’in, ayrıcalıklarla donatılmış olarak tefrik edilen tepesinin,halktan kopuk, halk nezdinde, ona yukarıdan bakan pozunun, kentlerin gövdelerinde, halklaberaber değil, merkez orduevlerinde şatafat ve sarflarla kutlanan o güzelim millîbayramlarımızda, peçete kağıtlarıyla örtülmüş apoletlilerin kadehleriyle, ertesi gün boyalıbasında boy boy yer alan, dekolte hanımefendi kıyafetlerinin resimleri (burada söylemiyorum,Akademi’deki derslerimde söylerdim), halkla, Silahlı Kuvvetlerimiz’in arasına maateessüfbıçak gibi girmişti, epeydir… Bunu bir tarafa koyuyor, yazıyı dağıtmamak üzere, kaldığımyerden, devam ediyorum… Haa, unutmadan şunu önemle belirtmeliyim ki, 1990’lardakikomuta kademesi, çoktandır, 1970’lerin, Okyanus aşırı odaktan kerteriz tutan komutakademesi olmaktan uzaklaşmaya başlamıştı… Kumpas davalarında başlarına her ne geldi ise,bundan dolayı geldi…Esas itibariyle, dışarıda çok sayıda olan emekli dede paşalarımızdan içeride olup apoletlerisökülmüş olanların birikimlerini tanımamız, “Onlardan çok var” türünden iz’ansız bir hesabasıkışmayacaksak, zorunlu oluyor… Çocukluğum, ağır ceza duruşmalarında, büyülenmişlikiçinde geçtiği için bilirim, birinin eşkali iyi demek, ondan, maazallah, “kötülük sadir olmaz”demek elbette değildir… Olsun, inanıyorum, emekli, dede generalleri müebbede mahkumeden ağır ceza heyeti de, muhakkak onların eşkaline, bakmıştır.Biz de bakalım… Herkese açık verilerden toparlayabildiğim verileri EK’te sunuyorum…(Bilgilerini, elimin altındaki kaynaklardan hemen bulamadığım “emekli, dede generaller”beni affetsinler, lütfen…)Askerî VesayetBir “askerî vesayet” lafıdır gidiyor… Türkiye’de askerî vesayet yok muydu hiç? Olmaz mı,allaşkına? Vardı… Gırla… Ama temelde Pentagon (ABD Genel Kurmay Başkanlığı) vesayetivardı. Kumpas davaları sırasında (2010 civarı), “askerî vesayet” var mıydı? Hayır, kesinlikleyoktu! Ya pekiyi ne vardı? Pentagon vesayeti… Bu vardı!.. O kadar böyle ki, Ergenekon veBalyoz davaları sırasında, bas bas bağırıyorduk: “Hitler’in imamları vardı, şimdi Pentagon’unimamları var!”, diye… Günün savcısı kardeşler, haber salmışlardı,“Tolga Hoca’nınsöyleminden rahatsız oluyoruz”, diye… Yakın arkadaşlarım içeriye alınacağım diyekorkuyorlardı… Cevap vermiştim, savcı kardeşlere: “Bilim adamının söyleminden rahatsızolunmaz, ne diyorsam, kalbî olarak ve vukufiyetle söylüyorum, kulak kabartsınlar”,demiştim… Ev, iki yıl boyunca gece gündüz tarassut altındaydı… Valizim, hazırdı…“Balyoz”u yargılayan mahkeme heyetinin başkanı; Yargıtay, verilen hükümlerin birçoğunubozunca, “Karar önümüze gelsin, ondan sonra bakarız”, türünden, kibrinden geçilmeyeceklaflar ettiydi… Televizyonlarda, meydanlarda, yine bas bas bağırıyorduk: Sen ne zamanbilgisayar / bilişim mühendisi oldun da, delillerin düzmece olduğu yönündeki uyarıları re’sengöz ardı ediyorsun?.. Kabahat sende değil, başta sana öyle bir yetkiyi veren yasamamüeyyidesinde, Allah gecinden versin, tabii de, temyiz karar metinleri senin önüne gelinceyekadar, gözlerini dünyaya kapamayacağın ne malum?, diye…N’oldu sonra, ifade ettiğimiz kaygılar, karanlıklardan süzüle süzüle gün yüzüne vurdular…Hangi vesayet vardı o gün: “Askerî vesayet” mi? Hayır! Ya ne? Pentagon vesayeti…Pentagon’un İmamları’nın vesayeti!.. Yaa!Biz değil miydik, BOP (Büyük Orta Doğu Projesi) Eşbaşkanı?Biz değil miydik, ABD askerlerinin İrak’tan burunları kanamadan evlerine dönmeleri içindualar eden?Şam’da Emeviyye Camii’nde, biz değil miydik, Cuma namazı kılma hayalleri kurarken,bilmem kaç milyon Suriyeli’yi kucağımızda buluveren?Biz değil miydik, “Ora”nın “Yeni Osmanlıcılık” masallarına, cup diye sarılıp, SultanAbdülmecit Han’nın doğum gününü kutlama törenlerini, şevkle tezgâhlayan?Biz değil miyiz, daha dün, bilmem kaç yüz bin kaçak Afgan’a, sınır kapılarımızı açan?Bizim askerî vesayet mi, tezgahladı, bütün şu olup biteni, allaşkına?Bir noktayı muhakkak belirtmeliyim: Doktoramı, ABD’nin bir numarası olarak tasnif edilen, Massachusetts Institute of Technology’nin (MIT), Atom Mühendisliği Bölümü’nde, TÜBİTAK bursu ile ve üstün başarıyla tamamladım… Dolayısıyla, ABD’de, hocalarımdan başlayarak, giderek arkadaşlarıma, giderek meslektaşlarıma varıncaya değin, “ebedî dostluklarım” vardır… MIT, benim için, bir bilim cennetidir…Amerikan Başkanları’ndan başlayarak, her Amerikalı gencin, dünyanın hemen her yerindeki gençlerin,okumak üzere hayalini kurduklarını bir üniversitede doktora yapmış olmak, baş bir kıvancımdır… Bu ne kadar böyleyse, bir süredir bölgemizde, hemen her yıl, bir milyon insanın kanını içerek yaşamaya, dolaylı dolaysız, palamar atmış, Amerikan savaş makinasının parçası olmayı, reddettiğimiz, bir o kadar vakıadır…Doları, Nas’a yaslanıp, faize basarak, bizim askerî vesayet mi, 18 tl’ye çekti ve sonra birgecede milyar dolarları piyasaya boca edip, doları 10 tl dolayına düşürmesiyle beraber, tekrardolar alıp, dünya dolar milyarderleri Rockefellerler’e parmak ısırtırcasına, milyarlarcadolarına, gün ağarırken, pratikçe bir o kadar daha milyar dolar katıp, yoksul halkımızışappadanak, merhamet duygusunun kırıntısını yaşamadan, yoksullaştıran… İnsanlarımızı tekçizgili pijamaya sığacak hale geldiler, ya hu, yoksulluktan…Bizim askerî vesayet mi yaptı bunu?Tanklar insanlarımızın güzelim inanç duyguları üstünden geçtiler diye (Allah, eğer olmuşsaonun da müstahakkını versin, tamam), ama “ekonomik soygunun tank paletleri”insanlarımızın “ekmek lokmalarını” liğme liğme etmişse, nerede bunun yargısı, kardeşim?Muhalefet TBMM’de, konu araştırılsın diye, önerge veriyor… Araştırılmasın diyen, bizimaskerî vesayet midir, allaşkına?Yoksa, bizim askerî vesayet, “Cambaza bak!” lafzının kendi mi oldu?Aaa, şuna bak, şuna, bizim askerî vesayet yine hortlamış!, diyenlerin, malı götürmesiningözlere çekiği perde mi, oluyor?..Bu günler de elbet geçer, mutlu yıllar, hepinize!..Valla, yüksek