Paris iklim anlaşmasını TBMM'de kabul ettik. Bu yüzyılın ortalarında (2053) tüm dünya gibi biz de Karbon nötr (sıfır) hedefine ulaşmayı taahhüt etmiş oluyoruz. Bununla ilgili kamu kurumları ve belediyelerden başlayarak herkes İklim Uyum Eylem planı hazırlayıp gerçekleşmeleri raporlamak zorunda. Hatta gelişmelere göre her 2-3 yılda bu Eylem planları revize edilebilir.
Ülkemizin karbon nötr hedefi 2053 olsa da Bacalı sanayisi olmayan, Fosil yakıt kaynaklı enerji tesisleri ve şehirlerarası ulaşım arterlerine uzak, tarımsal üretim ağırlıklı yaşam sürenlerin olduğu doğası bozulmamış yerleşim birimlerinin karbon seviyesi neredeyse sıfıra yakın zaten.
Dünyada Tibet bölgesindeki Bouthan krallığı eksi karbon seviyesine sahip ilk ülke.
Buradan ilham alarak doğal mirasını korumayı başarmış ilçe ve beldelerden başlayıp, AB'nin kabul ettiği sertifikayı veren şirketlere Karbon seviyesi ölçümü yaptırıp belde girişinde ilan etmek lazım. Videoda bahsedilen karbon Piyasasının dikkatini çekecektir.
Normalde İklim Uyum Eylem planı hazırlama sorumluluğu 300 binden az ilçe ve beldeler için yok. Bana kalırsa iklim her semt için değişmez. Örneğin İstanbul, Bursa, Kocaeli iklimi benzer olup Marmara Belediyeler Birliği gibi bir üst kurum bu planları hazîrlamalı. Maltepe, Kadıköy, Zeytinburnu, Esenyurt vb ilçelere niye hazırlatırlar ki! İklimi boşver hava durumu bile aynı.
Konumuza dönersek.
Bazı gruplarda uçaklardan zehir ve virüslerin saçıldığı, gökyüzündeki chemistral bulutlarla insan sağlığı tehdit altında diye paylaşımlar yapılıyor.
Bu videoda ise Küresel Karbon Yakalama Mükemmellik Merkezi Başkanı sayın Burçin Temel Mckenna karbon yakalama teknikleri ve olası sonuçları hakkında uyarıyor.
https://youtu.be/0oPSzT1Dc34?si=CTendZMJvFq4ZijK
TTGV-Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı Web sitesinde Karbon yakalama ve etkileri konularında çok kıymetli bilgiler var. Kesinlikle okunmalı.
Efendim ben emekliyim "yaşım yetmiş, iş bitmiş!!" deyip kaçmak yok.. Başlarda anlamak zor olsa da birkaç makale- rapor okuyunca ilgi duyacağınıza eminim.
Karbon seviyesinin yüksek olmasına neden olan sektörleri sıralarsak;
*Endüstriyel ağır ve kimyasal sanayi,
*Fosil yakıtlı enerji santralleri kaynaklı üretim ve yüksek gerilim hatlarıyla taşıma,
*Fosil yakıtlı araçlara dayalı ulaşım
*Tarımsal üretim dışındaki çorak- bataklık- kurak vb araziler
*Betonarme eski yapılar ve sanayi atıkları
Burçin hanım karbon yakalama ve depolama konusunda çok detaylı açıklamalar yapmış. Endüstriyel sanayi tesislerinin bugünden başlasalar 5-6 yılda sonuç alabileceklerini ve 2030'da yarıya düşürme hedefini bile yakalayamayacaklarını hatırlatıyor. Haklı da..!!
Havadan yakalanan yeşil karbonu anlatırken karbon üreten kurak- çorak topraklar, tarıma uygun hale getirildiğinde, mükemmel bir karbon tutucu olacağını da ben eklemiş olayım.
O kadar sorumsuzuz ki, jeotermal enerji sıfır karbon özelliğine sahip olmasına rağmen, elektrik elde ederken çıkan buhar filtre edilmeyerek doğaya salınan hidrojen sülfür yüzünden çevredeki tarım alanlarını kurutup kendimizi zehirlemeyi beceriyoruz.
Hiç kimse söz etmiyor. Binasının radon gazı ölçümünü yaptıran kaç kişi var? Kanserin en önemli nedenlerinden.
https://www.memorial.com.tr/saglik-rehberi/evinizdeki-radon-gaz-tehlikesinden-korunun
Burçin hanım 2026'dan itibaren AB YEŞİL MÜKTESEBATI gereği sanayi ürünleri ihracatımızı bekleyen tehlikelere dikkat çekmiş. Yazılarımı izleyenler hatırlar, gıda ihraç ürünlerini de benzer tehlikeler bekliyor.
SETÜBÖL ile Sürdürülebilir Ekolojik Kentsel Tarıma dayalı kalkınma modelini anlatıyorum.
Sanayi- Turizm- Sağlık- Eğitim/ Üniversite, Kültür- Spor vb yetkinliklere sahip İl- İlçe- Beldeler de Bölgesel kalkınma hedefleri koyabilir.
2053 Karbon nötr hedefi yanında, çok daha tehlikeli gaz ve elementlerin bertaraf edildiği sağlıklı beldeler yaratma ihmal edilirse, sürdürülebilir başarıyı sağlamak mümkün olamaz.