A.Baybars Göğez
Köşe Yazarı
A.Baybars Göğez
 

KARBON (CO2) YAKALAMA, DEPOLAMA VE KARBON NÖTR (NET- SIFIR)-I-

Yazılarımı takip edenler bilir. AB- Avrupa Yeşil mutabakatı, Karbon ayak izi, Sınırda Karbon Düzenlemesi (SKDM), ESG çerçevesinde Özel- Kamu kurum ve kuruluşlarında Sürdürülebilirliği yazarım. Bugün de Karbon Nötr ile birlikte Karbon Yakalama, Kullanma ve Depolama (KYKD) hakkında temel bilgileri paylaşacağım. Tarifleri tam anlamayınca kavram kargaşası yaşanabiliyor. Bu yazının amacı sadece tarif paylaşmak değil elbette. Belediyeler dahil kamu kurumları, odalar ve birlikler 2053 Karbon Nötr hedefi çerçevesinde İklim Uyum Eylem Planları hazırlıyor. Ara hedefler belirliyor. Mevcut durumu ölçerek, hedefe ulaşmak için Eylemler planlayıp, bütçeler hesaplıyorlar. Kopyala yapıştır mı yoksa gerçekten çözüme yönelik gerçekçi önermeler var mı? Benim farklı önermelerim neler? Anlatacağım. Bu arada geniş çerçevesi olan konuları kısa yazabilmek için mecburen link uzantıları veriyorum. Bir okurumun dediği gibi “MATRUŞKA MAKALEYE” hoş geldiniz.! REC- Regional Environmental Center 2024 tarihli çok güzel bir rapor yayımlamış. Kendisini Kaynak- Çevre ve İklim Derneği olarak tanımlıyor. Macaristan merkezli, 17 ülkede yerleşik. 2007’de bir projem kabul edildi ve yönettim. Rapordan alıntı yaparak bazı çarpıcı bilgileri paylaşacağım. Ulaştığı sonuçlar önemli. Türkiye’nin hedeflere ulaşmada sorunlar yaşayabileceğini yazmış. Ben de öyle düşnüyorum. Cumhurbaşkanlığı İklim Değişikliği Başkanlığınca hazırlanan T.C. Güncellenmiş Birinci Ulusal Katkı Beyanı (Pdf) yayımlanmış. 44 sayfalık raporda sektörlerin Uyum Eylem stratejileri analiz edilmiş. Çok yüzeysel buldum. Adı üstünde Katkı/ Niyet beyanı kıvamında olmuş! Belediyelerin hazırladığı İklim Uyum Eylem planlarındaki çarpıcı konuları ve KYKD konusuna alternatif düşünce ve önerileri ikinci bölümde tartışacağız. Kavramları Kısaca Hatırlayalım; *Avrupa Yeşil Mutabakatı (The European Green Deal) 11.12.2019’da imzalanan Avrupa Yeşil Mutabakatı, AB’nin iklim değişikliği ve çevresel bozulma ile mücadele etmek amacıyla ortaya koyduğu kapsamlı bir politika ve eylem planıdır. Mutabakat; 2050’ye kadar Avrupa’yı iklim açısından Nötr ilk kıta haline getirmeyi, ekonomiyi canlandırmayı, insanların sağlığını ve yaşam kalitesini iyileştirmeyi, doğayı önemsemeyi ve etnik köken, ekonomik statü, cinsiyet ve yaş ayrımı olmadan iklim krizinden etkilenen herkes için iklim krizinin etkilerini azaltmayı amaçlıyor. Ayrıca ilgili tüm politika alanlarının iklimle ilgili nihai hedefe katkıda bulunduğu, bütünsel ve sektörler arası bir yaklaşıma duyulan ihtiyacın altını çiziyor. Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın ekonomik büyüme, yeni iş modelleri, yeni pazarlar ve teknolojik gelişme gibi önemli fırsatları da beraberinde getirmesi bekleniyor. Kaynak; https://www.turkiyefinans.com.tr/tr-tr/blog/sayfalar/avrupa-yesil-mutabakati-yol-haritasi.aspx *Karbon Ayak İzi Birim karbondioksit cinsinden ölçülen, üretilen sera gazı miktarı açısından insan faaliyetlerinin çevreye verdiği zararın ölçüsüdür ve iki ana parçadan oluşur: doğrudan (birincil) ayak izi ve dolaylı (ikincil) ayak izi. Birincil ayak izi, evsel enerji tüketimi ve ulaşım (söz gelimi araba ve uçak) dahil olmak üzere fosil yakıtlarının yanmasından ortaya çıkan doğrudan CO2 emisyonlarının, ikincil ayak izi ise kullandığımız ürünlerin tüm yaşamın döngüsünden bu ürünlerin imalatı ve en sonunda bozulmalarıyla ilgili olan dolaylı CO2 emisyonu ölçüsüdür. https://tr.wikipedia.org/wiki/Karbon_ayak_izi *Sınırda Karbon Düzenlemesi (SKDM): AB- Avrupa Birliği “İklim değişikliğiyle mücadelede küresel liderlik” rolü/ hedefiyle yola çıkarak, karbon emisyonunu