Sayın cumhurbaşkanı bakanlar kurulu toplantısı sonrası ekranların karşısına çıkıp, Suriye'de 100.000 briket ev projesini bitirmek üzere olduklarını, uluslararası finansman kullanarak (borçlanma olarak anlıyorum.) 13 ayrı bölgede 200.000 konut ile yaşam alanları gerçekleştireceklerini, hatta buralarda tarımsal üretim dahil gelir modelleri yaratacaklarını açıkladı.
Sanki benim Türkiye'de derhal başlanması için iktidar ve muhalefet partilerine çağrı yaptığım YERELDE KALKINMA projemi/ iddiamı tekrarladı.!
Daha sonra anladık ki Suriye hükümeti ile arası açık olduğu için, hükümetten bağımsız olarak oradaki Yerel yönetimlerle anlaşarak bu projeler gerçekleşecek.
Ben de onu söylüyorum zaten.
Yerel Yönetimler siyasetten bağımsız yapılarıyla YERELDE KALKINMANIN en önemli itici gücüdür. Bu konuda mevzuatından kaynaklı eksiklikler süratle giderilmelidir.
Savaş, afet, ekonomik kriz ve olası Global bir gıda krizinde sorunların çözümü için makro çözüm ve politikalar yerine, mikro seviyede bölgesel Yerelde kalkınma politikaları önem kazanır. Temelde ele alınması gerekenler;
Konut/ barınma
Açlık/ yoksulluk
Sağlık/ salgın hastalık
Enerjiye ulaşım
Gıdaya erişim ve gıda arz güvenliğidir.
Ben burada kendimi yırtarken, siyasetçilerin bilmemesinin mümkün olmadığını her defasında söyledim.
Nitekim bu konularda ülkemizde yaşanan benzer sıkıntıları görmezden gelerek (gerçeği kabul etmeyerek), yine aynı basın toplantısında, ev satın almak için düşük faizli kampanya müjdeleri veren Sayın cumhurbaşkanı, Suriye'deki vatandaşların benzer sorunlarının çözümü için bedava konutların temini ve Yerel kalkınma modeli uygulanması gerektiğini söylüyor.
"Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu" lafı tam da böyle zamanları tarif eder. Siyasetçiler akıl tutulması yaşamadıkça, doğrunun 1 tane olduğunu bilirler.
YERELDE KALKINMAYA dayalı (Kırsal Kalkınma da denebilir) YERELDEN KALKINMA POLİTİKALARINI odağına alan bir siyasi parti tam da bugünlerde ortaya çıkıp kararsız seçmenleri ikna ederse, sayın Ümit Özdağ'ın toplumda yarattığı farkındalığı bir başka boyuta taşımış olacak ve tüm dengeleri değiştirecektir.
Mevcut "Güçlendirilmiş parlamenter sistem" çalışmaları merkezi yönetimi yeniden yapılandırmaya yönelik olup, vatandaşların acil çözüm beklediği açlık- yoksulluk- gıda krizi- fiyatlar seviyesini aşağıya çekecek konuları bir başka bahara ertelenecektir.
Yerinde Üretim, Tüketim ve Yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı üretim ve enerji politikası hiç konuşulmuyor.
Bunları düşünüp de uygulamaya koymak, "Yapısal reformların" uygulamaya konulması önünde engel değil, aksine toplum desteğini de alacak, İktidara olan güveni ve sorun çözme kabiliyetini destekleyici bir unsurdur.
Muhtemelen bu çerçevede farkındalık yaratan bir anlayış ortaya çıkarsa, umut beslenen muhalefet partilerinin de sistem partisi olduğu ortaya çıkmış olacak ve mahcubiyetlerini örtmek için "biz de filan tarihte bu konuda konuşmuştuk" türü açıklamalar yapmak zorunda kalacaklar. Aynen bugün olduğu gibi.
Kimse proaktif ve Atatürk'ün kalkınma politikalarını konuşmuyor.
Toplumda sıkıntı çekenlerin ortak görüşü, kazanacakları koltuk sayısı peşindeler. Bu yüzden de "kararsızlar partisi" hala ilk 3 parti arasında yerini koruyor.Toplumsal ihtiyaçlar bu denli net şekilde ortadayken, hala kendisini umut olarak göstermeye çalışan bazı muhalefet partilerinin programlarında;
* Yerel Yönetimleri 2-3 satırla geçiştirmeleri,
* Yerel yönetimler ile Şehircilik konularını aynı genel başkan yardımcısının görev tanımı içinde görmeleri,
* Yerel yönetimler genel başkan yardımcılarını konuyla hiç ilgisi ve deneyimi olmayan akademik disiplinlerden mezun kişilerden seçmeleri,
* Paris iklim anlaşmasının TBMM'de onaylanması için el kaldıran siyasi partiler de dahil, hiçbir siyasi partinin ÇEVRE VE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI olmaması,
* Yerelde kalkınma çalışmaları için teşkilatlarına görev ve sorumluluklar yükleyip de başarı hikayeleri yazamayanların, partili belediye başkanlarının başarılarını partilerinin başarısiymış gibi kamuoyuna açıklayan siyasi liderleri izleyip dinledikçe umutlarım azalıyor. Muhtemelen benim gibi bu konulara ilgi duyan duyarlı vatandaşların umutları da azalıyor.
Sevgiler ve saygılar sunuyorum.
]]>