Turgut Karabekir
Köşe Yazarı
Turgut Karabekir
 

Son 84 yılın bilançosu (3/3) Halka sesleniyorum.

Sevgili halkım, dindar olmak hiçbir nedenle câhil olmak değildir. Dinimizin kurallarını kişisel çıkarları için değiştirenlerin söylediklerine; düşünmeden, anlamadan, uymak ve o sömürücülerin isteklerine biat etmek cehâlettir. Bu nedenle Müslümanlığı gerçek kuralları ile uygulayan, uygarlığa erimiş, bir tek Müslüman ülke yok. Prof. Dr.Yaşar Nuri Öztürk bu gerçekleri anlatmak için 44 kitap yazdı. Laikliği kabul etmeyen bu tür toplumların hepsi biat kültürsüzlüğü ile otokratik yönetimler altında ezilmişler ve ezilmekteler. Atatürk bunu, “Halkını cehâlete ve sefâlete teslim eden yöneticiler yok olmaya; cehâlet ve sefâlete sürükleyen yöneticileri seçen halk ise köle olmaya mahkûmdur” sözüyle açıklamış. Ne yazık ki halkımız da 84 yıldır laikliği yanlış anlayarak karşı çıkanlara sessiz kaldı. Bu nedenle de halkımız bölündü ve bölünmekte devam ediyor. Atatürk, “Asıl önemli olan, memleketi temelinden yıkan, halkını esir eden, içerideki cephenin suskunluğudur” diyerek bizi uyarmıştı. Ne yazık ki halkımız da 84 yıldır suskunluğu ile yapılan yanlışlara sesiz kalarak çöküntüye ortak oldu. Atatürk 1936’da, “Kültür okumak, anlamak, görebilmek, görebildiğinden anlam çıkarmak, ders almak, düşünmek, anlama yeteneğini eğitmektir” diyerek, eğitimin önemini bize söylemişti. O nedenle de halkımızı eğitmeye köylümüzü eğitmekten başlamıştı. Ne yazık ki halkımız onun vefatından 12 yıl geçmeden Köy Enstitüleri’nin kapatılmasına sessiz kaldı. Son 84 yıldır da bilgisizin doğru bilgilenmemesine ve çağdaş eğitimin yozlaşmasına sessiz kalıyor. Halkımız, büyük resme bakmasını bilmiyor. Olayları temel nedenleriyle değil, ayrıntıları üzerinden görerek hareket ediyor. Atatürk’ün yaptığının tam tersini yapıyor. Bu nedenle de 84 yıldır kararlara yanlış oy veriyor. Halk sorumluluklarını bilmiyor. Bu ülkenin sâhibi iktidar da, muhalefet de, Cumhur reisi de değil, meclis varsa o da değil. Cumhuriyet sisteminde ülkenin sâhibi halktır. Seçilenler halkın temsilcileridir. Hesap vermek seçilenlere, hesap sormak ta halka aittir. Denetim, sistemin kaçınılmaz öğesi ve halkın sorumluluğudur. Halk güç ve sorumluluğunu kullanmıyor. Olaylara ve yapılanlara tamamen teslim olmuş, sessiz bir seyirci. Büyük resme bakamayanlar ülkenin, İktidar, Muhalefet ve Basından oluştuğunu ve halkın hiçbir katkısı kalmadığını görmüyor. Mesuliyetsizlik salgın gibi. Halk olanlardan şikâyetle bir yere varamayacağını, varmadığını görmüyor. 84 yıldır hiçbir fayda görmediğini ve ana yapımızın her geçen yıl uygarlık yolundan ayrılmaya doğru itildiğinin farkında değil. Farkında olanların şikâyetle yetinmesinin de hiçbir faydası yok. Halkımızın arasında gerçekte var olmasına neden olmayan bir bölünme oluştu. Ve yukarıdaki târife uyan cehâlet, eğitilmemiş kısım üzerinde çok başarılı olarak etkin oldu ve bölündük. ABD’nin böl ve yönet uygulamasının kurbanı olduğumuzun farkında değiller. Çünkü yapılanlar 1940’larda Lozan’ın intikamı olarak başlayan, BOP ile devam eden, Ortadoğu’da hudutların değişmesi, büyük Kürdistan sonra da büyük