azaltmak amacıyla uygulamaya koyduğu bir politikadır. Kısaca, AB dışından ithal edilen/ edilecek ürünler için karbon içeriğine dayalı bir fiyatlandırma sistemi getirilerek, çevresel adaleti ve uluslararası ticarette rekabet eşitliğini sağlamayı hedefler. Yerel üreticilerin ve ithal ürünlerin karşılaştığı çevresel standartlar arasında denge kurmayı, böylece iklim hedeflerine ulaşmada daha adil bir alan oluşturulmak isteniyor. Demir- Çelik, Alüminyum, Çimento, Gübre, elektrik, Hidrojen olmak üzere 6 sektörü kapsıyor. Geçici dönem 2022’de başladı. Başlama tarihi 01.01.2026 Carbon Gate sayfasından yararlandım. Ayrıca bu video yararlı; https://www.youtube.com/watch?v=xd892Rqhenw *ESG- Çevresel, Sosyal ve Yönetişim uygulamalar (Environmental, Social, Governance) ESG İlkeleri, şirketlerin sürdürülebilirlik ve toplumsal sorumluluk açısından performanslarını değerlendirme konusunda büyük öneme sahiptir. Bu ilkeler sayesinde yatırımcılar ve diğer paydaşlar, şirketlerin uzun vadeli değer yaratma potansiyelini ve risklerini anlayabilir. Bu bağlamda ESG kriterleri, yatırımcıların “sosyal sorumluluk sahibi” şirketler ararken dikkate aldığı bazı kriterleri kapsar. Sermaye piyasaları, kuruluşları değerlendirmek ve gelecekteki finansal performansı belirlemek için ESG raporlaması kullanmayı tercih eder. Özellikle iklim krizinin hayali bir senaryodan daha fazlası olduğu gözlemlendiğinde kurumların bakış açısı ve tüketicilerin talepleri de değişmiştir. Tüketicilerin, şirketlerden çevresel ve sosyal konularda da sorumluluk sahibi olmalarını beklemesi, yatırımcıların da bu konuya önem vermesini sağlamıştır. Bu durum ise ESG sürdürülebilirlik ilkeleri ve raporlama sistemi hakkında pek çok soru işareti oluşturmuştur. Enexion Group olarak bu yazımızda, ESG ilkeleri ve bilmeniz gerekenleri ele alacağız. En güzel açıklamaları yapan sitelerden birisi olduğu için alıntı yaptım. https://www.enexion.com.tr/esg-ilkeleri-esg-hakkinda-her-sey/ Yazılarımı takip edenler bilir. ESG kriterleri sadece şirketleri kapsamamalı. Belediyeler, KİT- Kamu İktisadi İşlermeler ile BİT- Belediye İktisadi İşletmelerin de kurumsal yapıya kavuşarak, sürdürülebilir gelişim ve finansal yapılarını güçlendirmeleri gerekir. Lütfen ilgili linke girip sayfadaki bilgileri inceleyiniz. Hangi alt başlık yerel yönetimler ve BİT’lerle ilgili değil? ESG kriterlerinin en önemli özelliği kurumsal kültür oluşturma yanında, sürdürülebilirliği temel almasıdır. Algıyı kolaylaştırmak için biraz çeşitlendirirsek; Sürdürülebilir Belediyecilik/ Eğitim/ Sağlık/ Enerji/ Tarım/ Kalkınma/ Büyüme/ Karbon ayak izi vb. sayılabilir. *Karbon Nötr ile birlikte Karbon Yakalama, Kullanma ve Depolama (Tr. KYKD) (İng. CCUS) Mart 2024 tarihli REC raporundan. https://rec.org.tr/wp-content/uploads/2024/03/KYKD_Rapor.pdf “Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), 2050’de net-sıfır (Karbon Nötr) salıma ulaşmak için 2030’da karbon yakalama miktarının bir milyar ton, 2050’de altı milyar tona yükselmesini öngörüyor. ABD’de CO2 depolanmasına ton başına 85 dolar ($) teşvik verilmektedir. AB Karbon Yakalama ve Depolama Direktifini kabul etmiş; salım ticaretinde ton başına 100 avroya yaklaşması, KYKD teknolojilerinin uygulanmasını olası hale getirmiştir. Türkiye 2021’de Paris Anlaşmasını onayladı; 2030 için 1.213 milyon ton CO2 öngördüğü salım artışından %41’lik azaltım ile 695 milyon ton CO2 seviyesinde tutmayı taahhüt etti. Sera gazı salımının 2038’de pik yapması öngörülmüş; uzun dönemde net-sıfır (Karbon Nötr) salım hedef yılı 2053 olarak belirlenmiştir. Türkiye 2021’de KYKD’ye konu olabilecek 254 Mt CO2 eşdeğeri sera gazı salımı yapmıştır. Sektörlere göre; *Elektrik üretimi kaynaklı 160 Mt CO2 eşdeğeri, *Metalik olmayan mineral ürünleri (çimento vd.) üretimi kaynaklı 77 Mt CO2 eşdeğeri *Demir-çelik sektörü kaynaklı 18 Mt CO2 eşdeğeri sera gazı salımı gerçekleşmiştir. Potansiyel depolama sahaları, petrol ve doğalgaz sahaları olarak düşünülmüş, bu sahaların toplam kapasitesi 108 Mt CO2 hesaplanmıştır. Türkiye’nin akifer alanlarında çok daha yüksek bir jeolojik depolama kapasitesi olduğu tahmin edilmekte fakat bu alanlardaki potansiyel kapasite hesaplanmamıştır. 