“Bir musibet bin nasihatten evlâdır” diye bir söz vardır. Bir de “Ayranı kabardı” denir. İnsanların canı yandı, sabrı tükendi, ekonominin sefalete, hatta açlığa sürüklemesi onların sokaklara çıkarak haklarını aramaya başlamasına neden oldu. Ama maalesef felâketi yaşamaya başladıktan sonra akılları başlarına geldi. Uygar bir toplumda, sokağa çıkmak, sıkıntı olmadan evvel olacakları önlemek için yapılırdı. Ama 600 yıl kul olarak yaşamış insanlardan zâten yapılandan daha fazlası da beklenmezdi.
İnsanların sokaklarda olmaya mecbur olması tabii ki arzu edilecek bir durum değil. Fakat toplum içinde yaşayanların, haklarını aramak için birleşerek gösteri yapmalarını, halkın “doğuşu” ve var olmaya başlaması diye görmeli ve mutlu olmalıyız.
Bu hareket 2019 İstanbul seçimlerinde kendini göstermiş ve hiç beklenmeyen bir şekilde yurdun her tarafından oylarını vermeye gelenler sayesinde halk hareketi, gücü ortaya çıkmış, önemli bir seçim kazanılmıştı. Ne yazık ki basın ve medya bu başarının asıl kahramanı halkı değil, o başarıyla vücut bulan İmamoğlu’na mal etmişti. Bu suretle de başlamış olan büyük bir halk varlığı gelişemeden sönüp gitmişti.
Eğer bugün yok sayılan halkımızı, kulluktan kurtarıp, hakkını arayan, denetim sorumluluğunu yerine getiren “halk” olarak yaratmak istiyorsak bu sefer daha düşünceli olmalıyız. Aydınlar, basın ve medya bu fırsatı doğru değerlendirerek teşvik etmeli ve halk birliğinin, gücünün devamına sâhip çıkmalı.
Şu anda hızla gelişmekte olan BOP kapanından halkın gücü olmadan kurtulmak ümidimizin çok az olduğu düşünüldüğünde, yapılması gerekenin ne kadar önemli olduğu anlaşılmalıdır.
Yasalar çerçevesinde, halkların gösterisi, toplum olarak var olmanın ön şartıdır. Hakkını aramayan bireyler, toplumu da oluşturamaz. Birleşik olarak hareket etmeyen toplumlar da, başkalarının arzularına boyun eğmeye mecbur olurlar.
Yasalar çerçevesinde, düzen içinde yapılan bu hak arama hareketinin yalnız açlıktan değil, her doğru olmayan ve çözüme eriştirilmemiş konuda yapılması, o kötü durumların olmamasını sağlar. Yâni kışkırtıcı değil sulhçudur. Yıkıcı değil, yapıcıdır. İsyancı değil, demokrasicidir. Halkın varlığı ülkenin aslî gücüdür.
Hiçbir gücün karşı duramayacağı da, halkların güçlü olarak kendinin göstermesidir. BOP’nin son perdeleri oynanırken bu gösterinin, vatan kurtarıcı değerde önemli olduğu açıktır.
Halkın yaratılmasına, halkın kendini bulmasına yardımcı olmamız, her bireyin, hepimizin görevidir, sorumluluğudur. Her iktidar da bu hareketi, yurdun bekası ve güçlü olması için desteklemelidir. Uygarlık ve Demokrasi bilinçli halkın varlığıyla vücut bulur. 1950’den beri kuramadığımız demokrasi düzeni ancak halktan, yâni aşağıdan yukarıya kurulabilir.
******
Değerli okurlarım iki haftadır uyarılarımla belirttiğim durum gerçekleşti. AKP “Çözüm hareketi silahsızlanma ile kısıtlıdır” diyerek, kendilerinin başlattığı İmralı ve arkasında saklı olan BOP’nin ileride gelecek Federal yapı isteği ve bölünmemiz sorumluluğundan, şimdiden kendini sıyırmış oldu.
Bu harekete karışmamalarını söylediğim hâlde oyuna müdahil olan CHP ve diğerleri içine düştükleri tuzağın farkında görülmüyorlar. Artık ileride meydana gelecek felaketlerin onlar tarafından desteklendiği için olageldiği yalanından, suçsuz çıkamazlar. Bu kısa görüşle parti başkanı Erdoğan iktidarın yapılmasını istediği şeyleri, muhalefet istememiş olduğu hâlde, sanki onlar yapmış gibi suçlu olarak algılanmalarını sağladı. CHP’ye karşı başarıyla uygulanan bir plandı.
Muhalefetin gerçekleri halka anlatması ne kadar geç olursa o kadar zorlaşacak ve oy kaybına neden olacaktır. Özgür Bey bir an evvel hatâyı kabul etmeli ve geçen yazımdaki suallerin cevaplarını DEM partiye açıklatarak, halka gerçeği göstermeli ve kendini temize çıkarmalıdır. Aksi devam ederse, olacak bütün kötülükleri, AKP CHP’nin sırtına yükleyecektir.
Barış peşinde olmak için harp olması gerekir. Biz Kürtler ile harpte değiliz. Terör ile uğraşı harp değildir. DEM barış peşindeyken onunla beraber hareket, harbi kabullenmektir. Kür sorunu bile yoktur, 150 yıldır Batı tarafından kışkırtılarak bölünmemiz için desteklenen ufak bir Kürt gurubu ve Batı destekli teröristleri vardır.
Yapılmakta devam edilen hatalar nedeniyle manzara şudur: Bir tarafta sevilen sakat bir adamla şarkı söyleyerek duygudaşlık yaratan sakin bir Partili C. Başkanı var. Diğer tarafta kendi partisi içinde hizipler sürerken, iktidarın ortaya attığı gündemlerdeki yanlışları tekrarla uğraşan, kızgınlıkla çırpınan bir ana muhalefet partisi başkanı ve yardımcıları var!
Bilgisiz seçmenin oyunu kime vereceği açıktır. Çok defa söyledik, iktidarın yanlışlarını konuşmak, muhalefeti başarılı ve güçlü yapmaz.
İktidarın yapay gündemlerini umursamamak ve kendi yapacaklarını halka anlatmak, insanları bilgilendirerek kendine oy verecek halkı yaratmak, muhalefeti güçlü yapar.
Bilgili bir halk / toplum oluştuğunda, kul olamayan bireylerin desteği ile başarı elde edilebilir.
Muhalefetin parçalanmış olması, muhalefetin kendi gündemlerini konuşmaması, halkın muhalefetin başarılı olacağına emin olmaması büyük sorundur.
CHP bu yanlışlara derhal son vermeli ve iktidârın gündemine ehemmiyet vermeyince ortamın nasıl değişeceğini görmelidir. CHP, iktidârın kaybettiği kadar kazanmıyor. En kısa zamanda kazanmaya başlamalı. Çünkü yakın bir gelecekte hızlandırılmış BOP felaketi geldiğinde güçlü olması gerekiyor.
Güçlü olduğunu Batı’ya göstermiş olması gerekiyor.
CHP bunu yapamazsa Cumhuriyetimiz yakında yok olmasında sorumluluk taşıyacaktır. Sorumluluğun taşları şimdi döşeniyor, farkında olup önlem alınız!