A.Baybars Göğez
Köşe Yazarı
A.Baybars Göğez
 

DEPREM, KARGAŞA VE KOORDİNASYON

 Uzmanlar, aynı bölgede gerçekleşen bu iki depremin birleşik etkisi 11 civarı diyor. Yaralı sayısı 100.000 kişiyi çoktan aştı. 5 Nisan itibarıyla resmi kurumların açıklamasına göre can kaybı 50.399 kişi oldu. T.C. ve gelişmiş toplumlarda sistemin işleyişi; Merkezi planlama, Yerelde uygulama, Etkin denetim ve Sürekli koordinasyon üzerine kuruludur. Devlet kurumları Planlama, Denetim ve Koordinasyon ağırlıklı yapılanırken, Yerel Yönetimler/ belediyeler, STK- Sivil toplum Kuruluşları başta olmak üzere diğer yerel yapılar birlikte hareket ederek, devletin koordinasyonu altında uygulayıcı olarak görevler alırlar. AFAD, 2018’de Cumhurbaşkanlığı başkanlık sistemine geçiş ile birlikte afetler için yapılandırılmış koordinatör kurumdur. Uygulayıcı kurumların kendi işgücü, araç ve ekipman varlıklarını en etkin şekilde kullanabilmek amaçlı koordinasyon merkezleri (AKOM gibi) vardır/ olmalıdır. Bunun yanında ülkelerin her afette ilk önce tepki gösteren Kızılay ve benzeri müdahaleci kurumları da vardır. AFAD kurulduktan sonra sistemde bazı sorunlar yaşandığını biliyorduk ama hiç bu depremde gördüğümüz kadar, sistemin karmaşık bir yapıya dönüştüğünü tahmin etmiyorduk. Devlet ve özel sektörde kurum ve yöneticileri şu şekilde görevlendirilir; Sorumlu, Yetkili ve Koordinatör. Sorumlu; Hesap verme yükümlülüğü olan kişi ve kurumlar olup yasalarla görevleri tanımlıdır. Bu sorumluluk ASLA DEVREDİLEMEZ. Sorumlu olan kişi yetki verdim/ devrettim diye sorumluluktan kaçamaz. Yaptığı veya yapmadığı her şeyden sorumludur. Genellikle planlayıcı/ koordine edici/ denetleyici/ hesap sorandır. Yetkili; Belirli bir işin, belirlenen sürede yapılması için Sorumlu tarafından çerçevesi ve sınırları belirtilmiş şekilde görevlendirilen kişi veya kurumlardır. Uygulama ağırlıklıdırlar. Koordinatör; Merkezi planlama çerçevesinde, yereldeki uygulamalar esnasında insan- zaman- kaynakların en uygun, verimli ve etkin şekilde kullanılabilmesini sağlamakla görevli kişi, kurum veya organizasyonlardır. (Koordinatör- Eşgüdüm yetkilisi olarak da tanımlanır.) Eşgüdümde temel kural; “sürekli bir faaliyet olup, planlamalarda ayrıca zaman tanımlaması yapılmaz.” Yetkili/ uygulayıcı birim veya kişiler bağımsız görev alabilecekleri gibi, komple veya bir kısmı ile bir başka yetkili/ uygulayıcının emrinde, belirli süre veya görevin gerektirdiği süre ve şartlarda görevlendirilirler. Görevden kaynaklı lojistik dahil her türlü gereksinimi, emrine verildiği yetkili kurum tarafından karşılanır. Kamu terbiyesi almış ve ekip çalışmasına önem veren her kurumsal yapıdaki işleyişin özeti budur. AFAD VE YEREL YÖNETİMLERDE SORUMLULUK, YETKİ VE KOORDİNASYON (EŞGÜDÜM) Eşgüdüm sorumluluğu açısından AFAD AFAD orkestra şefi, teknik direktör gibidir. Kendisinden beklenen, afet öncesi eşgüdüm ile afet esnasında adeta ezberlenmiş hareket tarzları ve planlara uygun görevlendirilen ve/ veya organize olmuş; Devlet kurumları- Yerel yönetimler- STK’lar ve Sivil girişimlerin (AHBAP, AKUT vb.) maksimum hız ve verimlilikte iş yapabilmelerinin önünü açmaktır. Yasal olarak kurulmuş ve ülkemizde batılı ülkelere oranla parmakla sayılacak kadar az olan bu kuruluşları görmezden gelip, değersizleştirmenin kimseye yararı yoktur. AFAD, merkezden yapacağı koordinasyon çalışmaları yanında, afet sahasında da tabiri caiz ise topa girmeden oyun kurucudur/ olmak zorundadır. Nasıl ki teknik direktörden sahaya girip gol atması beklenmiyorsa, AFAD’dan da kimse depremde yıkılan binaların içine girerek insanları kurtarmasını veya yaralı kurtulanları ameliyat yapmasını bekleyemez/ beklememeli. Tuhaf olan tüm kamuoyu bunu böyle bilse de, kurum yetkililerinin hala meseleyle boğuşarak, kendilerine farklı roller biçme