20 yılda doldurulacağı varsayımıyla yıllık 5,4 Mt CO2 depolama kapasitesi ilk aşamada kullanılsa da, 2021 için yıllık 564 Mt CO2 salımı olduğu düşünüldüğünde çok yetersizdir. Türkiye’nin karbon depolaması için kullanılabileceği petrol sahaları Güney Doğu Anadolu’da yoğunlaşmıştır. Uygun akifer sahaları ise Karadeniz’de olduğu düşünülmektedir. CO2 Salım kaynağı tesisler özellikle Marmara ve Ege bölgesindedir. Salım kaynakları ile depolama sahalarının farklı bölgelerde yoğunlaşması, yakalanan CO2’nin salım kaynağından depolama sahasına taşınmasının maliyetini arttırıcı bir unsurdur. KYKD teknolojisinde ilk olarak CO2 diğer gazlardan ayrılarak yakalanır/ tutulur. KYDK, yakalama, taşıma, kullanma ve depolama süreçlerinin tamamını içerir. Bu dört sürecin her birinde farklı teknolojiler yer alır. CO2 sıvı halde Tükenmiş petrol/ gaz rezervuarı, Doğal tuzlu akiferde depolanır. Kimyasal üretimler, sentetik yakıt ve inşaat malzemeleri üretiminde kullanılabilir.. Bunlar stok eritmede yetersizdir. Yerinde katma değerli üretimle tüketilmesine yönelik çalışmalar önemli. Dünyada KYDK nasıl? Paris Anlaşması’nda öngörülen 2˚C hedefine ulaşmak için 2040 yılına kadar toplamda 2.500’den fazla KYD tesis işler durumda olmalıdır. Şu anda, yeterli miktarda KYD tesisi yoktur. KYD tesislerinin projeksiyonları yukarıda belirtilen kurulum oranlarından çok uzaktır. Küresel olarak 18 büyük ölçekli ticari KYD projesinin bugün faaliyette olduğu ve yılda yaklaşık 40 milyon ton CO2 toplam yakalama kapasitesine sahip olduğu ve bugüne kadar 230 Mt CO2 ‘nin güvenli bir şekilde yeraltına enjekte edildiği bildirilmektedir. Tesisler ağırlıklı olarak ABD, Çin, Kanada, Avustralya ve Norveç gibi petrol geri kazanımı ve kömür üretiminin yaygın olduğu ülkelerde yoğunlaşmaktadır: * Kapasitenin %60’ı gelişmiş petrol geri kazanımı marifetiyle ve %35’i de doğrudan depolanmaktadır. * Tesislerin %33’ü doğal gaz, %20’si elektrik, %11’i kimyasal üretim tesisleridir. TÜRKİYE’DE EKSİKLERİMİZ NELER?; * KYKD’ye ilişkin mevzuat bulunmamaktadır. * KYKD konusunda yetişmiş insan kaynağı sınırlıdır. * TPAO, BOTAŞ VE MTA görev tanımları, CO2 taşınması, jeolojik depolama, kapatılmasını ve izlenmesini içerecek şekilde yenilenmelidir. * Türkiye Ulusal Enerji Planı (2022), Türkiye’nin 2035’e kadarki gelişiminde KYKD’ye yer vermemiştir. * 2035 sonrası karbon yakalama teknolojisine sahip termik santrallerin üretim portföyüne dahil olabileceği belirtmektedir. * Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın kurumsal denetim kapasitesi genişletilmelidir. * Depolama tesislerinin düzgün çalışması ve kapanma ve kapanma sonrası sürecin izlenmesi ve sonuçlandırılmasına ilişkin finansal mekanizmalar oluşturulmalıdır. * Türkiye, petrol geri kazanımı (EOR) uygulamalarıyla petrol ve jeotermal sahalarda yeraltına CO2 basılması konusunda deneyimlidir. Buna karşın, CO2’nin yakalanması ve depolanmasına ilişkin yeterli uzmanı yoktur. * Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile TENMAK iş birliğinde Ulusal CO2 Tutma ve Değerlendirme Teknolojileri Yol Haritası çalışması 2023’de tamamlanmış olup raporu halen yayınlanmamıştır. —Birinci bölümün sonu— Bilgi paylaşınca güzel
Ekleme Tarihi: 22 Temmuz 2024 - Pazartesi
A.Baybars Göğez

