Halkımızın içinde olduğu duruma düşmesindeki en büyük bir etken eğitim şekil ve düzeyidir. Gelişi yıllardır açıkça ortada olduğu hâlde göz göre göre, yapılan ve yapılmayanlara seyirci kaldık ve kalmaktayız. 2022 Mayısında yazılarım ve şiirlerim konuyu ayrıntılı olarak irdeliyor.
https://www.ozgurifade.com.tr/yazar/turgut-karabekir/turgut-karabekir-yazdi-egitim-bilgi-ve-bilinc-22-486-kose-yazisi
https://www.ozgurifade.com.tr/yazar/turgut- karabekir/turgut-karabekir-yazdi-egitim-bilgi-ve-bilinc-12-452-kose-yazisi
Eğitim sorununu bugün çözmek için ortam müsait değil ama ileriye dönük çalışma yapmak zorundayız. Öğretmenlere bütün dikkat ve özenlerini öğrencilerine verebilecekleri rahat bir yaşam imkânı sağlamayı planlamalıyız.
Öğretmenlerin eğitim düzeyi de çağdaş bilgilere donatmayı planlamalıyız.
TEV üstün çocukların eğitiminde başarılı oldu, çağdaş bilgilerin tümüyle donanmış, ilkokul öğretmenleri yetiştirmeye başlamalı. Ortamın değişeceği günlere hazırlık yapmalı. Çünkü çocukların gerçek gelişmesi ilkokuldan başlar ve ilkokul öğretmeni bir Y. Öğretim elemanından daha faydalı olacak temelin oluşum ve gelişimini sağlar.
İçinde olduğumuz durumdan yakınmanın bir faydası yok, yarın için yatırım yapmak daha akılcıdır.
Akılcı harekete onların feryadını duyarak başlayalım.
O öğretmenden
Medrese Mektep oldu,
Mektep Okul oldu,
İmam Hoca oldu,
Ben ne olacaktım?
Ot yok, ocak yok,
Para yok, pul yok,
Ümit yok, gelecek yok.
Ben ne yapacaktım?
Adam olmak için vardın,
Öğrenmek için can atardın,
Gözümün içine bakardın,
Bende yoksa ne yapacaktım?
Doyurmazlarsa karnımı,
Doldurmazlarsa başımı,
Yoksa bilgim faydalı;
Ben ne öğretecektim?
Alsaydım çağdaş eğitim,
Bütün yenilikler ile bilim,
Olsaydı bilgim benim;
Ben sana öğretecektim!
Yoksa ümit bende,
Olmaz umut sende,
Yoksa ne sende ne bende,
Ülkem, sen nasıl aydınlanacaksın?
Diğer yanda bize seslenen bir öğrencinin de çığlığını duymazsak doğru olmaz:
O öğrenciden
Sen okula gittin ne oldun?
Sanki sen adam mı, oldun?
Okumuş bir câhil oldun,
Ben istemem, senin gibi olayım!
Güyâ ilkokul uyanma yeri,
Duyarlı, insan yetişme yeri,
Öğrenme, aydınlanma yeri,
Ben neden, karanlıkta kalayım?
Güyâ lise, temel bilgi yeri,
Ama olmuş ezber yeri,
Olmazsa düşünme yeri,
Ben düşünemezsem ne yapayım?
Güyâ yüksek tahsil, pişme yeri,
Bu hocalarla oldu vakit hebâ yeri,
Geçen vakitler, gelmez ki geri,
Ben geç kaldım neye yanayım?
Yapılmışları öğretmek marifet değil,
Yapmayı öğretmek programda değil,
Beni adam etmek senin niyetin değil,
Bu vicdansız ellerde, nedeyim?
İlkokulda öğretselerdi bana, yaratmayı,
Çekmezdim sonraki, beni aldatmayı,
Bulurdum bir yolunu, onlardan kurtulmayı,
Ben aklımı kullanmadığıma yanayım!
Günümüzün öğrencisin haklı olan feryadı bu!
Sorunların temelinde kalitesiz öğretmen ile çağ dışı öğretim var. Geçen yüzyılın ilk yarısında Finlandiya İsveç’ten getirilenler tarafından yönetilen geri bir toplum idi. Uyguladıkları çağdaş ve kaliteli öğretim sitemi sayesinde şimdi en ileri ve mutlu ülkelerin başında geliyor. Biz ise hâlâ ezbercilik ve şekilcilikle vakit öldürerek uluslararası sıralamada sonlara kayıyoruz. Mutsuz gençler yetiştiriyoruz.
Mutsuz toplumda iyi yetişmiş gençler yaşamak istemez, mutluluk içinde başarıya erişebilecek bir geleceğin var olduğunu görmek ister. Göremeyince de binlercesi başka ülkelere gider. En değerli milli servetimiz, beyin gücümüz, gelecekteki varlığımızın yegâne dayanakları bizden kopar ve yabancılara yar olur. Neticede de bireyler değerlerini kaybettikçe, toplum yok olur.
Yapılan yanlışları ve yapılmayanları kötü bir yönetime bağlamak yapay bahanedir ve kimseye faydası yoktur. Asıl suçlu olan Atatürk’ün vefatından beri çöküşe sessiz ve seyirci kalan okumuş sözde aydınlardır.
Öğretmenlere değer vermek, onları değerlendirmek, milli görevimizdir.