Sizden Gelenler
Köşe Yazarı
Sizden Gelenler
 

Hatice Topçu yazdı: Halksız Bir Çıkış Düşünülemez!

Öyle bir yerdeyiz ki hangi yana baksak karmaşa, hangi yana baksak çıkış kapalı!… Amacım umutsuzluk aşılamak değil elbette ama içinde bulunduğumuz durumun tespitini doğru yapmadan doğru çıkışı bulmak olanaksız. Zor bir yerdeyiz ve buraya öyle ha diye gelmedik. Uzun yılların ürünü olan bulunduğumuz yere verilen ödünlerle geldik. Karşı devrim güçleri çok yol aldı. Açıkçası bu gerçeği görmeden çıkışın sadece iktidarın değişmesi ile mümkün olabileceğine inanmak olaylara yüzeysel bakmaktır. Çünkü ciddi bir sistem sorununun içindeyiz ve sistemin bu hale getirilişinde iktidarlarla birlikte muhalefetin de payı büyüktür. Muhalefetin geldiğimiz yerdeki payı hatalardan mı ibaret? Yaşananlar pek de öyle göstermiyor. Karşı devrim güçlerinin bu kadar yol alabilmiş olması, hedefe kilitlenmiş güçlerin iktidarlarla birlikte muhalefeti de dizayn ettikleri anlamı taşıyor.  Nitekim geçmişten günümüze yaşananlara baktığımızda bunu doğrulayan o kadar çok uygulama var ki! Birkaç örneğe birlikte bakalım. Parlamenter sistemin yok edilme sürecini başlatan Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi referandumuna neden boyun eğildi. Anayasaya, parlamenter rejime ters bu referandum konusunda neden etkili muhalefet yapılmadı? 2014 yılı Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Ekmeleddin İhsanoğlu’nun aday gösterilmesi ve Kılıçdaroğlu’nun: “Tıpış, tıpış gidip oy vereceksiniz!” ifadesinin anlamı neydi? Peki bu unutuldu mu, unutulur mu? Yine 2014 seçimlerinde Erdoğan’ın Başbakanlıktan istifa etmeden seçime girmesine ses çıkarmamak, göz yummak nasıl açıklanabilir? Anayasa’ya aykırı bu duruma neden göz yumuldu? Bitmedi,muhalefetin2016’da milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasını desteklenmesi nasıl açıklanabilir? Meclisin üstünlüğüne neden darbe vuruldu? Bitmedi, parlamenter sistemin yok edilişinin adımlarından biri daha. 16 Nisan 2017 tarihinde yapılan Anayasa değişikliği halk oylamasının OHAL koşulları altında yapılmasına neden izin verildi? Bitmedi, mühürsüz oyların geçerli sayılması ve atı alanın Üsküdar’ı geçmesine neden boyun eğildi? Bitmedi bu sonucun ana muhalefet partisi CHP tarafından AİHM (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi)’ e taşınması konusunda neden geri adım atıldı. Başvuru neden parti adına yapılmadı ve Konya Milletvekili Atila Kart tarafından bireysel olarak yapıldı?Gelelim son günlerde yeniden gündem olan diploma konusuna. Bilindiği üzeri HKP (Halkın Kurtuluşu Partisi) ‘nin uzun hukuk mücadelesi sonrası gündeme oturan bir karar söz konusu. Bu kararla sadece üniversite diplomasının değil, lise diplomasının da olmadığı konusu gündeme taşınmış oldu. Yazımızın en başında çıkış kapalı demiştim! Çıkışın kapalı oluşunun sebebi etkili muhalefetten yoksunluktur. Küçücük bir parti olan HKP’nin attığı büyük adıma ve aldığı yola baktığınızda neden ana muhalefet partisi bu denli edilgen diye düşünmeden edemiyor insan. Oysa muhalefetin istemesi halinde neler yapabileceği çok net ortadadır. Muhalefet için bu denli olumlu bir iklimde sadece diploma konusu bile çok şeyi değiştirebilecekken neden sessiz kalındı? Biz bu soruları sorunca iktidar adayı muhalefete zarar verdiğimiz söyleniyor. Oysa muhalefetin doğru adımlarını her zaman savunup, söylemekten de geri durmuyoruz. Örneğin2019 yerel seçimlerinde ana muhalefet partisi ve diğer muhalefet partilerinin dayanışması ile oluşan sinerjinin İstanbul ve birçok kentte başarı elde etmesi… Örneğin son günlerde kamuoyunun taleplerini dikkate alarak yapılan muhalefetin iktidar üzerindeki etkisi ve doğurduğu sonuçlar… En son gerçekleşen üniversite mezunlarının öğrenim gördükleri sürede aldıkları kredilerin faizlerinin silinmesi uygulaması… Gelelim içinde bulunduğumuz duruma. Ülke ortada ikiye bölünmüş durumda.  Yaşananlar halkın her geçen gün mağduriyetinin daha da derinleşmesine sebep olur nitelikte. Şimdi seçimin normal zamanında olacağını varsayalım ve sorumuzu soralım. Böyle bir tabloda seçimle sandıkla çıkış mümkün olabilir mi? Eğer muhalefet yukarıda belirtilen teslim olmuşluk uygulamalarını değil de sonucu etkileme uygulamalarını tercih eder ve halkı yanına almayı başarabilirse, evet. Eğer muhalefet partileri kendi adaylarını dayatmayıp, aday adaylarını halka sunar ve halkın güçlü desteğinin olduğu bir adayı Cumhurbaşkanı adayı gösterebilirse, evet. Aksi örneğin Kılıçdaroğlu’nun ya da parti veya millet ittifakı tarafından dayatılan başka bir ismin aday gösterilmesi seçimin kaybedilmesi anlamı taşır. Halkın adayının olması seçimin halkın desteği altında yapılması demektir. Dolayısıyla sandık güvenliğinin de halk tarafından sahiplenilmesi demektir. İçinde bulunduğumuz durumda 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkan, halk ile kucaklaşan ve adım adım kurtuluşa, kuruluşa giden büyük Atatürk’ün çıkışı gibi bir çıkışa ihtiyaç var. Özetle içinde bulunduğumuz durumda büyük Atatürk’ün vizyonuna ihtiyaç var. O vizyonda da halk var, birlik ve beraberlik var! Aksi atı alan Üsküdar’ı yine geçecektir.  ]]>
Ekleme Tarihi: 12 Ağustos 2022 - Cuma
Sizden Gelenler