hakimlerimiz beni bağışlasınlar, bir, 28 Şubat 1997’den, müebbede mahkumolmuş dede, emekli generallere bakıyorum… Bir, gece gündüz yaşadıklarımıza… Şusorageldiğim soruları sormadan edemiyorum… Fiilin üstünden çeyrek asır geçse de, hepsidede “emekli generaller”, hakikaten bir halt karıştırdı iseler, Allah daha da çok cezalarınıversin…Ama, kimse alınganlık göstermesin, mevcut müktesebatımla, ben hükümden hiç tatminolmadım…Mahkeme heyeti, hiç farkına varmamış olabilir. Farkına varmamış olması doğaldır. Neticededosya içeriğiyle sınırlı kalmak zorundadır.Ancak önüne arkasına bakınca, “Ergenekon bal gibi de vardı!”, demek ihtiyacında olanlar,dede emekli generallerin apoletlerinin sökülmesinden hani sınırsız derecede, rahatlamaduymuş olmayacaklar mıdır?..Onun için, apoletleri sökülmüş, dede, “emekli generallerimize” ve onlar için üzülenlereseslenme sorumluluğundayım:Bu günler de elbet geçer, mutlu yıllar, hepinize!..Hukukta “iade-i muhakeme” diye bir kurum vardır… Kestirmeden söyleyeyim: Koşullar tesisolursa, muhakemenin yenilenmesi sağlanabilir… Benim işte, anlatageldim, teknik hissim o ki,28 Şubat davası henüz nihayete ermiş bulunmamaktadır… Silahlı Kuvvetlerimiz’e, yıllar yılı,ayrıca işte, öznesiz, şahıs işaret etmeksizin, götürü bir suç tasnii yaftalamasında bulunmayıgünlük mesai haline getirmiş olanlar, takkeyi önlerine koyup düşünmelidirler… Onlar için,gördüğüm en iyisi, aldatılmış olmalıdırlar…EK“Emekli, Dede Generaller” ile İlgili Herkese Açık Kaynaklardan Edinilebilecek BilgilerÇetin Doğan (81 Yaşında)Işıklar Askeri Lisesinden mezuniyetini müteakip, 1960 yılında Kara Harp Okulu'nutamamladı. 1961 yılında Topçu Okulu'nu bitirdi. 1987 yılında Tuğgeneral rütbesine terfi etti.Ardından; Genelkurmay Komuta Kontrol Daire Başkanlığı, 1. Zırhlı Tugay Komutanlığı,Genelkurmay Plan Harekât Daire Başkanlığı, 4. Kolordu Komutan Yardımcılığı, 1. MekanizeTümen Komutanlığı, Genelkurmay Harekât Başkanlığı ve Jandarma Asayiş Komutanlığıgörevlerini icra etti. 1999 yılında orgeneral rütbesine terfi etti ve Ege Ordusu Komutanlığı'naatandı. 2003 yılında 1. Ordu Komutanı iken emekli oldu.Çevik Bir (82 Yaşında)1954 yılında Kuleli Askerî Lisesini bitirdi. 1958 yılında Kara HarpOkulu’ndan istihkâm subayı olarak mezun oldu. Çeşitli istihkâm birliklerinde Takım ve BölükKomutanlığı görevlerinde bulundu. 1970 yılında Kara Harp Akademisinden mezun oldu.1971'de ise Silahlı Kuvvetler Akademisini tamamladı. 1973 yılında da NATO SavunmaKoleji’ni bitirdi. Tümen ve Genelkurmay Karargahı'nda Harekât ile ilgili görevlerde bulundu.1973-1976 yılları arasında Avrupa Müttefik Kuvvetleri Yüksek Karargâhı'nda (SHAPE) ProjeSubayı olarak görev yaptı. Kara Kuvvetleri Komutanlığı Harekât Başkanlığında NATO PlanSubayı olarak çalıştı. Daha sonra Genelkurmay Başkanı Özel Kalem Müdürlüğü, MilliGüvenlik Konseyi Başkanı Başyaverliği, Devlet Başkanı Başyaverliği ve CumhurbaşkanlığıMuhafız Alay Komutanlığı görevlerini yerine getirdi.[3] Bu süreçte uzun süre Kenan Evren ileyakın çalıştı. 1983'te tuğgeneral rütbesine terfi etti. Tuğgeneral rütbesiyle 1983-1985döneminde NATO Avrupa Müttefik Komutanlık Karargahı'nda (SHAPE) Lojistik veİnfrastrüktür Daire Başkanlığı ve 1985-1987 arasında da 4. Zırhlı Tugay Komutanlığıgörevlerinde bulundu. 1987 yılında tümgeneral rütbesine, 1991 yılındada korgeneral rütbesine terfi etti. Korgeneral rütbesinde 1991-1993 yılları arasındaGenelkurmay Harekât Başkanlığı, 1993-1994 yılları arasında da Somali Birleşmiş MilletlerBarış Gücü Komutanlığı (UNOSOM II) ve Kara Kuvvetleri Denetleme ve DeğerlendirmeBaşkanlığı görevlerinde bulundu. 16 Ağustos 1994 tarihinde Genelkurmay HarekâtBaşkanlığı'na atandı. 30 Ağustos 1995 tarihinde orgeneral rütbesine terfi etti. Orgeneralrütbesinde 1995-1998 yılları arasında Genelkurmay II. Başkanlığı görevinde bulundu. 30Ağustos 1998 tarihinde 1. Ordu Komutanı olarak atandı. 30 Ağustos 1999 tarihinde emeklioldu.Ahmet Çörekçi (89 Yaşında)1955 yılında Hava Harp Okulu'ndan mezun oldu. 1955-1957 yılları arasında Kanada'da pilotajve av pilotluğu eğitimini tamamladı ve Merzifon 4. Ana Jet Üs Komutanlığı'na, 1960 yılındada 1. Ana Jet Üs Komutanlığı'na av pilotu olarak atandı. 1966 yılında girdiği Hava HarpAkademisi'nden 1968 yılında mezun oldu ve Hava Kuvvetleri Harekât Başkanlığı'na HavaHareket Subayı olarak atandı. 1969 yılında 6. Ana Jet Üs Hareket Subaylığı, 1970 yılında aynıüste 162. Filo Komutanlığı yaptı. 1972-1974 yılları arasında Napoli'deki NATO Airsouthkarargâhında Plan Şube Müdürlüğü görevinde bulundu. 1974 yılında 6. Ana Jet Üs HarekâtKomutanlığı'na, 1976 yılında Hava Kuvvetleri Eğitim Daire Başkanlığı Uçuş Eğitim ŞubeMüdürlüğü görevlerine atandı. 1978 yılında Tuğgeneral rütbesine terfi etti ve 4. Ana Jet ÜsKomutanlığı'na atandı. 1981 yılında Hava Kuvvetleri İkmal Daire Başkanlığı görevine atandı.1982 yılında Tümgeneral rütbesine terfi etti. Bu rütbede Hava Harp Okulu Komutanlığıgörevini yürüttü. 1986 yılında Korgeneral rütbesine terfi etti. Bu rütbede 6. NATO ATAFKomutanlığı, 1988 yılında 2. Taktik Hava Kuvveti Komutanlığı ve 1990 yılında Hava EğitimKomutanlığı görevlerine atandı. 1992 yılında Orgeneral rütbesine terfi etti ve Millî GüvenlikKurulu Genel Sekreterliği'ne atandı. 1993 yılında Genelkurmay II. Başkanlığı'na, 18 Ağustos1995 tarihinde Hava Kuvvetleri Komutanlığı'na atandı. 30 Ağustos 1997 tarihinde emeklioldu. TSK Üstün Hizmet Madalyası'na ve Pakistan Askerî İmtiyaz Nişanı'na sahiptir.Emeklilikten sonra resim sanatıyla ilgilenmeye başladı, karma ve kişisel sergilerde bulundu.28 Şubat sürecinde Hava Kuvvetleri Komutanlığı yapmaktaydı.İlhan Kılıç (85 Yaşında)1955 yılında Işıklar Askerî Lisesi'nden mezun olup aynı yıl Hava Harp Okulu’na girdi. 1957yılında Hava Harp Okulu ikinci sınıf öğrenimi için Kanada'ya gönderildi. 