Sevgili okurlarım bu yazım olayların yorumu değil, olayların bize olası etkisinin uyarısıdır.
Büyük Ortadoğu Projesinin (BOP) ortaya çıktığı 2006 yılından beri Ortadoğu’da olanlara, günlük haber olarak bakanlar, acımasız emperyalist düzeni projeyi önemsemeyenler, bir gün onun ateşi içinde yanacaklar
Esad’ın ülkesinden kaçmasından evvel ve sonra Suriye’nin bütünlüğünün koruması gerektiğini ve bundan sonra bir Suriye devletinin var olacağını düşünülmesi, hayret ve üzüntü vericidir. Bu kadar kör ve bilgisiz hareket, ağaçlardan ormanı görmemektir.
Maalesef BOP başarıyla ilerledi ve Irak’da Suriye de parçalandı. Bunlardan geri dönüş beklenmez. Lübnan yakında yok olur, Gazze’den yakın gelecekte Filistinliler sürülür. Şu veya bu şekilde hepsi ABD’nin taşeronu olarak var olmuş PKK, PYD, YPG, HTŞ .... ve özellikle isimleri şimdilik anılmayan silahlandırılmış güçler vakti geldiğinde harekete geçecektir. Bu ülkelerin halkları 2006 yılında yayınlanmış olan yeni Ortadoğu haritasına uygun konumlanmaya mecbur kalacaklar ve hudutlar da ülkeler de değişecektir.
Bugün olanlar geçici olabilir ama kalıcı olanların öncüsüdür. Bütün dünyanın gözü önünde, BM’in izleminde, İsrail hiçbir yasal ve doğal hakkı olmadan, kendi yarattıkları krizi bahane ederek başka ülkelere saldırmış ve istediği şekilde ve istediği kadar, başka toprakları, isterse yakıp yıkmakta, isterse işgal etmektedir. Bun hareketlerden dönüş olmayacaktır, çünkü arkasında ABD’nin desteğinin olduğu ve bunların ABD+İsrail’in BOP’sine uyumlu olarak yıllardır yapıldığı açıktır.
Şu anda bu Milletler arası yasa dışı, insanlık karşıtı zorbalığı durduracak hiçbir güç yoktur.
Yapılanlar, ABD’ye tamamen bağımlı büyük Arap devleti, ABD ve İsrail’e bağımlı Kürt devleti ve ileride Büyük İsrail devleti yapılandırılma hazırlığıdır.
Bu oluşum içerisinde taraf olanlar eğer projeye aykırı bulunurlarsa Irak ve Suriye ile aynı acımasız akıbete uğrayacaklardır. Türkiye’nin parçalanması BOP’nin içinde olduğundan, bu karmaşa içinde rol almasının faydası yoktur, zararı olacaktır.
Bugünden, gerek yok ikan taraf tutanların, bir gurubun hâkimiyetini tanıyan ya da onlara destek olanların, sonra kendilerini yanlış tarafta bularak gerekenden daha fazla bir bedel ödemeleri olasıdır.. BPO’nin uygulamalarının gecikmesinin nedeni, Rusya’nın Suriye’deki güçlü varlığı idi. ABD onunla kısıtlı anlaşmaya girmek zorunda kalmıştı. Rusya’nın Ortadoğu’ya ve kaynaklarına sahip olacak, Büyük İsrail devletinin kurulmasına karşı çıkma olasılığından kaynaklanmış idi. Bu nedenle ABD tarafından Rusya NATO tuzağına düşürülerek, Ukrayna cephesi açıldı. Ve Rusya’nın şu anda iki cephede güçlü olamaması, bu günkü olayların zamanlamasını doğurdu.
İran’ın parçalanmasına da sırası yakında gelir. Bu oluşumlara karşı çıkabilecek diğer güç, çıkarları nedeniyle Çin’dir. Fakat Çinin böyle bir girişim yapabilmesi için Ortadoğu’da gereken altyapıya sâhip olmaması müdahalesini imkânsız kılmaktadır. Onun Ortadoğu’daki karışıklıkla doğan fırsattan istifade Tayvan’a karşı hareketi yapması daha olasıdır.
Diğer olası bir güç hâlâ antisemitizm yüksek olduğu AB’dir. Ne Rusya ne de AB ülkeleri büyük bir İsrail’in varlığını tercih etmezler. Fakat AB bu güne kadar böyle bir harekette bulunabileceğine dair her hangi bir gösteri yapmadı, ileride ne olacağını da zaman gösterecek. Gazze ’da olan son olaylara karşı AB’de yükselen seseler muhakkak ki Büyük İsrail varlığına karşıtlığını, ileride bir tarihte olası kılıyor.
Fakat biz buna bel bağlayarak seyirci kalamayız. Unutmayalım ki biz yeni Ortadoğu oluşumunun bir parçasıyız. Ve vakti geldiğinde bizi de parçalanmaya zorlanacağız. Buna karşı koymak için vakit daralıyor!
Yıllar evvel yapılmasını önerdiğim ve hiç yapılmayan ara yolu tekrar dikkatinize getireceğim.
Parçalanan komşularımıza yapılan temel işlemler bize de yapıldı. Halkımız bölündü, adeta birbirine düşman hâline getirildi, toplumumuz yabancılarla sulandırıldı. Ekonomimiz berbat durumda, hemen hemen her şeyde dışarıya bağımlıyız. Etrafımızın yarısı ABD destekli güçlerle sarılı. İçimizde Afganistan’da, Suriye’de ve Irak’ta savaş tecrübesi olan ve ABD eğitiminden geçmiş binlerce hazır bekleyen güçler var. Ordumuzun eski güç ve büyüklükte mi? Havadan hücumlara karşı korumamız da yeterli durumda mı? Komşularımızın gücü ABD yardımıyla eskisinden fazla, coğrafik olarak bu günün silahlarına, hava taarruzlarına karşı korunmada hazırlıklı mıyız? Bunları doğru değerlendirmeliyiz.
Yıllar önce önerim bu duruma gelmememiz ve sıra bize geldiğinde iyi şartlarla anlaşma gücünde olmamız için birleşerek hareket etmek ve bağısız olmamızdı.
Maalesef uyarı, ne basın ne partiler nede aklı başında olması gereke aydınlarımız tarafından kâle alınmadı. Şimdi bigâneliğimizin bedelini ödemekle karşı karşıya kalmaya yaklaşmış bulunmaktayız.
Henüz vakit tamamen geçmiş değil. Hâlâ bir araya gelip güçlenebilir, hâlâ bağımsızlığımızı kazanabilir, ekonomimizi düzeltebilir ve Lozan’da olduğu gibi anlaşma masasına güçlü olarak oturabiliriz.
Gerçekle ilgisi olmayan hayallerle daha fazla zaman kaybının, eninde sonunda karşılaşacağımız zorlukların bedelini ağırlaştıracağı açıktır.
İlk yapılması gereken birlikte hareket ederek seçimi kazanmak, gerçek parlamenter sisteme, 1928fabrika ayarlarına geri dönmek ve bir an evvel güçlenmiş olduğumuzu ABD’ye gösterebilmektir.