telaş ve gayretinde olmalarıdır. Hatta AFAD, kanunla kendisine verilmiş bu görev nedeniyle aynı zamanda tek sorumludur. Tüm başarı ve başarısızlıklar onun hanesine yazılacaktır. Web sitesine göre dört genel müdürlüğü var. Deprem ve Risk Azaltma Genel Müdürlüğü, Barınma ve Yapım İşleri Genel Müdürlüğü, Afetlere Müdahale Genel Müdürlüğü, Yönetim Hizmetleri Genel Müdürlüğü. https://www.afad.gov.tr/teskilat-semasi# Bir süre önce sosyal medya ve basında gündeme gelen sayın İsmail PALAKOĞLU, Afetlere Müdahale Genel Müdürlüğünü yönetiyor. (Emekli subay ve generallerden KHO’dan öğrencilerim dahil bu görevi üstlenecek en az 100 kişiyi hemen sayarım.) Müdürlüğün beş daire başkanlığı var. Diğer dört daire AFAD’ın koordinasyon misyonu ile uyumlu olsa da, “Arama ve Kurtarma Dairesi” tam olarak operasyonel bir daire gibi görünüyor. Sanırım kurtarma operasyonlarında gördüğümüz kişiler bu dairenin personeli. Sitede müdürlüklerin görev ve sorumluluk tanımları verilmediği için tahmin ediyoruz. AFAD misyonu; “Afet ve acil durumlara ilişkin süreçlerin etkin yönetimi için gerekli çalışmaları yürütmek, ilgili kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyonu sağlamak ve bu alanda politikalar üretmek” https://www.afad.gov.tr/afadhakkinda linkinden “Görev ve Yetkilerimiz” başlığı altında şöyle yazıyor? AFAD’ın görev ve yetkileri, 15/07/2018 tarihinde yayımlanan 4 No.lu Bakanlıklarla Bağlı, İlgili, İlişkili Kurum ve Kuruluşlar ile Diğer Kurum ve Kuruluşların Teşkilatları Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 30 ila 56’ncı maddeleri arasında belirlenmiştir.  Kararnamede AFAD’ın görevleri “afet ve acil durumlar ile sivil savunmaya ilişkin hizmetlerin ülke düzeyinde etkin bir şekilde gerçekleştirilmesi için gerekli önlemlerin alınması ve olayların meydana gelmesinden önce hazırlık ve risk azaltma, olay sırasında yapılacak müdahale ve olay sonrasında gerçekleştirilecek iyileştirme çalışmalarını yürüten kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyonun sağlanması, yurt içinde ve yurt dışında insani yardım operasyonlarının yapılması ve koordine edilmesi ile bu konularda politika önerilerinin geliştirilmesi ve uygulanması”. Bu görevler arasında “Arama ve Kurtarma Dairesi” kurmayı gerektirip, enkazdan kurtarma çalışmalarına katılma görevi/ sorumluluğunu bulamadım. O halde Kızılay’ın battaniye ve çadır dağıtımını bile üstlenip, Yerel yönetimlerin afete hazırlık için gerekli donanım, araç ve gereç alımlarına neden müdahale ediliyor? Nereden çıkarıyorsun diye soran olursa; 2021 yılı Ağustos ayında İBB AKOM tarafından gelen davetle yaklaşık üç saat önerdiğimiz çağdaş ve gelişmiş model üzerinden danışmanlar dahil tüm AKOM üst yönetimine sunum yaptık. Sonrasında geriş dönüş bekledim. Gelmeyince bloğumda önerdiğimiz modeli ve izlenimlerimi yazdım. Yazımda; “Bahse konu proje, bugün başlansa tüm İstanbul’un ihtiyacı için miktara bağlı olarak 1- 3 yılda ancak üretilebilir.” Değerlendirmesini yapmıştım. Maalesef hala iş makinesi olmadan kurulamayan, söküldükten sonra tekrar kurulup depolanamayarak hurdaya ayrılan, her biri ayrı TIR ile taşınabilen konteynerler ile afetzedelerin; yağmur- kar- çamurda yerle temasını kesmeden, sıcak ve soğukta hiçbir konfor sağlamadan onları barınmaya zorlayan çözümler başarı diye anlatılıyor. Hala çadıra bile muhtaç olanları gördükçe içim sızlıyor. Eski bir asker olarak -35 derecede kış tatbikatında çadırda yattım. Nasıl bir şey olduğunu iyi bilirim. https://abaybarsgogez.net/gelecegin-yerel-yonetim-anlayisinda-afet-yonetimi-ve-acil-mudahale-koyu-konsepti/ Pratik bir çözüm önerim var; AFAD ve AKOM yetkilileri dahil afetlerle ilgili/ sorumlu tüm yöneticileri, -20 ile +40 derecede bu çadır ve konteynerlerde iki gün kalacak şekilde, her yıl hizmet içi eğitime alalım, sorunlar bir yıl içinde çözülmezse her türlü cezaya razıyım. Uygulama yetki ve sorumluluğu açısından Yerel yönetimler. 