30 Ağustos1957'de Asteğmen rütbesi ile mezun oldu. Takiben pilotaj eğitimini de Kanada'datamamlayarak 1958 yılında yurda döndü ve Kasım 1958’de Bandırma 6. Ana Jet ÜsKomutanlığı'na av pilotu olarak atandı. 1966 yılında girdiği Hava Harp Akademisi'nden 1968yılında mezun oldu ve 2. Ana Jet Üs Komutanlığı'na Harekât Subayı olarak atandı. 1971yılında aynı üs 121. Filo Komutanlığı görevinine atandı. 1972 yılında Napoli Airsouthkarargahında Malzeme Kısım Amirliği görevinde bulundu. 1974 yılında 2. Taktik HavaKuvveti Komutanlığı Lojistik Başkanlığı ve Harekât Başkanlığı, 1977 yılında 8’inci Ana JetÜs Harekât Komutanlığı, 1978 yılında Hava Eğitim Komutanlığı Eğitim Daire Başkanlığıgörevlerine atandı. 1980 yılında Tuğgeneral rütbesine terfi ederek Hava Kuvvetleri EğitimDaire Başkanlığı görevine getirildi. 1983-1985 yılları arasında da 2. Ana Jet Üs Komutanlığıyaptı. 1985 yılında Tümgeneral rütbesine terfi ederek Hava Teknik Okullar Komutanlığı'na,1986 yılında Hava Harp Akademisi Komutanlığı'na ve 1987 yılında Genelkurmay AnadoluDaire Başkanlığı'na atandı. 1989 yılında Korgeneral rütbesine terfi ederek Hava KuvvetleriTetkik Kurulu Başkanlığı, 1990 yılında Genelkurmay Genel Plan ve Prensipler DaireBaşkanlığı ve 1992 yılında Hava Eğitim Komutanlığı görevlerine atandı. 1995yılında Orgeneral rütbesine terfi ederek Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği'ne atandı.28 Ağustos 1997 tarihinde Hava Kuvvetleri Komutanlığı'na atandı. 30 Ağustos 1999'daemekliye ayrıldı. Bulgaristan II. Madarski Connick Nişanı, ABD Askeri Liyakat Madalyası,TSK Üstün Hizmet Madalyası ve Pakistan Nişan-ı İmtiyaz Madalyası sahibidir.Çetin Saner (82 Yaşında)Kaynarcalı Edip Paşa’nın torunlarındandır. Kuleli Askerî Lisesini bitirdi. Kara HarpOkulu’ndan 1961 yılında tank subayı olarak mezun oldu. Harp Akademisi’ni 1973 yılındabitirdi. 1987 yılında tuğgeneral, 1991 yılında tümgeneral ve 1995 yılındaise korgeneral rütbesine terfi etti. Lüleburgaz'daki 65. Mekanize Piyade Tugayı komutanlığıve NATO Doğu Avrupa Müttefik Kara Kuvvetleri kurmay başkanlığı görevleriniyürüttü. Genelkurmay İstihbarat Daire Başkanlığı ve 5. Kolordu Komutanlığı görevininardından 1999 yılında emekli oldu. 28 Şubat 1997 sürecinde valiler, brifing için GenelkurmayBaşkanlığına çağrılmıştı. Dönemin İçişleri Bakanı Meral Akşener'in “Brifinge katılacakvalileri açığa alırız”, demesi üzerine Akşener hakkında “Söyleyin o hanıma. İleri gerikonuşmasın, geldiğimizde İçişleri Bakanlığı önüne koyduğumuz bir yağlı kazığa kendisinioturturuz”, dedi. Bu sözü üzerine 16 yıl sonra Evet ayıp etmişim. Yakışmamıştır. Özürdiledim”, dedi.Aydan Erol (82 Yaşında)1954 yılında Deniz Lisesi'ne girmiş, 1959 yılında Deniz Harp Okulu'ndan Asteğmen olarakmezun olduktan sonra Donanma’ya katılmıştır. Çeşitli harp gemilerinde Branş subaylığı,Bölüm Amirliği, II. Komutanlık ve Komutanlık görevlerini deruhte etmiştir.1970 yılında Deniz Harp Akademisi ve Silahlı Kuvvetler Akademisi'nden mezun olmuştur.Daha sonra sırasıyla Muhrip II. Komutanlığı ve Muhrip Komutanlığı görevlerindebulunmuştur. 1977-1979 yılları arasında Washington Deniz Ataşeliği, 1979-1982 yıllarıarasında Dz.K.K.Hrk.Bşk.Hrk.Eğt.D.Bşk.Harekat Şube Müdürlüğü, Dz.K.K. Harekat EğitimDaire Başkanlığı ve II. Muhrip Filotilla Komodorluğu görevlerini ifa etmiştir. 30 Ağustos1984'te Tuğamiralliğe terfi etti. 1984-1987 yıllarında Dz.K.K.Hrk.Bşk. Plan ve Teşkilat DaireBaşkanlığı, 1987-1988 yıllarında Çıkarma Filosu Komutanlığı görevlerinde bulunmuş olup,30 Ağustos 1988'de Tümamiralliğe terfi etmiştir.Tümamiral olarak, 1988-1990 yıllarında Sahil Güvenlik Komutanlığı, 1990-1991 yıllarındaHücumbot Filosu Komutanlığı ve 1991-1992 yıllarında Harp Filosu Komutanlığı'nı deruhteetmiş, 30 Ağustos 1992'de Koramiralliğe yükselmiştir. Koramiralliğe terfiinden sonra, 1992-1993 yıllarında M.G.K. Genel Sekreter Yardımcılığı, 1993-1994 yıllarında Deniz EğitimKomutanlığı, 1994-1995 yılları arasında Güney Deniz Saha Komutanlığı, 1995-1997 yıllarıarasında Dz.K.K.lığı Kurmay Başkanlığı görevlerinde bulunmuş olan (E) Koramiral AydanEROL, 1997-1998 tarihleri arasında Kuzey Deniz Saha Komutanlığı görevini deruhteetmiştir.İdris Koralp (74 Yaşında)İlköğretim ve Ortaokul eğitimini doğup büyüdüğü şehir Bursa’da tamamlamış ardından KuleliAskeri Lisesi’nde eğitimini sürdürmüştür. 1968 senesinde Kara Harp Okulundan TopçuSubayı, 1983’te ise Harp Akademileri’nden Kurmay Yüzbaşı olarak mezun olmuştur.Bir sene Alman Silahlı Kuvvetler Dil Okulu ve Goethe Enstitüsünde Almanca eğitim alanİdris Koralp, iki senede Bern Askeri Ateşeliği görevinde bulunmuştur. 1997’de Tuğgenerallikrütbesini almıştır. 2002 yılında emekli olmuştur.Fevzi Türkeri (81 Yaşında)1962 yılında Kara Harp Okulu'ndan, 1963 yılında Piyade Okulu'ndan, 1975 yılında Kara HarpAkademisi'nden mezun oldu. 1990 yılında tuğgeneral rütbesine terfi etti. Bu rütbe ile DağKomando Okulu ve Eğitim Merkezi komutanlığı görevinde bulunan Türkeri, 1994 yılındatümgeneral rütbesine terfi etti. Bu rütbe ile Özel Kuvvetler Komutanlığı ve Genelkurmayİstihbarata Karşı Koyma ve Güvenlik Dairesi Başkanlığı görevlerini yürüttü. 1998 yılındakorgeneral rütbesine terfi etti, bu rütbe ile genelkurmay istihbarat başkanlığı ve jandarmaasayiş komutanlığı görevlerinde bulundu ve 2002 yılında orgeneral rütbesine terfi etti ve 2.ordu komutanlığı görevine atandı. 30 Ağustos 2004 tarihi itibarıyla jandarma genelkomutanlığı görevine atandı. 30 Ağustos 2006 tarihinde emekli oldu.Erol Özkasnak (75 Yaşında)1991 yılında tuğgeneral, 1995 yılında tümgeneral rütbesine terfi etti. 2000 Yüksek AskerîŞûra kararlarıyla kadrosuzluk sebebiyle emekliye sevk edildi./:/Arşiv yazısı Ocak 2021 ]]>
Ekleme Tarihi: 10 Ağustos 2022 - Çarşamba
Prof. Dr. Tolga Yarman

28 ŞUBAT (1997) DAVASI’NDA HÜKÜM GİYMİŞ BULUNAN, HEPSİ DEDE OLMUŞ “EMEKLİ PAŞALARIMIZA”, BU GÜNLER DE ELBET GEÇER!

