Mehmet Ural
Köşe Yazarı
Mehmet Ural
 

Suçluluk psikolojisi prizmasıyla hayata bakış açım.

Suçluluk, ilk önce kendimle ilgili olumsuz düşünce ve durumlarda ortaya çıkar. Kötü, değersiz, her zaman yanlış seçimler yapan, diğerleri gibi olmayan biri gibi düşünürüm kendimi. Maalesef suçluluk duygusunun bir günde doğmadığını fark ettim. Ebeveynlerim, aile büyüklerim ve içinde olduğum toplum ile eğitim ve manipülasyonları sonucu bu psikolojinin bana aşılandığını fark ettim. Çocukluğumdan beri çocuk ′′ Hayatımı sürdürememe neden oldun... ya da... Sen olmasaydın gergin olmazdım ve kalbim sağlıklı olurdu, hayatımı sana göre düzenlemek zorunda kaldım.′′ duyumlarının beynimde, zihnimde hafızamda kalıcı olarak yerleştiğini fark ettim. Bu ebeveyn söylemi zannetmeyin. Farklı kelimeler aynı etki ile hep işlenen ve kesintisiz yapılan bir suçluluk psikolojisi var etme aşısı. Öğretmenin "Sizler için ben sizden çok gayret ediyorum, Size gösterdiğim özen ve verdiğim emeği aileniz bile vermiyordur. Bu kadar basit bir görev veya ödevi yapamamış olmaktan utanmıyormusun." Konu komşu hele ki organize ve kesintisiz iletişim içindeymiş gibiler. "Bir gün de rahatsızlık verme. Tatile gitmiştiniz kafamız rahattı. Hatta bazen aşırıya kaçar aşı: Bir daha benim çocuğumla oynama. Annem / Babam seninle oynamama - arkadaşlık etmeme- kızıyor," Suçluluk duygusunu istemeyerek veya fark etmeyerek aşı olmuş bir çocukluktan daha ileri gide bazen hayat. Suçluluk psikolojisini ′′emmiş′′ bir çocuğun hayatına çevirir yaşanması zorunlu hayatı. Nasıl olur? demeyin olur işte. . Biraz uzak yaşamak lazım yakın ve tanıdık çevreden diye düşündüm ki belki bu aşı korkusunun ve aşı etkisinin devamlılığı ile kalıcılığı azalır fikri geldi aklıma. haydi yolculuğa çıkalım, günümüzün çoğunu bu organize kitleden uzak geçirelim. Bir otbüs veya dolmuş iyidir. hem hızlı hem tanıdık yok.Bakın şunu biliyorum kesinlikle benden büyük ve yaşlılara yer vereceğim. Çünkü bunu yapmazsam sözleri olmazsa bile bakışları ile aşı bombardımanına tutulacağım biliyorum. Ayaktayım otobüste. Kocaman koridor neden geçerken de sanki olmamam gereken bir yerdeymişim, ben de ücret ödemiş bir yolcu değilmişim gibi sağa sola savuruyorlar. Sözsüz olunca sessiz aşı oluyor galiba bunu fak ediyorum. ne yapmışım ki ben. İndik otobüsten, bir simit alayım da yiyeyim değil mi? Simitçi sanki ellerim mikrop yuvası gibi o kızarmış bol susamlıyı göstermek için elimi uzattığımda ELLEME dememeliydi, ellerim temizdi ve gerçekten onu istemişti gözüm ve canım. Hepsi aynı dediğinde belki verdiği en lezzetlisiydi, bana öyle gelmedi. . Biraz ilerledim simit sindirmek için ilerledim parka doğru. Bir küçük çocuk var bebek arabasında annesiyle babasıyla oturuyor. neden arabada ki diye düşündüm aslında yürüyebilecek kadar büyük geldi gözüme. Keyifleri yerinde. Yakınlarında olmaktan zarar gelmez diye düşünüp oturdum bir banka. Konuşmaları duyuyorum. Neşeliler ilk ve tek çocukları olabilir herhalde. Çocuğun yerine koyuyorum kendimi ve o an