Sizden Gelenler
Köşe Yazarı
Sizden Gelenler
 

Hatice Topçu yazdı: ROBOTLAŞTIRILAN İNSAN

İnsanların teslim olma sebeplerini beynimde sıralamak istediğimde hayretler içinde kaldım. Meğer ne çok teslim olma sebebi varmış… İçinde bulunduğu yaşamın ona sunduğu konfor; aman rahatım bozulmasın duygusu. Geleceğe yönelik beklentiler ve onların gerçekleşme ihtimali; aman birilerini ürkütmeyeyim, onların duymak istemediklerini söyleyip kendime gelecek için engel  oluşturmayayım. Ailesinin ve çocuklarının güvende olması. Geçmişte yaptığı yanlışların karşısına çıkartılması korkusu. Belki de en önemlisi ki çoğu insan bunun farkında bile değildir. Geçmişteki teslim oluşların taşıdıkları… Geçmişte teslim olmayışın da bir getirisi var elbette. Teslim alınmış bir dünyada aksi mümkün mü? Düşünün sermayenin yönettiği teslim olmuşları iktidara taşıdığı, bütün kilit noktalara söz dinleyen kuklaların yerleştirildiği bir dünya! Teslim olmaktan başka çaremiz var mı? sorusunu duyar gibiyim. Gelin şimdi de teslim olmanın özüne bakarak devam edelim. Yukarıda saydıklarımızın tamamının içinde korkunun olduğunu görmek çok da zor değil. Yaşadığı hayat standartlarını kaybetme korkusu. Hayallerinin gerçekleşmeme korkusu. Aile ve çocuklarının zarar görebileceği korkusu, geçmişte yaptığı hata ya da yanlışların karşısına çıkma korkusu ve geçmişteki teslimiyetlerin oluşturduğu sarmaldan çıkamama korkusu… Çıkarlar uğruna verilen tavizler, oluşturulan teslimiyetler hiç de masum değildir doğrusu. Başkalarının haklarını gasp etme temeli üzerine kurulmuş teslimiyetler bunlar. Teslim olan beslenir, konfor ve lüks yaşamın kapıları ona aralanır... Karşılığında olmadık işler konur önüne, sonu yoktur bu gidişin… Sonra sürecin bir parçası olur ve yaşadıklarını kanıksar… Bu aşama dönüşümdür. Artık insan formunda bir köledir. Ne yazık ki günümüzde gücü elinde bulundurmak isteyenlerin en çok kullandığı yöntemler, tehdit ve şantajdır. Önce kullanacağı insanları tespit eder, sonra onların açıklarını, eksiklerini, zaaflarını… Belgeleme süreci başlar. Hatta kullanılacak kişinin açığı, eksiği, zaafları yoksa oluşturulur. Kumpaslar… Teslim oluş gerçekleşir! Bilgi ve belgeler itirazlar ve karşı duruşlar için saklanır. Sarmal başlar. Teslim oluş yöntemlerini genellemeye çalıştım. Ama içinde yaşadığımız çağda bu yöntemler akıl almayacak derecede çoğalmış gözüküyor. Çağımızın iletişim araçları örneğin. Sosyal medya, sanal ağları ve benzeri… Hatta bir adım daha ileri gidelim ‘metaverse’… Özetle içinde bulunduğumuz küresel dünya ve onun uzantıları bütün dünyayı içinde yaşayanlarla birlikte teslim almış gözüküyor. Gücü eline geçiren, o gücü kaybetmemek için ne gerekiyorsa yapmaktalar. Gücün etrafındaki insanlar da o gücün etrafında kalabilmek için kendilerinden beklenen ve istenenleri yerine getirmek için yarışmaktalar. Bu teslimiyet pastadan pay alma teslimiyeti elbette. Böyle bir dünyada kendiniz olabilmek, özgün bir kimlik geliştirebilmek mümkün mü? Hele hele böyle bir dünyada özgür bir çocuk yetiştirebilmek mümkün mü? Çok tehlikeli bir yerdeyiz. Teslim oluşların oluşturduğu yeni teslimiyetlerle insan nefes alamaz hale geldi ve mutsuzluk her geçen gün derinleşiyor. Teslim alınmış dinamikler insanı sürüklüyor. İnsan edilgen bir yaşantının parçası artık. Adeta bir araç, robot misali… Özetle insan içinde olmadığı bir yaşamın esiri. Yoksa gelinen yer insanlığın sonu mu? ]]>
Ekleme Tarihi: 13 Haziran 2022 - Pazartesi
Sizden Gelenler

Hatice Topçu yazdı: ROBOTLAŞTIRILAN İNSAN

İnsanların teslim olma sebeplerini beynimde sıralamak istediğimde hayretler içinde kaldım. Meğer ne çok teslim olma sebebi varmış…

İçinde bulunduğu yaşamın ona sunduğu konfor; aman rahatım bozulmasın duygusu.