KARBON (CO2) YAKALAMA, DEPOLAMA VE KARBON NÖTR (NET- SIFIR)-I-

Yazılarımı takip edenler bilir. AB- Avrupa Yeşil mutabakatı, Karbon ayak izi, Sınırda Karbon Düzenlemesi (SKDM), ESG çerçevesinde Özel- Kamu kurum ve kuruluşlarında Sürdürülebilirliği yazarım. Bugün de Karbon Nötr ile birlikte Karbon Yakalama, Kullanma ve Depolama (KYKD) hakkında temel bilgileri paylaşacağım.

Tarifleri tam anlamayınca kavram kargaşası yaşanabiliyor.

Bu yazının amacı sadece tarif paylaşmak değil elbette. Belediyeler dahil kamu kurumları, odalar ve birlikler 2053 Karbon Nötr hedefi çerçevesinde İklim Uyum Eylem Planları hazırlıyor. Ara hedefler belirliyor. Mevcut durumu ölçerek, hedefe ulaşmak için Eylemler planlayıp, bütçeler hesaplıyorlar. Kopyala yapıştır mı yoksa gerçekten çözüme yönelik gerçekçi önermeler var mı? Benim farklı önermelerim neler? Anlatacağım.

Bu arada geniş çerçevesi olan konuları kısa yazabilmek için mecburen link uzantıları veriyorum. Bir okurumun dediği gibi “MATRUŞKA MAKALEYE” hoş geldiniz.!

REC- Regional Environmental Center 2024 tarihli çok güzel bir rapor yayımlamış. Kendisini Kaynak- Çevre ve İklim Derneği olarak tanımlıyor. Macaristan merkezli, 17 ülkede yerleşik. 2007’de bir projem kabul edildi ve yönettim.

Rapordan alıntı yaparak bazı çarpıcı bilgileri paylaşacağım. Ulaştığı sonuçlar önemli. Türkiye’nin hedeflere ulaşmada sorunlar yaşayabileceğini yazmış. Ben de öyle düşnüyorum.