İsrail’in kurulması olan bir ABD projesidir. Ve ufak gecikmelerle, ama başarı ile devam etmektedir. Eğer Türk toplumu sessizliğini ve bigâneliğini devam ettirirse, uygulama hızlanacak ve birkaç yıl içinde gerçekleştirilecektir. Bağımlılığımızın had safhaya gelmesi, varlıklarımızın yok pahasına satılması, israf ve dolayısıyla ekonomimizin kötülüğü, halkın çoğunluğunu Atatürk’ün dediği, gibi sefalete sürüklemiştir. Yakın zamanda ABD’nin istekleriyle, şantaj ile de olsa, bir şekilde karşılaşmak olasıdır. Ey halkım, bunları kaçıncı defadır yazdığımı artık sayamıyorum. Sayfalar, kitaplar doldu, sorumlulukları tanıttım, sana ellerini taşın altına koyman için seslendim. Bütün gayretim kör gözlere sağır kulaklara gitti, inanılmaz atâletin ile bu karanlık güne geldik. Son seçimin sonucu bu yazı kapsamındaki cehâletin ve olayların arttığına ve daha da artacağını işaret ediyor. Görünüş o ki, bu durumun daha ne kadar kötü olacağına sanki aldıran yok! Kimlerin ne yaptığına ilgi yok. Hile yaptığını itiraf eden bir anlayışa bile sesini çıkarmayan anlayışı anlamak mümkün değil. Dünyada hiçbir batı ülkesinde bunun benzeri garabet ve akılcı olmayan, kendi felâketine seyirci olan toplum yok! Birisi çıksa da, ”hep şikâyet ettiğin bu iktidar size fazla bile” dese, karşı çıkacak hâlin var mı? Sen mücevherleri masanın üzerine koydun, kapıyı da açık bıraktın! Ve sen kendi aranda kendi temsilcilerinin yaptıkları yanlışlara da ilgisiz kalmaktasın. Şimdi onları suçlamakla yetinerek nereye varacağını sanıyorsun. Hep yanılgıdasın. Bu ülkenin bugünkü hâle gelmesine sebep olanlar, onu yapanların gelmesine senin gibi neden olanlardır. Sebep olanlar değil. Başkasını suçlamayı bırak, kendi hatânı gör, gerçeği görmeye başla! Çöküşün içine düşme vakti geçti, artık içindesin ve buradan seni başkasının çıkartmasını bekleme, çıkaracak kimse yok! Bunu yapacak olan sensin. Şâyet yapmak istersen, senin başarılı olabileceğin yegâne yol Atatürk’ün yoludur, Kemalizm’dir, “Altıok” tur. Birleşmektir. Eğer toplumun hâlâ biraz düşünme yeteneği olan bir avuç insanı bu gerçekleri görmez bu yolda öncü olmazsa, Cumhuriyetin kurtulma şansı sıfıra yakındır. Atatürk’ün partisi sen ilgilenmediğin için bu hâle düştü. Onu onarmak ve kurtarmak senin kaçınılmaz ihtiyacın. Bu ülke halkı için ayarlanmış, Atatürk ilkeleri ile hareket eden veya edebilecek başka parti yok. CHP’deki Parti içi ayrılıklarına son vermek ve partiyi Atatürk’ün fabrika ayarlarına döndürmek zorundasın. Önemli olan kimin yaptığı değil, onarılması gerek prensipler ve sistemin olduğunu da unutma. Bunları yapabilmek için senin gibi suçlu olan basının ve gazetecilerin de yardımı almak zorundasın. Zorlukla ve ısrarla da yapacak olsan bu sana Atatürk’ün gençliğe hitabında verdiği görevdir. Sen kimi değiştireceğini değil, neyi değiştireceğini düşün. Politikacıların aleti olmuş demokrasi masalı yerine, bu ülkenin halkı ve karakteri için ayarlanmış; Halkçı, Laik, Milliyetçi, Devletçi, İnkılapçı ve Cumhuriyetçi Kemalizm’i yaşat ki, sen de yaşayasın.
Ekleme Tarihi: 14 Haziran 2023 - Çarşamba
Turgut Karabekir

Son 84 yılın bilançosu (3/3) Halka sesleniyorum.

