Anasayfa
Yazarlar
Sizden Gelenler
Yazı Detayı
Bu yazı 530+ kez okundu.
DİNİ EĞİTİM
Suay Karaman
1-3 Aralık tarihleri arasında Ankara’da düzenlenen 20. Milli Eğitim Şûrası’nda oy çokluğu ile
kabul edilen bir öneri şöyledir: “Okul öncesi öğretim programında çocuğun gelişim düzeyi
dikkate alınarak din, ahlak ve değerler eğitimi yer almalıdır.” Okul öncesi 4-6 yaş arasındaki
çocuklarımızın akıl ve ruh sağlıkları için ciddi bir tehlike oluşturacak bu öneri, beraberinde
büyük tartışmalar getirmiştir.
Şura’da 4-6 yaş grubu çocukların gönderildikleri Kuran
kurslarında verilen ‘eğitimin’ de, okul öncesi eğitim sayılması düzenlemesi gündeme getirildi.
Soyut düşünceyi ve kavramı algılayamayacak yaştaki çocuklara dini eğitim verilerek, ortaçağ
karanlığına doğru sürükleneceğimizin farkında olmalıyız. Bu dini eğitimi vermek için Diyanet
İşleri Başkanlığı seferber olmuştur.
Eğitim işi Milli Eğitim Bakanlığı’nın görevidir. Dini
kurumların elindeki eğitim, ülkeyi karanlıklara sürükler. Bu konuda görüş bildirmeyen siyasi
partilerin sessizliği ve tepkisizliği ise ülkemizin geleceği açısından düşündürücüdür.
AKP yetkililerinin “Kuran öğretimine ve öğrenimine karşı çıkmak, Ortaçağ zihniyetinin CHP’de
adeta tezahürüdür” demeleri normaldir.
Çünkü her türlü pisliği CHP’nin üzerine atmayı alışkanlık haline getiren AKP, gerçeklerden kaçmakta ve etrafa çamur sıçratmaktadır. Bırakın 4-6 yaşındaki çocukları, büyükler bile Arapça olan Kuran’ı anlamamaktadırlar. Yerli ve milli
diye övünenler, kendi dillerinde din eğitimi yapılmasından ısrarla kaçmaktadırlar. Ülkemizin şiddetle teknik eğitime gereksinimi varken, sürekli dini eğitim ile karanlıklara sürüklendiğimiz bilinmelidir.
Kuran kurslarından çıkıp ülkeye ve dünyaya yararlı olan hiç
kimse yoktur. Dini eğitim alanlar ne bulmuşlardır, ne icat etmişlerdir bilen var mı?
İş dine dayanınca yeni CHP genel başkanı başta olmak üzere, yöneticiler de
kıvırtmaktadırlar. Yeni CHP genel başkanı “Diyanet İşleri Başkanlığının, çocuklarımıza,
isteyen anne babaların, ailelerin çocuklarına Kuran’ı öğretmeleri kadar doğal bir şey yoktur”
diyerek, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yapısını unutmuştur. Zaten “laiklik tehlikede değildir”
diyen birinden de aydınlık için birkaç söz beklemek mümkün değildir.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın çeşitli söylem ve ifadelerine göz atarsak, durumun ne kadar
kaygı verici olduğunu anlayabiliriz. Laik ve demokratik bir ülkede fetva adı ile topluma
yutturulmak istenen saçmalıklar, insan onuruyla da çelişmektedir. Diyanet İşleri Başkanlığı’na
bağlı fetva sitesinde Ocak 2016 tarihinde “Bir babanın öz kızına şehvet duyması haramlık
oluşturmaz, karısıyla olan nikâhını düşürmez” ifadeleri vardı. Bunun yanında “babanın
şehvetle kızını öpmesi ya da şehvetle ona sarılmasının nikâha bir etkisi yoktur” ifadelerine
yer verilmişti. Kamuoyunun yoğun tepkileri üzerine bu ifadeler internet sitesinden kaldırıldı
ancak bu sözler toplumun belleğindedir.
3 Ocak 2016 tarihinde Diyanet İşleri eski Başkanı Mehmet Görmez; “cemevleri kırmızı
çizgimizdir” diyerek toplumu ayrıştırıcı söylemde bulunmuştu. Topluma hoşgörüyü ve sevgiyi
öğretmek yerine, ayrımcılığı öğreten bir din temsilcisi olamaz, olmamalıdır. Benzer şekilde
“Müslüman olmayanla evlenilmez” fetvası da, akılla bağdaşmamaktadır.
