Sizden Gelenler
Köşe Yazarı
Sizden Gelenler
 

İstila, İşgal ve Beyin Göçü | Hatice Topçu Yazdı

“…iktidara sahip olanların iktidarlarını koruma amaçları ve iktidara sahip olmak isteyenlerin çıkarları istilacıların siyasi emelleriyle birleşmiştir….” Bugün ülkemizin kurtarıcıve kurucu önderi büyük Atatürk’ün gençliğe emanet ettiği cumhuriyetimiz tehlikededir. Ağlarını bir bir ören emperyalist güçler ve iş birlikleri çok yol almıştır. BüyükAtatürk ‘Nutuk’u ‘Gençliğe Hitabe’ile bitirmiştir. İzninizle bugün içinde bulunduğumuz durumu anlatan bölümünü burayaaktarmak istiyorum.             “Zorla ve aldatmacayla sevgili vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve ülkenin her köşesi fiili olarak ele geçirilmiş olabilir.           Bütün bu koşullardan daha acıklı ve daha korkunç olmak üzere, ülkenin içinde iktidara sahip olanlar aymazlık ve sapkınlık ve hatta hainlik içinde bulunabilirler… “ 2011 yılında Suriye’den başlayan,düzensiz ama amaçlı göç dalgası bugün ülkemizin en önemli sorunlarından biridir.   Bir savaştan kaçış görüntüsü verilen bu akımın arka planını görmek aslında hiç de zor değildir. Zira büyük Atatürk yaşanacakları yıllar öncesinden görmüş ve aktarmıştır. “…Hatta bu iktidar sahipleri kişisel çıkarlarını istilacıların siyasi emelleriyle birleştirebilirler…” Göç dalgaları devam etmektedir.Suriyeliler, Afganlılar, İranlılar ve diğerleri… Suriye’de savaş bitti. Ama Suriyeliler halen ülkemizde! Ne yazık ki,ülkemizi yönetenlerin izledikleri güdümlü politikalar ve muhalefetin edilgen tutumu emperyalizmin amaçlarına hizmet etmeyi sürdürmektedirler. Neden mi? Çünkü iktidara sahip olanların iktidarlarını koruma amaçları ve iktidara sahip olmak isteyenlerin çıkarları istilacıların siyasi emelleriyle birleşmiştir. Öte yandan ekonomik kriz ve işsizlik ülkemizden dışarıya göçü hızlandırmıştır. Ülkemizden her yıl yüz binlerce nitelikli insan göç etmektedir. Ülkeyi terk edenlerin büyük bir çoğunluğunu gençler oluşturmaktadır. Anımsayalım lütfen, Nisan ayında Cumhurbaşkanı doktorlar için, “Giderlerse gitsinler” demişti. Eee…Sağlık bakanı Koca’nın 4 bin Suriyeli sağlık çalışanı açıklaması… Gelelim İçişleri Bakanına.Suriye’nin İdlib kentinde inşa edilen briket evlerin teslim töreninde; “Sizi zulme teslimetmeyeceğiz. Kardeşliğimizi kıyamete kadar devam ettireceğiz”diyerekbir adım daha ötesini açıkladı. Türkiye’de yerleşik Suriyeli bir milyon kişiye ev yapılacak ifadelerini kullandı. Bu koşullarda Suriyeliler ülkelerine döner mi? Neredeyse yüzde seksenine yakını dönmek istemiyor! Bütün bunlara, bir milyona yakın Suriyeliye vatandaşlık hakkı verildiğini ve Suriyeli kadınların doğum oranlarını da ekleyecek olursak, önümüzeon yıl, yirmi yılda ülkemizin içine düşürüleceği vahim sonuç daha net anlaşılacaktır diye düşünüyorum.  İşte bütün bu gerçekler Türkiye’nin toprak bütünlüğünün tehdit altında olduğunun göstergesidir.Özellikle de Suriyelilerin yerleştirildiği güney doğu illerinde oluşan nüfus yapısı bunun en açık kanıtıdır. Göçlerle değiştirilen demografik yapı tam olarak da budur. Lozan Barış Antlaşması ve Paris Antlaşmalarına göre silahsız olması gereken adalarımız Yunanistan tarafından silahlandırılmış, Türkiye sınırındaki 20 adamız işgal edilmiştir. İktidar sahipleri ve muhalefet görmüyor, duymuyor, konuşmuyor… Sevr’i başaramayıp Millî Mücadele ile hezimete uğrayanlar boş durmadılar, ikinci Sevr planını göçlerle, satın alınan mülklerleelde edilenvatandaşlık haklarıyla ve işgallerle tekrar önümüze koydular. Bu planın işbirlikçileri savaştan yenik çıktıkları için susmuyorlar. Bu planın işbirlikçileri kişisel çıkarlarını istilacıların emelleriyle birleştirdikleri için susuyorlar. Hızlı bir Araplaştırma politikasının içerisine çekilmiş olan ülkemiz, tam bağımsızlıktan yoksun düşürülmüştür. Çıkı şulusal egemenliğe dayalı tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin önderi büyük Atatürk’ün yolu ve gösterdiği hedeflerdir. Yazımın bu aşamasında bir sorunun daha yanıtlanması gerekmektedir. Büyük Atatürk’ün gençliğe hitabesinde kastettiği biyolojik gençlik mi? Yanıtı ondan dinleyelim: “Benim anladığım gençlik, bu devrimin fikirlerini ve ideolojisini benimseyip gelecek kuşaklara götürecek kimselerdir. Benim gözümde yirmi yaşında bir yobaz ihtiyardır, yetmiş yaşında bir ihtiyar da güçlü bir gençtir.” Bu tanımda yerini alan Türkiye Cumhuriyeti’nin gençleri. Kurtarıcı ve kurucu önderimiz büyük Atatürk’ün sesine kulak verelim: “Ey Türk gençliğinin evladı!  İşte bu durum ve koşullar içinde bile görevin, Türk bağımsızlık ve cumhuriyetini kurtarmaktır!  Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki soylu kanda mevcuttur!” Kendi yurdumuzda sürgün olmak istemiyorsak, büyük Atatürk’ün çağrısına onun yol ve yöntemlerini günümüz koşullarıyla bütünleştirerek yanıt vermeliyiz. Her karış toprağı şehit kanlarıyla sulanmış vatanımıza ve geleceğimize sahip çıkmalıyız. İçinde bulunduğumuz istilayı yok etmeli ve büyük Atatürk’ünyarım kalan aydınlanma devrimlerini tamamlamalıyız… Yeniden, “Ya bağımsızlık ya ölüm!” demeliyiz. KURTULUŞ KURULUŞTADIR ! Medya Siyaset ]]>
Ekleme Tarihi: 06 Mayıs 2022 - Cuma
Sizden Gelenler

