Aşkın soğuk bir iklim kadar soğuktu!
Beni sensiz bıraktığın günleri, yaşamadığım her baharı doyasıya yaşamak istiyorum.
şafakta, güneş doğduğunda, belki yeniden doğarız.
Yokluğunun bütün yalnızlığını avuçlarımda taşıdım,Ellerimden ter döktüm ırmaklara.
Çayırların büyüdüğünü hiç görmedim
Elimin değdiği yerde dikenler parmaklarına batmasın diye hiç gül dikmedim.
Sensiz hiçbir çiçeğin kokusunu ciğerlerime çekemedim.
kaldırımlarda tek başıma yürürken, yağmurların beni ıslatmasına izin vermedim.
Her gün gökyüzünün altında ölü bir ağaç gibi iki hece arasında bekledim.
Yıpranmış kelimelerin inandırıcılığını yitirdiği yerde Yenilikler bulacağımı düşündüm.
Ağaçların dallarından düşen yapraklarla düşmeye hazır değildim.
Tahtım sadece senin kucağın olmalıydı
saçlarımda sadece senin ellerin
keşke sadece benim iklimim olsaydın,
başkasının değil.
zaman içinde iki aşama arasında
Vahşi rüzgarın uğultusunda
Sessizliğin nabzını dinlerken doyasıya sevişirdik
tüm kuru yapraklarla birlikte yere düşüp yeniden kalkardık
Yeni rüzgarlarla esen yeni korkulara tek beden olurduk.
Şimdi tüm aynalar sıraya girdi, benden kaçıyorlar
Hiç bitmeyeceğini düşündüğüm nefesim
Gecede yürüyen gölgen benim gölgeme veda ediyor.
Ağlıyorum, ağlıyorum ve sonra gülümsüyorum.
Her düşüncenin kollarında bir çocuk
Her gecenin yalnızlığında karanlığımı aydınlatan mum ışığı oldum.
Sana dair her şeye alıştım artık, senden uzakta gözlerimi senden alıp başka pınarlarla yeniden rengarenk çiçekler açacağım.