Turgut Karabekir
Köşe Yazarı
Turgut Karabekir
 

Turgut Karabekir Yazdı: CHP’den Beklediklerim...

Turgut A. Karabekir CHP’ye oy vermeye devam edenler parti yönetiminin yıllar geçtikçe halktan koptuğunu, Atatürk’ün yolundan ayrılarak sağda, solda yön aradığını izledi. AKP’ye karşı seçim kazanabilecek seçenek azlığından, CHP yolunu kaybettiği hâlde, ona oy vermeye devam etti. Çok kişi de başka partilere kaydığından CHP zayıfladı. İktidarın 20 yıldır yaptığı yanlışlara rağmen, CHP toparlanıp, ekseriyet oyuna erişemedi. Çünkü CHP başka bir şey olmayaçalıştı. 1950 de DP ile başlayarak, CHP’den kopan ana partilerin sayısı yirmi civarında ve bugün var olan 102 partiye devamlı yenileri ekleniyor. CHP Atatürk’ün yolundan ayrılmasaydı bu acube durum olmazdı. Artık partiler, Halkın / ülkenin partisi olmaktan çıkıp, kişilerin partisi gibi oldu. Parçalanmaya neden olmakla kalan particikler, seçime girme olanağını elde etti. Halk etkisi olamayan seyirci durumuna düşürüldü. USA ise, DP ve demokrasi deneyi ile yaptığı yanlışı doğru değerlendirdi, halktan kopukluğun yapmış olduğu tahrîbâtı gördü, din kisvesi altında, etnik ayrımlar, Osmanlı hayâli ve kişisel çıkar sağlama yöntemleri uygulatarak, AKP’nin başa gelmesini ve başta kalmasını sağladı. AKP bir bütün oldu, muhalefet ise parçalanmakta devam etti. 2006’da Cumhuriyet gazetesinden ve yıllarca diğer yollardan da yaptığım çağrılarıma ve uyarılarıma rağmen, CHP bileşme yoluna gitmedi. Her seferinde, CHP kaybetti, AKP kazandı. Neticesinde de bütün gücü ele geçiren tek adam yönetimini kurdu. İktidar aklına geleni yaparken, muhalefet ve basın ülkenin sâhibinin partiler değil, halk olduğunu unuttu. Halkla kaynaşmadan, düşüncelerini öğrenmeden ve cevaplamadan, halk yokmuş gibi hareket etti ve ediliyor. İktidardan şikâyet ve çarşıda, sokakta birkaç yüz kişiyle konuşmakla yetinmenin, halka inmek ve başarıya erişmek olmadığı da belli oldu. 2010 yılında gömlek sorunu ile başlayan çekişme, dalaşma hiç bitmedi. Erdoğan’ın her söylediğini cevaplayarak, onu kendi çevresinde değerlendirmiş oldular. Siyaset iki üç kişinin kavgasına döndü. Haberlerin ve yaptıkları yanlışlarının tekrarının CHP’yi 20 yıldır başarıya götürmediği hâlde, devam ediyorlar. Ortaya atılan yalanlarla yardımcılarının uğraşması yeterliydi. Başkan, uzun vâdeli plan, strateji ve temel sorunlarını basınla kendi gündemini yaratıp, halkı aydınlatmakla, geleceği hazırlamakla, uğraşmalıydı. Halka kapalı ve bilgisiz kaldı, kararlar halksız alındı, halksız güç te olamayacağı düşünülmedi. Atatürk ise bütün devrimlerini halkı eğitmek, kalkındırmak ve var etmekle başlamış ve yapmıştı. Bu durum, önemli eksiklikler, parti içinde bile katı bir seçim düzeninde çalışılması, artık demokrasi çağrısına bizi inandırmıyor ve hem partiden uzaklaştırıyor, hem de ülkeyi kurtaracak gücün kalmadığı korkusunu yaratıyor. Cumhur reisi adayını halka danışmadan yapılan altılı ittifakın başkanlarının belirleyeceğini söyleniyor. Cumhur halktır, reisi de halkın reisidir. Ben, Osmanlı sevdasıyla, bizi Ortadoğu batağına sokan, ABD / Derviş eliyle gelen ekonomi batırıcı sıcak para politikasını uygulayan, laikliği benimsemeyen kişilerin, benim reisimi seçmesini kabul etmiyorum. CHP’nin başkandan da etmemesini bekliyorum. Halkın seçmesi gereken belediye reisi adayının yukarıdan atanması gibi, partinin halkçılıktan uzaklaşmış olması beni üzüyor ve korkutuyor. Parti tabanıyla nabız tutmadan bu tür kararlar verilmemeli. Ülkenin içine düşmüş olduğu durumda, güç, haysiyet, değer ve istikrar kazanabilmesi için başında, Sayın Necdet Sezer niteliğinde, politikacı ve partici olmayan bir reise çok ihtiyâcı var. Bunu sağlamak yönetim kurulunun ön çabası olmalı. İttifakın yapısı bizi endişelendiriyor. Parti başkanından, antiemperyalist ve laik anlayışta kişilerden oluşan bir ittifak olduklarını açıklıkla duymayı istiyor, buna bizi inandırmalarını bekliyoruz. İktidarın yaptıklarına, CHP başkanın şiddetle karşı çıkmasına rağmen, hiçbir şey yapamayarak seyirci kalındığı hâlde, seçimin yapılmama veya usulsüz yapılmasına karşı, ne yapacağınızı duymak istiyoruz. B planınızın da varlığını halka paylaşmalısınız. Çünkü bu seçim her iki taraf için de var, ya da yok olma demektir. Ve biz kargaşa çıkmasını, kan dökülmesini istemiyoruz. Bu toplumun bir seçim daha kaybederek yaşamaya gücü kalmadı. Bıçak kemiğe dayandı! Geçmiş bize okun yaydan çıktıktan sonra durdurulamayacağını gösteriyor. Yapılması gereken, o raddeye gelmemeyi, şimdiden garantilemektir. Ülkenin sorunları sadece yapay olarak 20 yıldır batırılan ekonomi değil. Durumu buraya getiren ana sorunların nazara alınmamış olması. Kısacası: “Bağımsızlık ve özgürlük benim karakterimdir” ilkesinin unutulmuş olmasıdır. Sırasıyla, Enerjide, Tarımda, Savunmada, Sanayide, Adâlette, Eğitimde bağımsız olmadan bu ülke yeni dünyâ düzeninin sömürüsünden kurtulamaz. Bu halk huzura ve refaha erişemez. Onların istediği, harcayan, özgürlüğü olmayan bir piyon olarak kalır.Dalaşmaları habercilere bırakmalı ve siz yukarıdaki altı ana sorunu nasıl ve ne zaman çözeceğinize, 5 ve 10 yıllık kalkınma planlarınızı yapabileceğinize, halkımızın tümünü inandırmalısınız. Vaatler seçim kazandırmıyor. Halk, özellikle iktidarı destekleyen halk, sizin daha iyi yapacağınıza inandırılmalıdır. Sarf edilen muğlak sözlerle halk birleşmez, birleşmeden de güç oluşmaz, oluşmadı da. Başlangıcınızın 1938 ayarları olması gerektiğini bir kere daha hatırlatır, başarılı olmanızı dilerim. ]]>
Ekleme Tarihi: 09 Mayıs 2022 - Pazartesi
Turgut Karabekir