Sevgili halkım, dindar olmak hiçbir nedenle câhil olmak değildir. Dinimizin kurallarını kişisel çıkarları için değiştirenlerin söylediklerine; düşünmeden, anlamadan,
uymak ve o sömürücülerin isteklerine biat etmek cehâlettir. Bu nedenle Müslümanlığı gerçek kuralları ile uygulayan, uygarlığa erimiş, bir tek Müslüman ülke yok.

Prof. Dr.Yaşar Nuri Öztürk bu gerçekleri anlatmak için 44 kitap yazdı. Laikliği kabul etmeyen bu tür toplumların hepsi biat kültürsüzlüğü ile otokratik
yönetimler altında ezilmişler ve ezilmekteler.

Atatürk bunu, “Halkını cehâlete ve sefâlete teslim eden yöneticiler yok olmaya; cehâlet ve sefâlete sürükleyen yöneticileri seçen halk ise köle olmaya
mahkûmdur” sözüyle açıklamış.
Ne yazık ki halkımız da 84 yıldır laikliği yanlış anlayarak karşı çıkanlara sessiz kaldı. Bu nedenle de halkımız bölündü ve bölünmekte devam ediyor.
Atatürk, “Asıl önemli olan, memleketi temelinden yıkan, halkını esir eden, içerideki cephenin suskunluğudur” diyerek bizi uyarmıştı.

Ne yazık ki halkımız da 84 yıldır suskunluğu ile yapılan yanlışlara sesiz kalarak çöküntüye ortak oldu. Atatürk 1936’da, “Kültür okumak, anlamak, görebilmek, görebildiğinden anlam çıkarmak, ders almak, düşünmek, anlama yeteneğini eğitmektir” diyerek, eğitimin önemini bize söylemişti. O nedenle de halkımızı eğitmeye köylümüzü eğitmekten başlamıştı.

Ne yazık ki halkımız onun vefatından 12 yıl geçmeden Köy Enstitüleri’nin kapatılmasına sessiz kaldı. Son 84 yıldır da bilgisizin doğru bilgilenmemesine ve çağdaş eğitimin yozlaşmasına sessiz kalıyor. Halkımız, büyük resme bakmasını bilmiyor. Olayları temel nedenleriyle değil, ayrıntıları üzerinden görerek hareket ediyor. Atatürk’ün yaptığının tam tersini yapıyor. Bu nedenle de 84 yıldır kararlara yanlış oy
veriyor.

Halk sorumluluklarını bilmiyor. Bu ülkenin sâhibi iktidar da, muhalefet de, Cumhur reisi de değil, meclis varsa o da değil. Cumhuriyet sisteminde ülkenin sâhibi
halktır. Seçilenler halkın temsilcileridir. Hesap vermek seçilenlere, hesap sormak ta halka aittir. Denetim, sistemin kaçınılmaz öğesi ve halkın sorumluluğudur.
Halk güç ve sorumluluğunu kullanmıyor. Olaylara ve yapılanlara tamamen teslim olmuş, sessiz bir seyirci.

Büyük resme bakamayanlar ülkenin, İktidar, Muhalefet ve Basından oluştuğunu ve halkın hiçbir katkısı kalmadığını görmüyor. Mesuliyetsizlik salgın gibi.
Halk olanlardan şikâyetle bir yere varamayacağını, varmadığını görmüyor. 84 yıldır hiçbir fayda görmediğini ve ana yapımızın her geçen yıl uygarlık yolundan ayrılmaya doğru itildiğinin farkında değil. Farkında olanların şikâyetle yetinmesinin de hiçbir faydası yok.

Halkımızın arasında gerçekte var olmasına neden olmayan bir bölünme oluştu. Ve yukarıdaki târife uyan cehâlet, eğitilmemiş kısım üzerinde çok başarılı olarak etkin oldu ve bölündük. ABD’nin böl ve yönet uygulamasının kurbanı olduğumuzun farkında değiller.

Çünkü yapılanlar 1940’larda Lozan’ın intikamı olarak başlayan, BOP ile devam eden, Ortadoğu’da hudutların değişmesi, büyük Kürdistan sonra da büyük İsrail’in kurulması olan bir ABD projesidir. Ve ufak gecikmelerle, ama başarı ile devam etmektedir.