1. 5393 sayılı Belediye kanunu Md. 53; “Belediye; yangın, sanayi kazaları, deprem ve diğer doğal afetlerden korunmak veya bunların zararlarını azaltmak amacıyla beldenin özelliklerini de dikkate alarak gerekli afet ve acil durum plânlarını yapar, ekip ve donanımı hazırlar.  Acil durum plânlarının hazırlanmasında varsa il ölçeğindeki diğer acil durum plânları ile koordinasyon sağlanır ve ilgili bakanlık, kamu kuruluşları, meslek teşekkülleriyle üniversitelerin ve diğer mahallî idarelerin görüşleri alınır.  Plânlar doğrultusunda halkın eğitimi için gerekli önlemler alınarak ikinci fıkrada sayılan idareler, kurumlar ve örgütlerle ortak programlar yapılabilir.  Belediye, belediye sınırları dışında yangın ve doğal afetler meydana gelmesi durumunda, bu bölgelere gerekli yardım ve destek sağlayabilir.” 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu Md. 69 ile Acil durum planı il sınırları için hazırlanırken, İl- ilçe Belediyeleri de mücavir saha sınırları için planlarını hazırlar. “İl ölçeğinde hazırlanan diğer acil durum planları ile eşgüdüm sağlanır.” Planlar “Bölge Olağanüstü Hal Planı” olarak komşu illeri de kapsayacak şekilde hazırlanmalıdır. Afet deyince akla deprem gelse de, Dünya çapında baktığımızda Sel ve Fırtınadan sonra depremler üçüncü sıradadır. Sayıştay web sitesindeki “Taşkın Risk Yönetimi Raporundan” alıntı yaparak, havza bazlı hazırlanacak TYP- Taşkın Yönetim Planının da aynı mantıkla, komşu il- havza planlarıyla koordineli şekilde hazırlandığı görülmektedir. https://abaybarsgogez.net/taskin-risk-yonetimi-ve-yerel-yonetimler/ Afet zamanında Kahramanmaraş depremi gibi, planda yer alan il ve ilçe yerel birimlerinin birçoğu işlevsiz kalmaktadır. Planlarda gerekli ekiplerin ve donanımın hazırlanması, halkın eğitimi, çevre illere yapılacak yardımlar vb. olmalıdır. AFAD Kızılay dahil tüm birimlerin satın alacağı donanım- araç ve ekipmanlara müdahil olmak yerine, hazırlıkların zamanında ve gereği gibi yapılmasını denetlese daha iyi olmaz mı? 6 Şubat depreminden hemen sonra belediyelerin afet bölgesine gönderdikleri binlerce kişiden oluşan kurtarma ekiplerinin barındıkları- lojistik ihtiyaçlarını karşıladıkları Acil Müdahale Köyü hazırlıklarının yetersiz olduğu da anlaşılmıştır. En hazırlıklı olan bile 50- 60 kişilik kurtarma ekibi için mobil barınma- wc- banyo vb. hazırlık yapmış. Afet zamanında yollar hasar gördüğü için onu da zamanında bölgeye ulaştıramamışlar. Afetlere müdahalede temel prensip, “en alt kademeden yukarıya doğru süratle hareket etmektir.” Hazırlanan planlar doğrultusunda gerekli eğitimi almış ekiplerin ayrıca talimat beklemeden, afet olduğunda sorumluluk bölgelerine ulaşarak veya en fazla hasar gören yerlerden başlayarak süratle işe koyulmaları gerekir. Kahramanmaraş depreminde ilk iki gün en üst kademelerden izin bekleyerek asker ve madencilerin afet bölgesine geç intikal etmesi kötü örnek, İSKİ ile HATSU yöneticilerinin talimat beklemeden masada buluşup sorunların çözümü için kararlar alması güzel örnek olarak hafızalarımızda yer almıştır. Belediyeler ve ilgili kurumların afetlere hazırlanmasında üç aşamalı ayrıntılı planlamalar yapılması gerekir; Afet öncesi, Afet esnasında ve Afet sonrası yapılacaklar. Kanunlar ve yönetmeliklere bakınca her bir plana uygun görev ve sorumlulukların kesin hatlarıyla belirlendiğini görüyoruz. Yaklaşık 250 civarı mevzuatıyla Yerel Yönetimlerin Afetlerle mücadele mevzuatı dahil hiçbir eksiği yok. Fazlası var diyebiliriz. Ancak orasından burasından çekiştirince, geçmişteki başarılı örnekleri bile uygulayamama sorunu yaşanıyor. En büyük sorunumuz da maalesef eşgüdüm. Afet öncesi hazırlıklar için gerekli ekip