Hatice Topçu yazdı: Halksız Bir Çıkış Düşünülemez!

Öyle bir yerdeyiz ki hangi yana baksak karmaşa, hangi yana baksak çıkış kapalı!…

Amacım umutsuzluk aşılamak değil elbette ama içinde bulunduğumuz durumun tespitini doğru yapmadan doğru çıkışı bulmak olanaksız.

Zor bir yerdeyiz ve buraya öyle ha diye gelmedik. Uzun yılların ürünü olan bulunduğumuz yere verilen ödünlerle geldik.

Karşı devrim güçleri çok yol aldı. Açıkçası bu gerçeği görmeden çıkışın sadece iktidarın değişmesi ile mümkün olabileceğine inanmak olaylara yüzeysel bakmaktır. Çünkü ciddi bir sistem sorununun içindeyiz ve sistemin bu hale getirilişinde iktidarlarla birlikte muhalefetin de payı büyüktür.

Muhalefetin geldiğimiz yerdeki payı hatalardan mı ibaret?

Yaşananlar pek de öyle göstermiyor. Karşı devrim güçlerinin bu kadar yol alabilmiş olması, hedefe kilitlenmiş güçlerin iktidarlarla birlikte muhalefeti de dizayn ettikleri anlamı taşıyor.  Nitekim geçmişten günümüze yaşananlara baktığımızda bunu doğrulayan o kadar çok uygulama var ki!

Birkaç örneğe birlikte bakalım.

Parlamenter sistemin yok edilme sürecini başlatan Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi referandumuna neden boyun eğildi. Anayasaya, parlamenter rejime ters bu referandum konusunda neden etkili muhalefet yapılmadı?

2014 yılı Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Ekmeleddin İhsanoğlu’nun aday gösterilmesi ve Kılıçdaroğlu’nun: “Tıpış, tıpış gidip oy vereceksiniz!” ifadesinin anlamı neydi? Peki bu unutuldu mu, unutulur mu?

Yine 2014 seçimlerinde Erdoğan’ın Başbakanlıktan istifa etmeden seçime girmesine ses çıkarmamak, göz yummak nasıl açıklanabilir? Anayasa’ya aykırı bu duruma neden göz yumuldu?