Bu satırları, vicdanen yazmaktayım. 28 Şubat 1997 davasında hüküm giymiş bulunan, hepsidede olmuş “emekli generaller” için çok beğendiğim bir yazıyı, Değerli E. TümgeneralAhmet Yavuz yazmış. Yazı başlığı şöyle: “Kumpaslar Devam Ediyor”, 23 Ekim 2021,Cumhuriyet*… Ahmet Yavuz; Mahkeme’nin; Günün Başbakanı (ki, Rahmetli’nin milliçizgisine çok saygı duyardım), Prof. Necmettin Erbakan’ın, istifası sırasında, istifa eyleminitamamen kendi takdiriyle (esas itibariyle, önceden saptandığı şekliyle başbakanlığı, koalisyonortağı öteki partinin genel başkanına devretmek üzere), gerçekleştirdiğini, üstüne basa basaifade etmesinin, hiç dikkate alınmadığı, hususunu öne çekiyor. Bir başka yazıyı, Değerli E.Tuğgeneral Haldun Solmaztürk, “28 Şubat Davası & Ortak Payda” başlığıyla, GazetePencere’de, 19 Temmuz 2021’de kaleme almış. Haldun Paşa, tankların Sincan’da sahnelediği tatbikatın, çok önceden tasarlanmış bir tatbikat olduğunu ve fakat bu konudaki sarih bilgilerin ve belgelerin, keza tanıklıkların, mahkeme tarafından katiyen dikkate alınmadığını vurguluyor.Az önce, 28 Şubat 1997 davasında hüküm giymiş bulunan, hepsi dede olmuş, “emekligeneraller”, derken, sondaki nitelemeyi “tırnak içinde” yazdım, çünkü, insanın içi çok acıyor,hiç biri hüküm dolayısıyla, artık “emekli general” değil, dede generallerin… Hepsinin apoletleri mahkeme kararı gereğince söküldü.Bir Darbe Varsa, bunun Göbeğinde Cumhurbaşkanı’nın ta Kendisi var!..Bir halt karıştırdı iseler, bin beter olsunlar!.. Ama şahsen hiç o kanaatte değilim… Bunu ifadeetmeyi, vicdan borcu telakki ediyorum… Nasıl etmem: Bir darbe varsa, göbeğinde, meşrukere meşru Cumhurbaşkanı’nın ta kendisi var!.. 28 Şubat’ta (1997) Milli Güvenlik Kurulu’na(MGK) başkanlık ettiği için var… Bu Kurul’un, saatler çeken toplantısı uzantısında aldığızehir zemberek kararlara en başta O imza koyduğu için var… Ondan önce 26 Şubat’ta (1997), İçişleri Bakanlığı’na yerel yönetimlerin bünyesinde köktendinci örgütlenmenin araştırılması istemiyle yazdığı yazı dolayısıyla var… Aynı gün ve en başta, BaşbakanErbakan'a “rejim konusunda endişelerini” anlattığı bir mektup gönderdiği için var… Darbeyaptığı savlanan ve hükümleştirilen Paşalar’ın, bu hareketlerine sessiz kalmak bir tarafa,Onlar’la, işte en başta MGK’da tam bir ittifak halinde olarak mesai birliği içinde olarak var…Nihayet Başbakan Prof. Necmettin Erbakan, yerini koalisyon ortağı öteki partinin (DYP)genel başkanına bırakmak üzere istifa ettiğinde, müstafi başbakan ve onun koalisyon ortağıbaşbakan adayını, açıkta bırakarak, yeni başbakan olarak, komşu partinin (ANAP) genelbaşkanını başbakan olarak atarken var…

https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/olaylar-ve-gorusler/kumpaslar-devam-ediyor-ahmet-yavuz-1878925† https://www.gazetepencere.com/28-subat-davasi-ortak-payda/‡ MGK bildirisinde özetle, “Cumhuriyet ve rejim aleyhtarı yıkıcı ve bölücü grupların, laik ve anti-laik ayrımı iledemokratik ve sosyal hukuk devletini güçsüzleştirmeye yeltendiklerinin müşahede edildiği” belirtilerek“Anayasa ve Cumhuriyet yasalarının uygulanmasından asla taviz verilmeyeceği, dile geliyor.§ https://www.haberler.com/28-subat-ta-ne-oldu-28-subat-kararlari-nelerdi-13958717-haberi/Bu davanın baş tanığı, demek ki, 1997’deki Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel’dir. Dava2013’de açılmıştır. Demirel 2015’te vefat etmiştir. Bu dava, başlangıçta, şeksiz şüphesiz birkumpas davasıdır ve gördüğüm, Rahmetli Demirel’in tanıklığına katiyen başvurulmamıştır.Buna karşılık, davada üst düzey siyasi tanıklar dinlenmiştir. Bunların biri hariç (1997’de,Cumhurbaşkanı tarafından başbakan olarak atanmayan koalisyon ortağı); hepsi, başta,Erbakan’dan sonraki başbakan (Mesut Yılmaz), askerlerin çok lehine konuşmaktadırlar.**Bu çerçevede, tanıklık yaparken, “Böyle bir davada tanık olmaktan hicap duydum, düzmecebelgelerle devlete hizmet eden komutanların rahatsız edilmesi devlet adına ayıptır”, diyenRahmetli Başbakan Mesut Yılmaz’ın (dilerim öyle değildir, ancak, işte), ifadesininkayıtlardan düşürüldüğünü okuyunca, içimin büsbütün acıdığını, saklamayacağım…Nihayette apoletleri sökülen, dede emekli generalleri; Harp Akademileri’nde; öğretim üyesiolarak, arabanın benzin parasına ancak yeten ek ders ücreti zemininde, ama benzersiz birşerefle, otuz yıl boyunca dersler vermiş olmama rağmen; orada, arızî karşılaşmalarımızdışında hemen hiç tanımam… Çoğuyla karşılaştığımı dahi hatırlamıyorum. Ne önemi var:“Doğru” bildiklerimi söylemeye devam etmeliyim.Kimdir Bu Dede, Emekli Generaller?Kimdir bu dede emekli generaller? İşte kaldıkları cezaevleriyle beraber isimleri…T.C. Adalet Bakanlığı 1 Sayılı F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü’nde(Buca, Kırıklar, İzmir) Kalanlar:Çetin DoğanÇevik BirT.C. Adalet Bakanlığı Silivri Kapalı İnfaz Kurumunda (Silivri, İstanbul) Kalanlar:Ahmet Çörekçi; 9. Kısım, Koğuş B2İlhan Kılıç: 9. Kısım, Koğuş B2Çetin Saner: 9. Kısım, Koğuş B1-01Aydan Erol: 9. Kısım, Koğuş B1-01Kenan Deniz: 9. Kısım, Koğuş B-01-03İdris Koralp: 9. Kısım, Koğuş B-01-03T.C. Adalet Bakanlığı 1 Sayılı F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumunda (Sincan/Ankara) Kalanlar:Fevzi Türkeri; Koğuş B2-6-66Yıldırım Türker: Koğuş B2-6-66Vural Avar: Koğuş B2-6-65Hakkı Kılınç: Koğuş B2-6-67Erol Özkasnak: Koğuş B2-6-67** https://tr.wikipedia.org/wiki/28_%C5%9Eubat_davas%C4%B1Suç Tasnii2000’lerin başlarında “kumpas davaları”, Silivri’de görülmemiş bir hızda, ama sonradanortaya çıkarttığımız şekliyle salak