ve donanımın hazırlanarak eğitim verilmesi önemli olsa da, 3194 sayılı İmar kanunu uygulama sorumluluğu nedeniyle, Kentsel planlama ve imar planlarının hazırlanması (nazım imar planı ile uygulama imar planları), yapı denetim şirketleri ile işbirliği açısından belediyeler birinci derece sorumludurlar. Bunların yanında iletişim, ulaşım, yangın- itfaiye, katılımcılık, barınma, afet toplanma bölgelerinde kurulacak “Acil müdahale köyü ve koordinasyon merkezi” gibi planlamalar da çok önemlidir. Amaç afet ile yaşanan hasarı en az zararla kapatmak ve vatandaşların süratle afet öncesi yaşam koşullarına yakın barınma, yeme, içme, sosyal ve psikolojik şartlara kavuşmalarını sağlamaktır. Afet koordinasyonunda ilde vali, ilçelerde kaymakamlar en üst yetkilidir. Büyükşehir sorumluluğu il sınırları olduğu için, AKOM- Afet Koordinasyon Merkezinde mülki amir ve belediye yönetimi, eylem ve planlamaları birlikte koordine ederler. Depremden etkilenen 11 il arasından yedi tanesi büyükşehir. Kahramanmaraş, Gaziantep, Şanlıurfa, Adana, Diyarbakır, Hatay, Malatya. Hepsinde AKOM var. Hepsinin sorumluluk alanı il mülki sınırı. Afetin onbirinci gününde, basın ve medyadan hala ulaşılamayan köyler olduğunu ve altyapının tamamen çöktüğünü duyduk. Yerel yönetimlerin afetle doğrudan veya dolaylı sorumlu/ yetkili olduğu mevzuatlardan bazıları; *5393 sayılı Belediye Kanunu *775 sayılı Gecekondu Kanunu *7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun *23 Şubat 2022 tarihli ‘’Afet ve Acil Durum Müdahale Hizmetleri Yönetmeliği” *Sosyal Yardım ve Hizmet Yönetmeliği *Hafriyat Toprağı, İnşaat ve Yıkıntı Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği vb. ÖZET Yerel yönetimler ve vatandaşlar, afet sonrası büyük bir dayanışma ile alkışı hakketti. Birçok belediye binası yıkıldı. Bir kez daha bırakalım 10 ili, il- ilçe bazında bile yaşansa, Bölgesel planlamaların çok daha ciddi şekilde hazırlanarak, eğitimlerle pekiştirilmesinin şart olduğunu gördük. Asker neden geç devreye girdi, engelleme mi oldu vb. konularda kamuoyunda EMASYA planlarından, askerin afetlerde kullanılmasına kadar birçok tartışma yapıldı/ yapılıyor. Bu konuda değerli dostum Emekli Tuğgeneral Osman AYDOĞAN’ın yazısını mutlaka okumanızı öneriyorum. https://www.sehriyar.info/?pnum=1042 Yaşanan sorunların içinde en önemlisi koordinasyon kargaşasıydı. İhtiyaç duyulan gıda ve giysinin birkaç misli yardım yapıldı. Ancak barınma ve hijyen gereksinimi için aynı iddiada bulunamıyoruz. Ne kadarının gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaşabildiği de ayrı bir tartışma konusu? Dünyanın en güzel planları da yapılsa, koordinasyon yetersizliği/ bozukluğu varsa büyük bir başarıdan söz etmek mümkün olamıyor. Askerlikte de böyledir. Kıbrıs barış harekâtında Kocatepe muhribimiz deniz ve hava kuvvetlerinin muhabere ve koordinasyon yetersizliği nedeniyle kendi uçaklarımız tarafından batırılmadı mı? Ulusal afet planlamasına itirazımız olamaz. Ancak, afet öncesi gerekli eşgüdüm ve eğitimler/ tatbikatları yapmayıp, en alt kademedekiler ne yapacağız diye en üst kademeden talimat beklerse, ilk 24- 48 saatte yetkisiz yetkililer, sorumsuz sorumlular yüzünden milli servetlerimiz ve canlar heba edilmiş oluyor. Yerel yöneticilerimiz içinde süratle insiyatif üstlenerek bölgeye sahip çıkan, tabuları aşıp omurgalı duruşu ile bozuk havaalanını açmak için belediye araçlarını gönderen, akrabalarıyla arası bozulsa da imar izni verirken kararlı duruşundan geri atmayanları alkışlıyorum. Bu konu daha çok su götürür. Belki bir başka yazımda farklı boyutlarıyla durum değerlendirmesi yaparız. Vefat eden vatandaşlarımıza rahmet, yaralılarımıza şifa diliyorum. Saygılarımla.   Bilgi paylaşınca güzel NBE-Ekonomim Gazetesi
Ekleme Tarihi: 20 Nisan 2023 - Perşembe
A.Baybars Göğez