Turgut Karabekir Yazdı: CHP’den Beklediklerim...

Turgut A. Karabekir

CHP’ye oy vermeye devam edenler parti yönetiminin yıllar geçtikçe halktan koptuğunu, Atatürk’ün yolundan ayrılarak sağda, solda yön aradığını izledi. AKP’ye karşı seçim kazanabilecek seçenek azlığından, CHP yolunu kaybettiği hâlde, ona oy vermeye devam etti. Çok kişi de başka partilere kaydığından CHP zayıfladı. İktidarın 20 yıldır yaptığı yanlışlara rağmen, CHP toparlanıp, ekseriyet oyuna erişemedi. Çünkü CHP başka bir şey olmayaçalıştı.

1950 de DP ile başlayarak, CHP’den kopan ana partilerin sayısı yirmi civarında ve bugün var olan 102 partiye devamlı yenileri ekleniyor. CHP Atatürk’ün yolundan ayrılmasaydı bu acube durum olmazdı.

Artık partiler, Halkın / ülkenin partisi olmaktan çıkıp, kişilerin partisi gibi oldu. Parçalanmaya neden olmakla kalan particikler, seçime girme olanağını elde etti. Halk etkisi olamayan seyirci durumuna düşürüldü.

USA ise, DP ve demokrasi deneyi ile yaptığı yanlışı doğru değerlendirdi, halktan kopukluğun yapmış olduğu tahrîbâtı gördü, din kisvesi altında, etnik ayrımlar, Osmanlı hayâli ve kişisel çıkar sağlama yöntemleri uygulatarak, AKP’nin başa gelmesini ve başta kalmasını sağladı. AKP bir bütün oldu, muhalefet ise parçalanmakta devam etti.

2006’da Cumhuriyet gazetesinden ve yıllarca diğer yollardan da yaptığım çağrılarıma ve uyarılarıma rağmen, CHP bileşme yoluna gitmedi.

Her seferinde, CHP kaybetti, AKP kazandı.

Neticesinde de bütün gücü ele geçiren tek adam yönetimini kurdu.

İktidar aklına geleni yaparken, muhalefet ve basın ülkenin sâhibinin partiler değil, halk olduğunu unuttu. Halkla kaynaşmadan, düşüncelerini öğrenmeden ve cevaplamadan, halk yokmuş gibi hareket etti ve ediliyor. İktidardan şikâyet ve çarşıda, sokakta birkaç yüz kişiyle konuşmakla yetinmenin, halka inmek ve başarıya erişmek olmadığı da belli oldu.