6 Aralık 2017 tarihinde Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı Din İşleri Yüksek Kurulu, gelen bir
soruya yanıt olarak erkeğin “telefon, faks, mektup, mesaj ve internetle ile de, eşinden
boşanabileceğini” açıklamıştı. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 21 Aralık 2017 tarihinde “Piyango
bileti almak kumardır ve haramdır” şeklindeki ifadesi de, hangi çağda yaşadıklarını
göstermektedir.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 13 Eylül 2021 tarihinde verdiği fetva şöyleydi; “Yüce Allah'ın
kendisine mali yönden geniş imkân verdiği kimselerin, otellerdeki açık büfelerden, yenmesi
ve içilmesi dinen helal olan şeylerden çeşit çeşit, aşırıya kaçmadan almaları helaldir ve israf
sayılmaz.” Benzer şekilde Diyanet İşleri Başkanlığı, midye, karides, kalamar, yengeç, ıstakoz
gibi deniz hayvanlarının “helal olmadığına” yönelik tartışma yaratan bir açıklama yapmıştı. 22
Ekim 2021 tarihinde Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları tarafından basılan “Fetvalar” kitabının
3. baskısında “baldızla zina yapmanın nikâhı düşürmeyeceği” ifade edilmişti.
Bu söylemlerden başka, kuran kurslarında cinsel istismar, taciz gibi olaylar da gündeme
gelmektedir. İstanbul Sarıyer'de bulunan Tarabya Hazreti Ebubekir Camisi yatılı Kuran
kursunda yaşları 11 ile 13 arasında değişen, dört erkek çocuğa cinsel istismarda bulunduğu
ve kasten yaraladığı için 21 Eylül’de yargılanan öğretmene, 107 yıldan 188 yıla kadar hapis
cezası istendi. Erzurum’un Palandöken İlçesi’nde Diyanet İşleri Başkanlığı'na bağlı Hacı
Bahattin Evgi yatılı erkek Kuran kursunda yaşları 10 ile 11 arasında değişen yedi çocuk
cinsel istismara uğradı. Taciz ve tecavüzün yanında, başı satırla kesilenler bile görüldü.
Hastalıklı zihinlerin din uğruna neler yapılabileceğinin bir göstergesi olarak, buna benzer
olaylar sıklıkla yaşanmaktadır.
Diyanet İşleri Başkanlığı, “babanın öz kızına şehvet duyması helaldir” diye fetva verirse,
kadınlarımıza, çocuklarımıza her türlü sapıklıkların yapılması ve öldürülmeleri bu yobaz
kafalar için normaldir. “Feminizm ahlaksızlıktır”, “nişanlılar el ele tutuşamaz” gibi daha pek
çok akıl ve mantıkla bağdaşmayan bu saçmalıkları ortaya süren Diyanet İşleri Başkanlığı
tarafından camilerde verilecek Kuran kurslarının okul öncesi eğitim sayılması, tam anlamıyla
bir cinayettir. Bu cinayete ortak olmamak için aklın ve bilimin yol göstericiliğinde cesurca
mücadele etmek gerekmektedir.
Azim ve Karar, 10 Ocak 2022.
]]>
Ekleme
Tarihi: 10 Ocak 2022 - Pazartesi
DİNİ EĞİTİM
Suay Karaman
1-3 Aralık tarihleri arasında Ankara’da düzenlenen 20. Milli Eğitim Şûrası’nda oy çokluğu ile
kabul edilen bir öneri şöyledir: “Okul öncesi öğretim programında çocuğun gelişim düzeyi
dikkate alınarak din, ahlak ve değerler eğitimi yer almalıdır.” Okul öncesi 4-6 yaş arasındaki
çocuklarımızın akıl ve ruh sağlıkları için ciddi bir tehlike oluşturacak bu öneri, beraberinde
büyük tartışmalar getirmiştir.
Şura’da 4-6 yaş grubu çocukların gönderildikleri Kuran
kurslarında verilen ‘eğitimin’ de, okul öncesi eğitim sayılması düzenlemesi gündeme getirildi.
Soyut düşünceyi ve kavramı algılayamayacak yaştaki çocuklara dini eğitim verilerek, ortaçağ
karanlığına doğru sürükleneceğimizin farkında olmalıyız. Bu dini eğitimi vermek için Diyanet
İşleri Başkanlığı seferber olmuştur.
Eğitim işi Milli Eğitim Bakanlığı’nın görevidir. Dini
kurumların elindeki eğitim, ülkeyi karanlıklara sürükler. Bu konuda görüş bildirmeyen siyasi
partilerin sessizliği ve tepkisizliği ise ülkemizin geleceği açısından düşündürücüdür.
AKP yetkililerinin “Kuran öğretimine ve öğrenimine karşı çıkmak, Ortaçağ zihniyetinin CHP’de
adeta tezahürüdür” demeleri normaldir.
Çünkü her türlü pisliği CHP’nin üzerine atmayı alışkanlık haline getiren AKP, gerçeklerden kaçmakta ve etrafa çamur sıçratmaktadır. Bırakın 4-6 yaşındaki çocukları, büyükler bile Arapça olan Kuran’ı anlamamaktadırlar. Yerli ve milli
diye övünenler, kendi dillerinde din eğitimi yapılmasından ısrarla kaçmaktadırlar. Ülkemizin şiddetle teknik eğitime gereksinimi varken, sürekli dini eğitim ile karanlıklara sürüklendiğimiz bilinmelidir.
Kuran kurslarından çıkıp ülkeye ve dünyaya yararlı olan hiç
kimse yoktur. Dini eğitim alanlar ne bulmuşlardır, ne icat etmişlerdir bilen var mı?