söylediklerini sanki bana söylüyorlarmış gibi duyup düşünüp belki aşının etkisini azaltabilirim diye düşünüyorum. İşte sesleri gelmeye başladı kulağıma. "En güzel, en iyi, en iyi sen olacaksın. Herkes seni sevecek çünkü sen EN-EN-EN." Küçük çocuk annes-babasıyla vakit geçirmeyi çok seviyor belli. ilgi odağı olmayı seviyor galiba, o da buna aşılanmış diye düşündüm. Ki ! Evet yarın anaokuluna (kreş) başlayacağını söyleyemezsiniz. DİYE bağırasım geldi. Onlar farkında değildi: Orada ona zarar verdiler, oyuncaklarını aldılar, hayallerini aldılar. Bu belki kabul edilebilir, belki ben önyargılıyım diye düşünebileceğim bir durum olduğu için kızdım kendime. Neden belki de çocuk kreşte de çok mutlu olacak, eylenecek, bir sürü arkadaşı ile vakit geçirecek. Bunu yapamayacağım olumsuz düşünmeyeceğim, o aşıların damarlarımda ve beynimde dolaşıp yer etmesine izin vermeyeceğim. Her neyse, işte böyle düşündüm. Düşündüm de ne değişti diyeceksiniz. Annesi çocuğa "yarın orada uslu ol, sakın kimsenin oyuncağını alma, öğretmenlerinden izinsiz canının istediğini de yapma dedi.... " babası da ekledi "Bize yakışan şekilde davranacağına eminim." Eminim ki bunları bilgisi, bilinci, olgunluğu tam gelişmiş birine dahi söyleseler konsantre aşı etkisi var eder. Ya o çocuk. . Aradan zaman geçti; ben büyüdüm. artık bağışıklık mı kazandım, umursamaz mı oldum fark etmiyor muyum bilmem ama uzun zamandır bu suçluluk psikolojisi var eden hamleler pek dikkatimi çekmiyordu Ta ki: ′′Daha iyi olamadığım için suçluyum, arkadaşlarımın beklentilerini karşılayamadım. Ailem de hayatımı bana adadı ama ben yapamadım. İyi bir arkadaş ortamına, neşeye, mutluluğa layık değilim." düşüncesini hissetmeye başlayana kadar. halbuki Bağımsız bir hayatım vardı. Yeni bir arkadaş çevrem vardı. Nereden çıktı yine bu "Suçluluk ve utanç duygusu" artık büyümüş bir gencim yakında belki ev sahibi olurum. Hele şu iş bir olsun diye düşünürken hende. İnsanlar arkadaşlarım neden böyle hissetmeme sebep oldu ki? Bu durumun getirisi de olabilir artık biliyorum. Hatta Psikosomatik olmadan da olmaz belirtmek isterim: mide ülseri, bağırsak rahatsızlığı, baş ağrısı, uyuyamama, uyanamama, periyodik olarak panik ataklar. Biliyorum evet biliyorum, arkadaşlarım beni seviyorlardı, değerliydim ben, onlar da değerliydiler, halen daha öyleyiz peki ne değişti de ben bunları yine hissetmeye başladım. . Evet fark ediyorum yavaş yavaş. Sorun bende. Hayır hayır sorun bende dedim diye hemen hasta veya suçlu psikolojisinin etkisinde diye düşünmeyin benim için. Ben ilk günden beri farkındayım bunun. O nedenle hep tedbirliyim, ket vurabiliyorum bunların etkisine. Bakın ne kadar rahat ifade edebiliyorum değil mi. . Kendimi var etme savaşı bu, kendim olma savaşı, Yakın uzak fark etmez, herkes (Neredeyse istisnalar hariç) evet dinamik ve organik bir ilişki içinde olduğumuz herkes, kendilerine uyum sağlamamı sağlayacak küçük veya büyük hamleler yapıyor bana. İşte ben bunun da farkındayım ilk günden beri. O nedenle dedim