Ersoy Arslan
Acı olan şu ki hiçbir şeyi kesinleştiremeden gidiyoruz dünyadan.Soru işaretlerinden bazıları cevabını bulsa da asıl önemli meseleler tahmin ve iddaalarımızın gölgesi altında muallak bir bilinmezde kalmaya devam ediyor.
Kainatın sırrına vakıf değiliz. Sonsuz büyüklükte bir karanlık kuşatmış etrafımızı. Işık da var, ama cılız kalıyor siyahlığın içinde… Kavrayamadığımız onca kimyasal tepkimeler, fiziksel ve matematiksel formüllerin dizayn ettiği, akıl sınırlarımızı zorlayan karmaşıklıkta devasa bir evren, hatta evrenler…
Bütün bu olup bitenlerle ilgili olarak dinsel ve bilimsel açıdan bir takım tahminlerimiz var sadece. Gerçek olduğunu iddia ettiğimiz hangi şey gerçekten gerçek ki?
Mesela sen, varlığın gerçek mi? Gerçeklik zamana göre değişen bir şey değildir, olmamalı… Eksi sonsuzdan artı sonsuza giden sayı doğrusu üzerinde 70-80, hadi olsun 100-120 birimlik yerler kaplıyoruz. Değeri kaç olursa olsun, hangi sayıyı sonsuza bölersek sonuç sıfır çıkar. Yani sonsuzluk içindeki varlığımızın oranı, sıfır… Yani matematiksel olarak biz aslında yoğuz...
Önemli sırlara vakıf olamadan geçiyoruz şu gezegenden. Dünya ayağımızın altında, lakin gizemleri bilincimizin çok üstünde... İnsan Yer’in yüzeyinde gezer, kendini sahip zanneder. Ama insan bilmez ne yaptığını, ezbere yaşar, ezbere düşünür ve var olmadan var olmaya devam eder.
ErsoyARSLAN
