Ülkemiz dünya üzerinde Sosyolojik dokular itibariyle sonderece zenginliklerle doludur, tabi buna bağlı olarakta bunların alt yapısından kaynaklanan dinsel ve kültürel mozaiksel bir doku bütünselliğidir.
1950 liler ülkemiz açısından bir kırılma noktasıdır, özellikle Nato'ya girme emperyalizme koşulsuz teslimiyetinde önemli kriterlerinden birisi olmuştur. Bugün coğraframızda farklı alanlarda özgürlük talepleri ve ona bağlı farklı zeminlerde siyasal , politik ve mücadelenin anlayışına göre aktiviteler hayata geçirilmektedir. Bunlar bilindiği üzere Kürt Halkının diğerinde Alevi kesimin , farklı zeminlerde kadınların, gençliğin akademik, yoksul emekçilerin insanca yaşama isteği , farklı cinsiyettte olanların özgürlük istekleri vs.. vs.. bu örnekleri dahada çoğaltmak mümkündür.
Dikkat edilmesi gereken en önemli nokta bunların herbiri ayrı ve farklı zeminlerde mücadele biçimleri içinde koşturmaktadırlar. Karşıda ise tek vücut emperyalizme göbekten bağlı egemen güçler ve onun taşeronları bulunmaktadır. Emperyalizm ve onun yarattığı bu kirli düzen o kadar güçlüki toplumsal dokulara bağlı örgütlülüklerini etnik, din ve mesheplerine göre kendine bağlı misyonerler tarafından ayrı ayrı örgütlenmelerini gerçekleştirmiştir.
Bu beraberinde neyi getirmiştir : Diğer farklı anlayışlar beraberinde diğer hak arayan yapıların aktivitelerine kendi renginin ve egemen sınfların yarattığı yapay ayrışmalar yüzünden biraraya gelme şansını örgütlülükler içindeki özel görevlilerinde çabası ile kaybetmektedirler. İster Kürt Halkının ister Alevi toplumun isterse farklı hak arama talebi içinde olan toplulukların unutması gereken en önemli şey, bütün bu yürütülen çabaların en zayıf halkası sınıf karakteri ve antiemperyalist özünün olmamasıdır.
Bizi parçalayan ayrı zeminlerde mücadele etmemizi örgütlülük içindeki kendine bağlı misyoner ve ajanlar tarafından sağlayan şey yine emperyalizm ve onun taşeronlarının işidir, bu yüzden farklı alanlarda mücadele yürütenlerin yapması gereken şey hertürlü etnik miliyetçilik ,dinsel ve bölgesel kriterlerden uzak tamamen ülkede ezilen , özgürlük talebi bulunan kesimleri kucaklayan , sınıf esasına dayalı bir mücadele biçidir. yoksa Waşington'a siyasi temsilcilik açarak ne Kürt halkının nede ülkenin diğer ezilen katmanlarının özgürlüğünü sağlama propagandası olsa olsa tam bir Makyevalist bir kandırmacadır.. Emperyalizme yönelik hiçbir karşı duruşu olmayan mücadele biçimleri tamamen emperyalizme hizmet eden ülke coğrafyamızda sınf mücadelsine vurulmuş en büyük darbelerden birsidir..
Burhan Yaman