Bitmedi,muhalefetin2016’da milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasını desteklenmesi nasıl açıklanabilir? Meclisin üstünlüğüne neden darbe vuruldu?

Bitmedi, parlamenter sistemin yok edilişinin adımlarından biri daha. 16 Nisan 2017 tarihinde yapılan Anayasa değişikliği halk oylamasının OHAL koşulları altında yapılmasına neden izin verildi?

Bitmedi, mühürsüz oyların geçerli sayılması ve atı alanın Üsküdar’ı geçmesine neden boyun eğildi?

Bitmedi bu sonucun ana muhalefet partisi CHP tarafından AİHM (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi)’ e taşınması konusunda neden geri adım atıldı. Başvuru neden parti adına yapılmadı ve Konya Milletvekili Atila Kart tarafından bireysel olarak yapıldı?Gelelim son günlerde yeniden gündem olan diploma konusuna.

Bilindiği üzeri HKP (Halkın Kurtuluşu Partisi) ‘nin uzun hukuk mücadelesi sonrası gündeme oturan bir karar söz konusu. Bu kararla sadece üniversite diplomasının değil, lise diplomasının da olmadığı konusu gündeme taşınmış oldu.

Yazımızın en başında çıkış kapalı demiştim!

Çıkışın kapalı oluşunun sebebi etkili muhalefetten yoksunluktur.

Küçücük bir parti olan HKP’nin attığı büyük adıma ve aldığı yola baktığınızda neden ana muhalefet partisi bu denli edilgen diye düşünmeden edemiyor insan. Oysa muhalefetin istemesi halinde neler yapabileceği çok net ortadadır.

Muhalefet için bu denli olumlu bir iklimde sadece diploma konusu bile çok şeyi değiştirebilecekken neden sessiz kalındı?

Biz bu soruları sorunca iktidar adayı muhalefete zarar verdiğimiz söyleniyor. Oysa muhalefetin doğru adımlarını her zaman savunup, söylemekten de geri durmuyoruz.

Örneğin2019 yerel seçimlerinde ana muhalefet partisi ve diğer muhalefet partilerinin dayanışması ile oluşan sinerjinin İstanbul ve birçok kentte başarı elde etmesi…

Örneğin son günlerde kamuoyunun taleplerini dikkate alarak yapılan muhalefetin iktidar üzerindeki etkisi ve doğurduğu sonuçlar…

En son gerçekleşen üniversite mezunlarının öğrenim gördükleri sürede aldıkları kredilerin faizlerinin silinmesi uygulaması…

Gelelim içinde bulunduğumuz duruma.

Ülke ortada ikiye bölünmüş durumda.  Yaşananlar halkın her geçen gün mağduriyetinin daha da derinleşmesine sebep olur nitelikte.

Şimdi seçimin normal zamanında olacağını varsayalım ve sorumuzu soralım.

Böyle bir tabloda seçimle sandıkla çıkış mümkün olabilir mi?

Eğer muhalefet yukarıda belirtilen teslim olmuşluk uygulamalarını değil de sonucu etkileme uygulamalarını tercih eder ve halkı yanına almayı başarabilirse, evet.

Eğer muhalefet partileri kendi adaylarını dayatmayıp, aday adaylarını halka sunar ve halkın güçlü desteğinin olduğu bir adayı Cumhurbaşkanı adayı gösterebilirse, evet.

Aksi örneğin Kılıçdaroğlu’nun ya da parti veya millet ittifakı tarafından dayatılan başka bir ismin aday gösterilmesi seçimin kaybedilmesi anlamı taşır.

Halkın adayının olması seçimin halkın desteği altında yapılması demektir. Dolayısıyla sandık güvenliğinin de halk tarafından sahiplenilmesi demektir.

İçinde bulunduğumuz durumda 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkan, halk ile kucaklaşan ve adım adım kurtuluşa, kuruluşa giden büyük Atatürk’ün çıkışı gibi bir çıkışa ihtiyaç var.

Özetle içinde bulunduğumuz durumda büyük Atatürk’ün vizyonuna ihtiyaç var.

O vizyonda da halk var, birlik ve beraberlik var!

Aksi atı alan Üsküdar’ı yine geçecektir. 

]]>
Yazıya ifade bırak !

Diğer Yazıları

18
Mayıs
21
Ağustos
28
Haziran
23
Haziran
16
Haziran