Cumhurbaşkanlığı İklim Değişikliği Başkanlığınca hazırlanan T.C. Güncellenmiş Birinci Ulusal Katkı Beyanı (Pdf) yayımlanmış. 44 sayfalık raporda sektörlerin Uyum Eylem stratejileri analiz edilmiş. Çok yüzeysel buldum. Adı üstünde Katkı/ Niyet beyanı kıvamında olmuş!

Belediyelerin hazırladığı İklim Uyum Eylem planlarındaki çarpıcı konuları ve KYKD konusuna alternatif düşünce ve önerileri ikinci bölümde tartışacağız.

Kavramları Kısaca Hatırlayalım;

*Avrupa Yeşil Mutabakatı (The European Green Deal)

11.12.2019’da imzalanan Avrupa Yeşil Mutabakatı, AB’nin iklim değişikliği ve çevresel bozulma ile mücadele etmek amacıyla ortaya koyduğu kapsamlı bir politika ve eylem planıdır. Mutabakat; 2050’ye kadar Avrupa’yı iklim açısından Nötr ilk kıta haline getirmeyi, ekonomiyi canlandırmayı, insanların sağlığını ve yaşam kalitesini iyileştirmeyi, doğayı önemsemeyi ve etnik köken, ekonomik statü, cinsiyet ve yaş ayrımı olmadan iklim krizinden etkilenen herkes için iklim krizinin etkilerini azaltmayı amaçlıyor. Ayrıca ilgili tüm politika alanlarının iklimle ilgili nihai hedefe katkıda bulunduğu, bütünsel ve sektörler arası bir yaklaşıma duyulan ihtiyacın altını çiziyor. Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın ekonomik büyüme, yeni iş modelleri, yeni pazarlar ve teknolojik gelişme gibi önemli fırsatları da beraberinde getirmesi bekleniyor. Kaynak; https://www.turkiyefinans.com.tr/tr-tr/blog/sayfalar/avrupa-yesil-mutabakati-yol-haritasi.aspx

*Karbon Ayak İzi

Birim karbondioksit cinsinden ölçülen, üretilen sera gazı miktarı açısından insan faaliyetlerinin çevreye verdiği zararın ölçüsüdür ve iki ana parçadan oluşur: doğrudan (birincil) ayak izi ve dolaylı (ikincil) ayak izi. Birincil ayak izi, evsel enerji tüketimi ve ulaşım (söz gelimi araba ve uçak) dahil olmak üzere fosil yakıtlarının yanmasından ortaya çıkan doğrudan CO2 emisyonlarının, ikincil ayak izi ise kullandığımız ürünlerin tüm yaşamın döngüsünden bu ürünlerin imalatı ve en sonunda bozulmalarıyla ilgili olan dolaylı CO2 emisyonu ölçüsüdür. https://tr.wikipedia.org/wiki/Karbon_ayak_izi

*Sınırda Karbon Düzenlemesi (SKDM): AB- Avrupa Birliği “İklim değişikliğiyle mücadelede küresel liderlik” rolü/ hedefiyle yola çıkarak, karbon emisyonunu azaltmak amacıyla uygulamaya koyduğu bir politikadır.

Kısaca, AB dışından ithal edilen/ edilecek ürünler için karbon içeriğine dayalı bir fiyatlandırma sistemi getirilerek, çevresel adaleti ve uluslararası ticarette rekabet eşitliğini sağlamayı hedefler.

Yerel üreticilerin ve ithal ürünlerin karşılaştığı çevresel standartlar arasında denge kurmayı, böylece iklim hedeflerine ulaşmada daha adil bir alan oluşturulmak isteniyor.

Demir- Çelik, Alüminyum, Çimento, Gübre, elektrik, Hidrojen olmak üzere 6 sektörü kapsıyor. Geçici dönem 2022’de başladı. Başlama tarihi 01.01.2026

Carbon Gate sayfasından yararlandım.

Ayrıca bu video yararlı; https://www.youtube.com/watch?v=xd892Rqhenw

*ESG- Çevresel, Sosyal ve Yönetişim uygulamalar (Environmental, Social, Governance)

ESG İlkeleri, şirketlerin sürdürülebilirlik ve toplumsal sorumluluk açısından performanslarını değerlendirme konusunda büyük öneme sahiptir. Bu ilkeler sayesinde yatırımcılar ve diğer paydaşlar, şirketlerin uzun vadeli değer yaratma potansiyelini ve risklerini anlayabilir.

