Ersoy Arslan
Köşe Yazarı
Ersoy Arslan
 

OY OY EMİNE

  Bir türkü incelememizden daha herkese merhaba…   Başlayalım…   Sabahtan Gördüm Seni, Çok Beyaz Geldin Bana.   Bizdeki bu ten rengi olayına takıklık nedir abi? Yok “yüzün sararmış hasta mısın” vay efendim “rengin atmış, gözünün feri gitmiş, yüzüne nur gelmiş…” Sanki herkes tıp mütehassısı… Gözle muayene tetkik yapıp, sözle sağlık raporunun çıktısını veriyorlar. Sabahtan görmüş de çok beyazmış, aç karna görmüşsündür ondandır o beyazlık. Hayır karşındakini detaylı tahlil edecek kadar incelemek de neyin nesi, tacizdir resmen bu!     Konakta Mı Büyüdün Oy Oy Emine'm, Güneş Değmemiş Sana Güneş Değmemiş Sana.   Eleman olayın teşhis ve tespitini yapıyor kendince. Sen diyor muhakkak ki zengin kızısın ve yalıda konakta malikânede yaşıyorsun, anan baban seni pamuklara sarıp sarmaladığı için tenin güneşle pek temas etmemiş, ondandır bu süt beyazlığın… Yalnız burada özellikle dikkat edilmesi gereken nokta şu ki; kızın zengin olabileceği şüphesi adamın tavrını hemen pozitif yönde değiştiriyor ve “oy oy Eminem” diyerek adeta bir çocuğu sever gibi candan ve içten yaklaşmaya başlıyor kıza bizim paragöz…   Parmağında Yüzükler Kolunda Bilezikler, Oy Sana Dolanayım Oy Oy Emine'm, Nedir Bu Güzellikler, Nedir Bu Güzellikler.   Ve nihayet kızı tüm aksesuarlarıyla birlikte gören bizim çakalın haliyle dibi düşüyor. Parmağındaki altın yüzüklere, kollarındaki burma bileziklere kalbini yüreğini ruhunu bırakan çok sevgili gönül adamımız; bu güzel görüntü karşısında eriyip bitiyor ve neredeyse mahvın eşiğine geliyor. Ve birden ne hikmetse kıza karşı sarılma, kablolu kulaklık misali dolanma hevesine kapılıyor, bu aslında altınları yürütebilir miyim tarzı bir çabadan başka bir şey değil. Takılara aşkla bakan gaspçı arkadaş “nedir bu güzellikler, nedir bu güzellikler” nidasıyla adeta kendinden geçiyor.   Vardır Güzel Yaylalar, Hamsiköy'ün Başında. Alır Kaçarım Seni, Oy Oy Emine'm, On Üç On Dört Yaşında, On Üç On Dört Yaşında.   Yuh diyorum, çüş diyorum ve daha neler diyorum neler… Türkünün bu noktasından sonra iş adli bir duruma doğru evriliyor. Meğer adamın peşinde olduğu kız daha reşit bile değilmiş. Emine’yi kaçırma planları yapan bizim sapık gaspçı, kızı alıp yaylalara götürme hevesiyle yanıp tutuşmaktadır. Rezillik diz boyu resmen!   Bir Kurşun Atacağım Belindeki Kuşağa. Baban Vermedi Seni, Oy Oy Emine'm, Benim Gibi Uşağa.   Sonunda kızı babasından isteme cüretini gösteriyor, vermiyorlar tabi normal olarak, böyle paragöz hayvanata kız mı verilir? Lakin adam arsızın zorbanın önde gideni çıkıyor, geçen defa kızı kaçırma planları yapıyordu şimdi de kurşun atmaktan falan bahsediyor eşkıya kılıklı! Abi yok mu bir devlet görevlisi polis jandarma falan, resmen tehdit ediyor herif! Emine’yi dağa kaldırmayı tasarlayan bu hayduda kimse bir dur demeyecek mi?   Neyse, sinirlenmeyeceğim… Başka türkülerde görüşmek üzere…   (#ErsoyARSLAN)
Ekleme Tarihi: 07 Mayıs 2023 - Pazar
Ersoy Arslan

OY OY EMİNE

 
Bir türkü incelememizden daha herkese merhaba…
 
Başlayalım…
 
Sabahtan Gördüm Seni,
Çok Beyaz Geldin Bana.
 