İstila, İşgal ve Beyin Göçü | Hatice Topçu Yazdı

“…iktidara sahip olanların iktidarlarını koruma amaçları ve iktidara sahip olmak isteyenlerin çıkarları istilacıların siyasi emelleriyle birleşmiştir….”

Bugün ülkemizin kurtarıcıve kurucu önderi büyük Atatürk’ün gençliğe emanet ettiği cumhuriyetimiz tehlikededir. Ağlarını bir bir ören emperyalist güçler ve iş birlikleri çok yol almıştır.

BüyükAtatürk ‘Nutuk’u ‘Gençliğe Hitabe’ile bitirmiştir. İzninizle bugün içinde bulunduğumuz durumu anlatan bölümünü burayaaktarmak istiyorum.

            “Zorla ve aldatmacayla sevgili vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve ülkenin her köşesi fiili olarak ele geçirilmiş olabilir.

          Bütün bu koşullardan daha acıklı ve daha korkunç olmak üzere, ülkenin içinde iktidara sahip olanlar aymazlık ve sapkınlık ve hatta hainlik içinde bulunabilirler… “

2011 yılında Suriye’den başlayan,düzensiz ama amaçlı göç dalgası bugün ülkemizin en önemli sorunlarından biridir.   Bir savaştan kaçış görüntüsü verilen bu akımın arka planını görmek aslında hiç de zor değildir. Zira büyük Atatürk yaşanacakları yıllar öncesinden görmüş ve aktarmıştır. “…Hatta bu iktidar sahipleri kişisel çıkarlarını istilacıların siyasi emelleriyle birleştirebilirler…”

Göç dalgaları devam etmektedir.Suriyeliler, Afganlılar, İranlılar ve diğerleri…

Suriye’de savaş bitti. Ama Suriyeliler halen ülkemizde!

Ne yazık ki,ülkemizi yönetenlerin izledikleri güdümlü politikalar ve muhalefetin edilgen tutumu emperyalizmin amaçlarına hizmet etmeyi sürdürmektedirler.

Neden mi?

Çünkü iktidara sahip olanların iktidarlarını koruma amaçları ve iktidara sahip olmak isteyenlerin çıkarları istilacıların siyasi emelleriyle birleşmiştir.