saçma bir çizgide devam ediyor…“Balyoz”dan, Havelsan’ın Efsane Genel Müdürü Sevgili Kardeşim Faruk Yarman datutuklu… Faruğa, Balyoz’un tek sivili olduğu için, “Faruk Paşa” ☺) diyordum… Askerlerdimdik durdular, Sevgili Faruk da… Onun için biz iyiydik… Neticede, Silahlı Kuvvetlerimiz,giderek milli savunma sanayiimiz, saldırı altındaydı… Bunu, taa başından itibaren görmüş veo çerçevede kendimizi toplamayı, şükür başarmıştık… Bu sebeple Silivri’ye ziyaretlerimiz,bir yas, bir üzüntü, bir elem, bir telaş içinde olmaz, tam tersine mizahî bir sevinç içindeolurdu… Ancak arada, çocuklar, çocuklarımız, tam anlamıyla helak oldular… Faruk 16 yılamahkum olduydu… Tutuklu, çakı gibi subayların yediği en az cezaydı bu!.. Müebbed hapsemahkum olanlar vardı… “Kumpas” encamında, ifşa oldu… Tutuklular ve hükümlüler beraatettiler…Bu gelişmeden canı yanan çok olacaktı… Kazı, yanmasın diye çevirmek gerekiyordu! Çünküortada, dev bir suç vardı… Ve bu suç örgütlü cürüm halinde işlenmişti… Bu sebeple, sonbaşbakan günün birinde, masum ordu mensuplarına suç tasniini (suç uydurma fiilini) devamettirmek zorunda kalmış, o arada suçun şahsi olma zaruretime ilişkin düsturu bir yana itip:“Ergenekon” bal gibi vardı!, deyivermişti…O evrede, kumpasın yanında durarak, masum kere masum çakı gibi askerlerimizin kanınagirerken “suç tasnii” (yani suç uydurma suçu, ki, bu suçun ceza yasasındaki karşılığı,uydurulmaya yeltenilen suça karşılık getirilmiş ceza olmaktadır), suçunu işleyen, ister siyasi,ister gazeteci zevat, “yanmaktan” kurtulmak üzere, evet işte “Ergenekon bal gibi vardı” diye,ağız birliği ederek, akıllarınca toplu savunma yapmaya geçtiler… Oysa suç, işaret ettiğimşekliyle, “şahsidir”… Soyut, “öznesiz” suç olmaz… “İsim vermeden”; suçtan böylesi sıyrılmaçabalaması; hem iddianın özneden yoksun olması, hem de ismi konmamış olmakla beraber,alabildiğine geniş bir kitleye, giderek silahlı kuvvetlerimize, yeni bir “suç tasnii” kapsamınagelmesi açısından, suç teşkil eder…N’olmuş yani, Hocam, onlardan çok var etrafta!..Kumpas’taki teknik zafiyeti yakalayıp ifşa etmemiz, Allah’a bin şükür, çok sürmemişti.Bu mücadelenin “teknik kahramanlarını” hatırlamak onurlu bir görevdir:Prof. Dr. Can Özturan (Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü)Prof. Dr. Cem Ersoy (Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü)Prof. Dr. Cem Say (Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü)Prof. Dr. Coşkun Sönmez (Yıldız Teknik Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü)Prof. Dr. Emre Harmancı (İstanbul Teknik Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü)Prof. Dr. Fatih Alagöz (Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü)Prof. Dr. Fatoş Yarman Vural(Orta Doğu Teknik Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü)Prof. Dr. Göktürk Üçoluk (Orta Doğu Teknik Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü)Prof. Dr. Lale Akarun (Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü)Prof. Dr. M. Bülent Örencik (İstanbul Teknik Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü)Prof. M. Yahya Karslıgil (Yıldız Teknik Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü)Prof. Dr. Sema F. Oktuğ (İstanbul Teknik Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü)Prof. Dr. Bülent Sankur (Boğaziçi Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü)Doç. Dr. Borahan Tümer (Marmara Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü)Öyle olunca, içeridekiler çıktılar. Cakalarından geçilmeyen ve onca uyarıya rağmen,“kumpasın muhtevasına”, iki çerez etmez teknik bilgileriyle biat etme gafletindeki, cürümortağı hakimlerden ve savcılardan başlayıp, kumpasa alet olanlar, içeriye girdiler… Allahkurtarsın!..Şu ki, biliyor musunuz, hala daha, TBMM’de, o sahte deliller nerede üretildi, kimler sahtedelil üretme ajanı olarak nere(ler)de çalıştı, bu konuda tek bir araştırma önergesi verilmişdeğildir… Valla “Yuh” olsun, konuştuklarında mangalda kül bırakmayanlara…Silivri günlerimizde, fotokopi, çektirmek üzere, Kavacık’ta bir Kırtasiye Dükkanı’ndayım…Kısacık yukarıda özetlediğim, serencamı, sorulara muhatap olunca, dilim döndüğünceetrafımdakilere anlatıyorum… O sırada birisi, “N’olmuş yani, Hocam, onlardan çok varetrafta”, deyiverdi… Yani “etraftaki”, tek niteleme bu, çok sayıdaki apoletliden beş yüztanesini, aileler acı içinde, insanlar hapiste, çocuklar pesperişan, bunlar hiç önemli değil, kellesayar gibi ve “Hepsi hepsi, şu kadarını içeri almışız”, mesele bundan ibaret olup, “Ne olmuşyani?”, demeye getirdi…Algı!Çok haksız gerçi, olsun, “algıdır” bu, ancak muhakkak üstünde durulmalıdır…Kısacası şu ki, Silahlı Kuvvetler’in, ayrıcalıklarla donatılmış olarak tefrik edilen tepesinin,halktan kopuk, halk nezdinde, ona yukarıdan bakan pozunun, kentlerin gövdelerinde, halklaberaber değil, merkez orduevlerinde şatafat ve sarflarla kutlanan o güzelim millîbayramlarımızda, peçete kağıtlarıyla örtülmüş apoletlilerin kadehleriyle, ertesi gün boyalıbasında boy boy yer alan, dekolte hanımefendi kıyafetlerinin resimleri (burada söylemiyorum,Akademi’deki derslerimde söylerdim), halkla, Silahlı Kuvvetlerimiz’in arasına maateessüfbıçak gibi girmişti, epeydir… Bunu bir tarafa koyuyor, yazıyı dağıtmamak üzere, kaldığımyerden, devam ediyorum… Haa, unutmadan şunu önemle belirtmeliyim ki, 1990’lardakikomuta kademesi, çoktandır, 1970’lerin, Okyanus aşırı odaktan kerteriz tutan komutakademesi olmaktan uzaklaşmaya başlamıştı… Kumpas davalarında başlarına her ne geldi ise,bundan dolayı geldi…Esas