Bu bağlamda ESG kriterleri, yatırımcıların “sosyal sorumluluk sahibi” şirketler ararken dikkate aldığı bazı kriterleri kapsar. Sermaye piyasaları, kuruluşları değerlendirmek ve gelecekteki finansal performansı belirlemek için ESG raporlaması kullanmayı tercih eder. Özellikle iklim krizinin hayali bir senaryodan daha fazlası olduğu gözlemlendiğinde kurumların bakış açısı ve tüketicilerin talepleri de değişmiştir.

Tüketicilerin, şirketlerden çevresel ve sosyal konularda da sorumluluk sahibi olmalarını beklemesi, yatırımcıların da bu konuya önem vermesini sağlamıştır. Bu durum ise ESG sürdürülebilirlik ilkeleri ve raporlama sistemi hakkında pek çok soru işareti oluşturmuştur. Enexion Group olarak bu yazımızda, ESG ilkeleri ve bilmeniz gerekenleri ele alacağız. En güzel açıklamaları yapan sitelerden birisi olduğu için alıntı yaptım. https://www.enexion.com.tr/esg-ilkeleri-esg-hakkinda-her-sey/

Yazılarımı takip edenler bilir. ESG kriterleri sadece şirketleri kapsamamalı. Belediyeler, KİT- Kamu İktisadi İşlermeler ile BİT- Belediye İktisadi İşletmelerin de kurumsal yapıya kavuşarak, sürdürülebilir gelişim ve finansal yapılarını güçlendirmeleri gerekir. Lütfen ilgili linke girip sayfadaki bilgileri inceleyiniz. Hangi alt başlık yerel yönetimler ve BİT’lerle ilgili değil?

ESG kriterlerinin en önemli özelliği kurumsal kültür oluşturma yanında, sürdürülebilirliği temel almasıdır.

Algıyı kolaylaştırmak için biraz çeşitlendirirsek;

Sürdürülebilir Belediyecilik/ Eğitim/ Sağlık/ Enerji/ Tarım/ Kalkınma/ Büyüme/ Karbon ayak izi vb. sayılabilir.

*Karbon Nötr ile birlikte Karbon Yakalama, Kullanma ve Depolama (Tr. KYKD) (İng. CCUS)

Mart 2024 tarihli REC raporundan. https://rec.org.tr/wp-content/uploads/2024/03/KYKD_Rapor.pdf

“Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), 2050’de net-sıfır (Karbon Nötr) salıma ulaşmak için 2030’da karbon yakalama miktarının bir milyar ton, 2050’de altı milyar tona yükselmesini öngörüyor. ABD’de CO2 depolanmasına ton başına 85 dolar ($) teşvik verilmektedir. AB Karbon Yakalama ve Depolama Direktifini kabul etmiş; salım ticaretinde ton başına 100 avroya yaklaşması, KYKD teknolojilerinin uygulanmasını olası hale getirmiştir.

Türkiye 2021’de Paris Anlaşmasını onayladı; 2030 için 1.213 milyon ton CO2 öngördüğü salım artışından %41’lik azaltım ile 695 milyon ton CO2 seviyesinde tutmayı taahhüt etti. Sera gazı salımının 2038’de pik yapması öngörülmüş; uzun dönemde net-sıfır (Karbon Nötr) salım hedef yılı 2053 olarak belirlenmiştir.

Türkiye 2021’de KYKD’ye konu olabilecek 254 Mt CO2 eşdeğeri sera gazı salımı yapmıştır. Sektörlere göre;

*Elektrik üretimi kaynaklı 160 Mt CO2 eşdeğeri,

*Metalik olmayan mineral ürünleri (çimento vd.) üretimi kaynaklı 77 Mt CO2 eşdeğeri

*Demir-çelik sektörü kaynaklı 18 Mt CO2 eşdeğeri sera gazı salımı gerçekleşmiştir.

Potansiyel depolama sahaları, petrol ve doğalgaz sahaları olarak düşünülmüş, bu sahaların toplam kapasitesi 108 Mt CO2 hesaplanmıştır. Türkiye’nin akifer alanlarında çok daha yüksek bir jeolojik depolama kapasitesi olduğu tahmin edilmekte fakat bu alanlardaki potansiyel kapasite hesaplanmamıştır.

