Mustafa Kemal Atatürk’ün de katkısı bulunan Köy Enstitüsü projesi, içinde her tür sanat, üretim, evrensel değerler, halk oyuncuları ile yurt sahnesinde icra edilen bir operadır. Tema, akılcı-yenilikçi doğrultuda gelişme ve kalkınma idi. Oyuncular, seyirciler mutluydu… Ne ki, “Su uyur düşman uyumaz”dı…
Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulduktan sonra halkımızın kalkınma sı, aydınlanması, gelişmesi yönünde yapılan devrimler dizisinde Öğretim Birliği Yasası (Tevhid-i Tedrisat Kanunu) ilk başta yer almıştı. Bu, akılcı ve bilimsel doğrultuda öğretimin birleştirilmesi demekti. Mustafa Necati’nin bakanlığı döneminde ise Harf Devrimi, Millet Mektepleri gibi köktenci değişimler yapılmıştı. Sıra kırsal kesimin sorunlarının çözümüne gelmişti. Köy kalkınmasını sağlayarak milli birliği pekiştirecek bir proje düşünülüyordu.
İNSANLARI YAKLAŞTIRACAK YEGANE NITELIK, EĞITILMIŞLIK DÜZEYLERIDIR.
Ulusumuzun yüzde seksenini oluşturan Anadolu köylüsü, yüzyıllardır horlanmış, kent ve kasaba halkına göre çağdaş yaşamın gerisinde kalmıştı.
Mustafa Kemal, yurt savunmasında tüm varlığını bağımsızlık uğruna feda eden Türk köylüsünü iyi tanıyor, onların umarsızlıklarına çareler bulunmasını istiyor ve takip ediyordu.
Atatürk çevresine “Bu yoksunluklardan utanmak gerekir. İmal-i fikir eyleyiniz (düşünce üretiniz) çocuklar. Halkın ekonomik sıkıntılarına, bilisizliklerine çözümler bulunuz.” diyordu.
Bunun için öncelikle köylerimizi ve tüm ülkeyi kucaklayan çözümler arayışı başlamıştı.
Öneri yine Başöğretmen Atatürk’ten geldi:
“Asker ocağında erbaş olmuş yetenekli köy gençlerini kısa süreli kurslarla yetiştirerek eğitmen olarak köylerinde görevlendirebilirsiniz” diyordu.
Bu öneri esas alınarak 1935 yılında Milli Eğitim Bakanı Saffet Arıkan ve İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç’un çalışmaları sonucunda ilk aşamada 1936 yılında yedi ilimizde başlayan kurslarda yetişen eğitmenler, ellerine verilen “Eğitmen Kılavuzu” kitapçığıyla köylüyü kucaklayıp aydınlatan ilk kurumsal eğitim misyonerleri olmuşlardı.
Eğitmen Kurslarıyla başlayan ve Köy Öğretmen Okulu denemelerinden sonra gerçekleşen ve geniş kitleleri aydınlatarak dünyaya örnek olan Köy Enstitüsü projesi, Cumhuriyet Kültürü’nün temelini oluşturan ve silin(e)mez izler bırakan büyük bir eğitim devrimidir. “Köy Enstitüsü” adı, köy sorunları, çözümleri ve sonuçlarının bilimsel yöntemle araştırılması kavramlarını içerir.
Köy sorununu ele alanlara sataşarak “sınıf ayrımı yapıyorsunuz” diyenlere, şöyle yanıt verilmiştir: “Çalışmalarımız var olan sınıfsal ayrımın kaldırılıp sevgi ve saygıya dayanan–ayrıcalıksız, sınıfsız kaynaşmış bir kitle oluşması içindir.”
Halkı aydınlatmaya gönül veren insan kıtlığı bir yana üstelik halkın aydınlatılmasını istemeyen ya da uygun yöntemi bulamayan kişilerden de geçilmez. Eğitmenlerin köylerde görev aldıkları yıllarda 1938 yılında göreve başlayan Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel’e bir mektup yazan sözde eğitimci Hasip Ahmet Aytuna, “ Cahilin cahili eğitmesi demek olan Eğitmen Yetiştirme Kurslarından derhal vazgeçilmesini” önerir. Sanki ortalık köye eğitici olarak gitmek isteyen aydın kişilerle doluydu ve Eğitmen Kursları onlara tercih ediliyordu! Mevcut öğretmenlerden köylerde görev alanlar bile birkaç ay sonra köyden kolaylıkla ayrılıp kapağı kentlere atıyordu. O aralar açılan üç yıllık Köy Öğretmen Okulları da gereksinimi karşılamaktan uzaktı. İrili ufaklı kırk bin köyümüzün otuz beş bininde okul ve öğretmen yoktu. “Anadolu’ da yeni bir halk devleti kurulmuştu. Eğitimde de özüne dönmek gerekiyordu” diyen Tonguç, eğitim ve kalkınma sorunlarının çözümüne yönelik olarak on bin köyü gezerek Anadolu’yu taramış, süregelen sorunlarını ve çözümüne yönelik esaslı incelemelerde bulunmuştur. Yurt içinde ve dışındaki eğitim uygulamalarını, literatürü ve uzmanlara hazırlatılan raporları inceleyerek toplumumuza uygun düşen “Köy Enstitüsü Projesini” oluşturmuş ve hazırladığı dosyayı bakanlığa sunmuştur. Köy Enstitüleri’nin kuramcısı, kurucusu ve uygulayıcısı olan Tonguç, Atatürk’ün “Ulusal kültürümüzü çağdaş medeniyetin üzerine çıkaracağız” savsözünü kendisine ülkü edinmiş ve bu doğrultuda gereğini yerine getirmek istemiştir.
