Turgut Karabekir
Köşe Yazarı
Turgut Karabekir
 

İmamoğlu, Yavaş ve Peter

Halkımız hakkında 22 yıldır sayfalar dolusu uyarı, kınama ve önerim oldu, şimdi de sessiz halkımızın ferâseti hakkında bir çift sözüm var. Son seçimlerin başlamadan evvel yapılan kamuoyu araştırmalarının hepsinde halkın Cumhur Başkanı için önde gelen tercihi ABB Mansur Yavaş idi. Beş yıl önce yerel seçimlere hazırlanırken çok kişinin bilmediği iki isim, Yavaş ve İmamoğlu gündeme oturdu. İmamoğlu basının epey yardımıyla, Yavaş da çoğunlukla kendi gayreti ile seçildiler. Belediye Meclislerindeki çoğunluk daha fazla İlçe belediyesini ellerinde tutmaları nedeniyle iktidarın elinde kaldı. Bu nedenle de muhalefetin elindeki 15 Büyükşehir belediyesinin hemen hemen hepsinde başkanlar olumsuz hareket ve engellere karşı savaştılar. İktidarı en çok zedeleyen İstanbul’u kaybetmek oldu. İktidara, hesaplarında olmayan bir darbe olarak gelen İstanbul zaferi, gazeteler ve yazarlar tarafından İmamoğlu’na mal edilerek, onu birkaç günde Cumhur Başkanlığına namzet gösterme isteğine kadar abartıldı. Hâlbuki İstanbul’da olan önemli bir halk zaferi idi. Yurdun dört bir tarafından oy vermeye dönen halk, Gezi hareketinde olduğu gibi, İktidara karşı oy kullandı. Bu durum ülkenin geleceği için büyük bir fırsattı. Halkın gücünü korumak, halkın katkısının devamını sağlamak için, halkın başarısının konuşulması ve bu başarının milli bir harekete dönüştürülmesi doğru olurdu. Türkiye’de yıllardır söndürülmüş halk gücü canlanmıştı ve canlı tutulmalıydı. Tutulmadı! Gezi’de gelen güç iktidar tarafından acımasızca bastırılmıştı. Burada ise basiretsizlik ve bilgisizlik ile değerlendirilemedi. Uyardığımız hâlde dinleyen olmadı. Ortaya çıkmış olan potansiyel halk gücünün yok olması çok büyük bir kayıptı, kimsenin üstünde durmaması son seçimlere muhalefet tarafında olan ve toplumun en az yarısını olan halkın desteği olmadan seçimlere girmesi nedeniyle, son yenilgilerin sebeplerinden biri oldu. Son dört yılda her bir BB başkanı çok iyi çalışmalar yaptılar. İmamoğlu popülist tavrı ile her zaman TV’de haberlerde ve gazete manşetlerindeydi. Mansur Yavaş’ın çalışmaları muazzam ilerlemeler kaydettiği hâlde ikinci planda, ikinci sayfa haberiydi! Hâlbuki iktidarın elinde olan Belediye Meclisinin olumsuz varlığına rağmen, Mansur Yavaş halk için evvelce kimsenin yapmadığı, akıllara bile gelmeyen faydalı işler yaptı. Onun popüler olmaya değer vermediğini de görülüyordu. Son seçim sırasında da altılı masa karmaşasında istenenden fazla bir katkıda bulunmayarak kendisini politikanın geçici parlaklığından uzak tutmayı başardı. Bu hareketleriyle de bence kabiliyetlerini ve değerini halkın gözünde gene kendine öz sessiz haliyle yetirmemiş, hatta kanıtlamış oldu. Karışık ortama, basının yanlış davulu çalmasına rağmen, ferasetli halk, onu birinci tercih olarak seçmekle onun farklılığını bilmişti. ++++++ Şimdi ara seçimler konuşulurken basının, sonunun nereye varacağını hesaplamadan İmamoğlu’nu adaylığa uygun görmesi büyük riskler içeriyor. İmamoğlu belirlenmiş hedeftir ve tek adam rejimi var oldukça önemli bir konuma gelmesine engel olunur. Ülkenin son çıkış yolunun kapanmasını önleme imkânı olan bir seçimin kaderini, hapse atılması kolay olanlarla bağlamak, şimdiden yenilgiyi kabul etmektir. Gene telafî edilemeyecek çok büyük bir hatâ olur. Kişiler üzerinde pazarlıklar yapmak gene geçen seçimdeki yanlışların tekrarı oluyor. Muhalefet yerel seçimlerde elindeki belediyeleri kaybetmemek için çalışmalar yapmalı, en garanti olan yolu ve kişileri seçmeli. Çünkü iktidar, İstanbul’u kaybetmemek için her şeyi yapacaktır. Ancak beklenmedik bir isim iktidarın tekrar yanılgısına “belki” imkân sağlayabilir. Başkanlıkta istenen kişinin, seçilecek birisinin yanında ikinci planda kalarak faydalı olması da bir yoldur ve arzu edilen ilerleme imkânlarını sağlar. Herkesin koltuk tutkusunu bırakıp ülkenin geleceği için gerekenleri yapması, çok önemli yankıları olacak vatanî bir görev ve milli sorumluluktur. +++++++ Yazımın başlığına neden “Peter” ismini koyduğumu anlatayım: ABD iş ortamında; yaptığı başarılı işlerle devamlı yükselen bir çalışanın, daha yüksek bir başarıyı elde edemeyeceği düzeye terfi ettirilerek başarısızlığa düşürülme durumunda “Peter prensibine kurban olduğu” söylenir. Bir kimsenin çok başarılı olarak sivrilmesi her işte başarılı olacağı anlamına gelmez. Kişi politikaya bulaşmamak, teknokrat olarak kalmak ta isteyebilir. Bir işte başarılı olanların aynı işte başkalarına da örnek olacak, öğretici olan bir konumda olması, başta olmasından daha çok insan üzerinde faydalı da olabilir. Halkın kalkınmasının, eğitilmesinin, gerçekleri öğrenebilmesinin en kaçınılmaz ihtiyacımız olan başarı fakiri bu ülkede, yetişen bilgeleri doğru yerde, doğru şekilde kullanmasını bilmeliyiz. Yavaş ve İmamoğlu örneğindeki gibi, Peter prensibine kurban etmemeliyiz. Basın kendine alâka çekecek başka bir konu bulsun ve İmamoğlu ile Yavaş bütün belediyelerimizi aydınlatacak konumda olsunlar. Bu ülkede partili olmayan ve Cumhurbaşkanlığına uygun çok insan var. +++++++ Ara seçimlerde İstanbul’un ve Ankara’nın tekrar iktidara geçmesi Cumhuriyetin bekâsı için yıkım olur. Önümüzdeki aylar ülkenin var veya yok oluşunu oluşturacak önemdedir. Muhalefet post kavgasını bırakmalı ve kaybetme ihtimâlini tamamen ortadan kaldıracak şekilde hazırlanmalıdır. Genel seçimlerden kaybetmek nedeniyle gösterilen “iktidarın yaptıklarından şikâyet”özrü zâten utanç vericidir ve bir kere daha tekrar edilmemelidir. Tabii ki iktidar kazanmak için, onun erişmesine göz yumulmuş gücünü kullanacaktır. Muhalefetin bu ülkenin halkına sorumluluğu ona rağmen kazanmanın yolunu bulmaktır.
Ekleme Tarihi: 20 Haziran 2023 - Salı
Turgut Karabekir