DEPREM, KARGAŞA VE KOORDİNASYON

 Uzmanlar, aynı bölgede gerçekleşen bu iki depremin birleşik etkisi 11 civarı diyor. Yaralı sayısı 100.000 kişiyi çoktan aştı. 5 Nisan itibarıyla resmi kurumların açıklamasına göre can kaybı 50.399 kişi oldu.

T.C. ve gelişmiş toplumlarda sistemin işleyişi; Merkezi planlama, Yerelde uygulama, Etkin denetim ve Sürekli koordinasyon üzerine kuruludur. Devlet kurumları Planlama, Denetim ve Koordinasyon ağırlıklı yapılanırken, Yerel Yönetimler/ belediyeler, STK- Sivil toplum Kuruluşları başta olmak üzere diğer yerel yapılar birlikte hareket ederek, devletin koordinasyonu altında uygulayıcı olarak görevler alırlar.

AFAD, 2018’de Cumhurbaşkanlığı başkanlık sistemine geçiş ile birlikte afetler için yapılandırılmış koordinatör kurumdur. Uygulayıcı kurumların kendi işgücü, araç ve ekipman varlıklarını en etkin şekilde kullanabilmek amaçlı koordinasyon merkezleri (AKOM gibi) vardır/ olmalıdır. Bunun yanında ülkelerin her afette ilk önce tepki gösteren Kızılay ve benzeri müdahaleci kurumları da vardır. AFAD kurulduktan sonra sistemde bazı sorunlar yaşandığını biliyorduk ama hiç bu depremde gördüğümüz kadar, sistemin karmaşık bir yapıya dönüştüğünü tahmin etmiyorduk.

Devlet ve özel sektörde kurum ve yöneticileri şu şekilde görevlendirilir; Sorumlu, Yetkili ve Koordinatör.

Sorumlu; Hesap verme yükümlülüğü olan kişi ve kurumlar olup yasalarla görevleri tanımlıdır. Bu sorumluluk ASLA DEVREDİLEMEZ. Sorumlu olan kişi yetki verdim/ devrettim diye sorumluluktan kaçamaz. Yaptığı veya yapmadığı her şeyden sorumludur. Genellikle planlayıcı/ koordine edici/ denetleyici/ hesap sorandır.

Yetkili; Belirli bir işin, belirlenen sürede yapılması için Sorumlu tarafından çerçevesi ve sınırları belirtilmiş şekilde görevlendirilen kişi veya kurumlardır. Uygulama ağırlıklıdırlar.

Koordinatör; Merkezi planlama çerçevesinde, yereldeki uygulamalar esnasında insan- zaman- kaynakların en uygun, verimli ve etkin şekilde kullanılabilmesini sağlamakla görevli kişi, kurum veya organizasyonlardır. (Koordinatör- Eşgüdüm yetkilisi olarak da tanımlanır.) Eşgüdümde temel kural; “sürekli bir faaliyet olup, planlamalarda ayrıca zaman tanımlaması yapılmaz.”

Yetkili/ uygulayıcı birim veya kişiler bağımsız görev alabilecekleri gibi, komple veya bir kısmı ile bir başka yetkili/ uygulayıcının emrinde, belirli süre veya görevin gerektirdiği süre ve şartlarda görevlendirilirler. Görevden kaynaklı lojistik dahil her türlü gereksinimi, emrine verildiği yetkili kurum tarafından karşılanır. Kamu terbiyesi almış ve ekip çalışmasına önem veren her kurumsal yapıdaki işleyişin özeti budur.

AFAD VE YEREL YÖNETİMLERDE SORUMLULUK, YETKİ VE KOORDİNASYON (EŞGÜDÜM)

Eşgüdüm sorumluluğu açısından AFAD

AFAD orkestra şefi, teknik direktör gibidir. Kendisinden beklenen, afet öncesi eşgüdüm ile afet esnasında adeta ezberlenmiş hareket tarzları ve planlara uygun görevlendirilen ve/ veya organize olmuş; Devlet kurumları- Yerel yönetimler- STK’lar ve Sivil girişimlerin (AHBAP, AKUT vb.) maksimum hız ve verimlilikte iş yapabilmelerinin önünü açmaktır. Yasal olarak kurulmuş ve ülkemizde batılı ülkelere oranla parmakla sayılacak kadar az olan bu kuruluşları görmezden gelip, değersizleştirmenin kimseye yararı yoktur.