2010 yılında gömlek sorunu ile başlayan çekişme, dalaşma hiç bitmedi. Erdoğan’ın her söylediğini cevaplayarak, onu kendi çevresinde değerlendirmiş oldular. Siyaset iki üç kişinin kavgasına döndü. Haberlerin ve yaptıkları yanlışlarının tekrarının CHP’yi 20 yıldır başarıya götürmediği hâlde, devam ediyorlar.

Ortaya atılan yalanlarla yardımcılarının uğraşması yeterliydi. Başkan, uzun vâdeli plan, strateji ve temel sorunlarını basınla kendi gündemini yaratıp, halkı aydınlatmakla, geleceği hazırlamakla, uğraşmalıydı. Halka kapalı ve bilgisiz kaldı, kararlar halksız alındı, halksız güç te olamayacağı düşünülmedi. Atatürk ise bütün devrimlerini halkı eğitmek, kalkındırmak ve var etmekle başlamış ve yapmıştı.

Bu durum, önemli eksiklikler, parti içinde bile katı bir seçim düzeninde çalışılması, artık demokrasi çağrısına bizi inandırmıyor ve hem partiden uzaklaştırıyor, hem de ülkeyi kurtaracak gücün kalmadığı korkusunu yaratıyor.

Cumhur reisi adayını halka danışmadan yapılan altılı ittifakın başkanlarının belirleyeceğini söyleniyor.

Cumhur halktır, reisi de halkın reisidir.

Ben, Osmanlı sevdasıyla, bizi Ortadoğu batağına sokan, ABD / Derviş eliyle gelen ekonomi batırıcı sıcak para politikasını uygulayan, laikliği benimsemeyen kişilerin, benim reisimi seçmesini kabul etmiyorum. CHP’nin başkandan da etmemesini bekliyorum. Halkın seçmesi gereken belediye reisi adayının yukarıdan atanması gibi, partinin halkçılıktan uzaklaşmış olması beni üzüyor ve korkutuyor.

Parti tabanıyla nabız tutmadan bu tür kararlar verilmemeli. Ülkenin içine düşmüş olduğu durumda, güç, haysiyet, değer ve istikrar kazanabilmesi için başında, Sayın Necdet Sezer niteliğinde, politikacı ve partici olmayan bir reise çok ihtiyâcı var. Bunu sağlamak yönetim kurulunun ön çabası olmalı.

İttifakın yapısı bizi endişelendiriyor. Parti başkanından, antiemperyalist ve laik anlayışta kişilerden oluşan bir ittifak olduklarını açıklıkla duymayı istiyor, buna bizi inandırmalarını bekliyoruz. İktidarın yaptıklarına, CHP başkanın şiddetle karşı çıkmasına rağmen, hiçbir şey yapamayarak seyirci kalındığı hâlde, seçimin yapılmama veya usulsüz yapılmasına karşı, ne yapacağınızı duymak istiyoruz. B planınızın da varlığını halka paylaşmalısınız. Çünkü bu seçim her iki taraf için de var, ya da yok olma demektir. Ve biz kargaşa çıkmasını, kan dökülmesini istemiyoruz. Bu toplumun bir seçim daha kaybederek yaşamaya gücü kalmadı.

Bıçak kemiğe dayandı!

Geçmiş bize okun yaydan çıktıktan sonra durdurulamayacağını gösteriyor. Yapılması gereken, o raddeye gelmemeyi, şimdiden garantilemektir.

Ülkenin sorunları sadece yapay olarak 20 yıldır batırılan ekonomi değil. Durumu buraya getiren ana sorunların nazara alınmamış olması. Kısacası:

“Bağımsızlık ve özgürlük benim karakterimdir” ilkesinin unutulmuş olmasıdır.

Sırasıyla, Enerjide, Tarımda, Savunmada, Sanayide, Adâlette, Eğitimde bağımsız olmadan bu ülke yeni dünyâ düzeninin sömürüsünden kurtulamaz. Bu halk huzura ve refaha erişemez. Onların istediği, harcayan, özgürlüğü olmayan bir piyon olarak kalır.Dalaşmaları habercilere bırakmalı ve siz yukarıdaki altı ana sorunu nasıl ve ne zaman çözeceğinize, 5 ve 10 yıllık kalkınma planlarınızı yapabileceğinize, halkımızın tümünü inandırmalısınız.

Vaatler seçim kazandırmıyor. Halk, özellikle iktidarı destekleyen halk, sizin daha iyi yapacağınıza inandırılmalıdır. Sarf edilen muğlak sözlerle halk birleşmez, birleşmeden de güç oluşmaz, oluşmadı da.

Başlangıcınızın 1938 ayarları olması gerektiğini bir kere daha hatırlatır, başarılı olmanızı dilerim.

]]>
Yazıya ifade bırak !

Diğer Yazıları

18
Kasım
02
Ekim
08
Kasım
02
Kasım