tedbirliyim, tecrübeliyim, ket vurabiliyorum. Hepsinden önemlisi kendimi kendime tam ifade edebiliyorum. İşte o nedenle yukarıda rahatça ifade edebildim uygulanan suçluluk psikolojisi hissetememe neden olabilecek geçmiş yaşanmışlıklardan örnekleri. . Şu sözü söylerim kendimi bildim bileli kendime. . "İnsanlar seni sevsin diye değişirsen, insanların seni değil isteyip bulduklarını severler. Sen sen ol seni sevsinler, böylece doğru insanların seni sevdiğini bilirsin." . Ne zamandır aklımda. benden mi çıktı, okuduklarımdan mı kalıntı, birinden mi alıntı bilmem ama bu sözü hep değerli görüp gerekli olduğu her defasında hatırladım ve hatırlattım kendime. . Tabii ki tam özgürlüğe giden yolun ortasındadır her günümüz. Çünkü toplum ile birlikte yaşıyoruz. Toplumdan korkmamak lazım. Toplumdan korkmaya başlamak kendimizden korkmaya ve içimizde sinecek bir sığınak aramaya iter bizi. Bu da kesinlikle suçluluk psikolojisine yönlendirir tekrar" En azından zamanında neden tedbir alınmadı veya müdahale edilmedi diye kızarız kendimize. Şu söz var yine aklımda: "Toplum ile birlikte yaşamaya korkanlar, yalnız da yaşayamazlar." İşte bu da önceki gibi benden mi çıktı, okuduklarımdan mı kalıntı, birinden mi alıntı bilmiyorum. Çok ta önemli değil. "Bilgi bilenlerin ortak ve özgürce kullanımına hizmet etmeli." işte bunu şimdi yazdım. Aslında iyi yönünden bakılabilecek özellikler de kazandırıyor bzilere bu duygu. onlardan bahsetmezsem tarafsız bir anlatı olmaz kasten bilgi saklamış gibi olurum. Bu da bende suçluluk duygusu var eder. . Evet: Suçluluk duygusu , "Toplum ile birlikte yaşamaya korkanlar, yalnız da yaşayamazlar." sözünün dayanağıdır. Hem olumlu hem olumsuz durumlar için. Toplumdan kaçarsak zaten suçlarız kendimizi. Toplum içinde de suçlanmadan hayata devam zor gibi görünüyor. Şimdi olumlu yönlerini ifade edelim. Sosyal ve çevremiz için, hayatımızı kontrol etmek için, kullanılan rahat bir araçtır " Suçluluk psikolojisi" Bir tür oturduğun yerde iğne batar mı diye var mı yok mu kontrol etmek gibi bir ön güdüsel tutum içinde olmamızı sağlar. Ben hariç bütün manipülatörler için rahat bir hayat olmasa da söz konusu ben olduğumda. Kendi hayatınızı kurmak için, başkalarının sizden istediklerini yapmak için değil. Onların da birere hayatları olduğu gerçeğini görmek, hem onları rahatsız etmemek, hem de davranışlarımızdan dolayı bizlere müdahale edilmesini önlemeye de yarar suçluluk psikolojisi prizmadan bakınca. . Belki bir açıklama getirir düşüncesi ile bir şiirimin son bölümünden destek kısım eklemek iyi olur anlaşılması açısından diye düşündüm. . Yaşamak, "Olabildiğince bağımsız ve olabildiğince özgürce yaşamak. Bütün güzelliklerle beraber Özgürlüğün esaretini de yaşamak." Mehmet Ural #ferrocan #kendinefilozof #Bendensöylemesi 09 Aralık 2021  İstanbul’un Siyasi Gazetesi ]]>
Ekleme Tarihi: 09 Aralık 2021 - Perşembe
Mehmet Ural

Suçluluk psikolojisi prizmasıyla hayata bakış açım.

Suçluluk, ilk önce kendimle ilgili olumsuz düşünce ve durumlarda ortaya çıkar.
