E. Yarbay Cengiz Baysu
Kalpten dualarla andığı biricik anası balası,
Hocalı’da katledilmiş, nefretle ve kinle…
Küçücük bir kızken, şimdi yirmi sekizinde;
çehresinde gamzesi vardı, mendilinde oyası.
Yine de sabırlı, yüreğinde yaşatırken o yası.
Erken yaşta yüzünde, nedir bu kadar kırışık?
Sen, yeni neslin Azerî öğretmeni; çökme, dik dur!
Herkese karşı yüreğinde sevgi olsun, herkesle barışık ol!
Güleceksin elbet, bir gün yüce milletinle,
Karabağ’ı alıp barış elini uzatacaksın asaletinle…
Bak Azerbaycan’a! Şimdi dev bir dünya devleti.
Bayrağınla övüncünü haykır, patlatırcasına avurdunu.
Hıyaban’ın sesidir; “kem gözlerden koru ata yurdunu!”
Operanın, aryanın, mahnının üstündedir bu dinleti,
Daha önce ataların haykırdı bunu
bütün dünyaya dinletti.
(E. Yarbay Cengiz Baysu)
SSCB sonrası notlar
Sovyetler Birliği’nin çöküşünden bir müddet sonra 1997 yılında Azerbaycan’ın başkenti Bakü’deki Lojistik Grup’ta görev yapmıştım. Bakü’nün, Çarlık devrinin görkemli sanat eserlerini diğer illerden kıskanırcasına kendisinde toplamış güzel bir il olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.
Mesai dışı zamanlarımda bu şehri tanımak için sabahlara kadar geziyordum. Yeraltı ulaşım hatlarının örümcek ağı gibi sardığı bu şehir, Sovyet dönemine ait sınaî tesislere, eğitim kurumlarına, büyük meydan ve parklara sahipti.
Güçlü alt yapısıyla Bakü, edebiyat, müzik, resim ve heykel dallarında maharetli çok sayıda sanatçıyı yetiştirmişti. Bu sanatçılar ürettikleri görsel yapıtlarını “Ressamlar Çarşısı” denilen yerde sergiliyor, ünlerini tüm dünyaya yayıyorlardı.
Şiirin ilk iki kıtasını Bakü’de yazmıştım. Karabağ topraklarında yeniden Azeri hâkimiyeti tesis edilince üçüncü kıtasını yazdım. Çehresi üzüntülü Azerî kızın yüzü şimdi gülmektedir ve bütün dünyaya bu mahnıyı dinletmiştir...