itibariyle, dışarıda çok sayıda olan emekli dede paşalarımızdan içeride olup apoletlerisökülmüş olanların birikimlerini tanımamız, “Onlardan çok var” türünden iz’ansız bir hesabasıkışmayacaksak, zorunlu oluyor… Çocukluğum, ağır ceza duruşmalarında, büyülenmişlikiçinde geçtiği için bilirim, birinin eşkali iyi demek, ondan, maazallah, “kötülük sadir olmaz”demek elbette değildir… Olsun, inanıyorum, emekli, dede generalleri müebbede mahkumeden ağır ceza heyeti de, muhakkak onların eşkaline, bakmıştır.Biz de bakalım… Herkese açık verilerden toparlayabildiğim verileri EK’te sunuyorum…(Bilgilerini, elimin altındaki kaynaklardan hemen bulamadığım “emekli, dede generaller”beni affetsinler, lütfen…)Askerî VesayetBir “askerî vesayet” lafıdır gidiyor… Türkiye’de askerî vesayet yok muydu hiç? Olmaz mı,allaşkına? Vardı… Gırla… Ama temelde Pentagon (ABD Genel Kurmay Başkanlığı) vesayetivardı. Kumpas davaları sırasında (2010 civarı), “askerî vesayet” var mıydı? Hayır, kesinlikleyoktu! Ya pekiyi ne vardı? Pentagon vesayeti… Bu vardı!.. O kadar böyle ki, Ergenekon veBalyoz davaları sırasında, bas bas bağırıyorduk: “Hitler’in imamları vardı, şimdi Pentagon’unimamları var!”, diye… Günün savcısı kardeşler, haber salmışlardı,“Tolga Hoca’nınsöyleminden rahatsız oluyoruz”, diye… Yakın arkadaşlarım içeriye alınacağım diyekorkuyorlardı… Cevap vermiştim, savcı kardeşlere: “Bilim adamının söyleminden rahatsızolunmaz, ne diyorsam, kalbî olarak ve vukufiyetle söylüyorum, kulak kabartsınlar”,demiştim… Ev, iki yıl boyunca gece gündüz tarassut altındaydı… Valizim, hazırdı…“Balyoz”u yargılayan mahkeme heyetinin başkanı; Yargıtay, verilen hükümlerin birçoğunubozunca, “Karar önümüze gelsin, ondan sonra bakarız”, türünden, kibrinden geçilmeyeceklaflar ettiydi… Televizyonlarda, meydanlarda, yine bas bas bağırıyorduk: Sen ne zamanbilgisayar / bilişim mühendisi oldun da, delillerin düzmece olduğu yönündeki uyarıları re’sengöz ardı ediyorsun?.. Kabahat sende değil, başta sana öyle bir yetkiyi veren yasamamüeyyidesinde, Allah gecinden versin, tabii de, temyiz karar metinleri senin önüne gelinceyekadar, gözlerini dünyaya kapamayacağın ne malum?, diye…N’oldu sonra, ifade ettiğimiz kaygılar, karanlıklardan süzüle süzüle gün yüzüne vurdular…Hangi vesayet vardı o gün: “Askerî vesayet” mi? Hayır! Ya ne? Pentagon vesayeti…Pentagon’un İmamları’nın vesayeti!.. Yaa!Biz değil miydik, BOP (Büyük Orta Doğu Projesi) Eşbaşkanı?Biz değil miydik, ABD askerlerinin İrak’tan burunları kanamadan evlerine dönmeleri içindualar eden?Şam’da Emeviyye Camii’nde, biz değil miydik, Cuma namazı kılma hayalleri kurarken,bilmem kaç milyon Suriyeli’yi kucağımızda buluveren?Biz değil miydik, “Ora”nın “Yeni Osmanlıcılık” masallarına, cup diye sarılıp, SultanAbdülmecit Han’nın doğum gününü kutlama törenlerini, şevkle tezgâhlayan?Biz değil miyiz, daha dün, bilmem kaç yüz bin kaçak Afgan’a, sınır kapılarımızı açan?Bizim askerî vesayet mi, tezgahladı, bütün şu olup biteni, allaşkına?Bir noktayı muhakkak belirtmeliyim: Doktoramı, ABD’nin bir numarası olarak tasnif edilen, Massachusetts Institute of Technology’nin (MIT), Atom Mühendisliği Bölümü’nde, TÜBİTAK bursu ile ve üstün başarıyla tamamladım… Dolayısıyla, ABD’de, hocalarımdan başlayarak, giderek arkadaşlarıma, giderek meslektaşlarıma varıncaya değin, “ebedî dostluklarım” vardır… MIT, benim için, bir bilim cennetidir…Amerikan Başkanları’ndan başlayarak, her Amerikalı gencin, dünyanın hemen her yerindeki gençlerin,okumak üzere hayalini kurduklarını bir üniversitede doktora yapmış olmak, baş bir kıvancımdır… Bu ne kadar böyleyse, bir süredir bölgemizde, hemen her yıl, bir milyon insanın kanını içerek yaşamaya, dolaylı dolaysız, palamar atmış, Amerikan savaş makinasının parçası olmayı, reddettiğimiz, bir o kadar vakıadır…Doları, Nas’a yaslanıp, faize basarak, bizim askerî vesayet mi, 18 tl’ye çekti ve sonra birgecede milyar dolarları piyasaya boca edip, doları 10 tl dolayına düşürmesiyle beraber, tekrardolar alıp, dünya dolar milyarderleri Rockefellerler’e parmak ısırtırcasına, milyarlarcadolarına, gün ağarırken, pratikçe bir o kadar daha milyar dolar katıp, yoksul halkımızışappadanak, merhamet duygusunun kırıntısını yaşamadan, yoksullaştıran… İnsanlarımızı tekçizgili pijamaya sığacak hale geldiler, ya hu, yoksulluktan…Bizim askerî vesayet mi yaptı bunu?Tanklar insanlarımızın güzelim inanç duyguları üstünden geçtiler diye (Allah, eğer olmuşsaonun da müstahakkını versin, tamam), ama “ekonomik soygunun tank paletleri”insanlarımızın “ekmek lokmalarını” liğme liğme etmişse, nerede bunun yargısı, kardeşim?Muhalefet TBMM’de, konu araştırılsın diye, önerge veriyor… Araştırılmasın diyen, bizimaskerî vesayet midir, allaşkına?Yoksa, bizim askerî vesayet, “Cambaza bak!” lafzının kendi mi oldu?Aaa, şuna bak, şuna, bizim askerî vesayet yine hortlamış!, diyenlerin, malı götürmesiningözlere çekiği perde mi, oluyor?..Bu günler de elbet geçer, mutlu yıllar, hepinize!..Valla, yüksek hakimlerimiz beni bağışlasınlar, bir, 28 Şubat 1997’den, müebbede mahkumolmuş dede, emekli generallere bakıyorum… Bir, gece gündüz yaşadıklarımıza… Şusorageldiğim soruları sormadan edemiyorum… Fiilin üstünden çeyrek asır geçse de, hepsidede “emekli generaller”, hakikaten bir halt karıştırdı iseler, Allah daha da çok cezalarınıversin…Ama, kimse alınganlık göstermesin, mevcut müktesebatımla, ben hükümden hiç tatminolmadım…Mahkeme heyeti, hiç farkına varmamış olabilir. Farkına varmamış olması doğaldır. Neticededosya içeriğiyle