Kötü, değersiz, her zaman yanlış seçimler yapan, diğerleri gibi olmayan biri gibi düşünürüm kendimi.
Maalesef suçluluk duygusunun bir günde doğmadığını fark ettim. Ebeveynlerim, aile büyüklerim ve içinde olduğum toplum ile eğitim ve manipülasyonları sonucu bu psikolojinin bana aşılandığını fark ettim.
Çocukluğumdan beri çocuk ′′ Hayatımı sürdürememe neden oldun... ya da... Sen olmasaydın gergin olmazdım ve kalbim sağlıklı olurdu, hayatımı sana göre düzenlemek zorunda kaldım.′′
duyumlarının beynimde, zihnimde hafızamda kalıcı olarak yerleştiğini fark ettim. Bu ebeveyn söylemi zannetmeyin. Farklı kelimeler aynı etki ile hep işlenen ve kesintisiz yapılan bir suçluluk psikolojisi var etme aşısı.
Öğretmenin "Sizler için ben sizden çok gayret ediyorum, Size gösterdiğim özen ve verdiğim emeği aileniz bile vermiyordur. Bu kadar basit bir görev veya ödevi yapamamış olmaktan utanmıyormusun."
Konu komşu hele ki organize ve kesintisiz iletişim içindeymiş gibiler. "Bir gün de rahatsızlık verme. Tatile gitmiştiniz kafamız rahattı. Hatta bazen aşırıya kaçar aşı: Bir daha benim çocuğumla oynama. Annem / Babam seninle oynamama - arkadaşlık etmeme- kızıyor,"
Suçluluk duygusunu istemeyerek veya fark etmeyerek aşı olmuş bir çocukluktan daha ileri gide bazen hayat. Suçluluk psikolojisini ′′emmiş′′ bir çocuğun hayatına çevirir yaşanması zorunlu hayatı. Nasıl olur? demeyin olur işte.
.
Biraz uzak yaşamak lazım yakın ve tanıdık çevreden diye düşündüm ki belki bu aşı korkusunun ve aşı etkisinin devamlılığı ile kalıcılığı azalır fikri geldi aklıma. haydi yolculuğa çıkalım, günümüzün çoğunu bu organize kitleden uzak geçirelim. Bir otbüs veya dolmuş iyidir. hem hızlı hem tanıdık yok.Bakın şunu biliyorum kesinlikle benden büyük ve yaşlılara yer vereceğim. Çünkü bunu yapmazsam sözleri olmazsa bile bakışları ile aşı bombardımanına tutulacağım biliyorum. Ayaktayım otobüste. Kocaman koridor neden geçerken de sanki olmamam gereken bir yerdeymişim, ben de ücret ödemiş bir yolcu değilmişim gibi sağa sola savuruyorlar. Sözsüz olunca sessiz aşı oluyor galiba bunu fak ediyorum. ne yapmışım ki ben.
İndik otobüsten, bir simit alayım da yiyeyim değil mi? Simitçi sanki ellerim mikrop yuvası gibi o kızarmış bol susamlıyı göstermek için elimi uzattığımda ELLEME dememeliydi, ellerim temizdi ve gerçekten onu istemişti gözüm ve canım. Hepsi aynı dediğinde belki verdiği en lezzetlisiydi, bana öyle gelmedi.
.
Biraz ilerledim simit sindirmek için ilerledim parka doğru. Bir küçük çocuk var bebek arabasında annesiyle babasıyla oturuyor. neden arabada ki diye düşündüm aslında yürüyebilecek kadar büyük geldi gözüme. Keyifleri yerinde. Yakınlarında olmaktan zarar gelmez diye düşünüp oturdum bir banka.
Konuşmaları duyuyorum. Neşeliler ilk ve tek çocukları olabilir herhalde.
Çocuğun yerine koyuyorum kendimi ve o an söylediklerini sanki bana söylüyorlarmış gibi duyup düşünüp belki aşının etkisini azaltabilirim diye düşünüyorum.