Geleceğe yönelik beklentiler ve onların gerçekleşme ihtimali; aman birilerini ürkütmeyeyim, onların duymak istemediklerini söyleyip kendime gelecek için engel  oluşturmayayım.

Ailesinin ve çocuklarının güvende olması.

Geçmişte yaptığı yanlışların karşısına çıkartılması korkusu.

Belki de en önemlisi ki çoğu insan bunun farkında bile değildir. Geçmişteki teslim oluşların taşıdıkları… Geçmişte teslim olmayışın da bir getirisi var elbette. Teslim alınmış bir dünyada aksi mümkün mü?

Düşünün sermayenin yönettiği teslim olmuşları iktidara taşıdığı, bütün kilit noktalara söz dinleyen kuklaların yerleştirildiği bir dünya!

Teslim olmaktan başka çaremiz var mı? sorusunu duyar gibiyim.

Gelin şimdi de teslim olmanın özüne bakarak devam edelim.

Yukarıda saydıklarımızın tamamının içinde korkunun olduğunu görmek çok da zor değil. Yaşadığı hayat standartlarını kaybetme korkusu. Hayallerinin gerçekleşmeme korkusu.

Aile ve çocuklarının zarar görebileceği korkusu, geçmişte yaptığı hata ya da yanlışların karşısına çıkma korkusu ve geçmişteki teslimiyetlerin oluşturduğu sarmaldan çıkamama korkusu…

Çıkarlar uğruna verilen tavizler, oluşturulan teslimiyetler hiç de masum değildir doğrusu. Başkalarının haklarını gasp etme temeli üzerine kurulmuş teslimiyetler bunlar.

Teslim olan beslenir, konfor ve lüks yaşamın kapıları ona aralanır... Karşılığında olmadık işler konur önüne, sonu yoktur bu gidişin… Sonra sürecin bir parçası olur ve yaşadıklarını kanıksar… Bu aşama dönüşümdür. Artık insan formunda bir köledir.

Ne yazık ki günümüzde gücü elinde bulundurmak isteyenlerin en çok kullandığı yöntemler, tehdit ve şantajdır.

Önce kullanacağı insanları tespit eder, sonra onların açıklarını, eksiklerini, zaaflarını…

Belgeleme süreci başlar. Hatta kullanılacak kişinin açığı, eksiği, zaafları yoksa oluşturulur.

Kumpaslar… Teslim oluş gerçekleşir! Bilgi ve belgeler itirazlar ve karşı duruşlar için saklanır.

Sarmal başlar.

Teslim oluş yöntemlerini genellemeye çalıştım. Ama içinde yaşadığımız çağda bu yöntemler akıl almayacak derecede çoğalmış gözüküyor. Çağımızın iletişim araçları örneğin.

Sosyal medya, sanal ağları ve benzeri… Hatta bir adım daha ileri gidelim ‘metaverse’…

Özetle içinde bulunduğumuz küresel dünya ve onun uzantıları bütün dünyayı içinde yaşayanlarla birlikte teslim almış gözüküyor.

Gücü eline geçiren, o gücü kaybetmemek için ne gerekiyorsa yapmaktalar. Gücün etrafındaki insanlar da o gücün etrafında kalabilmek için kendilerinden beklenen ve istenenleri yerine getirmek için yarışmaktalar. Bu teslimiyet pastadan pay alma teslimiyeti elbette.

Böyle bir dünyada kendiniz olabilmek, özgün bir kimlik geliştirebilmek mümkün mü?

Hele hele böyle bir dünyada özgür bir çocuk yetiştirebilmek mümkün mü?

Çok tehlikeli bir yerdeyiz. Teslim oluşların oluşturduğu yeni teslimiyetlerle insan nefes alamaz hale geldi ve mutsuzluk her geçen gün derinleşiyor.

Teslim alınmış dinamikler insanı sürüklüyor. İnsan edilgen bir yaşantının parçası artık.

Adeta bir araç, robot misali…

Özetle insan içinde olmadığı bir yaşamın esiri.

Yoksa gelinen yer insanlığın sonu mu?

]]>
Yazıya ifade bırak !

Diğer Yazıları

18
Mayıs
21
Ağustos
28
Haziran
23
Haziran
16
Haziran