sınırlı kalmak zorundadır.Ancak önüne arkasına bakınca, “Ergenekon bal gibi de vardı!”, demek ihtiyacında olanlar,dede emekli generallerin apoletlerinin sökülmesinden hani sınırsız derecede, rahatlamaduymuş olmayacaklar mıdır?..Onun için, apoletleri sökülmüş, dede, “emekli generallerimize” ve onlar için üzülenlereseslenme sorumluluğundayım:Bu günler de elbet geçer, mutlu yıllar, hepinize!..Hukukta “iade-i muhakeme” diye bir kurum vardır… Kestirmeden söyleyeyim: Koşullar tesisolursa, muhakemenin yenilenmesi sağlanabilir… Benim işte, anlatageldim, teknik hissim o ki,28 Şubat davası henüz nihayete ermiş bulunmamaktadır… Silahlı Kuvvetlerimiz’e, yıllar yılı,ayrıca işte, öznesiz, şahıs işaret etmeksizin, götürü bir suç tasnii yaftalamasında bulunmayıgünlük mesai haline getirmiş olanlar, takkeyi önlerine koyup düşünmelidirler… Onlar için,gördüğüm en iyisi, aldatılmış olmalıdırlar…EK“Emekli, Dede Generaller” ile İlgili Herkese Açık Kaynaklardan Edinilebilecek BilgilerÇetin Doğan (81 Yaşında)Işıklar Askeri Lisesinden mezuniyetini müteakip, 1960 yılında Kara Harp Okulu'nutamamladı. 1961 yılında Topçu Okulu'nu bitirdi. 1987 yılında Tuğgeneral rütbesine terfi etti.Ardından; Genelkurmay Komuta Kontrol Daire Başkanlığı, 1. Zırhlı Tugay Komutanlığı,Genelkurmay Plan Harekât Daire Başkanlığı, 4. Kolordu Komutan Yardımcılığı, 1. MekanizeTümen Komutanlığı, Genelkurmay Harekât Başkanlığı ve Jandarma Asayiş Komutanlığıgörevlerini icra etti. 1999 yılında orgeneral rütbesine terfi etti ve Ege Ordusu Komutanlığı'naatandı. 2003 yılında 1. Ordu Komutanı iken emekli oldu.Çevik Bir (82 Yaşında)1954 yılında Kuleli Askerî Lisesini bitirdi. 1958 yılında Kara HarpOkulu’ndan istihkâm subayı olarak mezun oldu. Çeşitli istihkâm birliklerinde Takım ve BölükKomutanlığı görevlerinde bulundu. 1970 yılında Kara Harp Akademisinden mezun oldu.1971'de ise Silahlı Kuvvetler Akademisini tamamladı. 1973 yılında da NATO SavunmaKoleji’ni bitirdi. Tümen ve Genelkurmay Karargahı'nda Harekât ile ilgili görevlerde bulundu.1973-1976 yılları arasında Avrupa Müttefik Kuvvetleri Yüksek Karargâhı'nda (SHAPE) ProjeSubayı olarak görev yaptı. Kara Kuvvetleri Komutanlığı Harekât Başkanlığında NATO PlanSubayı olarak çalıştı. Daha sonra Genelkurmay Başkanı Özel Kalem Müdürlüğü, MilliGüvenlik Konseyi Başkanı Başyaverliği, Devlet Başkanı Başyaverliği ve CumhurbaşkanlığıMuhafız Alay Komutanlığı görevlerini yerine getirdi.[3] Bu süreçte uzun süre Kenan Evren ileyakın çalıştı. 1983'te tuğgeneral rütbesine terfi etti. Tuğgeneral rütbesiyle 1983-1985döneminde NATO Avrupa Müttefik Komutanlık Karargahı'nda (SHAPE) Lojistik veİnfrastrüktür Daire Başkanlığı ve 1985-1987 arasında da 4. Zırhlı Tugay Komutanlığıgörevlerinde bulundu. 1987 yılında tümgeneral rütbesine, 1991 yılındada korgeneral rütbesine terfi etti. Korgeneral rütbesinde 1991-1993 yılları arasındaGenelkurmay Harekât Başkanlığı, 1993-1994 yılları arasında da Somali Birleşmiş MilletlerBarış Gücü Komutanlığı (UNOSOM II) ve Kara Kuvvetleri Denetleme ve DeğerlendirmeBaşkanlığı görevlerinde bulundu. 16 Ağustos 1994 tarihinde Genelkurmay HarekâtBaşkanlığı'na atandı. 30 Ağustos 1995 tarihinde orgeneral rütbesine terfi etti. Orgeneralrütbesinde 1995-1998 yılları arasında Genelkurmay II. Başkanlığı görevinde bulundu. 30Ağustos 1998 tarihinde 1. Ordu Komutanı olarak atandı. 30 Ağustos 1999 tarihinde emeklioldu.Ahmet Çörekçi (89 Yaşında)1955 yılında Hava Harp Okulu'ndan mezun oldu. 1955-1957 yılları arasında Kanada'da pilotajve av pilotluğu eğitimini tamamladı ve Merzifon 4. Ana Jet Üs Komutanlığı'na, 1960 yılındada 1. Ana Jet Üs Komutanlığı'na av pilotu olarak atandı. 1966 yılında girdiği Hava HarpAkademisi'nden 1968 yılında mezun oldu ve Hava Kuvvetleri Harekât Başkanlığı'na HavaHareket Subayı olarak atandı. 1969 yılında 6. Ana Jet Üs Hareket Subaylığı, 1970 yılında aynıüste 162. Filo Komutanlığı yaptı. 1972-1974 yılları arasında Napoli'deki NATO Airsouthkarargâhında Plan Şube Müdürlüğü görevinde bulundu. 1974 yılında 6. Ana Jet Üs HarekâtKomutanlığı'na, 1976 yılında Hava Kuvvetleri Eğitim Daire Başkanlığı Uçuş Eğitim ŞubeMüdürlüğü görevlerine atandı. 1978 yılında Tuğgeneral rütbesine terfi etti ve 4. Ana Jet ÜsKomutanlığı'na atandı. 1981 yılında Hava Kuvvetleri İkmal Daire Başkanlığı görevine atandı.1982 yılında Tümgeneral rütbesine terfi etti. Bu rütbede Hava Harp Okulu Komutanlığıgörevini yürüttü. 1986 yılında Korgeneral rütbesine terfi etti. Bu rütbede 6. NATO ATAFKomutanlığı, 1988 yılında 2. Taktik Hava Kuvveti Komutanlığı ve 1990 yılında Hava EğitimKomutanlığı görevlerine atandı. 1992 yılında Orgeneral rütbesine terfi etti ve Millî GüvenlikKurulu Genel Sekreterliği'ne atandı. 1993 yılında Genelkurmay II. Başkanlığı'na, 18 Ağustos1995 tarihinde Hava Kuvvetleri Komutanlığı'na atandı. 30 Ağustos 1997 tarihinde emeklioldu. TSK Üstün Hizmet Madalyası'na ve Pakistan Askerî İmtiyaz Nişanı'na sahiptir.Emeklilikten sonra resim sanatıyla ilgilenmeye başladı, karma ve kişisel sergilerde bulundu.28 Şubat sürecinde Hava Kuvvetleri Komutanlığı yapmaktaydı.İlhan Kılıç (85 Yaşında)1955 yılında Işıklar Askerî Lisesi'nden mezun olup aynı yıl Hava Harp Okulu’na girdi. 1957yılında Hava Harp Okulu ikinci sınıf öğrenimi için Kanada'ya gönderildi. 30 Ağustos1957'de Asteğmen rütbesi ile mezun oldu. Takiben pilotaj eğitimini de Kanada'datamamlayarak 1958 yılında yurda döndü ve Kasım 1958’de Bandırma 6. Ana Jet ÜsKomutanlığı'na av pilotu olarak atandı. 