İşte sesleri gelmeye başladı kulağıma.
"En güzel, en iyi, en iyi sen olacaksın. Herkes seni sevecek çünkü sen EN-EN-EN."
Küçük çocuk annes-babasıyla vakit geçirmeyi çok seviyor belli. ilgi odağı olmayı seviyor galiba, o da buna aşılanmış diye düşündüm. Ki !
Evet yarın anaokuluna (kreş) başlayacağını söyleyemezsiniz. DİYE bağırasım geldi. Onlar farkında değildi: Orada ona zarar verdiler, oyuncaklarını aldılar, hayallerini aldılar. Bu belki kabul edilebilir, belki ben önyargılıyım diye düşünebileceğim bir durum olduğu için kızdım kendime. Neden belki de çocuk kreşte de çok mutlu olacak, eylenecek, bir sürü arkadaşı ile vakit geçirecek.
Bunu yapamayacağım olumsuz düşünmeyeceğim, o aşıların damarlarımda ve beynimde dolaşıp yer etmesine izin vermeyeceğim.
Her neyse, işte böyle düşündüm. Düşündüm de ne değişti diyeceksiniz. Annesi çocuğa "yarın orada uslu ol, sakın kimsenin oyuncağını alma, öğretmenlerinden izinsiz canının istediğini de yapma dedi.... ? " babası da ekledi "Bize yakışan şekilde davranacağına eminim." Eminim ki bunları bilgisi, bilinci, olgunluğu tam gelişmiş birine dahi söyleseler konsantre aşı etkisi var eder. Ya o çocuk.
.
Aradan zaman geçti; ben büyüdüm. artık bağışıklık mı kazandım, umursamaz mı oldum fark etmiyor muyum bilmem ama uzun zamandır bu suçluluk psikolojisi var eden hamleler pek dikkatimi çekmiyordu
Ta ki:
′′Daha iyi olamadığım için suçluyum, arkadaşlarımın beklentilerini karşılayamadım. Ailem de hayatımı bana adadı ama ben yapamadım. İyi bir arkadaş ortamına, neşeye, mutluluğa layık değilim." düşüncesini hissetmeye başlayana kadar. halbuki Bağımsız bir hayatım vardı. Yeni bir arkadaş çevrem vardı. Nereden çıktı yine bu "Suçluluk ve utanç duygusu" artık büyümüş bir gencim yakında belki ev sahibi olurum. Hele şu iş bir olsun diye düşünürken hende. İnsanlar arkadaşlarım neden böyle hissetmeme sebep oldu ki?
Bu durumun getirisi de olabilir artık biliyorum.
Hatta Psikosomatik olmadan da olmaz belirtmek isterim: mide ülseri, bağırsak rahatsızlığı, baş ağrısı, uyuyamama, uyanamama, periyodik olarak panik ataklar.
Biliyorum evet biliyorum, arkadaşlarım beni seviyorlardı, değerliydim ben, onlar da değerliydiler, halen daha öyleyiz peki ne değişti de ben bunları yine hissetmeye başladım.
.
Evet fark ediyorum yavaş yavaş. Sorun bende. Hayır hayır sorun bende dedim diye hemen hasta veya suçlu psikolojisinin etkisinde diye düşünmeyin benim için. Ben ilk günden beri farkındayım bunun. O nedenle hep tedbirliyim, ket vurabiliyorum bunların etkisine. Bakın ne kadar rahat ifade edebiliyorum değil mi.
.
Kendimi var etme savaşı bu, kendim olma savaşı, Yakın uzak fark etmez, herkes (Neredeyse istisnalar hariç) evet dinamik ve organik bir ilişki içinde olduğumuz herkes, kendilerine uyum sağlamamı sağlayacak küçük veya büyük hamleler yapıyor bana. İşte ben bunun da farkındayım ilk günden beri. O nedenle dedim tedbirliyim, tecrübeliyim, ket vurabiliyorum. Hepsinden önemlisi kendimi kendime tam ifade edebiliyorum. İşte o nedenle yukarıda rahatça ifade edebildim uygulanan suçluluk psikolojisi hissetememe neden olabilecek geçmiş yaşanmışlıklardan örnekleri.
