107. yılını kutladığımız Çanakkale Savaşları, Birinci Dünya Savaşı içinde, tarihin en kanlı bölümü olarak anılmaktadır. Çanakkale Savaşları, Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihi açısından çok önemli bir yere sahiptir. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu ile bağımsızlık ve egemenlik mücadelesinin temelleri, Çanakkale'de atılmıştır.
18 Mart 1915 tarihi Çanakkale deniz zaferlerinin kazanıldığı gündür; İngiliz ve Fransız’ların Çanakkale'ye yaptıkları deniz saldırısı başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Bu yenilginin ardından karadan taarruz başlatmak amacıyla, 22 Nisan 1915 tarihinde Gelibolu'ya çıkarma yapan İtilaf Devletleri'nin, Arıburnu'na asker çıkarmaları üzerine, Mustafa Kemal, tümeniyle düşmanı önleyerek durdurmuş ve 25 Nisan 1915 tarihinde Arıburnu Zaferi kazanılmıştır. İngiliz ve Fransızların Seddülbahir, Arıburnu ve Kumkale'ye asker çıkarmalarıyla, dokuz ay sürecek Çanakkale kara savaşları başlamıştır.
8 Ağustos 1915 tarihinde Mustafa Kemal, Anafartalar Grubu Komutanlığına getirilmiş ve arka arkaya Birinci Anafartalar Zaferi, Conkbayırı Zaferi, İkinci Anafartalar Zaferi kazanılmıştır. 8 Ocak 1916 tarihinde Fransız ve İngiliz birlikleri, Gelibolu'dan çekilmişlerdir. İngiltere ve Fransa ile Osmanlı ve Alman orduları arasında geçen ve iki taraftan toplam 500.000'den fazla insanın yitirilmesine neden olan Çanakkale Savaşları’nın ardından İtilaf Devletleri Çanakkale Boğazı'nı geçememiş ve bütün dünyaya, özellikle emperyalist devletlere Çanakkale’nin geçilmez olduğu öğretilmiştir. ‘Çanakkale Geçilmez’ destanı, Ulusal Kurtuluş Savaşımızdaki iradenin eseri ve esin kaynağıdır. Uluslaşma sürecinin temel harcı ve bağımsızlık tutkusunun yapı taşıdır. Çanakkale Destanı, ülkemizin emperyalizm karşısındaki dik duruşudur. Bu dik duruşu sağlayan Mustafa Kemal başta olmak üzere orada canları pahasına savaşanları saygıyla anıyoruz.
Çanakkale Boğazı’nın iki yakasını kara yoluyla birleştirmek için 18 Mart 2017 tarihinde yapımına başlanan 1915 Çanakkale Köprüsü, 18 Mart 2022 tarihinde yapılan törenle açıldı. Böylece Asya ve Avrupa kıtası, İstanbul’dan sonra Çanakkale’den de birleştirilmiş oldu.
Dünyanın en uzun orta açıklıklı köprüsü olan 1915 Çanakkale Köprüsü'nün iki ayak aralığı, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 100. yılına atıfta bulunularak 2023 metre olarak tasarlandı. Köprünün kule bağlantıları ve unsurları, Türk Bayrağı’nın renklerine, kırmızı ve beyaza boyandı. Her iki yakadaki kulelerin üst kısmı ise Seyit Onbaşı'nın Çanakkale Savaşı'nda namluya sürdüğü top mermisini temsil edecek şekilde yapıldı. Yerli ve milli olmak uğruna köprünün bu şekilde yapıldığı anlaşılmaktadır.
Büyük ekonomik sıkıntı içinde bulunan ülkemizde, böyle bir köprü yapılmasına gerek var mıydı diye sormalıyız? Bu köprüyü yapan ve 16 yıl boyunca işletecek firmaya günlük 45 bin, yıllık 16,5 milyon araç garantisi verilmesi çok yanlıştır. Çünkü önceki yıllar göz önüne alındığında bu köprüyü yıllık yaklaşık 5 milyon aracın kullanması beklenmektedir. Aradaki fark devlet hazinesinden işletmeci firmaya ödenecektir. Devlet yine büyük miktarlarda ödemelerde bulunacaktır. Üstelik bu yöntemle yapılan tüm otoyol, köprü, havalimanı, hastane gibi yapılardaki büyük zararlar bilinerek, aynı yanlışların tekrarlanması ancak ihanetle açıklanabilir. 1915 Çanakkale Köprüsü'nden geçişi garanti edilen günlük 45 bin araç için köprüden dakikada 31 aracın geçmesi gerekiyor. Basit bir aritmetik hesapla ortaya çıkan bu veri karşısında iş bilmezlik değil, devleti soymak mantığı yatmakta ve ardından ihanet gelmektedir.
Açılışı yapan AKP genel başkanı köprüden geçiş ücretinin 200 TL olduğunu bildirdi. Açılışa getirilen halk ise bu ücretin pahalı olduğunu söyledi. Buna kızan AKP genel başkanı; “insanlar hem hizmet istiyor, hem de bedava olsun diyor, böyle bir şey olmaz” diyerek tepki göstermiş, sonrasında da “biz buraları devletin kesesinden bir kuruş çıkmadan yapıyoruz” diyerek gerçekleri saptırmaya devam etmiştir. Bu köprü yapılırken “cebimizden 5 kuruş çıkmadı” diye övünenler, bunların hesabını vermek zorundadırlar.
9 Şubat 2022 tarihinde Ulaştırma ve Altyapı Bakanı şöyle demişti: “1915 Çanakkale Köprüsü hem bölgesinin, hem de Türkiye'nin kalkınmasına ciddi faydalar sağlayacak.” Köprüye verilen geçiş garantisine göre, geçmeyen yaklaşık 11 milyon araç için devletin vereceği ücret ile nasıl kalkınacağımızı bilen var mıdır? Bu soygun düzeni değişmediği sürece, ülkemizin değil kalkınması, yerinde sayması bile mucizedir.
Azim ve Karar
]]>