20 yılda doldurulacağı varsayımıyla yıllık 5,4 Mt CO2 depolama kapasitesi ilk aşamada kullanılsa da, 2021 için yıllık 564 Mt CO2 salımı olduğu düşünüldüğünde çok yetersizdir.

Türkiye’nin karbon depolaması için kullanılabileceği petrol sahaları Güney Doğu Anadolu’da yoğunlaşmıştır. Uygun akifer sahaları ise Karadeniz’de olduğu düşünülmektedir. CO2 Salım kaynağı tesisler özellikle Marmara ve Ege bölgesindedir. Salım kaynakları ile depolama sahalarının farklı bölgelerde yoğunlaşması, yakalanan CO2’nin salım kaynağından depolama sahasına taşınmasının maliyetini arttırıcı bir unsurdur.

KYKD teknolojisinde ilk olarak CO2 diğer gazlardan ayrılarak yakalanır/ tutulur. KYDK, yakalama, taşıma, kullanma ve depolama süreçlerinin tamamını içerir. Bu dört sürecin her birinde farklı teknolojiler yer alır.

CO2 sıvı halde Tükenmiş petrol/ gaz rezervuarı, Doğal tuzlu akiferde depolanır. Kimyasal üretimler, sentetik yakıt ve inşaat malzemeleri üretiminde kullanılabilir.. Bunlar stok eritmede yetersizdir. Yerinde katma değerli üretimle tüketilmesine yönelik çalışmalar önemli.

Dünyada KYDK nasıl?

Paris Anlaşması’nda öngörülen 2˚C hedefine ulaşmak için 2040 yılına kadar toplamda 2.500’den fazla KYD tesis işler durumda olmalıdır. Şu anda, yeterli miktarda KYD tesisi yoktur. KYD tesislerinin projeksiyonları yukarıda belirtilen kurulum oranlarından çok uzaktır. Küresel olarak 18 büyük ölçekli ticari KYD projesinin bugün faaliyette olduğu ve yılda yaklaşık 40 milyon ton CO2 toplam yakalama kapasitesine sahip olduğu ve bugüne kadar 230 Mt CO2 ‘nin güvenli bir şekilde yeraltına enjekte edildiği bildirilmektedir.

Tesisler ağırlıklı olarak ABD, Çin, Kanada, Avustralya ve Norveç gibi petrol geri kazanımı ve kömür üretiminin yaygın olduğu ülkelerde yoğunlaşmaktadır:

* Kapasitenin %60’ı gelişmiş petrol geri kazanımı marifetiyle ve %35’i de doğrudan depolanmaktadır.

* Tesislerin %33’ü doğal gaz, %20’si elektrik, %11’i kimyasal üretim tesisleridir.

TÜRKİYE’DE EKSİKLERİMİZ NELER?;

* KYKD’ye ilişkin mevzuat bulunmamaktadır.

* KYKD konusunda yetişmiş insan kaynağı sınırlıdır.

* TPAO, BOTAŞ VE MTA görev tanımları, CO2 taşınması, jeolojik depolama, kapatılmasını ve izlenmesini içerecek şekilde yenilenmelidir.

* Türkiye Ulusal Enerji Planı (2022), Türkiye’nin 2035’e kadarki gelişiminde KYKD’ye yer vermemiştir.

* 2035 sonrası karbon yakalama teknolojisine sahip termik santrallerin üretim portföyüne dahil olabileceği belirtmektedir.

* Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın kurumsal denetim kapasitesi genişletilmelidir.

* Depolama tesislerinin düzgün çalışması ve kapanma ve kapanma sonrası sürecin izlenmesi ve sonuçlandırılmasına ilişkin finansal mekanizmalar oluşturulmalıdır.

* Türkiye, petrol geri kazanımı (EOR) uygulamalarıyla petrol ve jeotermal sahalarda yeraltına CO2 basılması konusunda deneyimlidir. Buna karşın, CO2’nin yakalanması ve depolanmasına ilişkin yeterli uzmanı yoktur.

* Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile TENMAK iş birliğinde Ulusal CO2 Tutma ve Değerlendirme Teknolojileri Yol Haritası çalışması 2023’de tamamlanmış olup raporu halen yayınlanmamıştır.

—Birinci bölümün sonu—

Yazıya ifade bırak !

Diğer Yazıları

14
Ağustos
26
Nisan