İki gün sonra oylarımızı kullanarak TBMM’ni yeniden oluşturacak ve Cumhurbaşkanı seçeceğiz. Türkiye 21 yıldır iktidarda olan siyasi iktidardan memnun olup olmadığının kararını verecek. Halk 21 yılın hesabının verilmesini isteyecek mi diye de anlamlandırabiliriz bu seçimi. Hatta 2018 yılından itibaren hayatımıza giren Cumhurbaşkanlığı Başkanlık Sistemi de oylanacak..
Doğal olarak iktidar kaybetmek istemiyor. Ancak muhalefet daha barışcı ve hoşgörülü tavır izleyerek, “Tek adam rejimi” olarak adlandırdığı mevcut sistemi değiştirip (başarabilirlerse bana göre dönüşüm), “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” modeli ile TBMM’nin gücünü ve ağırlığını artırmak istiyor. Sadece eski yapıya dönüş değil gibi anlıyorum. Birçok yenilik ve revizyonları da içeriyor.
Genel hatlarıyla baktığımda sayın Kılıçdaroğlu’nun başarılı bir kampanya yürüttüğünü görüyorum. Sayın Erdoğan devletin tüm olanaklarını da kullansa, eski popülerliğini yakalayamıyor. Sürekli tavizler ve müjdeler açıklasa da, çarşı- pazarda halkın çektiği sıkıntılar yüzünden ikna edici değil. Diğer iki aday ise toplumun genel görüşünün aksine, son dakikada bir değişiklik olmazsa adaylıklarını sürdürmekte kararlı gözüküyor. (Bu yazıyı paylaştıktan sonra sayın İNCE adaylıktan çekildi.) Başlarda daha geride olan sayın Sinan Oğan’ın popülerliği artmış görünüyor.
Aynı zamanda akademisyen olan sayın Oğan’ın, sayın İnce gibi seçimi ikinci tura taşımak konusunda yaptığı açıklamalar üzerine, askeri stratejiden de alıntı yaparak bir değerlendirme yapacağım.
Hiçbir komutan ve lider “ana hedef” yerine “ara hedefi” ele geçirmek için stratejik karar almaz/ harekat planı hazırlamaz. Önemli olan karşı tarafa kesin mağlubiyeti kabul ettirmektir. Ara hedefi kazandığı için kısmi zafer sarhoşluğu ve başarısızlık yaşayanlar, karşı tarafın yeniden toparlanıp eksiklerini tamamlayarak bir karşı taarruzunda, elindeki kazanımları da yitirebilir. Yandaşları- kuvvetleri moral bozukluğu içinde eski motivasyonlarını kaybedebilirler.
Muhalefet için ana hedef; Seçimi ilk turda kazanmak olmalıdır. Bu hedefe ulaşmak için varsa ufak- tefek engellerin etrafından dolaşarak hedefe kilitlenmek gerekir.
Bu seçimlerin hemen sonrasında Yerel Yönetimler seçimine sıra gelecek. Bir yıl daha seçim atmosferinden kurtulamayacağız. Zaten hiç kurtulamıyoruz.!
Genel seçimler, iktidarın hesap vermesi üzerine kurgulansa da, Yerel yönetim seçimlerinde durum farklıdır. Farklı olmalıdır. Mevcut seçim sistemine göre adı üzerinde Yerel= Halkın temsilcisi olan başkanları, yine siyasi partilerin genel başkan ve üst yöneticileri belirleyecek. Yani “tek adam” sistemini eleştirenler, mevcut sistemde ısrar ederlerse, “3- 5 adam” tarafından belirlenen başkan ve meclis üyesi adaylarını belirlemiş olacağız. Bundan daha büyük çelişki olabilir mi?
Bu nedenle Yerel yöneticilerin başarılarını sorgulamak yerine, seçimlerde adeta siyasi partiler yarışıyor. Vatandaş belediye başkan ve yöneticilerinin başarı/ başarısızlıklarını sorgulamıyor. Zaten kimse belediyelerin faaliyet ve performans raporlarını okumadığı için, ne kadar başarılı olduklarından da haberdar değil.
Tabii ki genel seçimlerin galibi olan siyasi partilerin şansı çok daha yüksek olacak. Belediyeler, siyaset için en büyük rant ve varoluş nedeni haline dönüşmüş. Kimse elindeki bu oyuncağını kaybetmek istemiyor. Bence burada da “Geliştirilmiş Yerel Yönetim Sistemini” konuşmanın tam zamanıdır. Siyasetten arındırılmış ve halkın aday belirleme ile temsil ağırlığı öne çıkarılmalı. Böylece sorunların çoğundan kurtulabilir, aday belirlemede halkın çok daha fazla hesap sorma şansını da yakalamış oluruz. Siyasi partileri tümüyle uzaklaştırmadan da olabilir. Aynen kabul edilir ve/ veya değiştirilerek kabul edilir bilemem ama benim önerim bu yazıda; https://abaybarsgogez.net/yerel-yonetimlerde-egemenlik-milletin-mi/
Yerel yönetimleri adeta partinin bir şubesi- organı gibi görme alışkanlığından vazgeçip, tüm partilerce denetlenerek, kamu kaynaklarının kullanımı konusunda hesap verebilen liyakatli yöneticilere ihtiyaç çok fazla. Mevcut iktidar bu fikre hiç yaklaşmazken, Yerel yönetimler konusunda bazı düzenlemeler yapılacağını, kayyum sistemine son verileceğini, halkın seçtiği Belediye başkanlarını yine halkın değiştirebileceği gibi açıklamalar yapan sayın Kılıçdaroğlu ve Millet İttifakı parti yöneticilerinden, seçimleri kazandıkları takdirde değişimi gerçekleştirebilmek için talebimi bu yazıda ifade ettim. https://abaybarsgogez.net/iktidar-olanlardan-yerel-yonetimler-hakkinda-beklentim/
Bugüne kadar uygulanan sistem, Sayıştay tarafından her yıl sistematik hataların bulunmasına rağmen gereğinin yapılmayarak, Gelir- Gider bütçe dengelerinin gözetilmeden aşırı şekilde İÇ (Banka+ Kamu borcu) ve DIŞ borçları yükseltmekten başka işe yaramadı. Açıkça söylüyorum. Birçok belediye ve BİT- Belediye İktisadi Teşebbüsü iflas noktasında. Neyse ki onların iflas etmesi olanaksız. Seçimlere kadar gerekli düzenlemeler yapılarak Yerel yönetimlerde, seçim sisteminden başlayarak, denge- denetleme- yönetim sistemlerinde değişim ve/ veya dönüşümü mutlaka gerçekleştirmek zorundayız. Saygılarımla.