Bizdeki bu ten rengi olayına takıklık nedir abi? Yok “yüzün sararmış hasta mısın” vay efendim “rengin atmış, gözünün feri gitmiş, yüzüne nur gelmiş…” Sanki herkes tıp mütehassısı… Gözle muayene tetkik yapıp, sözle sağlık raporunun çıktısını veriyorlar. Sabahtan görmüş de çok beyazmış, aç karna görmüşsündür ondandır o beyazlık. Hayır karşındakini detaylı tahlil edecek kadar incelemek de neyin nesi, tacizdir resmen bu!
 
 
Konakta Mı Büyüdün Oy Oy Emine'm,
Güneş Değmemiş Sana Güneş Değmemiş Sana.
 
Eleman olayın teşhis ve tespitini yapıyor kendince. Sen diyor muhakkak ki zengin kızısın ve yalıda konakta malikânede yaşıyorsun, anan baban seni pamuklara sarıp sarmaladığı için tenin güneşle pek temas etmemiş, ondandır bu süt beyazlığın… Yalnız burada özellikle dikkat edilmesi gereken nokta şu ki; kızın zengin olabileceği şüphesi adamın tavrını hemen pozitif yönde değiştiriyor ve “oy oy Eminem” diyerek adeta bir çocuğu sever gibi candan ve içten yaklaşmaya başlıyor kıza bizim paragöz…
 
Parmağında Yüzükler Kolunda Bilezikler,
Oy Sana Dolanayım Oy Oy Emine'm,
Nedir Bu Güzellikler, Nedir Bu Güzellikler.
 
Ve nihayet kızı tüm aksesuarlarıyla birlikte gören bizim çakalın haliyle dibi düşüyor. Parmağındaki altın yüzüklere, kollarındaki burma bileziklere kalbini yüreğini ruhunu bırakan çok sevgili gönül adamımız; bu güzel görüntü karşısında eriyip bitiyor ve neredeyse mahvın eşiğine geliyor. Ve birden ne hikmetse kıza karşı sarılma, kablolu kulaklık misali dolanma hevesine kapılıyor, bu aslında altınları yürütebilir miyim tarzı bir çabadan başka bir şey değil. Takılara aşkla bakan gaspçı arkadaş “nedir bu güzellikler, nedir bu güzellikler” nidasıyla adeta kendinden geçiyor.
 
Vardır Güzel Yaylalar,
Hamsiköy'ün Başında.
Alır Kaçarım Seni, Oy Oy Emine'm,
On Üç On Dört Yaşında, On Üç On Dört Yaşında.
 
Yuh diyorum, çüş diyorum ve daha neler diyorum neler… Türkünün bu noktasından sonra iş adli bir duruma doğru evriliyor. Meğer adamın peşinde olduğu kız daha reşit bile değilmiş. Emine’yi kaçırma planları yapan bizim sapık gaspçı, kızı alıp yaylalara götürme hevesiyle yanıp tutuşmaktadır. Rezillik diz boyu resmen!
 
Bir Kurşun Atacağım
Belindeki Kuşağa.
Baban Vermedi Seni, Oy Oy Emine'm,
Benim Gibi Uşağa.
 
Sonunda kızı babasından isteme cüretini gösteriyor, vermiyorlar tabi normal olarak, böyle paragöz hayvanata kız mı verilir? Lakin adam arsızın zorbanın önde gideni çıkıyor, geçen defa kızı kaçırma planları yapıyordu şimdi de kurşun atmaktan falan bahsediyor eşkıya kılıklı! Abi yok mu bir devlet görevlisi polis jandarma falan, resmen tehdit ediyor herif! Emine’yi dağa kaldırmayı tasarlayan bu hayduda kimse bir dur demeyecek mi?
 
Neyse, sinirlenmeyeceğim… Başka türkülerde görüşmek üzere…
 
(#ErsoyARSLAN)
Yazıya ifade bırak !