İmamoğlu, Yavaş ve Peter

Halkımız hakkında 22 yıldır sayfalar dolusu uyarı, kınama ve önerim oldu, şimdi de sessiz halkımızın ferâseti hakkında bir çift sözüm var.
Son seçimlerin başlamadan evvel yapılan kamuoyu araştırmalarının hepsinde halkın Cumhur Başkanı için önde gelen tercihi ABB Mansur Yavaş idi.

Beş yıl önce yerel seçimlere hazırlanırken çok kişinin bilmediği iki isim, Yavaş ve İmamoğlu gündeme oturdu. İmamoğlu basının epey yardımıyla, Yavaş da
çoğunlukla kendi gayreti ile seçildiler. Belediye Meclislerindeki çoğunluk daha fazla İlçe belediyesini
ellerinde tutmaları nedeniyle iktidarın elinde kaldı. Bu nedenle de muhalefetin elindeki 15 Büyükşehir belediyesinin hemen hemen hepsinde başkanlar
olumsuz hareket ve engellere karşı savaştılar.

İktidarı en çok zedeleyen İstanbul’u kaybetmek oldu. İktidara, hesaplarında olmayan bir darbe olarak gelen İstanbul zaferi, gazeteler ve yazarlar tarafından
İmamoğlu’na mal edilerek, onu birkaç günde Cumhur Başkanlığına namzet gösterme isteğine kadar abartıldı.

Hâlbuki İstanbul’da olan önemli bir halk zaferi idi. Yurdun dört bir tarafından oy vermeye dönen halk, Gezi hareketinde olduğu gibi, İktidara karşı oy
kullandı. Bu durum ülkenin geleceği için büyük bir fırsattı.

Halkın gücünü korumak, halkın katkısının devamını sağlamak için, halkın başarısının konuşulması ve bu başarının milli bir harekete
dönüştürülmesi doğru olurdu. Türkiye’de yıllardır söndürülmüş halk gücü canlanmıştı ve canlı
tutulmalıydı. Tutulmadı!

Gezi’de gelen güç iktidar tarafından acımasızca bastırılmıştı. Burada ise basiretsizlik ve bilgisizlik ile değerlendirilemedi. Uyardığımız hâlde dinleyen olmadı. Ortaya çıkmış olan potansiyel halk gücünün yok olması çok büyük bir kayıptı, kimsenin üstünde durmaması son seçimlere muhalefet tarafında olan ve toplumun en az yarısını olan halkın desteği olmadan seçimlere girmesi nedeniyle, son yenilgilerin sebeplerinden biri oldu.