Eğer Türk toplumu sessizliğini ve bigâneliğini devam ettirirse, uygulama hızlanacak ve birkaç yıl içinde gerçekleştirilecektir. Bağımlılığımızın had safhaya gelmesi, varlıklarımızın yok pahasına satılması, israf ve dolayısıyla ekonomimizin kötülüğü, halkın çoğunluğunu Atatürk’ün dediği, gibi sefalete sürüklemiştir.

Yakın zamanda ABD’nin istekleriyle, şantaj ile de olsa, bir şekilde karşılaşmak olasıdır.

Ey halkım, bunları kaçıncı defadır yazdığımı artık sayamıyorum. Sayfalar, kitaplar doldu, sorumlulukları tanıttım, sana ellerini taşın altına koyman için seslendim. Bütün gayretim kör gözlere sağır kulaklara gitti, inanılmaz atâletin ile bu karanlık güne geldik. Son seçimin sonucu bu yazı kapsamındaki cehâletin ve olayların arttığına ve daha da artacağını işaret ediyor.

Görünüş o ki, bu durumun daha ne kadar kötü olacağına sanki aldıran yok! Kimlerin ne yaptığına ilgi yok. Hile yaptığını itiraf eden bir anlayışa bile sesini çıkarmayan anlayışı anlamak mümkün değil.

Dünyada hiçbir batı ülkesinde bunun benzeri garabet ve akılcı olmayan, kendi felâketine seyirci olan toplum yok!

Birisi çıksa da, ”hep şikâyet ettiğin bu iktidar size fazla bile” dese, karşı çıkacak hâlin var mı? Sen mücevherleri masanın üzerine koydun, kapıyı da açık
bıraktın! Ve sen kendi aranda kendi temsilcilerinin yaptıkları yanlışlara da ilgisiz kalmaktasın. Şimdi onları suçlamakla yetinerek nereye varacağını sanıyorsun.

Hep yanılgıdasın. Bu ülkenin bugünkü hâle gelmesine sebep olanlar, onu yapanların gelmesine senin gibi neden olanlardır. Sebep olanlar değil. Başkasını suçlamayı bırak, kendi hatânı gör, gerçeği görmeye başla! Çöküşün içine düşme vakti geçti, artık içindesin ve buradan seni başkasının çıkartmasını bekleme, çıkaracak kimse yok!

Bunu yapacak olan sensin. Şâyet yapmak istersen, senin başarılı olabileceğin yegâne yol Atatürk’ün yoludur, Kemalizm’dir, “Altıok” tur. Birleşmektir.

Eğer toplumun hâlâ biraz düşünme yeteneği olan bir avuç insanı bu gerçekleri görmez bu yolda öncü olmazsa, Cumhuriyetin kurtulma şansı sıfıra yakındır. Atatürk’ün partisi sen ilgilenmediğin için bu hâle düştü. Onu onarmak ve kurtarmak senin kaçınılmaz ihtiyacın. Bu ülke halkı için ayarlanmış, Atatürk ilkeleri ile hareket eden veya edebilecek başka parti yok.

CHP’deki Parti içi ayrılıklarına son vermek ve partiyi Atatürk’ün fabrika ayarlarına döndürmek zorundasın. Önemli olan kimin yaptığı değil, onarılması gerek prensipler ve sistemin olduğunu da unutma.

Bunları yapabilmek için senin gibi suçlu olan basının ve gazetecilerin de yardımı almak zorundasın. Zorlukla ve ısrarla da yapacak olsan bu sana Atatürk’ün gençliğe hitabında verdiği görevdir.

Sen kimi değiştireceğini değil, neyi değiştireceğini düşün. Politikacıların aleti olmuş demokrasi masalı yerine, bu ülkenin halkı ve karakteri için ayarlanmış;
Halkçı, Laik, Milliyetçi, Devletçi, İnkılapçı ve Cumhuriyetçi Kemalizm’i yaşat ki, sen de yaşayasın.

Yazıya ifade bırak !

Diğer Yazıları

18
Kasım
02
Ekim
08
Kasım
02
Kasım