İş dine dayanınca yeni CHP genel başkanı başta olmak üzere, yöneticiler de
kıvırtmaktadırlar. Yeni CHP genel başkanı “Diyanet İşleri Başkanlığının, çocuklarımıza,
isteyen anne babaların, ailelerin çocuklarına Kuran’ı öğretmeleri kadar doğal bir şey yoktur”
diyerek, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yapısını unutmuştur. Zaten “laiklik tehlikede değildir”
diyen birinden de aydınlık için birkaç söz beklemek mümkün değildir.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın çeşitli söylem ve ifadelerine göz atarsak, durumun ne kadar
kaygı verici olduğunu anlayabiliriz. Laik ve demokratik bir ülkede fetva adı ile topluma
yutturulmak istenen saçmalıklar, insan onuruyla da çelişmektedir. Diyanet İşleri Başkanlığı’na
bağlı fetva sitesinde Ocak 2016 tarihinde “Bir babanın öz kızına şehvet duyması haramlık
oluşturmaz, karısıyla olan nikâhını düşürmez” ifadeleri vardı. Bunun yanında “babanın
şehvetle kızını öpmesi ya da şehvetle ona sarılmasının nikâha bir etkisi yoktur” ifadelerine
yer verilmişti. Kamuoyunun yoğun tepkileri üzerine bu ifadeler internet sitesinden kaldırıldı
ancak bu sözler toplumun belleğindedir.
3 Ocak 2016 tarihinde Diyanet İşleri eski Başkanı Mehmet Görmez; “cemevleri kırmızı
çizgimizdir” diyerek toplumu ayrıştırıcı söylemde bulunmuştu. Topluma hoşgörüyü ve sevgiyi
öğretmek yerine, ayrımcılığı öğreten bir din temsilcisi olamaz, olmamalıdır. Benzer şekilde
“Müslüman olmayanla evlenilmez” fetvası da, akılla bağdaşmamaktadır.
6 Aralık 2017 tarihinde Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı Din İşleri Yüksek Kurulu, gelen bir
soruya yanıt olarak erkeğin “telefon, faks, mektup, mesaj ve internetle ile de, eşinden
boşanabileceğini” açıklamıştı. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 21 Aralık 2017 tarihinde “Piyango
bileti almak kumardır ve haramdır” şeklindeki ifadesi de, hangi çağda yaşadıklarını
göstermektedir.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 13 Eylül 2021 tarihinde verdiği fetva şöyleydi; “Yüce Allah'ın
kendisine mali yönden geniş imkân verdiği kimselerin, otellerdeki açık büfelerden, yenmesi
ve içilmesi dinen helal olan şeylerden çeşit çeşit, aşırıya kaçmadan almaları helaldir ve israf
sayılmaz.” Benzer şekilde Diyanet İşleri Başkanlığı, midye, karides, kalamar, yengeç, ıstakoz
gibi deniz hayvanlarının “helal olmadığına” yönelik tartışma yaratan bir açıklama yapmıştı. 22
Ekim 2021 tarihinde Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları tarafından basılan “Fetvalar” kitabının
3. baskısında “baldızla zina yapmanın nikâhı düşürmeyeceği” ifade edilmişti.
Bu söylemlerden başka, kuran kurslarında cinsel istismar, taciz gibi olaylar da gündeme
gelmektedir. İstanbul Sarıyer'de bulunan Tarabya Hazreti Ebubekir Camisi yatılı Kuran
kursunda yaşları 11 ile 13 arasında değişen, dört erkek çocuğa cinsel istismarda bulunduğu
ve kasten yaraladığı için 21 Eylül’de yargılanan öğretmene, 107 yıldan 188 yıla kadar hapis
cezası istendi. Erzurum’un Palandöken İlçesi’nde Diyanet İşleri Başkanlığı'na bağlı Hacı
Bahattin Evgi yatılı erkek Kuran kursunda yaşları 10 ile 11 arasında değişen yedi çocuk
cinsel istismara uğradı. Taciz ve tecavüzün yanında, başı satırla kesilenler bile görüldü.
Hastalıklı zihinlerin din uğruna neler yapılabileceğinin bir göstergesi olarak, buna benzer
olaylar sıklıkla yaşanmaktadır.
Diyanet İşleri Başkanlığı, “babanın öz kızına şehvet duyması helaldir” diye fetva verirse,
kadınlarımıza, çocuklarımıza her türlü sapıklıkların yapılması ve öldürülmeleri bu yobaz
kafalar için normaldir. “Feminizm ahlaksızlıktır”, “nişanlılar el ele tutuşamaz” gibi daha pek
çok akıl ve mantıkla bağdaşmayan bu saçmalıkları ortaya süren Diyanet İşleri Başkanlığı
tarafından camilerde verilecek Kuran kurslarının okul öncesi eğitim sayılması, tam anlamıyla
bir cinayettir. Bu cinayete ortak olmamak için aklın ve bilimin yol göstericiliğinde cesurca
mücadele etmek gerekmektedir.
Azim ve Karar, 10 Ocak 2022.
]]>
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.