Seni her özlediğimde kuru bir yaprak gibi yere düşüyorum."
Başıboş yerlerim hasretle yanıyor
Kalıntılarım, eski duygularım, uzun ağlayışlarımda boğuluyor.
Ruhum sancı içinde, bedenim kıraç bir tarla kadar çorak, vadilerim kuru çakıl, Her sabah kuş cıvıltıları eşliğinde ölü taklidi yapıyorum.
Bolluğun tadını çıkaran rengarenk çiçeklerin arasındaki sessiz ve garip bahçelerden geldim.
Şimdi gözden ırak, evden ırak, karadan ırak
Hasret ve duygularımla sert bir rüzgara kapılmış gibiyim.
Kalbim paramparça, kışın soğuğu kaburgalarıma yerleşti
Gönlüm tozlu, sabahlarım kuru
Anılarım tanınmaz, isteklerim zamansızlığa akıyor
Kalk, yanlarımı dirilt, bilmiyormuş gibi yapma
Mesafe özlemi nedir bilmiyor musun?
Uzak bir diyarda unuttun mu sevdiklerini
Gülüşlerimizi, dudaklarımızdaki ışıltıyı unuttun mu?
Ah, mavi gökyüzü, yeşil nehirler
Çöl zambakları susamış, develer susuzluktan erken yatmış, her akşam nehir kenarına su içmek için inen ceylanlar gelmeyi bırakmış.
Susuzluktan cildimde derin yaralar açılıyor
Neden beni ezilmiş toprak gibi ezmekten mutluluk duyuyorsun ?
Kara bulutlar gibi her zaman üzerime düşüyorsun
Gel sarıl hüzünlü yüreğime
Hatta gerekirse harabeler arasında uzun uzun sevişelim.
ben hala senin ayak basılmamış bahçenim
Daha ne kadar yağmur yağmalı ve yağmur izlerimi silerken sen sadece uzaktan seyredeceksin .
15/6/2023-Paris