AFAD, merkezden yapacağı koordinasyon çalışmaları yanında, afet sahasında da tabiri caiz ise topa girmeden oyun kurucudur/ olmak zorundadır. Nasıl ki teknik direktörden sahaya girip gol atması beklenmiyorsa, AFAD’dan da kimse depremde yıkılan binaların içine girerek insanları kurtarmasını veya yaralı kurtulanları ameliyat yapmasını bekleyemez/ beklememeli. Tuhaf olan tüm kamuoyu bunu böyle bilse de, kurum yetkililerinin hala meseleyle boğuşarak, kendilerine farklı roller biçme telaş ve gayretinde olmalarıdır. Hatta AFAD, kanunla kendisine verilmiş bu görev nedeniyle aynı zamanda tek sorumludur. Tüm başarı ve başarısızlıklar onun hanesine yazılacaktır. Web sitesine göre dört genel müdürlüğü var. Deprem ve Risk Azaltma Genel Müdürlüğü, Barınma ve Yapım İşleri Genel Müdürlüğü, Afetlere Müdahale Genel Müdürlüğü, Yönetim Hizmetleri Genel Müdürlüğü. https://www.afad.gov.tr/teskilat-semasi#

Bir süre önce sosyal medya ve basında gündeme gelen sayın İsmail PALAKOĞLU, Afetlere Müdahale Genel Müdürlüğünü yönetiyor. (Emekli subay ve generallerden KHO’dan öğrencilerim dahil bu görevi üstlenecek en az 100 kişiyi hemen sayarım.) Müdürlüğün beş daire başkanlığı var. Diğer dört daire AFAD’ın koordinasyon misyonu ile uyumlu olsa da, “Arama ve Kurtarma Dairesi” tam olarak operasyonel bir daire gibi görünüyor. Sanırım kurtarma operasyonlarında gördüğümüz kişiler bu dairenin personeli. Sitede müdürlüklerin görev ve sorumluluk tanımları verilmediği için tahmin ediyoruz.

AFAD misyonu; “Afet ve acil durumlara ilişkin süreçlerin etkin yönetimi için gerekli çalışmaları yürütmek, ilgili kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyonu sağlamak ve bu alanda politikalar üretmek”

https://www.afad.gov.tr/afadhakkinda linkinden “Görev ve Yetkilerimiz” başlığı altında şöyle yazıyor?

AFAD’ın görev ve yetkileri, 15/07/2018 tarihinde yayımlanan 4 No.lu Bakanlıklarla Bağlı, İlgili, İlişkili Kurum ve Kuruluşlar ile Diğer Kurum ve Kuruluşların Teşkilatları Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 30 ila 56’ncı maddeleri arasında belirlenmiştir. 

Kararnamede AFAD’ın görevleri “afet ve acil durumlar ile sivil savunmaya ilişkin hizmetlerin ülke düzeyinde etkin bir şekilde gerçekleştirilmesi için gerekli önlemlerin alınması ve olayların meydana gelmesinden önce hazırlık ve risk azaltma, olay sırasında yapılacak müdahale ve olay sonrasında gerçekleştirilecek iyileştirme çalışmalarını yürüten kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyonun sağlanması, yurt içinde ve yurt dışında insani yardım operasyonlarının yapılması ve koordine edilmesi ile bu konularda politika önerilerinin geliştirilmesi ve uygulanması”.

Bu görevler arasında “Arama ve Kurtarma Dairesi” kurmayı gerektirip, enkazdan kurtarma çalışmalarına katılma görevi/ sorumluluğunu bulamadım. O halde Kızılay’ın battaniye ve çadır dağıtımını bile üstlenip, Yerel yönetimlerin afete hazırlık için gerekli donanım, araç ve gereç alımlarına neden müdahale ediliyor?

Nereden çıkarıyorsun diye soran olursa; 2021 yılı Ağustos ayında İBB AKOM tarafından gelen davetle yaklaşık üç saat önerdiğimiz çağdaş ve gelişmiş model üzerinden danışmanlar dahil tüm AKOM üst yönetimine sunum yaptık. Sonrasında geriş dönüş bekledim. Gelmeyince bloğumda önerdiğimiz modeli ve izlenimlerimi yazdım.

Yazımda; “Bahse konu proje, bugün başlansa tüm İstanbul’un ihtiyacı için miktara bağlı olarak 1- 3 yılda ancak üretilebilir.” Değerlendirmesini yapmıştım.

Maalesef hala iş makinesi olmadan kurulamayan, söküldükten sonra tekrar kurulup depolanamayarak hurdaya ayrılan, her biri ayrı TIR ile taşınabilen konteynerler ile afetzedelerin; yağmur- kar- çamurda yerle temasını kesmeden, sıcak ve soğukta hiçbir konfor sağlamadan onları barınmaya zorlayan çözümler başarı diye anlatılıyor. Hala çadıra bile muhtaç olanları gördükçe içim sızlıyor. Eski bir asker olarak -35 derecede kış tatbikatında çadırda yattım. Nasıl bir şey olduğunu iyi bilirim. https://abaybarsgogez.net/gelecegin-yerel-yonetim-anlayisinda-afet-yonetimi-ve-acil-mudahale-koyu-konsepti/

Pratik bir çözüm önerim var; AFAD ve AKOM yetkilileri dahil afetlerle ilgili/ sorumlu tüm yöneticileri, -20 ile +40 derecede bu çadır ve konteynerlerde iki gün kalacak şekilde, her yıl hizmet içi eğitime alalım, sorunlar bir yıl içinde çözülmezse her türlü cezaya razıyım.