Son dört yılda her bir BB başkanı çok iyi çalışmalar yaptılar. İmamoğlu popülist tavrı ile her zaman TV’de haberlerde ve gazete manşetlerindeydi. Mansur Yavaş’ın çalışmaları muazzam ilerlemeler kaydettiği hâlde ikinci planda, ikinci sayfa haberiydi!

Hâlbuki iktidarın elinde olan Belediye Meclisinin olumsuz varlığına rağmen, Mansur Yavaş halk için evvelce kimsenin yapmadığı, akıllara bile gelmeyen
faydalı işler yaptı. Onun popüler olmaya değer vermediğini de görülüyordu.

Son seçim sırasında da altılı masa karmaşasında istenenden fazla bir katkıda bulunmayarak kendisini politikanın geçici parlaklığından uzak tutmayı başardı.
Bu hareketleriyle de bence kabiliyetlerini ve değerini halkın gözünde gene kendine öz sessiz haliyle yetirmemiş, hatta kanıtlamış oldu.

Karışık ortama, basının yanlış davulu çalmasına rağmen, ferasetli halk, onu birinci tercih olarak seçmekle onun farklılığını bilmişti.
++++++

Şimdi ara seçimler konuşulurken basının, sonunun nereye varacağını hesaplamadan İmamoğlu’nu adaylığa uygun görmesi büyük riskler
içeriyor. İmamoğlu belirlenmiş hedeftir ve tek adam rejimi var oldukça önemli bir konuma gelmesine engel olunur.

Ülkenin son çıkış yolunun kapanmasını önleme imkânı olan bir seçimin kaderini, hapse atılması kolay olanlarla bağlamak, şimdiden yenilgiyi kabul etmektir.
Gene telafî edilemeyecek çok büyük bir hatâ olur. Kişiler üzerinde pazarlıklar yapmak gene geçen seçimdeki yanlışların tekrarı oluyor. Muhalefet yerel
seçimlerde elindeki belediyeleri kaybetmemek için çalışmalar yapmalı, en garanti olan yolu ve kişileri seçmeli. Çünkü iktidar, İstanbul’u kaybetmemek için
her şeyi yapacaktır. Ancak beklenmedik bir isim iktidarın tekrar yanılgısına “belki” imkân sağlayabilir.

Başkanlıkta istenen kişinin, seçilecek birisinin yanında ikinci planda kalarak faydalı olması da bir yoldur ve arzu edilen ilerleme imkânlarını sağlar. Herkesin koltuk tutkusunu bırakıp ülkenin geleceği için gerekenleri yapması, çok önemli yankıları olacak vatanî bir görev ve milli sorumluluktur.
+++++++

Yazımın başlığına neden “Peter” ismini koyduğumu anlatayım: ABD iş ortamında; yaptığı başarılı işlerle devamlı yükselen bir çalışanın, daha yüksek bir başarıyı elde edemeyeceği düzeye terfi ettirilerek başarısızlığa düşürülme durumunda “Peter prensibine kurban olduğu” söylenir.

Bir kimsenin çok başarılı olarak sivrilmesi her işte başarılı olacağı anlamına gelmez. Kişi politikaya bulaşmamak, teknokrat olarak kalmak ta isteyebilir.
Bir işte başarılı olanların aynı işte başkalarına da örnek olacak, öğretici olan bir konumda olması, başta olmasından daha çok insan üzerinde faydalı da
olabilir.

Halkın kalkınmasının, eğitilmesinin, gerçekleri öğrenebilmesinin en kaçınılmaz ihtiyacımız olan başarı fakiri bu ülkede, yetişen bilgeleri doğru yerde, doğru şekilde kullanmasını bilmeliyiz. Yavaş ve İmamoğlu örneğindeki gibi, Peter prensibine kurban etmemeliyiz.

Basın kendine alâka çekecek başka bir konu bulsun ve İmamoğlu ile Yavaş bütün belediyelerimizi aydınlatacak konumda olsunlar. Bu ülkede partili olmayan ve Cumhurbaşkanlığına uygun çok insan var.

+++++++

Ara seçimlerde İstanbul’un ve Ankara’nın tekrar iktidara geçmesi Cumhuriyetin bekâsı için yıkım olur. Önümüzdeki aylar ülkenin var veya yok oluşunu
oluşturacak önemdedir.

Muhalefet post kavgasını bırakmalı ve kaybetme ihtimâlini tamamen ortadan kaldıracak şekilde hazırlanmalıdır. Genel seçimlerden kaybetmek
nedeniyle gösterilen “iktidarın yaptıklarından şikâyet”özrü zâten utanç vericidir ve bir kere daha tekrar edilmemelidir. Tabii ki iktidar kazanmak için, onun erişmesine göz yumulmuş gücünü kullanacaktır.

Muhalefetin bu ülkenin halkına sorumluluğu ona rağmen kazanmanın yolunu bulmaktır.

Yazıya ifade bırak !

Diğer Yazıları

02
Ekim
08
Kasım
02
Kasım