Eğitim literatüründe “Türk Eğitim Sistemi” adıyla yer alan bu değerli Köy Enstitüsü kurumu, toplumsal yapının - yaşamın bütünlüğünü ve iyileştirilmesini amaçlayan özgün bir eğitim dizgesi olarak Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel ve Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün onayını alır. TBMM’de 17 Nisan 1940 tarihinde kabul edilen 3803 sayılı “Köy Enstitüsü Kanunu” olarak çıkar ve yürürlüğe girer.
Köy Enstitüsü Projesi bir eğitim kurumudur. Ancak, bir orta öğretim kurumundan, bir öğretmen yetiştirme kurumundan, bir Sanat kurumundan vb. daha ötede bir kurumdur.
KÖY ENSTİTÜSÜ BİR CUMHURİYET KÜLTÜRÜDÜR!
Köy Enstitüsü projesi, Atatürk Devrimlerinin Cumhuriyet’e taban yaratacak kültür devriminin ileri basamağıdır.
İş içinde üreterek, tasarlayarak kuramsal ve uygulamalı bilgi-beceri kazanımı sağlayacak, 21 ilde eş güdümle yurt bütünlüğünü kavrayan Köy Enstitüsü üniteleri açıldı. Bu kurumlarda, köylerden alınan kız ve erkek çocuklar, tasarımcı ve üretken, zora karşı direngen, eğitim, kültür, sanat, bilim, ziraat, sağlık vb. bilgi ve beceriler ile donatıldılar. Halkını eğitme misyonuyla köylerde görev aldılar.
Kolayın alternatifi zordur; zorun alternatifi ise başarmaktır. Onlar, zoru seçtiler ve başardılar; yarınlara yürüdüler.Kazma kürekle çalıştılar, simge çalgıları mandolinle neşelendiler coştular…
Köy Enstitüsünü anlayamayanlar, algılayamayanlar oldu. “Kazma kürek vb. aletlerle günümüze çare olabilirler mi ki?”, diyenlere, “En yeni aletlerle en içten çalışarak” diye marşlar hatırlatılır…
Köy Enstitüsü eğitim programı ve amaçları salt kültür dersleri, iş-teknik, tarım, besinsel, maddesel üretim etkinliğiyle sınırlı değildir. Bölgeler arası kültür paylaşımı, yerel kültürün ulusal evrensel boyutlara taşınarak toplumsal bütünlüğün sağlanmasınası, , kişinin öncelikle kendinden- inaklarından kurtulmasını,,eleştirel tutum tavırla dünyasını genişletebilmeyi ve başkalarına el avuç açmak yerine kendini bilmek ve “kendi derdime çare yine nim” bilincine ererek özgürleşmek deamaçlanmıştır…
Cumhuriyet’in en kapsamlı Eğitim Hamlesi, 1936’da Eskişehir’ de Eğitmen kurslarıyla başlamış; Köy Enstitüleri ve bu kurumların devamı
olan Ögretmen Okulları ile 1974 yılına kadar devam etmiştir. Bu yıllar arasında yaklaşık 9.000 eğitmen,17.341 Köy Enstitüsü çıkışlı öğretmen, 213 Yüksek Köy Enstitüsü çıkışlı öğretmen, 1600 sağlık memuru ve öğretmen okuluna dönüştürülen bu kurumlardan yetişen öğretmenlerle toplam sayıları 70.000’e yaklaşık elemandan oluşan Cumhuriyet eğitim ordusu, bu yurt insanına gönül ve hizmet vermiştir….
Köy Enstitüsü çıkışlılar, yurdumuzun her köşesine uygarlık götürmenin yanı sıra sanat ve bilimin her alanında eserler vermiş ve silinmeyen izler bırakmışlardır.
Köy Enstitüsünün yenilikçi, geliştirmeci ruhunu özümseyemeyenlerin yıkıcı tutumları davranışları ve bu tutumdan yararlanmak isteyen sömürücü halk düşmanlarının saldırıları, o güzelim kurumları yıpratmış ve yıkmıştır. Bilinçsiz halkın eline geçen cevheri koruması zordur, aldatılması ise kolaydır…
Bu dünyadan bir “Köy Enstitüsü” geçti, diyemeyiz. “Altın yere düşmeyle pul olmaz.” Onu anlayamayan kişi ve siyasilerin anlayacakları günün ümit ve beklentisi içindeyiz. Köy Enstitüsü uygulamalarına düşmanca yaklaşan güçler 1946, 1950, 1954 onun işlevini engellemiş olsalar da, bugün onların hepsi silinip gitmiştir. Ancak Köy Enstitüsü ruhu toplumca kabul görmüş ve yaşamaktadır. Kurtuluşun Köy Enstitüsü ruhunda olduğu unutulmamalıdırMehmet AYHAN
Köy Enstitüsü çıkışlı Emekli İlköğretim Müfettişi
]]>