Uygulama yetki ve sorumluluğu açısından Yerel yönetimler.

1. 5393 sayılı Belediye kanunu Md. 53; “Belediye; yangın, sanayi kazaları, deprem ve diğer doğal afetlerden korunmak veya bunların zararlarını azaltmak amacıyla beldenin özelliklerini de dikkate alarak gerekli afet ve acil durum plânlarını yapar, ekip ve donanımı hazırlar.  Acil durum plânlarının hazırlanmasında varsa il ölçeğindeki diğer acil durum plânları ile koordinasyon sağlanır ve ilgili bakanlık, kamu kuruluşları, meslek teşekkülleriyle üniversitelerin ve diğer mahallî idarelerin görüşleri alınır.  Plânlar doğrultusunda halkın eğitimi için gerekli önlemler alınarak ikinci fıkrada sayılan idareler, kurumlar ve örgütlerle ortak programlar yapılabilir.  Belediye, belediye sınırları dışında yangın ve doğal afetler meydana gelmesi durumunda, bu bölgelere gerekli yardım ve destek sağlayabilir.”

5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu Md. 69 ile Acil durum planı il sınırları için hazırlanırken, İl- ilçe Belediyeleri de mücavir saha sınırları için planlarını hazırlar. “İl ölçeğinde hazırlanan diğer acil durum planları ile eşgüdüm sağlanır.” Planlar “Bölge Olağanüstü Hal Planı” olarak komşu illeri de kapsayacak şekilde hazırlanmalıdır.

Afet deyince akla deprem gelse de, Dünya çapında baktığımızda Sel ve Fırtınadan sonra depremler üçüncü sıradadır. Sayıştay web sitesindeki “Taşkın Risk Yönetimi Raporundan” alıntı yaparak, havza bazlı hazırlanacak TYP- Taşkın Yönetim Planının da aynı mantıkla, komşu il- havza planlarıyla koordineli şekilde hazırlandığı görülmektedir. https://abaybarsgogez.net/taskin-risk-yonetimi-ve-yerel-yonetimler/

Afet zamanında Kahramanmaraş depremi gibi, planda yer alan il ve ilçe yerel birimlerinin birçoğu işlevsiz kalmaktadır. Planlarda gerekli ekiplerin ve donanımın hazırlanması, halkın eğitimi, çevre illere yapılacak yardımlar vb. olmalıdır. AFAD Kızılay dahil tüm birimlerin satın alacağı donanım- araç ve ekipmanlara müdahil olmak yerine, hazırlıkların zamanında ve gereği gibi yapılmasını denetlese daha iyi olmaz mı?

6 Şubat depreminden hemen sonra belediyelerin afet bölgesine gönderdikleri binlerce kişiden oluşan kurtarma ekiplerinin barındıkları- lojistik ihtiyaçlarını karşıladıkları Acil Müdahale Köyü hazırlıklarının yetersiz olduğu da anlaşılmıştır. En hazırlıklı olan bile 50- 60 kişilik kurtarma ekibi için mobil barınma- wc- banyo vb. hazırlık yapmış. Afet zamanında yollar hasar gördüğü için onu da zamanında bölgeye ulaştıramamışlar.

Afetlere müdahalede temel prensip, “en alt kademeden yukarıya doğru süratle hareket etmektir.” Hazırlanan planlar doğrultusunda gerekli eğitimi almış ekiplerin ayrıca talimat beklemeden, afet olduğunda sorumluluk bölgelerine ulaşarak veya en fazla hasar gören yerlerden başlayarak süratle işe koyulmaları gerekir. Kahramanmaraş depreminde ilk iki gün en üst kademelerden izin bekleyerek asker ve madencilerin afet bölgesine geç intikal etmesi kötü örnek, İSKİ ile HATSU yöneticilerinin talimat beklemeden masada buluşup sorunların çözümü için kararlar alması güzel örnek olarak hafızalarımızda yer almıştır.

Belediyeler ve ilgili kurumların afetlere hazırlanmasında üç aşamalı ayrıntılı planlamalar yapılması gerekir; Afet öncesi, Afet esnasında ve Afet sonrası yapılacaklar. Kanunlar ve yönetmeliklere bakınca her bir plana uygun görev ve sorumlulukların kesin hatlarıyla belirlendiğini görüyoruz.

Yaklaşık 250 civarı mevzuatıyla Yerel Yönetimlerin Afetlerle mücadele mevzuatı dahil hiçbir eksiği yok. Fazlası var diyebiliriz. Ancak orasından burasından çekiştirince, geçmişteki başarılı örnekleri bile uygulayamama sorunu yaşanıyor. En büyük sorunumuz da maalesef eşgüdüm.