.
Şu sözü söylerim kendimi bildim bileli kendime.
.
"İnsanlar seni sevsin diye değişirsen, insanların seni değil isteyip bulduklarını severler.
Sen sen ol seni sevsinler, böylece doğru insanların seni sevdiğini bilirsin."
.
Ne zamandır aklımda. benden mi çıktı, okuduklarımdan mı kalıntı, birinden mi alıntı bilmem ama bu sözü hep değerli görüp gerekli olduğu her defasında hatırladım ve hatırlattım kendime.
.
Tabii ki tam özgürlüğe giden yolun ortasındadır her günümüz. Çünkü toplum ile birlikte yaşıyoruz. Toplumdan korkmamak lazım. Toplumdan korkmaya başlamak kendimizden korkmaya ve içimizde sinecek bir sığınak aramaya iter bizi. Bu da kesinlikle suçluluk psikolojisine yönlendirir tekrar" En azından zamanında neden tedbir alınmadı veya müdahale edilmedi diye kızarız kendimize.
Şu söz var yine aklımda:
"Toplum ile birlikte yaşamaya korkanlar, yalnız da yaşayamazlar."
İşte bu da önceki gibi benden mi çıktı, okuduklarımdan mı kalıntı, birinden mi alıntı bilmiyorum.
Çok ta önemli değil. "Bilgi bilenlerin ortak ve özgürce kullanımına hizmet etmeli." işte bunu şimdi yazdım.
Aslında iyi yönünden bakılabilecek özellikler de kazandırıyor bzilere bu duygu. onlardan bahsetmezsem tarafsız bir anlatı olmaz kasten bilgi saklamış gibi olurum. Bu da bende suçluluk duygusu var eder.
.
Evet: Suçluluk duygusu , "Toplum ile birlikte yaşamaya korkanlar, yalnız da yaşayamazlar." sözünün dayanağıdır. Hem olumlu hem olumsuz durumlar için. Toplumdan kaçarsak zaten suçlarız kendimizi. Toplum içinde de suçlanmadan hayata devam zor gibi görünüyor.
Şimdi olumlu yönlerini ifade edelim. Sosyal ve çevremiz için, hayatımızı kontrol etmek için, kullanılan rahat bir araçtır " Suçluluk psikolojisi" Bir tür oturduğun yerde iğne batar mı diye var mı yok mu kontrol etmek gibi bir ön güdüsel tutum içinde olmamızı sağlar.
Ben hariç bütün manipülatörler için rahat bir hayat olmasa da söz konusu ben olduğumda. Kendi hayatınızı kurmak için, başkalarının sizden istediklerini yapmak için değil. Onların da birere hayatları olduğu gerçeğini görmek, hem onları rahatsız etmemek, hem de davranışlarımızdan dolayı bizlere müdahale edilmesini önlemeye de yarar suçluluk psikolojisi prizmadan bakınca.
.
Belki bir açıklama getirir düşüncesi ile bir şiirimin son bölümünden destek kısım eklemek iyi olur anlaşılması açısından diye düşündüm.
.
Yaşamak,
"Olabildiğince bağımsız ve
olabildiğince özgürce yaşamak.
Bütün güzelliklerle beraber
Özgürlüğün esaretini de yaşamak."
Mehmet Ural
#Bendensöylemesi 09 Aralık 2021  İstanbul’un Siyasi Gazetesi
]]>
Yazıya ifade bırak !

Diğer Yazıları

05
Temmuz
07
Mayıs
06
Mayıs
06
Nisan
01
Nisan
25
Mart
14
Mart
28
Şubat
26
Şubat
23
Şubat
18
Şubat
23
Ocak
17
Ocak
16
Ocak
07
Ocak
23
Aralık