1966 yılında girdiği Hava Harp Akademisi'nden 1968yılında mezun oldu ve 2. Ana Jet Üs Komutanlığı'na Harekât Subayı olarak atandı. 1971yılında aynı üs 121. Filo Komutanlığı görevinine atandı. 1972 yılında Napoli Airsouthkarargahında Malzeme Kısım Amirliği görevinde bulundu. 1974 yılında 2. Taktik HavaKuvveti Komutanlığı Lojistik Başkanlığı ve Harekât Başkanlığı, 1977 yılında 8’inci Ana JetÜs Harekât Komutanlığı, 1978 yılında Hava Eğitim Komutanlığı Eğitim Daire Başkanlığıgörevlerine atandı. 1980 yılında Tuğgeneral rütbesine terfi ederek Hava Kuvvetleri EğitimDaire Başkanlığı görevine getirildi. 1983-1985 yılları arasında da 2. Ana Jet Üs Komutanlığıyaptı. 1985 yılında Tümgeneral rütbesine terfi ederek Hava Teknik Okullar Komutanlığı'na,1986 yılında Hava Harp Akademisi Komutanlığı'na ve 1987 yılında Genelkurmay AnadoluDaire Başkanlığı'na atandı. 1989 yılında Korgeneral rütbesine terfi ederek Hava KuvvetleriTetkik Kurulu Başkanlığı, 1990 yılında Genelkurmay Genel Plan ve Prensipler DaireBaşkanlığı ve 1992 yılında Hava Eğitim Komutanlığı görevlerine atandı. 1995yılında Orgeneral rütbesine terfi ederek Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği'ne atandı.28 Ağustos 1997 tarihinde Hava Kuvvetleri Komutanlığı'na atandı. 30 Ağustos 1999'daemekliye ayrıldı. Bulgaristan II. Madarski Connick Nişanı, ABD Askeri Liyakat Madalyası,TSK Üstün Hizmet Madalyası ve Pakistan Nişan-ı İmtiyaz Madalyası sahibidir.Çetin Saner (82 Yaşında)Kaynarcalı Edip Paşa’nın torunlarındandır. Kuleli Askerî Lisesini bitirdi. Kara HarpOkulu’ndan 1961 yılında tank subayı olarak mezun oldu. Harp Akademisi’ni 1973 yılındabitirdi. 1987 yılında tuğgeneral, 1991 yılında tümgeneral ve 1995 yılındaise korgeneral rütbesine terfi etti. Lüleburgaz'daki 65. Mekanize Piyade Tugayı komutanlığıve NATO Doğu Avrupa Müttefik Kara Kuvvetleri kurmay başkanlığı görevleriniyürüttü. Genelkurmay İstihbarat Daire Başkanlığı ve 5. Kolordu Komutanlığı görevininardından 1999 yılında emekli oldu. 28 Şubat 1997 sürecinde valiler, brifing için GenelkurmayBaşkanlığına çağrılmıştı. Dönemin İçişleri Bakanı Meral Akşener'in “Brifinge katılacakvalileri açığa alırız”, demesi üzerine Akşener hakkında “Söyleyin o hanıma. İleri gerikonuşmasın, geldiğimizde İçişleri Bakanlığı önüne koyduğumuz bir yağlı kazığa kendisinioturturuz”, dedi. Bu sözü üzerine 16 yıl sonra Evet ayıp etmişim. Yakışmamıştır. Özürdiledim”, dedi.Aydan Erol (82 Yaşında)1954 yılında Deniz Lisesi'ne girmiş, 1959 yılında Deniz Harp Okulu'ndan Asteğmen olarakmezun olduktan sonra Donanma’ya katılmıştır. Çeşitli harp gemilerinde Branş subaylığı,Bölüm Amirliği, II. Komutanlık ve Komutanlık görevlerini deruhte etmiştir.1970 yılında Deniz Harp Akademisi ve Silahlı Kuvvetler Akademisi'nden mezun olmuştur.Daha sonra sırasıyla Muhrip II. Komutanlığı ve Muhrip Komutanlığı görevlerindebulunmuştur. 1977-1979 yılları arasında Washington Deniz Ataşeliği, 1979-1982 yıllarıarasında Dz.K.K.Hrk.Bşk.Hrk.Eğt.D.Bşk.Harekat Şube Müdürlüğü, Dz.K.K. Harekat EğitimDaire Başkanlığı ve II. Muhrip Filotilla Komodorluğu görevlerini ifa etmiştir. 30 Ağustos1984'te Tuğamiralliğe terfi etti. 1984-1987 yıllarında Dz.K.K.Hrk.Bşk. Plan ve Teşkilat DaireBaşkanlığı, 1987-1988 yıllarında Çıkarma Filosu Komutanlığı görevlerinde bulunmuş olup,30 Ağustos 1988'de Tümamiralliğe terfi etmiştir.Tümamiral olarak, 1988-1990 yıllarında Sahil Güvenlik Komutanlığı, 1990-1991 yıllarındaHücumbot Filosu Komutanlığı ve 1991-1992 yıllarında Harp Filosu Komutanlığı'nı deruhteetmiş, 30 Ağustos 1992'de Koramiralliğe yükselmiştir. Koramiralliğe terfiinden sonra, 1992-1993 yıllarında M.G.K. Genel Sekreter Yardımcılığı, 1993-1994 yıllarında Deniz EğitimKomutanlığı, 1994-1995 yılları arasında Güney Deniz Saha Komutanlığı, 1995-1997 yıllarıarasında Dz.K.K.lığı Kurmay Başkanlığı görevlerinde bulunmuş olan (E) Koramiral AydanEROL, 1997-1998 tarihleri arasında Kuzey Deniz Saha Komutanlığı görevini deruhteetmiştir.İdris Koralp (74 Yaşında)İlköğretim ve Ortaokul eğitimini doğup büyüdüğü şehir Bursa’da tamamlamış ardından KuleliAskeri Lisesi’nde eğitimini sürdürmüştür. 1968 senesinde Kara Harp Okulundan TopçuSubayı, 1983’te ise Harp Akademileri’nden Kurmay Yüzbaşı olarak mezun olmuştur.Bir sene Alman Silahlı Kuvvetler Dil Okulu ve Goethe Enstitüsünde Almanca eğitim alanİdris Koralp, iki senede Bern Askeri Ateşeliği görevinde bulunmuştur. 1997’de Tuğgenerallikrütbesini almıştır. 2002 yılında emekli olmuştur.Fevzi Türkeri (81 Yaşında)1962 yılında Kara Harp Okulu'ndan, 1963 yılında Piyade Okulu'ndan, 1975 yılında Kara HarpAkademisi'nden mezun oldu. 1990 yılında tuğgeneral rütbesine terfi etti. Bu rütbe ile DağKomando Okulu ve Eğitim Merkezi komutanlığı görevinde bulunan Türkeri, 1994 yılındatümgeneral rütbesine terfi etti. Bu rütbe ile Özel Kuvvetler Komutanlığı ve Genelkurmayİstihbarata Karşı Koyma ve Güvenlik Dairesi Başkanlığı görevlerini yürüttü. 1998 yılındakorgeneral rütbesine terfi etti, bu rütbe ile genelkurmay istihbarat başkanlığı ve jandarmaasayiş komutanlığı görevlerinde bulundu ve 2002 yılında orgeneral rütbesine terfi etti ve 2.ordu komutanlığı görevine atandı. 30 Ağustos 2004 tarihi itibarıyla jandarma genelkomutanlığı görevine atandı. 30 Ağustos 2006 tarihinde emekli oldu.Erol Özkasnak (75 Yaşında)1991 yılında tuğgeneral, 1995 yılında tümgeneral rütbesine terfi etti. 2000 Yüksek AskerîŞûra kararlarıyla kadrosuzluk sebebiyle emekliye sevk edildi./:/Arşiv yazısı Ocak 2021 ]]>
Yazıya ifade bırak !

Diğer Yazıları

27
Mayıs
28
Ekim
28
Mayıs
15
Şubat
05
Eylül