Afet öncesi hazırlıklar için gerekli ekip ve donanımın hazırlanarak eğitim verilmesi önemli olsa da, 3194 sayılı İmar kanunu uygulama sorumluluğu nedeniyle, Kentsel planlama ve imar planlarının hazırlanması (nazım imar planı ile uygulama imar planları), yapı denetim şirketleri ile işbirliği açısından belediyeler birinci derece sorumludurlar. Bunların yanında iletişim, ulaşım, yangın- itfaiye, katılımcılık, barınma, afet toplanma bölgelerinde kurulacak “Acil müdahale köyü ve koordinasyon merkezi” gibi planlamalar da çok önemlidir. Amaç afet ile yaşanan hasarı en az zararla kapatmak ve vatandaşların süratle afet öncesi yaşam koşullarına yakın barınma, yeme, içme, sosyal ve psikolojik şartlara kavuşmalarını sağlamaktır. Afet koordinasyonunda ilde vali, ilçelerde kaymakamlar en üst yetkilidir. Büyükşehir sorumluluğu il sınırları olduğu için, AKOM- Afet Koordinasyon Merkezinde mülki amir ve belediye yönetimi, eylem ve planlamaları birlikte koordine ederler.

Depremden etkilenen 11 il arasından yedi tanesi büyükşehir. Kahramanmaraş, Gaziantep, Şanlıurfa, Adana, Diyarbakır, Hatay, Malatya. Hepsinde AKOM var. Hepsinin sorumluluk alanı il mülki sınırı. Afetin onbirinci gününde, basın ve medyadan hala ulaşılamayan köyler olduğunu ve altyapının tamamen çöktüğünü duyduk.

Yerel yönetimlerin afetle doğrudan veya dolaylı sorumlu/ yetkili olduğu mevzuatlardan bazıları;

*5393 sayılı Belediye Kanunu

*775 sayılı Gecekondu Kanunu

*7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun

*23 Şubat 2022 tarihli ‘’Afet ve Acil Durum Müdahale Hizmetleri Yönetmeliği”

*Sosyal Yardım ve Hizmet Yönetmeliği

*Hafriyat Toprağı, İnşaat ve Yıkıntı Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği vb.

ÖZET

Yerel yönetimler ve vatandaşlar, afet sonrası büyük bir dayanışma ile alkışı hakketti. Birçok belediye binası yıkıldı. Bir kez daha bırakalım 10 ili, il- ilçe bazında bile yaşansa, Bölgesel planlamaların çok daha ciddi şekilde hazırlanarak, eğitimlerle pekiştirilmesinin şart olduğunu gördük. Asker neden geç devreye girdi, engelleme mi oldu vb. konularda kamuoyunda EMASYA planlarından, askerin afetlerde kullanılmasına kadar birçok tartışma yapıldı/ yapılıyor. Bu konuda değerli dostum Emekli Tuğgeneral Osman AYDOĞAN’ın yazısını mutlaka okumanızı öneriyorum. https://www.sehriyar.info/?pnum=1042

Yaşanan sorunların içinde en önemlisi koordinasyon kargaşasıydı. İhtiyaç duyulan gıda ve giysinin birkaç misli yardım yapıldı. Ancak barınma ve hijyen gereksinimi için aynı iddiada bulunamıyoruz. Ne kadarının gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaşabildiği de ayrı bir tartışma konusu?

Dünyanın en güzel planları da yapılsa, koordinasyon yetersizliği/ bozukluğu varsa büyük bir başarıdan söz etmek mümkün olamıyor. Askerlikte de böyledir. Kıbrıs barış harekâtında Kocatepe muhribimiz deniz ve hava kuvvetlerinin muhabere ve koordinasyon yetersizliği nedeniyle kendi uçaklarımız tarafından batırılmadı mı?

Ulusal afet planlamasına itirazımız olamaz. Ancak, afet öncesi gerekli eşgüdüm ve eğitimler/ tatbikatları yapmayıp, en alt kademedekiler ne yapacağız diye en üst kademeden talimat beklerse, ilk 24- 48 saatte yetkisiz yetkililer, sorumsuz sorumlular yüzünden milli servetlerimiz ve canlar heba edilmiş oluyor.

Yerel yöneticilerimiz içinde süratle insiyatif üstlenerek bölgeye sahip çıkan, tabuları aşıp omurgalı duruşu ile bozuk havaalanını açmak için belediye araçlarını gönderen, akrabalarıyla arası bozulsa da imar izni verirken kararlı duruşundan geri atmayanları alkışlıyorum.

Bu konu daha çok su götürür. Belki bir başka yazımda farklı boyutlarıyla durum değerlendirmesi yaparız. Vefat eden vatandaşlarımıza rahmet, yaralılarımıza şifa diliyorum. Saygılarımla.

 
Bilgi paylaşınca güzel
Yazıya ifade bırak !

Diğer Yazıları

26
Nisan