Öte yandan ekonomik kriz ve işsizlik ülkemizden dışarıya göçü hızlandırmıştır. Ülkemizden her yıl yüz binlerce nitelikli insan göç etmektedir. Ülkeyi terk edenlerin büyük bir çoğunluğunu gençler oluşturmaktadır. Anımsayalım lütfen, Nisan ayında Cumhurbaşkanı doktorlar için, “Giderlerse gitsinler” demişti. Eee…Sağlık bakanı Koca’nın 4 bin Suriyeli sağlık çalışanı açıklaması… Gelelim İçişleri Bakanına.Suriye’nin İdlib kentinde inşa edilen briket evlerin teslim töreninde; “Sizi zulme teslimetmeyeceğiz. Kardeşliğimizi kıyamete kadar devam ettireceğiz”diyerekbir adım daha ötesini açıkladı. Türkiye’de yerleşik Suriyeli bir milyon kişiye ev yapılacak ifadelerini kullandı.

Bu koşullarda Suriyeliler ülkelerine döner mi?

Neredeyse yüzde seksenine yakını dönmek istemiyor!

Bütün bunlara, bir milyona yakın Suriyeliye vatandaşlık hakkı verildiğini ve Suriyeli kadınların doğum oranlarını da ekleyecek olursak, önümüzeon yıl, yirmi yılda ülkemizin içine düşürüleceği vahim sonuç daha net anlaşılacaktır diye düşünüyorum.

 İşte bütün bu gerçekler Türkiye’nin toprak bütünlüğünün tehdit altında olduğunun göstergesidir.Özellikle de Suriyelilerin yerleştirildiği güney doğu illerinde oluşan nüfus yapısı bunun en açık kanıtıdır.

Göçlerle değiştirilen demografik yapı tam olarak da budur.

Lozan Barış Antlaşması ve Paris Antlaşmalarına göre silahsız olması gereken adalarımız Yunanistan tarafından silahlandırılmış, Türkiye sınırındaki 20 adamız işgal edilmiştir. İktidar sahipleri ve muhalefet görmüyor, duymuyor, konuşmuyor…

Sevr’i başaramayıp Millî Mücadele ile hezimete uğrayanlar boş durmadılar, ikinci Sevr planını göçlerle, satın alınan mülklerleelde edilenvatandaşlık haklarıyla ve işgallerle tekrar önümüze koydular. Bu planın işbirlikçileri savaştan yenik çıktıkları için susmuyorlar. Bu planın işbirlikçileri kişisel çıkarlarını istilacıların emelleriyle birleştirdikleri için susuyorlar.

Hızlı bir Araplaştırma politikasının içerisine çekilmiş olan ülkemiz, tam bağımsızlıktan yoksun düşürülmüştür. Çıkı şulusal egemenliğe dayalı tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin önderi büyük Atatürk’ün yolu ve gösterdiği hedeflerdir.

Yazımın bu aşamasında bir sorunun daha yanıtlanması gerekmektedir.

Büyük Atatürk’ün gençliğe hitabesinde kastettiği biyolojik gençlik mi?

Yanıtı ondan dinleyelim:

“Benim anladığım gençlik, bu devrimin fikirlerini ve ideolojisini benimseyip gelecek kuşaklara götürecek kimselerdir. Benim gözümde yirmi yaşında bir yobaz ihtiyardır, yetmiş yaşında bir ihtiyar da güçlü bir gençtir.”

Bu tanımda yerini alan Türkiye Cumhuriyeti’nin gençleri. Kurtarıcı ve kurucu önderimiz büyük Atatürk’ün sesine kulak verelim:

“Ey Türk gençliğinin evladı!

 İşte bu durum ve koşullar içinde bile görevin, Türk bağımsızlık ve cumhuriyetini kurtarmaktır!

 Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki soylu kanda mevcuttur!”

Kendi yurdumuzda sürgün olmak istemiyorsak, büyük Atatürk’ün çağrısına onun yol ve yöntemlerini günümüz koşullarıyla bütünleştirerek yanıt vermeliyiz.

Her karış toprağı şehit kanlarıyla sulanmış vatanımıza ve geleceğimize sahip çıkmalıyız. İçinde bulunduğumuz istilayı yok etmeli ve büyük Atatürk’ünyarım kalan aydınlanma devrimlerini tamamlamalıyız…

Yeniden, “Ya bağımsızlık ya ölüm!” demeliyiz.

KURTULUŞ KURULUŞTADIR !

Medya Siyaset

]]>
Yazıya ifade bırak !

Diğer Yazıları

18
Mayıs
21
Ağustos
28
Haziran
23
Haziran
16
Haziran